Latin Amerika ülkelerinde başlayıp dünyaya hızla yayılan Zika virüsü Dünya Sağlık Örgütü’nü alarma geçirdi. İsviçre’nin Cenevre kentinde olağanüstü toplanan örgüt, virüsün neden olduğu mikrosefali karşısında küresel acil durum ilan ederek bölgede yaşayan hamile kadınlara ise doktora danışmalarını ve sivri sinek kovucu ilaç kullanmalarını önerildi.
Zika virüsü Afrika’da bu zamana kadar 11 bin can alan Ebola salgını ile aynı kategoriye girdi. Bu virüs aslında ilk olarak 1947 yılında Uganda’da maymunlarda görüldü. Fakat bu zaman kadar insanlarda henüz görülmemiştir.
Sivrisineklerle yayılan virüs ilk olarak geçen yıl mayıs ayında Brezilya’da ortaya çıktı ve bugüne kadar 20’den fazla ülkede görüldü. Hastalık her beş kişiden birinde meydana gelmekte ve çoğunlukla hamilelerde bebeklerin küçük kafalı doğmalarına sebep olan mikrosefaliye yol açıyor.
Mikrosefali baş çevresinin yaş ve cinsiyete göre ortalamanın altındaki standart sapmadan daha küçük olduğu nöro gelişimsel bozukluğa verilen addır,
Mikrosefali iki ana gruba ayrılır;
Birincil mikrosefali: Gebeliğin ilk yedi ayında olan anormal gelişimin sonucunda ortaya çıkan küçük beyindir.
ikincil mikrosefali: Gebeliğin son iki ayında ya da perinatal dönemde olan bir hasar sonucunda ortaya çıkan küçük beyindir.
Mikrosefali kişilerin beklenen yaşam süreleri çok kısa olup beyin fonksiyonlarının çalışamaz durumda olması sebebiyle ne yazık ki hastalar çoğunlukla ölmektedirler. Zika virüsünün en yakın akrabası Batı Nil Virüsü ve sarı Humma’dır. Virüs, Aedes cinsi sivrisineklerle dünyaya yayıldığı için bu sineklerin yaşadığı bütün bölgeler risk altında bulunmaktadır.
Virüs henüz Türkiye’de bulunmamasına rağmen bir çolk vatandaşımızın bulunduğu ülkelerde ortaya çıkmasından dolayı risk altındadır. Bu zamana kadar Türk vatandaşlarının çoğunlukla bulunduğu ülkeler olan;
- Amerika
- Almanya
- İngiltere
- İsviçre
- Hollanda
- Danimarka
gibi 20 ülkede ortaya çıkması tehlikenin boyutunu gözler önüne sermektedir. Hamile kadınlardan bebeklerine geçen virüs ayrıca tükürükte ve sütte de tespit edilmiştir. Cinsel yolla veya kanla bulaşabildiğine dair bazı bulgular da elde edildiğine dair iddialar bulunmaktadır.
Bu virüs içinse henüz bir aşı bulunmamaktadır. Bu nedenle henüz bir tedavi yöntemi de bulunmamaktadır.
Virüsten korunmak için;
- Aedes Sivrisinekleri gündüz kan emdikleri için kalın elbiseler giyilmelidir.
- Sivrisinekler için sinek kovuculardan faydalanmalıdır.
- Sivrisineklerle toplu mücadele yapılmalıdır. Durgun suların olduğu yerler kurutulmalıdır.
Bir yanıt yazın