Tek Maksadımız Allah’a Kulluk ve Onun Rızası

Kategori: Bilgi Dağarcığı | 0

Tek Maksadımız Allah'a Kulluk ve Onun Rızası

Tek Maksadımız Allah’a Kulluk ve Onun Rızası

  • İyi bir okuldan mezun olmak,
  • Üniversite sınavında istediği bir bölümü kazanmak,
  • İyi bir evlilik,
  • Güzel ve sağlıklı çocuklar,
  • Çocuklara iyi bir gelecek hazırlamak,
  • Bu arada işinde yüksek bir mevkiye gelmek,
  • İsabetli yatırımlar yapmak,
  • Ev, iyi bir araba ve yazlık almak,
  • Kendisinin ve ailesinin iyi giyinmesini, gezmesini sağlamak…

Kısaca varlık içinde bir hayat yaşamak… Bunlar tabi ki çok makul ve insani isteklerdir…

Ancak tüm bunları isterken insanın düşünmesi gereken önemli bir soru vardır:

Hayatımızın Gayesi Sadece Daha İyi Yaşamak Mıdır?

O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı…” (Mülk Suresi, 2)

Dünyanın her köşesinde farklı kültür ve ortamlardaki insanların çoğu yalnızca bu idealler doğrultusunda yaşarlar. Oysa ayette de bildirildiği gibi insanın dünyada bulunma amacı bunların hiçbiri değildir. Dahası bu saydıklarımız insanın temel ideali haline getirilecek konular da değildir; bu talepler ancak insanın Rabbimiz ’in rızasını kazanabilmesi için birer araç olabilir. Rabbimiz ’in akıl, anlayış ve bilinç vererek nimetlendirdiği insanın dünyada bulunma amacının, sadece iyi bir okuldan mezun olmak ya da iyi bir mevkiye gelmek olmadığı açıktır. Tabi ki bunların tamamı Allah’ın bizlere verdiği birer nimettir ve yaşanmasında bir mahsur yoktur. Ama insanın Allah’ı ve ahireti unutarak kendisine yalnızca bunları amaç edinmesi hatalıdır.

Allah yaratılışın böyle bir amacının olmadığını Kuran’da şöyle bildirir:

Biz, bir ‘oyun ve oyalanma konusu’ olsun diye göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları yaratmadık. Eğer bir ‘oyun ve oyalanma’ edinmek isteseydik, bunu, Kendi Katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık, böyle yapardık.” (Enbiya Suresi, 16-17)

Bu düşünceyle basit idealler için yaşamını sürdüren insanlar, dünyayı sadece kendi istek ve tutkularını gerçekleştirebilecekleri bir yer olarak görürler. Bu şekilde kendi nefislerini tatmin etme hırsı ile yaşarlarken yüksek bir kişiliğe, güçlü bir imana ve peygamberlerin taşıdığı üstün ahlaka sahip olma gibi bir arzu duymazlar. Allah’a yakın olma konusunda gerçek anlamda tutkulu bir istek taşımazlar.

Bunun sonucunda da davranış ve düşüncelerinde Müslümana has bir olgunluk, itidal ve bunlardan kaynaklanan bir seçkinlik meydana gelmez. Aksine Allah’ın varlığından ve ölümün yakınlığından gafil bir görünüm sergilerler. Allah’ın her an kendilerini görmekte olduğunu ve yaptıklarından haberdar olduğunu unutmuş bir davranış şekli içinde olurlar.

Oysa insan bilmelidir ki gözünü nereye çevirse Yüce Allah’ın varlığının delilleriyle karşılaşır. Allah sonsuz kudreti ile, var olan her şeyi ve herkesi yoktan yaratmıştır. Nitekim insanın Allah’ı tanıması ve O’nun sonsuz kudretini takdir edebilmesi için sadece kendi bedenine bakması yeterlidir.

Allah insanı, Kuran’da bildirdiği ifadeyle “en güzel surette” yaratmış (Mümin Suresi, 64), kusursuzca işleyen pek çok sistemi bedenine yerleştirmiştir. Rabbimiz ’in insanda tecelli eden üstün yaratışının delillerinden bazıları şu şekildedir:

İnsan Vücudunda İşleyen Kusursuz Sistemlerden Bazıları:

Ortalama yetişkin bir insanın günde;

  • 103.689 kere kalbi atar.
  • 23.040 defa nefes alır
  • 750 büyük kasını hareket ettirir.
  • Saatte derisinden 600.000 partikül düşürür.
  • Beyni bir günde 86 milyon bayt bilgiyi kaydedebilir.
  • Kalbi her gün vücudunda 12.000 mil boyunca 8000 galon kan pompalar.
  • Yaklaşık olarak 300 kere vücudundaki tüm kan böbreklerden geçer.
  • Her saniye yaklaşık olarak 8.000.000 (8 milyon) kan hücresi vücudunda ölür ve aynı sayıda kan hücresi oluşur.
  • Vücudunda yaklaşık 5.6 litre kana sahiptir. Bu 5.6 litre kan her dakika tam 3 kere vücudu dolaşır.
  • Vücudundaki kan tam 19.000 km yol alır. Bu ise Amerika’nın bir kıyısından diğer kıyısı arasındaki uzaklığın 4 katıdır.
  • Yaklaşık 15.000 kere göz kırpar. Her kırpmada 200’den fazla kasını hareket ettirir.

 

İdealleri “Sadece Yaşamak” Olan İnsanların Basitliği

Küçük yaşlarda pek çok ideali olan bazı insanlar, büyüyüp olgunluk yaşına geldiklerinde artık belli hedeflere ulaşmış, genellikle okulunu bitirip bir meslek edinmiş, evlenip çocuk sahibi olmuş, iman etmedikleri için başka beklentileri, arzuları ve hedefleri kalmamış, şevk ve heyecanlarını kaybetmişlerdir. Artık herkes içinde bulunduğu şartlara ve kültüre göre vakit geçirmekte; herkes kendine göre bir uğraşı bularak, kimi bir kafede, kimi alışverişte, kimi televizyon seyrederek vakit öldürmektedir. Bu insanlar için her gün bir önceki günün aynısı olmakta, böylece bu insanların hepsi birer birer ölümü bekler hale gelmektedirler.

Böyle bir kişi, sabah gözlerini açtığı zaman, bugünün de diğer günlerden bir farkının olmadığını düşünür. Ne var ki beklenilenin aksine bundan şikayetçi de değildir. Çünkü onun yaşadığı her günün hedefi, sadece önünde yaşayacağı vakti en eğlenceli bir biçimde geçirebilmektir.

Bu bakış açısında olan bazı insanların hayattan tek beklentilerinin sadece yaşamak olduğu düşüncesi, sadece yaşlılarda ya da emeklilerde değil, başta da belirttiğimiz gibi toplumun her kesiminde, her yaş grubunda görülebilmektedir. Yaşama amaçları yalnızca “boş vakitlerini sözde daha iyi değerlendirmek” olan bu insanlar, aslında hayatlarından sıkıntı duymaktadırlar.

Her şeyden çok çabuk sıkılan, can sıkıntılarını giderebilmek için sürekli yeni uğraşılar ve farklı heyecanlar arayan bu insanlar, eğlence adı altında yaşamlarını rahatlıkla tehlikeye atabilmekte çoğu zaman güvensiz ve riskli ortamlarda huzuru arayabilmektedirler.

Kısaca, sabah işe gidip akşam dönmek, televizyon programlarını seyretmek ve yemek yiyip, yatmaktan başka yapacak bir işleri ya da hedefleri olmayan insanlarda da tek amaç yaşamayı umdukları hayatı daha zevkli geçirebilmektir.

Ölümü ve ahireti unutarak amaçsızca oyalanan, basitlik olarak nitelendirilebilecek bu kültür içinde yaşayan ve hayattan hiçbir beklentileri kalmayan bu insanların amaçları, “sadece yaşamak“tır. Bunlar hayatlarının amacını vicdanlarında sorgulamayan, ahiretten gafil olan, din ahlakından uzak olarak yaratılış gayelerini düşünmeden yaşayan kimselerdir. Allah’ın rızasını, rahmetini kazanmak, O’nun razı olacağı salih amellerde bulunmak, güzel ahlaklı, vicdanlı insanlarla hayırlarda yarışıp öne geçmek gibi hedefleri olmadığı için kısa ömürlerini rahatlıkla tüketebilmektedirler.

Çalışan, çalışmayan, genç, yaşlı, fakir, zengin, kadın, erkek ayrımı olmaksızın, yaratılış amacından uzak olan kimi insanlar kendilerine bu basit ideali edinmişlerdir. Dünyadaki şans oyunlarına olan eğilimin, içki, sigara ve uyuşturucu bağımlılığına olan artışın sebebi de budur.

Yaratılış amaçlarını göz ardı ederek bir ömrü Allah’a kulluktan uzak geçirmiş olan, sadece iyi yaşamayı amaç haline getiren bu insanların, ayette bildirildiği üzere ölümün gelmesiyle birlikte hemen şuurları açılmakta ve yaşadıkları hayattan pişmanlık duymaktadırlar. (Fecr Suresi, 24).

Bizlere karşılık beklemeden hayat veren, can bağışlayan Yüce Rabbimiz sonsuz rahmet sahibidir. Allah Kuran’da tevbe edenlerin tevbesini kabul edeceğini ve Kendi rahmetinden umut kesilmemesini bildirmiştir:

  • “(Benden onlara) De ki: “Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir. (Zümer Suresi, 53)
  • Vicdanlı ve samimi bir insanın yapması gereken ise, yaratılış amacını düşünmesi ve “De ki: “Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah’ındır.” (Enam Suresi, 162) ayetinde bildirildiği üzere tüm yaşamını alemleri yoktan var eden Yüce Rabbimiz’in bildirdiği şekilde geçirmeye çalışmasıdır.

Vücudumuzdaki Sistemler Hakkında:

  • Gözün kırpılmasını sağlayan kas, vücuttaki en hızlı kastır. Bu kas saniyede gözün 5 kere kırpılmasını sağlar.
  • Beyin maksimum ağırlığına 20 yaşında ulaşır ve 30 yaşına kadar her gün 50.000 hücre kaybeder. Bir bebeğin beyni ilk 6 aya kadar nöronlarını tamamlar ve 20 yaşına kadar saniyede 13.000 hücre meydana gelir.
  • Bilginin taşınması farklı nöronlarla farklı hızlarda olur. Taşınma 0.5 metre/sn ile 120 metre/sn arasında değişir.
  • Beyin her dakika yaklaşık 10-12 defa diyaframlara ve göğüs kafesi kaslarına büzülmelerini söyleyen sinyaller yollar.

Kaynak: kuranvebilim.com

Takip Et Ergunca:

Herkes Cennete Gitmek İster ama Hiç Ölmeden Cennete Gidilir mi?

Son yazıları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir