İşin, oluşun, hareketin, durumun, kılışın yüklemde nasıl anlatıldığına göre cümleler çeşitlere ayrılır.
Burada işin yapılıp yapılmadığı, durumun varlığı yokluğu, işin istenildiği ya da emredildiği, bildirildiği ya da sorulduğu önemlidir.
Cümlede anlatılan işin, oluşun, hareketin olup olmadığını veya sözü edilenin var olup olmadığını bildiren cümlelere haber cümlesi; bir isteği, dileği, emri, tasarıyı, şartı bildiren cümlelere de dilek cümlesi denir.
Bunlar da olumlu ve olumsuz olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Olumlu Cümle
Fiil cümlesinde işin, oluşun yapıldığını veya olduğunu; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunduğunu, var olduğunu, bahsedilen şekilde olduğunu bildiren cümlelerdir.
* Bursa bu mevsimde soğuktur.
* Yarın daha erken gelmelisin.
* Bu binanın yerinde şeftali bahçesi vardı.
* “Vapur rıhtımdan kalkıp ta Marmara’ya doğru uzaklaşmaya başlayınca, yolcuyu geçirmeye gelenler, üzerlerinden ağır bir yük kalkmış gibi ferahladılar:”
* ─Çocukcağız Arabistan’da rahat eder dediler, hayırlı bir iş yaptıklarına herkesi inandırmış olanların uydurma neşesiyle, fakat gönülleri isli, evlerine döndüler.Zaten babadan yetim kalan küçük Hasan, anası da ölünce uzak akrabaları ve konu komşunun yardımıyla halasının yanına, Filistin’in ücra bir kasabasına gönderiliyordu.
* Hasan vapurda eğlendi; gırıl gırıl işleyen vinçlere, üstleri yazılı cankurtaran simitlerine, kurutulacak çamaşırlar gibi iplere asılı sandallara, vardiya değiştirilirken çalınan kampanaya bakarak çok eğlendi. Beş yaşında idi; peltek, şirin konuşmalarıyla da güverte yolcularını epeyce eğlendirmişti.
2. Olumsuz Cümle
Fiil cümlesinde işin, oluşun yapılmadığını, yapılmayacağını veya olmadığını; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunmadığını, var olmadığını, bahsedilen şekilde olmadığını bildiren cümlelerdir.
Fiil cümleleri, olumsuzluk ekiyle ve “ne…..ne” bağlacıyla; isim cümleleri de “yok, değil” kelimeleriyle, “ne….ne” bağlacıyla ve “-sİz” olumsuzluk ekiyle kurulur.
* Yarın daha erken gelmemelisin.Buraları daha önce hiç görmemiştim.
* Ateşle oyun olmaz.
* Bursa bu mevsimde soğuk değildir.
* Bu binanın yerinde şeftali bahçesi yoktu.
* Sokakta ne araba ne de insan var.
* Ankara bugün hem elektriksiz hem susuz.
Bazı cümleler yapı bakımından olumsuz olduğu hâlde anlamca olumlu olabilir.
* Çocuklarının okumasını istemiyor değildi. İstiyordu.
* Cezaya çarptırılanlar suçsuz değildiler. Suçluydular.
* Yangından korkmayan yoktur.
* Beni sevindiren onun iyi haberlerini almaktan başka bir şey değildi.
Soru eki, olumsuz çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca olumlu cümle; olumlu çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca olumsuz cümle yapabilir:
* Senin ne kadar zorluğa katlandığını bilmez miyim? Bilirim.
* Anlattıklarına inanmaz olur muyum? İnanırım.
* Sen çağırırsında o gelmez mi? Gelir.
* Mazisi yıkık milletin atisi olur mu? Olmaz
* İnsanları kendine inandırmak kolay mı? Kolay değil
* Bu kadar eşyayı almaya para mı yeter? Yetmez.
* O küçücük çocuğa bu ağır işler yaptırılır mı? Yaptırılmaz.
* Yeşilden daha güzel renk olur mu? Olmaz.
Bir cümle aynı anlamı verecek şekilde hem olumlu hem de olumsuz kullanılabilir:
* Uygarlığın başlıca özelliği bilime dayanması ve bilimle beslenmek zorunda olmasıdır. Uygarlığın bilime dayanmaması ve bilimle beslenmemesi düşünülemez.
Diğer cümle türleri de şunlardır ki bu cümleler ya olumlu ya da olumsuz olacaklardır.
3. Soru Cümlesi
İçinde soru anlamı bulunan; bir konuda bilgi edinmek, şüpheleri gidermek ve düşünceleri onaylatmak için kurulan cümlelere soru cümlesi denir.
Cümlenin ögelerini bulmaya yönelik tüm soru kelimeleriyle soru cümleleri yapılabilir.
* Elimdekinin ne olduğunu kim söyleyecek? Özne
* Babası çocuğa ne getirmiş? nesne
* Yarın kimi göreceksiniz? nesne
* Ankara’ya ne zaman yerleştiniz? Zarf tüml.
* Burayı nasıl buldunuz? Zarf tüml.
* Daha sonra nereye gidecekler? Dolaylı tüml.
Cümlelerde soru anlamı soru sıfatları soru zarfları, soru edatları, soru zamirleri, soru eki ve tonlama yoluyla sağlanır.“mİ” soru ekiyle:
Soru eki sadece yüklemin değil, diğer öğelerin ve unsurların da sorusunu hazırlar.
* Son sözünüz bu mu anneciğim?
* Alt mı üst mü?
* Hiç mi anlatacak bir şeyin yok?
* Tarlamı bana zorla mı sattıracaksınız?
* Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer?
* Acaba yanlış mı aklımda kaldı?
Soru eki değişik anlamlar katabilir:
* Beni biraz dinler misiniz? İstek, rica
* Sessiz olabilir miyiz? uyarı
* Bu su da içilir mi? beğenmeme
* Bütün bunları ben mi söylemişim? İnkâr, kabullenmeme
Soru eki her zaman cevap almaya yönelik değildir. Bazen cevap sorunun içinde de olabilir.
* Senin ne kadar zorluğa katlandığını bilmez miyim? Bilirim.
* Anlattıklarına inanmaz olur muyum? İnanırım.
* Sen çağırırsında o gelmez mi? Gelir.
* Mazisi yıkık milletin atisi olur mu? Olmaz
* İnsanları kendine inandırmak kolay mı? Kolay değil
* Bu kadar eşyayı almaya para mı yeter? Yetmez.
* O küçücük çocuğa bu ağır işler yaptırılır mı? Yaptırılmaz.
* Yeşilden daha güzel renk olur mu? Olmaz.
Soru sıfatlarıyla:
* Nasıl kitaplardan hoşlanırsın?
* Kaç gün sonra geleceksin?
* Eve giderken hangi otobüse bineceğiz?
* Kaçıncı sınıfta okuyor?
* Ne gün geleceğini söyledi mi?
* Kaçar kişilik gruplar hâlinde gideceğiz?
* Kaçta kaç hisse istersin?
* Ne gün geleceksin?
* Ne iş yapıyordunuz?
Soru zarflarıyla
* Neden coşkun suların sesi gittikçe dindi?
* Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
* Bu sonbahar sabahının donuk ince rengini nasıl anlatabilirim?
* Daha ne kadar bekleyeceğiz?
Soru zamirleriyle:
* Yanında ne getirdin?
* Bunları sana kim anlattı?
* Hangisi sizinle geldi?
* Soruların kaçı cevaplandı?
* Buraya nereden geldiniz?
* Nereden gelip nereye gidiyoruz?
* Burada kimi bekliyorsun?
* Bu masa neden yapılmış? (─tahtadan)
* Kimin yanında bozuk para var?
* Bu da neyin nesi?
* Bizim neyimiz eksik?
* Nereden buldun bunu?
* Kim attı bu resimleri?
* Çocuklarını alıp buraya gelsen de neyle geçineceğiz biz ikimiz?
* Ne var ne yok dünyada?
* ─Söyle yavrum, o roman ne diyor?
* Genç kız büyük gözlerini kaldırdı. Kitabı dizlerine indirdi. Nazik bir şive ile:
* ─Büyükanneciğim, Fransızca bir roman işte, dedi.
Lâkin büyük nine merak ediyordu, mutlaka anlamak istiyordu:
─Adı ne?
─Desenchanté.
─Ne demek?
─Sevinçten, saadetten mahrum kadınlar demek.
─Onlar kimmiş?
─Biz… Türk kadınları… (Ömer Seyfettin, Bahar Ve Kelebekler)
Tonlama yoluyla
* ─Bu mektup sana.
* ─Bana mı? Kimden?
* ─Evden olacak.
* ─Evden? Ne münasebet! Evden mi?
4. Emir Cümlesi
* Yüklemi emir kipiyle çekimlenmiş veya anlamca emir özelliği taşıyan cümlelerdir.
* Fiilin yapılmasını emir biçiminde bildirir.
* Oraya otur ve yerinden kalkma.
* Bu raporu akşama kadar yetiştir.
* On dakika sonra hazır ol!
* Gürültü etme!
* Emir kipiyle çekimlenmediği hâlde anlamca emir ifade eden cümleler de vardır.
* Bu yazıyı arşive götüreceksin!
* Yarın herkes burada olmalı.
* Burayı hemen boşaltalım!
* Bazen dilek, istek anlamları ve başka anlamlar da taşır.
* Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak temin etme
* Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! istek
* Kahraman ırkıma bir gül… istek
* Her şey gönlünüzce olsun dilek, dua.
* Allah’ım bizi affet! yakarma
* Peki, öyle olsun. Razı olma
* Zannetme ki bunları unuturum. Uyarma
* Gayret edin; başaracaksınız. Teşvik
* Hele bir kere sözümü dinlemesin… korkutma
* Bizi arayan Selim olmasın? Olabilirlik
* Şu adamın yaptıklarına bak. Şikâyet.
5. Ünlem Cümlesi
* Sevgi, korku, şaşma, hayret, seslenme, coşkunluk, heyecan ve sitem ifade eden cümlelere ünlem cümlesi denir.Ünlem cümleleri, ünlemlerle, bazı sıfatlarla, emir kipiyle, “ki” bağlacıyla, haykırmalarla ve ses tonuyla kurulur.
* Yapma!
* Öyle yorgunum ki!..
* İşte şimdi yandık!..
* Ne güzel tesadüf!
* Hişt! Buraya gel!
* Şşt! Sus bakayım!
* Ee, yeter artık!
* Ah, ne yaptım!
* Hah, şimdi oldu!
* Eyvah! Geç kaldım!
* İmdat! Boğuluyorum!
* Çok ilginç!
* Ne kadar güzel!
* Çabuk eve git!
* Ne olur yardım et!
* Çık dışarı!
Ünlem ifade eden sözler her zaman cümle hâlinde değildir:
* Ey Türk Gençliği!
* Hemşehrilerim!
* Tanrım!
* Mehmet!
* Ay, elim!
* Hay Allah!
* Vah zavallı!
* Vay sersem!
* Aman dikkat!
* Komşular!
* Babacığım!
* Simitçi!
6. Şart Cümlesi
İçinde şart ve koşul anlamı bulunan cümlelere şart cümlesi denir. Şart cümlelerinin yüklemleri şart kipine göre çekimlenmiştir ve yardımcı cümle oluşturmuştur. Yani bir cümleyi şart çekimiyle bir yardımcı cümle yapabiliriz.
* Eve geldiyse bizi beklesin.
* Ankara’ya gidersen Kızılay’dan bana kaset al.
* Beni arayan Dursun ise gelmediğimi söyleyin.
“ise”, bazen istek anlamı katar; bu durumda yardımcı cümle ve şart cümlesi olmaz:
* Kar yağsa da kartopu oynasak.
* Önümüzdeki iki ayı bir geçirebilsek.
* Onu bir bulsam..
Cümlelerde şart anlamı bazı kelime ve eklerle de yapılabilir:
* Kursa devam etti mi kazanır.
* Büyüklerin yanında oturacaksın, ama konuşmadan.
* Seni gördükçe onu hatırlıyorum.
* Yarın geri vermek üzere alabilirsin.
7. İstek Cümlesi
Gerçekleşmesi mümkün olan veya olmayan dileği, arzuyu, isteği bildiren cümlelere istek cümlesi denir.
İstek cümlesi istek ve dilek-şart kipleriyle yapılır; bu kiplerle birlikte “bari, tek, n’olaydı, keşke” kelimeleri de kullanılabilir.
* Çıkıp biraz dolaşalım.
* Dirilip kalksa da yapılanları bir görse.
* Bari doğru cevap verseydi.
* Her yere gitmeye razıyım, tek onu bulayım.
* N’olaydı bugünleri görmeyeydim.
* Keşke deprem olmasaydı.
* Bari insanlarımız dürüst olsaydı.
Sonuç
Her cümle bu yedi cümle türünden en az birine dahildir.
Bir kere bütün cümleler ya olumludur ya olumsuz.
* ─Ah, bilsen biz senin ıstırabını ne iyi anlıyoruz! →Ünlem, olumlu, istek
* Biz ki her şeyi görür ve anlarız. →Olumlu
* Düşün, bir elbiseyle bir vücut arasındaki esrarlı rabıtayı düşün. →Emir, olumlu
* Vücudun sonsuz hareketleri içinde bize düşmeyen pay hangisidir? →Olumlu, soru
* Fakat o göz kimde vardır? →Olumlu, soru
* Kimsede… →Eksiltili cümle
* Yalnız bizde… →Eksiltili cümle
* Bize artık hikâyeni anlatma!… →Ünlem, emir, olumsuz
* Ne lüzum var? →Anlamca olumsuz, soru
Bir yanıt yazın