Amasyalı Gümüşoğulları ailesine mensup olan Mihrî Hatun 1460 yıllarında doğmuştur. Evliya Çelebi isminin Mihrimah, mahlasının Mihrî olduğunu kaydeder. Mevlânâ Belâyî adında bir kadının kızı olan Mihrî Hatun, fıkhî, dînî ve edebî bilgileri, Arapça ve Farsçayı öğrenmiş kültürlü bir şairdir. Amasya valisi olan Şahzade Bayezid’in etrafında oluşan edebî meclislerde bulunan, şehzâdenin annesi ve sarayın önde gelen hanımları ile de arkadaşlık eden Mihrî Hatun, sarayla olan ilişkisini Şehzade Ahmed’in Amasya valiliği sırasında da sürdürmüştür.
Hem Bayezid’e hem de oğlu Şehzade Ahmed’e kasideler yazan Mihrî Hatun, II. Bayezid’in 1481 yılında padişah olmasından sonra da himayesini ve ihsanlarını görmüştür.
Mihrî Hatun döneminde güzelliği ile de meşhur bir şairdir. Edebî çevreler de, şiir atışmalarında daima edebi gözetmiş ve hiç hafifliğe kaçmamıştır. Böyle olmasına rağmen hiç evlenmemiş, hatta bazı evlilik tekliflerini de geri çevirmiştir. Âşık Çelebi bunu “nice tâlipleri var iken kimsenin ondan murat almadığını ve dünyaya kız gelip kız gittiği” ifadesiyle pekiştirmektedir. Gelibolulu Âlî’nin dediği gibi: “Mihrî, dünyanın aldatıcılığına kanmayıp yiğitçe gelip gitmiştir.” Yani hiç evlenmemiştir. Bütün ömrünü Amasya’da geçiren Mihrî Hatun 1514 yılında vefat etmiştir. Mihrî Hatun’un bazı eserlerinden bahsedilirse de elimizde olan tek eseri Divanı’dır.
Divanı’nda 17 kaside, 210 gazel, 1 müstezat, 9 murabba, 1 tahmis, 1 terci-i bend ve 12 küçük mesnevi olmak üzere toplam olarak 251 manzume bulunmaktadır.
Mihrî Hatun, ömrünün boşa geçtiğini, yaşlandığını söyleyerek bedbinliğini divanın sonunda açığa vurur. Bu güzel şiirnde insan ömrünü ve keşkelerini gayet güzel anlatır.
Sanki ummânda girdaba düşürdüm özümi
Bî-keran bahra nihayet bulunur mı heyhât
“Sanki okyanusta, özümü, girdâba düşürdüm. Hayhât, kenan olmayan denizin sonu olur mu?”
Gerçi kim âb-ı hayât idi lebün evvelde
Virmedün anı o bîmâruna iriş-di memât
“Ey Mihrî, önceleri senin dudağın âb-ı hayat idi, senin için hasta olana vermediğin için, ona ölüm geldi.”
Gerçi ser-defter-i hûbânidün evvellerde
Geçti vaktün sanemâ şimdi yüri var suya at
“Gerçi sen önceleri güzeller listesinin önünde yer alıyordun, işte vaktin geçti, yürü var kendini suya at.”
Bâğ-ı hüsnündeki şeftâlülerün oldı erik
Dimedüm mi anı vaktinde iken saklama sat
“Güzellik bahçesindeki şeftalilerin işte erik oldu. Demedim mi ben sana, onu vaktinde iken saklama, sat.”
Bir zaman idi ki sen cânı der-âgûş idenün
Gündüzi ‘ ıyd olur idi gicesi Kadr ü Berât
“Bir zamanlar, sen canı, kucaklayanın gündüzü bayram olurdu, gecesi de Kadir gecesi veya Berât gecesi olurdu.”
Şimdi bir hâldesin kim ilenen düşmenine
Dir ki: Mihrî gibi hüsnüne irişsün âfât
“Şimdi bir haldesin ki, düşmanına ilenen kişiler: Mihrî gibi, seninde güzelliğine afet erişsin, diyorlar.”
Ger mezânna güzer eyleyesin işidesin
Mihrî Mihrî diyü çağırduğını anda nebât
“Eğer Mihrî’nin mezarının başından geçersen: Oradaki otların Mihrî, Mihrî, diye çağrıştıklarını duyarsın.”
Mihrî Hatun’un bir başka gazeli
Yolına cân virmege cânâna gelmişlerdenüz
Tâlib-i derd olmışuz dermâna gelmişlerdenüz
Başumı top itmek içün zülfünün çevgânına
Işkunun meydânına merdâne gelmişlerdenüz
Mihrüni gönlümde muhkem tutmışam hak söylerem
Sıdk ile Mansûr-veş urgana gelmişlerdenüz
Gelmişem hüsnün zekâtından ki şe’-lillâh idem
Sanma bu dervîşi cânâ nâna gelmişlerdenüz
Gülsitân-ı hüsnünün her gûşesinde dôstum
Bülbül-i gûyâ olup efgâna gelmişlerdenüz
İy tabîb-i dil beni bend eyle dermân vaktıdur
Zülfünün zincirine dîvâne gelmişlerdenüz
Şem‘-i ruhsârına cânânun i Mihrî dâ’imâ
Yanalum pervâne-veş çün yana gelmişlerdenüz
Kaynak:
- Anadolu Üniversitesi-XIV.-XV. Yüzyıllar Türk Edebiyatı
- TDV İslâm Ansiklopedisi
- Mihri Hatun ve Şiirleri – Gönül Ayan
- Elektrik-Elektronik Mühendisliği: Geleceğin Teknolojisi - 2 Aralık 2024
- Elektrik Mühendisliği: Akıllı Enerjiye Giden Yol - 2 Aralık 2024
- Tarihten Bir Efsane: Köroğlu ve Kırat - 30 Kasım 2024