Tarih Boyunca Yaşam Mücadelemiz
Değerli kardeşlerim,
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu
Dünya tarihi boyunca insanoğlunun, yaşama çabası içerisinde olması yaşam sebeplerinden olup, yıllar boyu bir yaşam kavgası ile mücadele içerisinde bulunmayı bir prensip yahut yaşam mücadelesi olarak kendisine prensip edinmiştir. Bu gelişme sürecinde çeşitli yollar denemiş, bu uğurda kanlar akmış, çok ocaklar sönmüştür. Yaşam devam ettirmek için her türlü legal ve illegal işlere tenezzül etmişlerdir.
Çeşitli topluluklara bölünmüşlerdir. Kuranı Kerim’de Allah’ın belirttiği gibi dilim dilim yollara ayrılmışlardır. Hikayenin ana temasında hayatta kalmak gibi bir ülküye sahip olmuşlardır. Gelişmiş toplumlarda dikkat ettiyseniz, mücadelenin sadece hayata tutunmak olduğunu gaye edinenler özellikle dini inanç noktasında rab edinip dininin gerektiği gibi sürecini devam ettiren toplumlar genel anlamda ayakta kalmışlardır.
Hani biz biliyoruz islam inancıyla yetişen kavimler genelde Allahın ipine sım sıkı satılıp emir ve yasaklara uyarak büyüyen dünyada bir çok kere yaşam aleminde birçok dönemlere bu yöntemi kendilerine bir felsefe edinip, yaşamlarını bu yönde standartlaştırdıkları için hep huzur ve rahat bir yaşamayı kendilerine sağlamışlardır. Aynı zamanda dönem dönem dünyaya hüküm etmişlerdir.
Lakin ne zaman bu çizgiden çıkıp sapkınlığa, emir ve yasaklara uymamaya başladıklarında hep kayıp vermişlerdir. Son yıllarda baktığımızda islam coğrafyasında özellikle bitmeyen ve tükenmeyen bir kan kaybı vardır. Hâlbuki bir Osmanlıya baktığımızda en gelişmiş eğitim sistemleri, hit bir İslam inancı, Her gittiği yere ilahi kelimetullahı götürme çabası büyümelerine sebep olmuştur.
Malum hepimiz tarihte az çok biliyoruz ki Osmanlının sonunu hazırlayan sebepler bahsettiğim sebeplerdendir. Bakınız kardeşlerim ;yine tarih sahnesine selahaddin Eyyubi çıkıyor, Atının üzerinde dahi ibadetlerini yaşayan bir perspektif görüyoruz. İnancın zaferidir bu. Altaylardan kopup gelen Türklere bakın hep bir inatçı istek ve kültürlerine bağlılığı ve İslam’ı kabulünden sonra İslam adına Allah’ın dinini yer yüzüne yaymayı kendilerine düstur edinmişlerdir.
Aynı heyecanı günümüzde yaşayan Türk ve Allaha inanan diğer Müslüman kardeşlerimizin bu acıları yaşamaması bir cezamı, imtihan mı orasını bilemiyoruz. Lakin kendimize bir çeki düzenin verilmesinin olması gerektiğini düşünüyorum. Kardeşlerim biraz daha sıkı tutunmamızı istiyorum Allah’ın ipine.
Hiç olmazsa o ısrarlı dualarımızı eksik etmeyelim. Konu çok uzun ve derin dostlar. inanın sabahlara kadar yazsam bitiremem. Ama üzerimize düşeni her bir fert olarak yerine getirmemiz gerektiğinin inancına da bir o kadar vakıf oldum. Nerden biliyorsunuz diyecek olursanız, Yaşantımıza bakıyorum kardeşlerim. Ehli sünnet vel cemaat hırkasını üstümüzden çıkarmışız. Sırat-ı Müstakim yolundan ayrılmışızda ondan.Rasulü kibriya efendimiz demiyormu müslümanın bir günü bir gününe eşit olmıyacak. Tez vakit kaybetmeden kendimize gelelim dostlarım.
Allahın rahmeti ,Bereketi Üzarinize olsun.
Selam ve Dua ile Rabbime emanetsiniz.
Ergün KÜÇÜKTOPCU
Kerimusta.com
Bir yanıt yazın