Turizmin Bilim Dalı Olarak Geliştirilmesi Çalışmaları
Prof. Dr. Mustafa Çakır
Bilim dünyasında kubaşık bir sistem örgüsü içinde kaleidoscopik bir görüntü yahut uygulama alanı olarak tanımlanan “akademik turizm” çalışmalarının ülkemizde bağımsız bir bilim dalı olarak kabul edilmesi yönündeki çalışmaların giderek yoğunlaştığı görülmektedir.
Bu çalışmada, ülkemizdeki akademik turizm araştırmalarıyla ilgili tartışmalarına girilmeyecek; aksine, görülen sıkıntıların ortadan kaldırılabilmesi için gayret eden akademisyenlere Almanca alan yazın ve akademik turizm araştırmalarının gelişim sürecinden kısa bir kesit sunarak farklı bir bakış açısı kazandırılmaya çalışılacaktır.
Almancada ‘turizm’ sözcüğünün 19. Yüzyıldan bu yana kullanıldığı bilinmektedir. Grimm Kardeşler tarafından hazırlanan Almanca Sözlükte (1854) “tour” sözcüğüne yer verilmiştir. Bu ifadenin Almancaya Fransızcada kullanılan ‘le tour‘ (gezi, seyahat) sözcüğünden ödünçleme yoluyla alındığı düşünülmektedir.
Yazılı kaynaklarda 1800 yılında İngilizce “tourism“, 1816 yılında Fransızca “tourisme” ve 1830 yılında Almanca “Tourismus” ve İtalyanca “turismo” sözcüklerine rastlandığı belirtilmektedir (Opaschowski 1989).Kaynaklarda, turizm teriminin kökeninin Yunanca topvo (Latince = tornus) sözcüğüne dayandırıldığı ve bu ifadenin, çembere benzeyen bir alet için kullanıdığı anlatılmaktadır (Freyer 1998, 398). Aşağıda, bu sözcüğün köken bilgisine ilişkin olduğu düşünülen sözcükler verilmiştir:
- tornare Latince = yuvarlamak
- tornum Orta Latince = Yuvarlaklık
- tornos (Yunanca) = Turnus, Tekrar, Yuvarlaklık
- tornus (Latince) = Turnus, Tekrar, Yuvarlaklık
- tour Fransızca = Gezi, Dolaşma
- Tourist = Turlayan kişi
Günümüzde ise Almanca alanyazında “Fremdenverkehr” ve “Tourismus” olmak üzere iki ayrı terim kullanılmaktadır. Kimi kaynaklar, iki terimin anlamdaş olduğunu belirtirken, kimi kaynaklar da kökenbilim araştırmalarına bağlı olarak, anlamların ayrıştırılması gerektiğini öne sürmektedirler. İkinci terimin daha çok akademik turizm araştırmaları için tercih edildiği görülmektedir. Bununla birlikte, kavramların Türkçeleştirilmesi sırasında anlam yitimi olduğundan, her iki terim anlamdaş olarak kullanılacaktır.
2. TURİZM BİLİM DALININ KAVRAM OLARAK ORTAYA ÇIKIŞI
Turizm, alanyazına 20. Yüzyılın başlarından itibaren teknik terim olarak alınmıştır. Daha 1825 yılında, J. Abel tarafından, Die Gasthöfe und Gastwirthe, wie sie sein sollen; nebst einer Darstellung der Rechte und Pflichten der Gastwirthe und ihrer Gäste adıyla bir kitap yayımlanmıştır. 1902 yılında ise konaklama işletmelerinin muhasebesi konusunda H. Gierke’nin Hotelbuchführung (Otel Muhasebesi) adlı bir kitabı yayımlanmıştır. 1905 yılında Josef Stradner “Turizm İktisadı” (Volkswirtschaftslehre des Fremdenverkehrs) adıyla, bir akademik çalışma alanının oluşturulması ve turizm kavramının, turistik etkinliklerle ilişkilendirilen diğer alanlardan ayrılmasına yönelik çalışmaları başlatmıştır. 1906 yılında ise Die Buchhaltung des Gastgewerbes (Konaklama İşlemeleri Muhasebesi) adlı çalışma Heiß tarafından yayımlanmıştır. Diğer çalışmalar ise başlıklar halinde şunlardır (aktaran: Sölter 2009):
- E. Müller: Internationale Hotelbuchführung. 1907
- R. Glücksmann: Privatwirtschaftslehre des Hotelgewerbes. 1917
- R. Schwarz: Wissenschaftliche Betriebsführung im Hotelwesen. 1926
1914 yılında Düsseldorf’ta Yüksek Sanat Okulu (Höhere Fachschule) bünyesinde Uluslararası Otelcilik Eğitimi Enstitüsü (Internationale Institut für das Hotelbildungswesen) kurulmuştur. Bu enstitü 1920 yılında Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu (Hochschule für Hotel- und Verkehrswesen) adıyla yeniden düzenlendiyse de 1921 yılında Alman ekonomisinin içinde bulunduğu yüksek enflasyon gerekçe gösterilerek kapatılmıştır. Bu arada, Prof. Dr. Hermann von Schullern-Schrattenhofen (1861-1931) turizmin akademik araştırma konusu edildiği ilk bilimsel çalışmayı yapmıştır[1]. Paul Neff ise Ekonomik Faktör Olarak Uluslararası Turizm Üzerine (Über den internationalen Fremdenverkehr als Wirtschaftsfaktor) adıyla yayımladığı kitapta, turizmin bilimsel tanımını yapmıştır. Neff’e göre turizm tanımı şu şekildedir (aktaran: Spatt 1975):[2]
İnsanların ekonomik, kültürel nedenlerle, mesleki, sportif, sağlık ve eğlence amacıyla ekonomik, hukuki bir ilişkiyle bağlantılı yükümlülükleri olmaksızın ikametlerini geçici olarak değiştirmeleridir[3].
Bu tanım, turizm olgusunu bilimsel bir temele oturtmaya çalışan ilk dönem çalışmalarının kapsamı hakkında da bilgi vermektedir. Turizm 1920’li yıllara gelince, İtalya, İsviçre, Almanya ve Avusturya’da işletme ve iktisat bilim dalları ile ilişkili bir alan olarak görülmeye başlanmıştır. 1924 yılında Dünya Turizm Örgütü’nün (World Tourism Organization) kurulması ile turizm olgusu resmen kabul edilmiştir. 1927 yılında Devlet Bilimleri Sözlüğü (Handwörterbuch der Staatswissenschaften) “turizm” (Fremdenverkehr) maddesine yer vermiştir. Wilhelm Morgenroth (1927, 395) tarafından yazılan bu madde, turizm çeşitlerine de değinmiştir. 1928 yılında Berlin’de demiryolu ve turizm, sergi ve fuarcılık, otel işletmeciliği gibi (Eisenbahn und Fremdenverkehr, Messe- und Ausstellungswesen, die Betriebswirtschaft des Hotels etc.) alanlarda çalışanlara yönelik hizmetiçi eğitim programı düzenlenmiştir.
Program, Robert Glücksman tarafından benimsenen ve geliştirilmeye çalışılan görüşler çerçevesinde oluşturulmuştur. Programda kullanılan ders notları, 1929 yılında Berlin Ticaret ve Sanayi Odası (IHK Berlin) tarafından yayımlanmıştır. Aynı yıl, bu programda yer verilen derslerden bir bölümü Turizm ve Kaplıcalar (Verkehr und Bäder) adlı dergide turizm ve bilim (Fremdenverkehr als Wissenschaft) başlığı altında özet olarak yayımlanmıştır. Robert Glücksmann, 1928 yılında otel işletmeciliği (Die Betriebswirtschaft des Hotels) konulu konferans vermiş; 1929 yılında da Lokanta İşletmeciliği Bilgisi (Betriebslehre der Gaststätte) adlı kitabının ikinci baskısını yayımlamıştır. Glücksman’a göre, turizm bağımsız bir bilim dalı değil; aksine nedenleri, araçları ve etkileri tamamen birbirinden farklı disiplinlerin üzerinde bilimsel araştırma yöntemlerine göre çalışması gereken sosyal ve karmaşık bir görüntüdür (aktaran: Spode 1998, 913).
Leopold Wiese, bu görüşten hareket ederek turizmi disiplinler arasında bir yere oturtmak istemişse de, bu yaklaşım kabul görmemiştir. Artur Borman ise akademik turizm çalışmalarını, turizm işletmeciliği bilimi (Verkehrsbetriebswirtschaftslehre) şeklinde sınırlandırmıştır (Spode 1998a).
3. TURİZM BİLİM DALI OLARAK OLUŞTURULMASINA YÖNELİK ÇALIŞMALAR
Bilim tarihi açısından bakıldığında Almanca konuşulan ülkelerde, turizm teriminin ortaya çıkışının 17. Yüzyıla kadar geri götürüldüğü görülür. “tour” sözcüğü ile “gezinti, dolaşma” edimlerini içeren oluşlar anlatılmaya başlanmıştır. Aşağıda 20. Yüzyılla sınırlı kalmak kaydıyla Almanca konuşulan ülkelerde sürdürülen akademik turizm araştırmaları ve alanın bilim dalı olarak geliştirilmesine katkısı bulunan önemli merkezlerde yapılmış olan çalışmalar özet olarak verilecektir (Spode 1998b):
Almanya
1929 yılında Berlin Ticaret Yüksekokulu (Handelshochschule) bünyesinde “Turizm Araştırma Enstitüsü” (Forschungsinstitut für den Fremdenverkehr) adıyla bir birim oluşturuldu. Yukarıda kısaca değinilen ve hizmetiçi eğitim programı kapsamında açılan dersler,
- Konaklama İşletmelerinin İnşaatı ve Teknik Tasarımı,
- Turizm Bilgisine Giriş,
- Fuar ve Sergi Organizasyonu,
- Kür ve Termal Turizm,
- Demiryolu Yolcu Ulaştırmacılığı
başlıklarını taşıyordu (Vorlesungsverzeichnis 1931/32, Kaynak: DSF 1987). Dersler ve seminerler, akademik eğitimi olmayan uzmanlar tarafından veriliyordu ve bu çalışmaların akademik altyapısı olmadığından istenen verim alınamıyordu. 1934 yılında coğrafya uzmanı Grünthal (1934) tarafından yapılan araştırma, akademik turizm camiasına sunulmuştur. Grünthal çalışmalarında turizm coğrafyası adıyla, yeryüzü araştırmalarına yer verilmesi gereğine dikkati çekmeye çalışıyordu. Glücksmann, ise yayımladığı Turizm Arşivi (Archiv für den Fremdenverkehr) adlı dergi ile turizm alanının bağımsız değil, disiplinler arası bir çalışma alanı olduğunu kabul ettirmeye çalışıyordu.
Glücksmann, 1935 yılında enstitünün kapanmasına rağmen Genel Turizm Bilgisi (Allgemeine Fremdenverkehrskunde) adlı kitabını yayımlamıştır. Bu kitap, Bormann tarafından 1931 yılında yayımlanan Turizm Dersi (Lehre vom Fremdenverkehr) adlı çalışmayla birlikte, alanda başyapıt olarak anılmaktadır (Sölter 2009).
1934 yılında Berlin’de kapatılan enstitünün yerine Viyana Dünya Ticaret Yüksekokulu (Hochschule für Welthandel) bünyesinde Turizm Araştırmaları Enstitüsü (Istitut für Fremdenverkehrsforschung) adlı bir birim oluşturuldu. Burada 1940 yılında İmparatorluk Turizm Yüksekokulu (Reichshochschulkurs für den Fremdenverkehr) adıyla ayrı bir birim kuruldu. Buradaki eğitim öğretim ve araştırma çalışmalarına Üniversite Turizm Bölümü (Universitätslehrgang für Fremdenverkehr bzw. Tourismus) adıyla devam edilmektedir.
1939 yılında Almanya’da Frankfurt am Main kentinde Hermann Esser Turizm Araştırma Kurumu (Herrmann-Esser-Forschungsgemeinschaft für den Fremdenverkehr) kurulmuştur. Bununla birlikte Almanya’da akademik turizm araştırmaları çalışmalarını başlatan Glücksmann tarafından yerleştirilmeye çalışılan akademik yaklaşıma itibar edilmeyip, daha çok Alman turizminin geliştirilmesi ve desteklenmesine yönelik alan çalışmaları yapılmıştır.
1942 yılında Heidelberg Üniversitesi Kamu Yönetimi ve İktisadi Bilimler Fakültesi (Staats- und Wirtschaftswissenschaftliche Fakultät) bünyesinde Turizm İşletmeciliği Enstitüsü (Institut für Betriebswirtschaft des Fremdenverkehrs) kurulmuştur[4]. Bu girişim bile o dönemde yapılan turizm araştırmalarının bilimdalı olarak yerleştirilmesi konusundaki çalışmaları ileri götürememiştir. 1950 yılında kurulan Alman Turizm İşletmeciliği Enstitüsü (Deutsche Wirtschaftswissenschaftliche Institut für Fremdenverkehr) kuruluşundan kısa bir süre sonra, akademik çalışmalar yapmak yerine sektöre yönelik çalışmalara kaymıştır.
Burada Poser tarafından yayımlanan Yüksek Dağlardaki Turizm Üzerine Coğrafi Araştırmalar (Geographische Studien über den Fremdenverkehr im Riesengebirge) adlı çalışma dikkati çeker. Bu çalışmada ortaya koyulan turizm coğrafyası araştırma ilkeleri 60’lı yıllara kadar geçerliliğini korumuştur.
İsviçre
Turizm alanında yapılan çalışmaların bağımsız bir bilim dalı olarak kabul edilmesi konusunda önemli çalışmalar gerçekleştiren Walter Hunziker ile Kurt Krapf aşağıdaki turizm tanımını yapmışlardır (Opaschowski 1989):
Turizm, insan ilişkileri ile bir yerde mukim olmayan kişilerin geçici ikametiyle oluşan ilişkilerin yansımasıyla ortaya çıkan bir kavramdır; bu ilişkiler sırasındaki konaklamanın sürekli, ilişkilerin de ticari olmaması gerekir[5].
St. Gallen kentinde bulunan Ticaret Yüksekokulu (Handelshochschule St. Gallen) bünyesinde 1941 yılında turizm diploma programı (Seminar für Fremdenverkehr) açılmış; program sorumlusu olarak da Walter Hunziker tayin edilmiştir. Aynı yıl, Bern’de St. Gallen’den önce Kurt Krapf başkanlığında Turizm Araştırma Enstitüsü (Forschungsinstitut für Fremdenverkehr) adlı bir kurum oluşturulmuştur. 1941 yılında İsviçre Turizmi Geliştirme Merkezi (Schweizer Zentrale für Verkehrsförderung) tarafından turizm meslek eğitimi verilmeye başlanmıştır. Turizm, her iki kurumda da işletme bilim dalı ile ilişkilendirilerek eğitim ve araştırma konusu yapılmıştır.
Walter Hunziker ile Kaspar Krapf, Glücksmann tarafından Almanya’da başlatılan araştırma yöntemlerine sahip çıkarak, akademik turizm araştırmalarını onun bıraktığı yerden ileri götürmeye çalışmışlardır (Hunziker/Krapf 1942, 28). 1942 yılında yayımladıkları Genel Turizm Bilgisinin Esasları (Grundriss der allgemeinen Fremdenverkehrslehre) adında, bugün bile başyapıt olarak kabul edilen kitabı yayımlamışlardır. Her iki uzman da turizm ekonomisi ağırlıklı araştırmalarını kültür bilimi alanında uygulamışlardır. Hunziker (1972), sistem yaklaşımını benimseyerek Bilimsel Turizm Bilgisi (wissenschaftliche Fremdenverkehrslehre) adıyla bir alan oluşturmaya çalışmıştır.
Oluşturulan bu alan Maximilian Carl Emil Weber (1864-1920) ve özellikle Werner Sombart’ın sosyolojik tabanlı görüşlerine dayandırılmaktadır. St. Gallen’deki enstitü, Bern’deki enstitüye göre eğitim öğretime daha fazla ağırlık vermiştir. İsviçre’de özellikle Hunziker tarafından yürütülen çalışmalar “Turizm İşletmeciliği” alanına önemli katkı sağlamıştır (Spode 1998). Walter Hunziker ve Kurt Krapf’ın öncülüğü ile 1951 yılında Roma’da kuruluş toplantısı yapılan AIEST (International Association of Scientific Experts in Tourism) de İsviçrelilerin alana yaptığı bir başka önemli bir katkıdır (www.aiest.org).
Avusturya
1939 yılında kurulan Viyana Turizm Araştırmaları Enstitüsü (Wiener Institut für Fremdenverkehrsforschung) çalışmalarını İsviçre’deki sistem yaklaşımı kapsamında sürdürmüştür. 1951 yılından itibaren bu kurumda çalışmaya başlayan Paul Bernecker, Modern Turizm (Der moderner Fremdenverkehr (1955)), Ekonominin Verimlilik Sistemi İçinde Turizmin Yeri (Die Stellung des Fremdenverkehrs im Leistungssystem der Wirtschaft (1956)) ve Turizmin Esasları Bilgisi (Grundlagenlehre des Fremdenverkehrs) adlı eserleri ile öne çıkmıştır.
Turizmin işletmecilik bilim dalı içinde yer edinmesi, Bernecker tarafından gerçekleştirilen çalışmalarla sağlanmıştır. Walter Hunziker (St. Gallen) ve Kurt Krapf (Bern), Paul Bernecker (Viyana) ile birlikte Almanca konuşulan coğrafyada akademik turizm araştırmalarının kurucusu sayılmaktadır.
Bernecker, aynı zamanda Turizm Bilimi Derneği (Gesellschaft für Fremdenverkehrswissenschaft) adlı derneği kurmuştur. Viyana’daki Turizm Araştırmaları Enstitüsü, Turizm Araştırma Çalışmaları (Beiträge zur Fremdenverkehrsforschung) adlı dergiyi yayımlamaya başlamıştır. Bu enstitü de Almanca konuşulan coğrafyada akademik turizm araştırmaları yapan ilk araştırma kurumu olarak kabul edilmektedir. Avusturyalıların alana yaptığı bir diğer katkı da sektörde çalışanların, kuramsal ve ugulamalı eğitim sürecine bağlı olarak genel lise mezunları gibi yükseköğrenim görebilmeleri için gerekli sistematik yapının düzenlemesidir (Sölter 2009).
1950-1970 Arasında Yapılan Çalışmalar
Akademik turizm çalışmalarında, kitle turizminin gelişmesindeki hıza paralel bir gelişme yaşanmamıştır. İkinci Dünya Savaşından sonra yapılan çalışmalar, daha çok sektörün ekonomik sorunlarının ortadan kaldırılması ve geliştirilmesi üzerinde yoğunlaşmıştır. Turizm coğrafyası alanı ise üzerinde fazla durulmayan ikincil bir turizm araştırma alanı olmuştur. Gerçekleştirilen araştırmalar daha çok görgül, istatistiksel çözümlemeye dayalı çalışmalar şeklindedir.
1958 yılında, Demokratik Almanya’nın Dresden kentinde bulunan Friedrich List Yüksekokulu’nda (Friedrich-List-Hochschule) turizm konusu ilk defa bitirme tezi olarak ele alınmıştır. 1 Eylül 1964 yılında ise turizm ekonomisi (Ökonomik des Fremdenverkehrs) bilimdalı kurulmuştur. 1967 yılında ise turizm alanıyla ilgilenen farklı disiplinlerde çalışan uzmanların oluşturduğu turizm eğitimi komisyonu oluşturulmuştur. Aynı yıllarda Leipzig Ticaret Yüksekokulu (Handelshochschule) da Lokanta ve Otelcilik (Gaststätten- und Hotelwesen) alanında eğitim veriyordu. 1969 yılında Jänecke kardeşlerin yayımladığı Turizmin Bilimsel Görünümü (Wissenschaftliche Aspekte des Fremdenverkehrs) adlı kitap önemli bir kaynak olarak çıkmıştır.
1960 yılında Knebel Modern Turizmdeki Sosyolojik Yapı Değişiklikleri (Soziologische Strukturwandlungen im modernen Tourismus) adlı çalışması ile turizm sosyolojisi (Tourismus-Soziologie) alanını oluşturmaya çalışmıştır. 1966 yılında da Leugger tarafından Turizm Sosyolojisi adlı bir çalışma yayımlanmıştır. 1961 yılında Starnberg Çevresi Turizm Araştırmacıları Derneği (Starnberger-Studienkreis für Tourismus) kuruluşu, üniversite dışında yapılan çalışmalara örnek gösterilmektedir.
Turizm bilim dalının gerçek anlamda kurulması, psikolojik ve sosyolojik temelli disiplinler arasında işbirliği yapılması amacıyla Turizm Araştırmacıları Birliği’nin (Studienkreises für Tourismus) kurulmasıyla gerçekleşmiştir. Buna rağmen, turizm araştırmalarının ayrı bir bilimsel bir dal olarak kabul edilmesi için zamana gereksinim duyulmaktadır. 1968 yılında Ruppert ve Maier Boş Zaman Davranışının Coğrafyası (Geographie des Freizeitverhaltens) diye tanımladıkları çalışmalarını tanıtmışlardır (Sölter 2009).
1970’li yılların başında Gustav Zedek tarafından Turizm: Turizm Politikasının Esasları ve Araçları (Fremdenverkehr: Grundlagen und Instrumentarium der Fremdenverkehrspolitik) adlı bir kitap yayımlanmıştır (Zedek 1970). Zedek, bu çalışmasında Walter Hunziker ile Kurt Krapf tarafından Claude Kaspar’ın tanımından yola çıkarak yaptıkları turizm tanımını yeni bir bakış açısıyla geliştirmiş ve turizmi,
boş zamanı değerlendirme, boş zamanı koruma veya yeniden boş zaman yaratma isteğiyle, insanlar arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve korunmasına yönelik olarak konaklama yerleri arasında süreklilik arz etmeyen, ticari amaç gütmeyen gezginlerin gezi ve yolculuk isteğiyle oluşturduğu duygusal ilişkilerin ve bu ilişkilerin yansımalarının iktisadi, sosyal yansıması[6].
şeklinde tanımlamıştır (Spatt 1974). Zedek’in bu tanımda turizmi olgusunun kapsamını mümkün olduğunca geliştirmeye çalıştığı gözlenmektedir. Kavramın yapılan tanımlarla her geçen süre içinde daha karmaşık bir hal alması ve aslında daha anlaşılabilir bir tanıma gereksinim duyulması nedeniyle AIEST (International Association of Scientific Experts in Tourism) tarafından yeniden tanımlanmıştır. 1951 yılında yapılan bu tanım, daha önce Walter Hunziker ile Kurt Krapf tarafından yapılan tanıma sadece seyahat ifadesinin ilave edilmesiyle benimsemiştir[7].
Turizm, insan ilişkileri ve bir yerde mukim olmayan insanların yaptığı seyahat ve sürekli ikamete dönüşmeyen konaklama yoluyla kurduğu ticari olmayan ilişkilerin oluşturduğu faaliyetlerin örüntüsüdür.
AIEST’in tanımının, ticari amacın ne olduğunun açık olmaması; yazlıklar ile ikinci konutlar konusundaki belirsizlikleri içermesi, sürekli yerleşik olmama durumunun da insanların sürekli hareket halinde olmaları nedeniyle geçerliliğini yitirdiği gibi gerekçelerle eleştirilmektedir (Schadlbauer 1973).
Dünya Turizm Örgütü (WTO) ise aşağıdaki tanımı benimsemiştir [8](Sölter 2009a):
Kişilerin yaşadığı olağan çevrenin dışına yaptığı geziler ve buradaki boş zaman, ticaret veya belli başlı amaçlar doğrultusunda kesintisiz olarak gerçekleştirdiği bir yılı aşmayan etkinliklerdir.
1990 yılların başlarına dayanan bu tanım Almanca alanyazında tam anlamıyla yerleşmemiştir. Akademisyenler arasında da turizmin kendi başına bağımsız bir bilim dalı olup olmadığı konusundaki tartışmalar da süregelmektedir (Weber, Wegg, Jörg 2002, 121). Tartışmalarda çok bileşenli turizm bilimi ya da turizm sosyolojisi, turizm tarihi, turizm coğrafyası veya turizm ekonomisi bilimi gibi ayrı bilim dallarından mı söz edilmesi gerektiği konusunda görüş birliği bulunmamaktadır.
Alana Katkıda Bulunan Önemli Turizm Akademisyenleri ve Görüşleri
Turizm olgusunu ele alan akademik çalışmaların ayrı bir bilim dalı olarak kabul edilebilmesi için, bir dizi akademisyen önemli çalışmalarda bulunmuştur. Bunların arasından, Walter Hunziker, Claude Kaspar, Jost Krippendorf, Horst Opaschowski öne çıkan isimler olmuştur.
Walter Hunziker (1972, 16) yılında turizm bilimini aşağıdaki şekilde tanımlamıştır:
- turizm olgusunun anlaşılmasına katkıda bulunur;
- turizm ile ilgili değişik alanlarda kullanılan kavramların anlaşılmasına ve öğrenilmesine yardımcı olur;
- sadece kuramsal değil; turizm eğitiminin doğasında bulunan sektörel uygulama turizm bilgisinin oluşmasını sağlar,
- sektörde yaşanan sorunların tanımlanmasına, iktisadi olarak çözülmesine veya işletmecilik boyutuyla hafifletilmesine katkı sağlar.
1970’li yılların ortasından itibaren İsviçreli Profesör Claude Kaspar çalışmalarıyla oldukça etkili olmuştur. Turizm Bilgisinin Esasları (Die Fremdenverkehrslehre im Grundriß ) adlı çalışmasında sistem yaklaşımını turizm alanına uyarlamış ve turizmi çok boyutlu açık bir sistem olarak tanımlamıştır. Bugün AIEST tarafından kabul edilen ve Hunziker/Krapf tarafından geliştirilen turizm tanımını Kaspar yapmıştır.
Yaptığı tanımda, sistem yaklaşımı üzerinde durması WTO tarafından da benimsenen standart turizm tanımının oluşmasını sağlamış; diğer tanımlardan farklı olarak, iş gezilerini de turistik gezi kapsamında değerlendirmiştir. Kaspar’ın önemli açılımlarından biri de, turizm sektörüne yönetim bilgisi ile ilgili bir bakış açısı kazandırması olmuştur. Turizm işletmelerinin yönetimi (Unternehmensführung im Fremdenverkehr) konusunda Beat Kunz ile birlikte yazdıkları kitapta ortaya koyulan görüşler, bugün de geçerliğini korumaktadır (Kaspar 1995).
Alanın öncülerinden bir diğeri de İsviçreli turizm araştırmacısı Profesör Jost Krippendorf gösterilmektedir. Krippendorf, geniş kapsamlı bir pazarlama yaklaşımı ile açıklamaya çalışmıştır. Almanca yayınlarında turizm pazarlamasının ilkelerini (Grundlagen des Marketings im Fremdenverkehr) belirlemeyi amaçlamıştır. Krippendorf, geniş kapsamlı bir pazarlama yaklaşımı benimsemiş ve Grundlagen des Marketings im Fremdenverkehr başlıklı Almanca akademik araştırmayı yayımlamıştır. Akademik eğitim olarak iktisatçı olmasına karşın, araştırmalarını üç noktada yoğunlaştırmıştır. Bern’de çalıştığı turizm araştırmaları enstitüsünde, Krippendorf kuramı olarak değerlendirilen bu yaklaşım şu noktalardan oluşturulmuştur:
- Turizm araştırmaları asıl olarak iktisadi kuramlara dayandırılmakla birlikte, disiplinlerarası bütüncül bir yaklaşımla yapılmalıdır.
- Araştırmalar, gelecekte ortaya çıkması muhtemel sorunları öngörerek, eğitim, araştırma ve uygulamaya yönelik çalışma ve danışmanlık hizmetleriyle geleceğe odaklanmalıdır.
- Araştırma ile elde edilen bilginin sürdürülebilir kalkınma için uygulamaya dönüştürülmesine çalışılmalıdır.
Krippendorf, yetmişli yıllarda yaptığı Die Lanschaftsfresser başlıklı çalışma ile akademisyenler arasında heyecan yaratmıştır. Çünkü turistik gelişmenin yol açtığı çevresel aşınmaya dikkat çekerek, daha dikkatli ve çevresel değişkenlere uyumlu turizm olanaklarını göstermiştir.
1986 yılında ise Freizeit und Tourismus (Turizm ve Boşzaman) adlı ortak çalışması yayımlanmıştır. Turizm eleştirmeni olarak da öncüler arasında kabul edilmektedir.
Almanca alanyazında Tourismus- und “Freizeitpapst” olarak anılan Profesör Horst Opaschowski, turizm biliminin geliştirilmesi için çaba göstermiştir. Die sozialen Folgen der Tourismusentwicklung (Turizmin Gelişmesinin Sosyal Sonuçları) başlıklı doktora tezinden sonra, Siegen şehrinde Institut für Freizeitforschung (Boşzaman Araştırma Enstitüsü)’nü kurmuştur.
1972 yılında, Federal Hükümet için boşzaman olgusu üzerine bir rapor hazırlamış; 1975 yılında Hamburg Üniversitesi tarafından Freizeit- und Tourismuswissenschaft alanında yaşadığı dönemin en genç profesörü olarak atanmıştır. 1979 yılından itibaren ise das B.A.T-Freizeit-Forschungsinstitut (BAT Boşzaman Araştırma Enstitüsü) adlı kurumu yönetmeye başlamıştır (bkz.: www.bat.de).
Bu enstitü, Almanya Turizm Analizi (Deutsche Tourismusanalyse) adlı bir araştırmayı gerçekleştirmiş ve yayımlamıştır. Opaschowski’nin ilk ders kitabı 1989 yılında yayımlanmıştır. Diğer turizm ders kitaplarından farklı olarak turizm psikolojisi (Tourismuspsychologie), turizm öngörüleri (Tourismusprognosen), turizm kuramı (Tourismustheorie) konularına da yer vermiştir.
Opaschowski’ye göre turizm bilimi için temel disiplin alanları turizm ekonomisi, turizm tarihi, turizm psikolojisi ve turizm politikasi / turizm etiği şeklinde öne çıkmaktadır (Opaschowski 1989).
ÜNİVERSİTE DÜZEYİNDE VERİLEN TURİZM EĞİMİ
Trier Üniversitesi (www.uni-trier.de) 1979 yılında Turizm Coğrafyası (Fremdenverkehrsgeographie) eğitimi vermek üzere uygulamalı coğrafya kürsüsünü kurmuştur. Turizm coğrafyası alanında çalışmalarıyla tanınan Christoph Becker de başına getirilmiştir. Burada akademik turizm araştırmaları adıyla, 60 cildi aşkın “Materialien zur Fremdenverkehrsgeographie” dergisi yayımlanmıştır.
Aynı şekilde, “Trierer Tourismus Bibliographien” adıyla sürdürülen bibliografya çalışmaları da turizm araştırmalarına önemli katkı sağlamıştır. Enstitüde sadece turizm coğrafyası ile ilgili çalışmalar değil, turizm yönetimi (Tourismusmanagement), turizm eğitimi (Tourismuspädagogik), turizm tarihi (Geschichte des Tourismus), turizm pazarlaması (Tourismusmarketing) alanlarında da çalışmalar yürütülmüştür. Bibliografya oluşturmaktan ziyade, alanyazınla ilgili bilgi vermeye yönelik olarak yapılan bu çalışmalar, disiplinlerarası bir alanyazının oluşmasına neden olmuştur.
“Tourismus und nachhaltige Entwicklung” (Turizm ve Sürdürülebilir Gelişme) adıyla bir kitabı da yayımlayan Prof. Becker, turizm bilim dalının oluşturulması tartışmalarına da katılmış; Turizm ve Boşzaman Coğrafyası Çalışma Grubu 24. Sempozyumu (24. Tagung des Arbeitskreises Freizeit- und Fremdenverkehrsgeographie) kapsamında, “Probleme der deutschen Tourismuswissenschaft” (Alman Turizmbiliminin Sorunları) başlıklı bir bildiri sunmuştur.
Berlin’de disiplinlerüstü bir alan olarak kurulan Willy Scharnow Institut für Tourismus (www.fu-tourismus.de) çalışmaları ile öncü bir rol üstlenmiştir. Enstitü bünyesinde Prof. Dr. Hasso Spode tarafından yönetilen ciddi bir turizm tarihi arşivi bulunmaktadır (Historisches Archiv zum Tourismus (HAT)). Burada bir yıl süren ve yardımcı dal olarak verilen turizm eğitimini bitirenlere sertifika veriliyordu. Verilen dersler arasında işletmecilik – turizm işletmeciliği (Wirtschafswissenschaften – Tourismusmanagement), coğrafya alanında turizm planlaması (Geowissenschaften Tourismusplanung) ve tarih alanında bilimsel tur rehberliği (Geschichtswissenschaften – wissenschaftliche Reiseleitung) bulunmaktaydı.
Bu eğitim programı 2004-2005 öğretim yılında bilim uzmanlığı (Masterstudiengang) eğitim programına dönüştürülerek, mezunlara turizm yönetimi bilim uzmanlığı (Master in Tourism Management) derecesi verilmeye başlanmıştır. Enstitüde şu konulardaki turizm araştırmalarına ağırlık verilmektedir:
- Berlin ve Brandenburg çevresinde yaşayanların boş zaman (Türkçe alanyazında serbest zaman terimi de kullanılmaktadır) davranışlarına ilişkin görgül araştırmalar yapmak;
- turistik örgütlerin stratejik pazar planlamasıyla ilgili çalışmalar yapmak;
- turizmle ilgili meslek eğitimi ve hizmetiçi eğitimi programları uygulamak;
- turizm tarihi araştırmaları yapmak.
Turizm araştırmalarının amacı, birbirinden bağımsız olarak gerçekleştirilen işletmecilik, turizm yönetimi, coğrafya, bölgesel planlama ve kültür bilimleri gibi alanlarındaki çalışmaları (Betriebswirtschaftslehre, Tourismusmanagement, Geographie, regionale Tourismusplanung und Kulturwissenschaften) birbiriyle bağdaştırmaktır. Bu çalışmalarla oluştulan arşiv, Almanya’daki lisansüstü programlarda öğrenim gören pek çok öğrenci ve araştırmacıların yanı sıra, medya mesupları ve tarih araştırmacıları için en büyük başvuru arşivi durumuna gelmiştir.
Alman Rektörler Konseyi (ww.hrk.de) tarafından oluşturulan portalda, turizm alanında üniversite düzeyinde eğitim verilen programı sayısı 30 civarındadır (www.hochschulkompass.de). Alman eyaletlerinde bulunan turizm ile ilgili yükseköğrenim alanları için Hocschulkompass adlı bir portal oluşturulmuş ve buradan ayrıntılı bilgi verilmeye başlanmıştır. Ayrıca, Almanya’da yükseköğrenim alanları Baden-Württemberg Eyaleti Bilim Araştırma ve Sanat Bakanlığı tarafından oluşturulan, Alman Yükseköğretim Bilgi Bankası da yükseköğrenim alanları hakkında bilgi vermektedir (www.freie-studienplaetze.de).
Innsbruck – Avusturya Tirol Ticaret Odası (Tiroler Handelskammer) 1970 yılında Innsbruck üniversitesi’nin turizm araştırmaları yapılmak üzere bir enstitü kurulması çabasını maddi olarak destekleyerek, Turizm ve Ulaştırma Enstitüsü (Institut für Verkehr und Tourismus) kuruluşuna katkıda bulunmuştur. Ökonomik der Freizeit (Boşzaman Ekonomisi) adlı kitabın yazarı ekonomist, Clemens August Andreae (Andreae 1970) tarafından akademik turizm araştırlamarı başlatılmıştır (vergl. Solcher ITV 1991).
Turizm, işletme ve iktisat alanları içinde verilmeden önce, öğrenciler “turizm ekonomisi” dalını seçmekteydi. Bu dalın oluşturulması sırasında turizm bilim dalının varlığı konusunda ciddi tartışmalar yapılmıştır. 1991 yılında Prof. Weiermair Turizm ve Hizmet Ekonomisi Enstitüsü (Institut für Tourismus und Dienstleistungswirtschaft) kurmayı başarmış ve Turizm İşletmeciliği (Betriebswirtschaftslehre des Tourismus) dersi açılmıştır. Bu enstitünün çalışmaları arasında Avusturya turizm kolejleri (Fremdenverkehrskolleg) ve turizm meslek liselerinde (Fachhochschulen) ders veren öğretmen ve öğretim elemanlarının eğitimi de yer almaktadır.
Genel işletme ve genel iktisat alanları içinde yapılan bilimsel araştırmalar, turizm bilim dalının oluşturulması konusundaki ilk denemeleri oluşturmaktaydı. Yapılan her akademik çalışmanın sonuçları turizm alanına aktarılmaktaydı. Bundan amaç, sektörün ortaya koyulan verilen verileri kullanarak sorunları çözmekte kullanılıyordu. Bugün European Quality Improvement System (EQUIS) standartlarında eğitim verilen Viyana Ekonomi Üniversitesi (www.wu.ac.at) Turizm ve Boşzaman Yönetimi Enstitüsü (Institut für Tourismus und Freizeitwirtschaft) önemli turizm eğitimi ve araştırmaları yapılan bir merkez durumundadır (www.wu.ac.at/itf).
İsviçre turizm eğitimi ve akadamik araştırmaları konusunda Avrupanın değil, bütün dünyanın model aldığı bir ülke konumuna gelmiştir. Lisans düzeyinde eğitim verilen üniversiteler: EHL Lausanne Bachelor of Science International Hospitality Management, Hochschule Luzern Bachelor of Science in Business Administration; Studienrichtung Tourismus und Mobilität, HES-SO Wallis Bachelor of Science HES-SO Tourismus. Bilim uzmanlığı düzeyindeki yükseköğretim programları ise Universität St. Gallen Master-Programm Marketing, Services and Communication Management (Anwendungsfeld Tourismus), Universität Lausanne Master of Science in Management (Vertiefung im Bereich Tourismus) Università della Svizzera Italiana (Lugano) Master of Arts in Economics and Communication International Tourism. Ayrıntılı güncel bilgiler, ilgili kurumların ağ sayfalarından edinilebilir.
SONUÇ YERİNE: SORUNU DIŞSALLAŞTIRMAYALIM
Almanca alanyazının ve akademik turizm araştırmalarının kısa özetinden sonra, konu Türkiye’nin academiası’na bağlanacak olursa, geleceğe yönelik öngörüler bağlamında şunlar söylenebilir: Yaşadiğımız hiçbir şey ne tesadüfî, ne de boşunadır. Hayati deneyimleme dediğimiz ve içinde yaşadığımız olgu, aslında yaşanılan her olayda elde edilen bilgidir. Çünkü insan yaşamı “Zeitgeist”e (dönemin ruhuna) uygun olarak bir dizi alışkanlıkları, çelişkileri ve yanlışlıkları da içermektedir.
Yani, sorunun kaynağı dışta olduğu kadar, kendi içimizde de gizlidir. Evren, insan, toplum, doğa, değerler, düşünce, tüm insan başarıları (sanat, politika, din, eğitim, kültür vb.) üzerine sorgulayıcı bir derinliğe sahip olan homo academicus, “kaleidoscopik bir görüngü” diye tanımlanabilecek “turizm” olgusu üzerine de düşünerek, homo politicus ve homo ecomomicus ile uzlaşma ortamı oluşturulmasına, ideal olana yaşlaşılmasına yardımcı olacaktır.
Ticaret ve teknolojinin, modern gündelik hayatı sıkıca kuşattığı yaşam peykinde bilgi, piyasada para eden faydacı bir araç olarak algılandığından, ticaret, üniversite ilişkisi logos academicus aleyhine çalışmakta ve homo academicus’a yararsız işlerle uğraşan biri gözüyle bakılmasına neden olmaktadır. Çağımız homo politicus ile homo ecomomicus’un uzlaştığı, fikir ve çıkar birliği yaparak yönettiği bir dünyadır. Bunun yanında homo religious da fırsat bulduğunda bu ikiliye katılmakta ve çözülmesi olanaksız sıkı bir üçleme ortaya çıkmaktadır.
Böylesi bir dünyada yerini bulamayan homo academicus, kendine dayatılan kalıplara uyum sağlamaya çalışmakta; Üniversite çatısı altında kendine bir saygınlık ve yaşam alanı oluşturma olanaklarını zorlayan academia’nın özgür havasını solumanın ne demek olduğunu ancak düşlerinde görmektedir. Bu bağlamda homo academicus’un yüzleşmesi gereken büyük ve çetrefil sorun, kendine inanç ve özgüven eksikliğidir.
Turizm akademisyeni pozisyonundaki özne olan academicus’un nesne ile kurduğu bağdan çıkan ürün (=bilgi) henüz istendik düzeye ulaşmamıştır. Bunu ona dışarıdan bir başkası veremez, savaşım vererek kendisi elde etmek durumundadır. Yaptığı işin doğasına ilişkin kesin bir netliğe ulaşmalıdır. Görevinin; bir dogmanın, tarihsel bir anın, bir iktidar biçiminin savunuculuğunu yapmak olmadığını, aksine bunlarla olan eleştirel mesafesini korumak, verili olanı sorgulayarak yeni var oluş biçimlerini araştırmak olduğunu unutmamalıdır (Evkuran 2009).
Bütün bunları akademik turizm araştırmaları bağlamına aktarmak, irdelemek gerekirse; turizm araştırmacısı ekonomi, işletme, maliye, politika, hukuk, mimarlık, çevre bilimi, sosyoloji, demografi, psikoloji gibi birçok bilim dalından yararlanmalı; bu disiplinlerin temsilcileriyle kubaşık ve barışık çalışma becerilerini kazanması gerekmektedir. İnsanın yaşadığı yer dışındaki geçici konaklama ve seyahatlerinden doğan tüm olay ve ilişkileri bilimsel yöntemlerle ele alıp inceleyen bir bilim ve uygulama alanı olarak tanımlanan; bilimsel araştırma objesi olma savındaki akademik turizm alanı, homo academicus’un bireysel tatmin araçlarından arındırılmalıdır. Bu gerçekleştirilemediğinden, turizm araştırmaları bilimsel değerler dizgesi içine oturtulamamakta, dolayısıyla turizm biliminden de söz etmek gerçekle bağdaşamamaktadır.
Ülkemizdeki akademik turizm araştırmalarına fütürist açılımlar kazandırılmak isteniyor, turizm eğitiminde köklü reformlar yapılması amaçlanıyorsa; atılacak adımlarda gizemciliği, bilinemezciliği ve bilimden kaçışı çağrıştıran, kulaktan dolma, yüzeysel formulasyonlardan kaçınılması gerektiği unutulmamalıdır. Öğrenmek bir bilgiyi özümsemek ve ona uygun davranmakla eşdeğerdir. Akademik ve alan deneyimleri biçimsel ve kısıtlı bir zaman dilimi içerisinde yapılan stajlarla sınırlı olan, verdikleri eğitimin mezun yeterliklerine ve sektörel gereksinimlerine yönelik ürün ortaya koyamadığı için sektörün gerisinden gelen academia’nın kendi içindeki sorunlara çözüm üretme görüntüsü, bu aşamada ancak bir iyi niyet yansıması olarak değerlendirilebilir.
Bilim okuryazarlığı, aynı zamanda düşün tarihi, bilim tarihi ve bilim felsefesi ile de bir ölçüde aşinalığı gerektirir (Erzan 2009, 8). Akademik turizm araştırmacıları; temel bilimciler, sosyal bilimciler vd. ile bir dizi diyalog içinde kubaşık öğrenme, araştırma ve yayın faaliyeti gerçekleştirerek daha yetkin bir ortak dil ile daha zengin bir düşünsel ortam yaratmaya istekli olmalıdır.
Bu isteği eğitimini verdikleri alana ilişkin mezun yeterlikleri ile mezuniyet sonrasındaki mesleki faaliyetlerin standartlarının oluşturulmasında da gösterebilirlerse, bugün için yaptıkları iyi niyetli girişimler soğuk değerini meyveye dönüşmeden kuşaktan kuşağa aktarılarak bilim dünyasında hak ettiği yeri alabilir.
“Nil desperandum” yani, hiçbir şeyde ümitsizliğe düşülmemeli.
Kaynak:
Prof. Dr. Mustafa Çakır
Bunu Paylaş:
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- X'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Tumblr'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
Bir yanıt yazın