Peygamberimizin (S.A.V) Hz. Ali’ye (A.S)Tavsiyeleri
1- “Ya Ali, Allah’ı gazaplandıracak (bir şeyle) hiç bir kimseyi razı etmemen, Allah’ın verdiği bir şeyden dolayı başkasını medhetmeyip, Allah’ın senden esirgediği bir şeyden dolayı da kimseyi yermemen, yakine ermenin alametidir.
Çünkü rızık, ihtiras sahibinin ihtirasıyla elde edilemeyeceği gibi, istemeyenin istememesiyle de önlen-mez. Gerçekten Allah-u Teâlâ, kendi hikmet ve lütfu gere-ği rahatlık ve mutluluğu yakinde ve (kaza ve kadere) rıza göstermekte karar kılmıştır, gam ve üzüntüyü ise, şüphe ve (kaza ve kadere) hoşnutsuzlukta.”
2- “Ya Ali, cahillikten daha kötü bir fakirlik, akıldan daha faydalı bir servet, bencillikten daha korkunç bir yalnızlık yoktur. İstişareden daha iyi bir yardımcı olmaz, hiç bir akıl da tedbir almak kadar yararlı değildir. güzel ahlak gibi soy sop ve tefekkür gibi bir ibadet de yoktur.”
3- “Ya Ali, sözün âfeti yalan, ilmin âfeti unutmak, ibadetin âfeti ihmalkârlık, cömertliğin efeti minnet, yiğitliğin afeti zulüm, güzelliğin afeti bencillik ve soyluluğun afeti ise onunla iftihar etmektir.”
4- “Ya Ali, sürekli doğru konuş; ağzından hiç bir zaman yalan söz çıkmasın; kesinlikle hiyânete yeltenme; Allah’tan O’nu görüyormuşcasına kork; malını ve canını dinine feda et; iyi ahlak edinip, kötü ahlaktan kaçın.”
5- “Ya Ali, Allah’ın en çok sevdiği amel, şu üç haslettir: Allah’ın farz kıldığı şeyleri yerine getirmek; bunu yapan kimse, halkın en âbidlerindendir. Allah’ın haram kıldığı şeylerden uzak durmak; böyle yapan kimse de halkın en takvalılarındandır. Allah’ın verdiği rızka razı olmak; böyle olan kimse de halkın en zenginlerindendir.”
6- “Ya Ali, üç şey yüce ahlaktandır: Seninle ilişkisini kesen kimse ile ilişki kurman, senden esirgeyene bağışta bulunman ve sana zulüm edeni affetmen.”
7- “Ya Ali, üç şey kurtarıcıdır: Dilini tutman, güna-hına ağlaman ve (kötü insanlarla muaşeretten uzak kalmak için) evinde oturman”.
8- “Ya Ali, şu üç haslet âmellerin en başında gelir: (Kendi menfaatin de sözkonusu olduğu yerde) halka karşı insaflı davranman, mü’min kardeşinle eşitliği gözetmen ve her halükarda Allah’ı hatırlaman.”
9- “Ya Ali, üç kimse Allah’ın misafiridir: Mü’min kardeşini Allah rızası için ziyaret eden kimse; böyle birisi Allah’ın ziyaretçisidir; ziyaretçisini ağırlaması ve istediğini ona vermesi, Allah’ın üzerine bir haktır. Namaz kıldıktan sonra, daha sonraki namaz vaktine dek, takibât (zikir, dua, Kur’an okumak vb.) ile meşgul olan kimse; böyle birisi Allah’ın misafiridir; ve misafirini ağırlaması Allah’ın üze-rine bir haktır. Bir de hacca ve umreye giden bir kimse; onlar da Allah’a giden kimselerdir ve kendisine gelen bir kimseyi ağırlaması Allah’ın üzerine bir haktır.”
10- “Ya Ali, üç şeyin hem dünyada, hem de âhirette mükafatı vardır: (Ahiretteki sevaplarıyla birlikte bu dün-yada da karşılığı vardır.) Hac, fakirliği giderir; sadaka, belaları defeder ve sıla-ı rahim ömrü uzatır.”
11- “Ya Ali, kimde şu üç şey olmazsa, hiç bir ameli doğrulmaz; onu, Allah’a (c.c) isyan etmekten alıkoyacak günahtan çekinme, akılsızın cahilliğini önleyecek ilim (bir nakle göre de hilim) ve halkla iyi geçinebilmesini sağla-yacak akıl.”
12- “Ya Ali, üç kimse kıyamet günü arşın gölgesi altındadır: Kendisi için sevdiği şeyi kardeşi için de seven, bir işle karşılaştığında Allah’ın o işi sevip sevmediğini bilmeyinceye kadar, o iş için herhangi bir girişimde bu-lunmayan ve kendi nefsinde de bulunan ve henüz ıslah etmediği bir kusurla kardeşini ayıplamayan; böyle birisi ıslah ettiği her kusurunun ardından kendindeki bir başka kusurla karşılaşır ve bu, insanı kendisiyle meşgul etmeye yeter. (Artık başkalarının ayıplarıyla uğraşmaktan el çeker).”
13- “Ya Ali, üç şey iyilik kapılarındandır: Nefsin cömertliği, sözün güzelliği ve eziyetlere karşı sabırlı olmak.”
14- “Ya Ali, Tevrat’ta dört şeyin dört şeyle birlikte olduğu yazılıdır: Dünyaya haris olan, Allah’a öfkelenir; düçar olduğu bir müsibetten yakınan, gerçekte Allah’tan yakınmaktadır; zenginin karşısında (zenginliği için) tevazü eden kimsenin, dininin üçte ikisi yok olur. Bu ümmetten cehenneme giden bir kimse, Allah’ın ayetleriyle alay edip, oynayan kimselerdendir.”
15- “Ya Ali, dört şey dört şeyi beraberinde getirir. Hükumete eren müstebid (diktatör) olur; istişare etme-yen pişman olur; sana, davrandığın gibi davranılır; yoksul-luk en büyük ölümdür.” Maksat dinar ve dirhem (mal) yoksulluğu mu? diye sorulduğunda: “Hayır, maksat din yoksulluğudur” buyurdu.”
16- “Ya Ali, kıyamet günü üç gözden başka bütün gözler ağlar: Allah yolunda geceleri uykusuz kalan göz, Allah’ın haram kıldığı şeylere bakmayan göz ve Allah korkusundan ağlayan göz.”
17- “Ya Ali, Allah’tan gayri, kimsenin bilmediği günahlarına ağladığı halde, Allah’ın baktığı yüze ne mutlu!”
18- “Ya Ali, şu üç şey, (insanı) helak olmaya sürükler: Uyulan heva ve heves; boyun eğilen cimrilik ve insanın kendisini beğenmesi. Şu üç şey de (insanı) kurtuluşa götürür: Hen hoşnutluk hem de gazap halinde adaletli davranmak, hem zenginlikte hem de fakirlikte orta halli olmak, gerek gizlide ve gerekse açıkta Allah’ı görürcesine O’ndan korkmak; çünkü sen O’nu görmesen de, O seni görüyor.”
19- “Ya Ali, üç yerde yalan konuşmak iyidir: Savaşta hile yapmada, hanımına (bir şey alacağına dair) vaad vermede, halkın anlaşmazlıklarını ıslah etmede.”
20- “Ya Ali, üç yerde doğru konuşmak kötüdür: Söz gezdirmede, şahsa ailesi hakkında hoşlanmayacağı ha-berleri vermede ve hayırdan haber veren bir kimseyi tek-zib etmede.”
21- “Ya Ali, dört şey boşunadır: doyduktan sonra ( bir şey ) yemek, ay ışığında kandil yakmak, çorak yerde tohum ekmek ve layık olmayan bir kimseye iyilik yapmak.”
22- “Ya Ali, dört kimse herkesten daha çabuk ceza görür: Yaptığın iyiliğe, kötülükle karşılık veren, senden zulüm görmeden, sana zulüm yapan, aranızdaki ant-laşmaya, sen sâdık kaldığın halde hiyanet eden ve sılay-ı rahim yaptığın halde, (sana karşı) onu terkeden kimse.”
23- “Ya Ali, dört şeye sahip olanın islâmiyeti kamil olur: Doğruluk, şükür, hayâ ve güzel ahlak.”
24- “Ya Ali, halka az el açmak peşin zenginliktir ve halka el açmak zillettir; peşin fakirlik de işte budur.”
25- “Ya Ali, mü’minin alâmeti üçtür: Oruç tutmak, na-maz kılmak ve zekat vermek. Zahirde kendisini ehil göste-ren kimsenin üç nişanesi vardır. İnsanın yüzünde dalka-vukluk yapar, arkasında gıybet eder ve müsibete uğradı-ğında da sevinir. Zalimin de alâmeti üçtür: Eli altında bulunanlara zorbalık yapar, kendisinden üstekilere isyan eder ve zalimlerle işbirliği yapar. Riyakârın da alâmeti üçtür: Halkın yanında gayretli ve hareketli olur, yalnızlıkta üşenir ve bütün işlerde övülmesini sever. Münafıkın da alâmeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler; kendine güvenildiğinde hiyanet eder; verdiği sözün üzerinde dur-maz. Tembelin de alâmeti üçtür: Tefrite düşünceye kadar gevşeklik yapar; zâyi edinceye dek tefrit eder; günaha düşünceye kadar zâyi eder. (tembel gevşekliği neticesinde gerekeni yapmaz ve gerekeni yapmayınca da iş zayi olur…) Akıllı kimseye ancak üç şey için yoluculuğa çık-mak yakışır: Geçimini temin etmek, veya ahiretine yönelik atacağı bir adım ya da helal bir zevk için.”
26- “Ya Ali, cahillikten daha şiddetli bir fakirlik, akıldan daha faydalı bir servet, kendini beğenmişlikten daha korkunç bir yalnızlık yoktur ve hiç bir amel tedbir almak, hiç bir takva günahtan sakınmak ve hiç bir soy-sop da iyi ahlak gibi olamaz. Konuşmanın afeti yalan, ilmin afeti unutmak ve bağışta bulunmanın afeti de minnettir.”
27- “Ya Ali, hilali gördüğün zaman üç defa Allah-u Ekber dedikten sonra, şunu söyle: “Hamd, beni ve seni yaratan ve senin seyrin için menziller yaratıp, seni alem-lere kudret ve nimetinin nişanesi kılan Allah’a mahsustur.”
28- “Ya Ali, aynaya baktığın zaman üç tekbir getir-dikten sonra şöyle de: “Allah’ım, (vücudumu) güzel yarat-tığın gibi huyumu da güzelleştir.”
29- “Ya Ali, seni dehşete düşüren bir şeyle karşıla-şırsan, şöyle de: “Allah’ım, Muhammed (s.a.a) ve onun Ehl-i Beyt’inin (a.s) hakkı hürmetine, beni (bu zorluktan) kurtar. ”
30- “Ya Ali, dört haslet bedbahtlık (nişanesi)dir: Göz yaşının kuruması, katı kalpli olmak, uzun arzu ve dünya sevgisi.”
31- “Ya Ali, huzurunda seni medhederlerse şöyle de: “Allah’ım, beni zannettiklerinden daha iyi kıl; bilmedikleri şeyleri affet ve hakkımda söyledikleri şeylerle de benden hesap sorma.”
32- “Ya Ali, cima’ yaptığın zaman şöyle de: “Allah’ın adıyla; Allah’ım, Şeytan’ı bizden ve bize nasib edeceğin çocuktan uzak eyle.” Eğer Allah-u Teâlâ o anda, sizden bir çocuk olmasını takdir ederse, hiç bir zaman Şeytan’ın, ona bir zararı dokunamaz.”
33- “Ya Ali, yemeğe tuz ile başlayıp tuz ile bitir. Çünkü tuz yetmiş derde devâdır; onların en küçüğü delilik, cüzam ve alaca hastalığıdır.”
34- “Ya Ali, ayın ilk ve orta gecelerinde cima’ yapma; sara hastasının genelde o iki gecede hastalığının belirdiğini görmüyor musun?”
35- “Ya Ali, çocuğun olduğunda, sağ kulağına ezan, sol kulağına da kâmet oku; bu takdirde Şeytan ona asla zarar veremez.”
36- “Ya Ali, halkın en kötüsünü sana tanıtayım mı?” Evet ya Resulallah dedim; buyurdular ki: “Halkın en kötü-sü günahları affetmeyen ve hatalardan geçmeyen kimsedir.” Onlardan daha kötüsünü de sana tanıtayım mı? Evet ya Resulallah dedim, buyurdular ki: “Onlardan en kötüsü, şerrinden korunulmayan ve hayrı umulmayan kimsedir.”
37- “Ya Ali, peştemalsiz hamama girmekten sakın. Çünkü hem peştemalsiz (çıplak) olarak hamama giren kimse mel’undur ve hem de ona bakan.”
38- “Ya Ali, işaret ve orta parmağına yüzük takma; çünkü bu “Lut” kavminin yaptığı bir işti. Küçük parma-ğını da yüzüksüz bırakma.”
39- “Ya Ali, Allah kendi kulunun şöyle demesini beğenir: “Allah’ım, günahlarımı affet; zira senden başka günahları affedecek bir kimse yoktur.” Kul böyle dediği zaman Allah da meleklerine, şöyle hitab eder: “Ey melek-lerim, bu kulum benden başka günahları affedecek birisinin bulunmadığını bilmiştir; şahid olun ki, ben onu bağışladım.”
40- “Ya Ali, yalan konuşmaktan sakın; çünkü yalan konuşmak yüzü karartır; sonra da o şahıs Allah katında kezzâb (çok yalan konuşan) olarak yazılır. Doğru konuş-mak da yüzü ağartır: böyle birisi de Allah indinde sadık (doğru konuşan) olarak yazılır. Bil ki doğruluk mübarek, yalancılık ise uğursuzluktur.”
41- “Ya Ali, gıybet etmekten ve söz taşımaktan kaçın; çünkü gıybet etmek orucu bozar (sevabını yok eder); söz taşımak da kabir azabına sebeb olur.”
42- “Ya Ali, zaruret olmaksızın Allah’a yemin etme; ister yalan yere olsun ister doğru. Allah-u Teâlâ’yı kendi yeminine vesile kılma; çünkü Allah-u Teâlâ yalan yere kendisine yemin eden bir kimseye acımadığı gibi, onu gözetmez de.”
43- “Ya Ali, yarının rızkı için gam yeme; çünkü her günün rızkı, gelip ulaşır.”
44- “Ya Ali, inat etmekten sakın; çünkü inatçılığın ev-veli cahillik, sonu ise pişmanlıktır.”
45- “Ya Ali, misvak kullan; çünkü misvak ağızın te-mizliğine, Allah’ın rızasına ve gözün ışıklanmasına sebeb olur; dişleri kürdanla temizlemek de seni meleklere sevdi-rir. Yemekten sonra ağzını kürdanla temizlemeyen kimse-nin ağız kokusundan melekler rahatsız olur.”
46- “Ya Ali, sinirlenme; sinirlendiğin zaman otur ve Allah’ın kullara karşı olan kudret ve hilmini düşün ve sinirlendiğin vakit sana, “Allah’tan kork” diye söylendi-ğinde sinirini atıp, hilmine ve sabrına dön.”
47- “Ya Ali, kendine harcadığın şeyi, Allah’ın rı-zası için harca; Allah katında onu korunmuş olarak bu-lursun.”
48- “Ya Ali, ailen, komşun, muaşeret ettiğin ve dost olduğun her kese iyi davran ki, Allah katında yüce derece-lere ulaşasın.”
49- “Ya Ali, kendin için sevmediğin şeyi, başkası için de sevme; kendin için sevdiğin şeyi, kardeşin için de sev. Böyle olursan, hükmünde (diğerleri hakkında hüküm ver- mede) âdil, adaletinde insaflı olursun; gök ve yeryüzü ehlinin yanında da sevilirsin. Vasiyetimi unutmamaya çalış inşâallah.”
50- “Ya Ali, isteğini yerine getirebileceği halde öfkesini yenen bir kimseyi Allah, kıyamet günü (azabından) korur ve ona, tadını hissedeceği bir iman verir.”
51- “Ya Ali, öldüğü zaman doğru-düzgün vasiyet etmemek, şahsın mürüvvetinin eksikliğini gösterir ve böyle bir kimse şefaate erişemez.”
52- “Ya Ali, cihadın en üstünü, sabah uykudan kalkar-ken, kimseye zulmetme niyetini taşımamaktır.”
53- “Ya Ali, halk, bir kimsenin dilinin (şerrinden) kor-karsa, böyle bir kimse, cehennem ehlidir.”
54- “Ya Ali, insanların en kötüsü, şerrinden korunmak için saygı gösterilen kimsedir.”
55- “Ya Ali, en kötü insan, ahiretini dünyasına satandır ve bundan da daha kötüsü, ahiretini başkasının dünyası için satandır.”
56- “Ya Ali, özür dileyen kimsenin, ister sadık olsun, ister yalancı, özürünü kabul etmeyen kimse, benim şefa-atime nâil olamaz.”
57- “Ya Ali, Allah (celle celaluhu) (müslümanların arasını) ıslah etmek için söylenen yalanı sever ve (onların arasını) bozan doğruya da düşman kesilir.”
58- “Ya Ali, Allah’tan gayrisi için şarap içmeyi ter-keden kimseye Allah, mühürlü katıksız bir şarap içirir.” Ali (a.s) şöyle arzetti: Allah’tan başkası için olsa da mı? “Evet” buyurdu. “Allah’a andolsun ki bir kimse şarabı, kendi nefsini korumak için de terkederse Allah, bu işi için onu takdir eder.”
59- “Ya Ali, şarap içen puta tapan gibidir. Ya Ali, Allah (c.c), şarap içenin namazını kırk gün ka-bul etmez ve o kırk gün içerisinde ölürse kafir olarak öl-müş olur.”
60- “Ya Ali, sarhoş eden her şey haramdır; bir şeyin çok miktarı sarhoş ederse, onun bir damlası da (az miktarı da) haramdır.”
61- “Ya Ali, bütün günahlar bir eve bırakılmış (gibidir); şarap içmek de o evin anahtarı kılınmıştır.”
62- “Ya Ali, şarap içenin bir zamanı vardır ki, o sırada Allah’ını tanımaz.”
63- “Ya Ali, ne dininden ne de dünyasından ya-rarlanmadığın bir kimseyle oturup kalkmanda hayır yoktur. Sana bir iyiliği taahut etmeyen şahsa, sen de taahut da bulunma. böyle bir kimse saygı değer birisi değildir.”
64- “Ya Ali, mü’mine sekiz haslet yakışır: Zorluk-larda ağır başlı olmak, bela karşısında sabırlı olmak, ra-hatlıkta şükretmek, Allah’ın verdiği rızka kanaat etmek. Düşmanlara zulmetmeyip, dostlarına yük olmamak. Be-denini zorluğa katlayıp insanların ondan güvende olmasına vesile olmak.”
65- “Ya Ali, dört kimsenin duâsı asla reddedilmez: Âdil imamın duâsı, babanın evladı hakkındaki duâsı, bir kimsenin mü’min kardeşi hakkında ettiği duâ, bir de mazlumun duâsı; Allah (c.c.), (mazlum duâ ederken) şöyle buyurur: “İzzet ve celâlime andolsun ki, bir müddet sonra da olsa, sana yardımda bulunacağım.”
66- “Ya Ali, sekiz kimse ihanete uğrarsa, ancak kendilerini kınamalıdırlar: Davet edilmemiş bir sofraya oturan kimse, ev sahibine (sürekli) emir-nehiyde bulunan misafir, düşmanlarından hayır bekleyen, aşağılık kimse-lerden iyilik ve fazilet gözleyen, ortak etmedikleri halde iki kişinin sırrını elde etmeye çalışan, hüküm sahibini küçüm-seyen, ehli olmadığı bir mecliste oturan ve kendisini dinlemeyen birisiyle konuşan.”
67- “Ya Ali, Allah (c.c), başkaları hakkında ne söylediğine veya kendisi hakkında ne söylendiğine aldırış etmeyen fahhaş ve edepsiz kimseye, cenneti haram kılmıştır.”
68- “Ya Ali, ömrü uzun olup ameli güzel olan insana ne mutlu!”
69- “Ya Ali, şaka yapma çünkü vekar ve değerini yok eder. Yalan konuşma; zira nurunu söndürür. İki şeyden daima kaçınmalısın, tahammülsüzlük ve tembellik; zira tahammül etmezsen hiç bir hakka sabredemezsin ve tem-bellik yaparsan, hiç bir hakkı eda edemezsin.”
70- “Ya Ali, her günahtan tevbe etmek (mümkündür), kötü huylu olmak istisna; zira kötü huylu birisi, bir günah-tan çıkarsa bir diğerine mübtela olur.”
71- “Ya Ali, tahammülsüz olan kimse, rahatlık yüzünü göremez.”
72- “Ya Ali, müslümanın oniki hasleti öğrenip sofra başında bunlara riayet etmesi iyidir; onların dördü farz, dördü sünnet (müstehap), dördü ise edeple ilgili şeylerdir. Farzlar: Yediğinin haram mı helal mi olduğunu bilmek, Allah’ın adıyla başlamak, şükretmek ve (Allah’ın verdi-ğine) râzı olmaktır. Müstehaplar: Sol ayağı üzerinde oturmak, üç parmakla yemek, sadece kendi önündekinden yemek ve parmakları yalamaktır. Lokmayı küçük almak, iyice çiğnemek, sofradakilerin yüzüne az bakmak ve elleri yıkamak ise, edebin gerektirdiği şeylerdir.”
73- “Ya Ali, ziyâfet ancak beş münasebette verilir: Düğün yaparken, evlat sahibi olurken, sünnet yaparken, ev alırken, Mekke’den hac seferinden dönerken.”
74- “Ya Ali, akıllı birisine üç şeyden başka bir şey için ömrünü sarfetmesi yakışmaz: Rızık ve hayatın zaruret-lerini elde etmek, meâd ve kıyameti için azık toplamak ve harâm olmayan lezzet ve zevklere ulaşmak için.”
75- “Ya Ali, dört şeyle karşılaşmadan önce dört şeyin değerini bil ve onlardan yararlan: Yaşlanmadan önce gençliğinin, hastalanmadan önce sıhhatinin, fakirleşmeden önce zenginliğinin, ölmeden önce ömrünün.”
76- “Ya Ali, Allah (azze ve celle) ümmetim için (şu şeyleri) sevmez: Namazda âbes işle meşgul olmayı (kendi saçsakalı vb. şeylerle oynamayı), sadaka verince minnet etmeyi, cünüb halinde câmilere girmeyi, (Bu iş harâmdır.) mezarlıkta gülmeyi, evleri müşrif (birbirlerini görebilecek) bir şekilde yapmayı, doğacak çocukların körlüğüne yol açacağı için, cinsel ilişki sırasında kadınların cinsel orga-nına bakmayı, çocuğun lâl olmasına neden olacağı için, cinsel ilişki sırasında konuşmayı, insanı rızıktan mahrum edeceğinden dolâyı, akşam ve yatsı namazı arasında uyu-mayı, açık bir yerde peştemal takmaksızın gusletmeyi, içinde melek bulunduğu için peştemal takmadan nehirlere girmeyi, yine peştemal takmadan hamama girmeyi, sabah namazında ezân ile kâmet arasında konuşmayı, deniz dal-galı olduğunda gemiye binmeyi, etrafı taşla örülü olmayan bir ev üzerinde uyumayı, (Diğer bir hadiste de Resul-i Ekrem (s.a.a) bu hususta şöyle buyurmuştur: “Her kim etrafı örülü olmayan bir ev üzerinde uyur ve bir kazaya uğrarsa mesuliyet ancak kendi üzerinedir), yine insanın
evde yalnız başına uyumasını, karısıyla hâizken cinsel ilişkide bulunmasını; (bu iş haramdır) böyle yapar ve çocuk abraş ve cüzam hastalığına yakalanmış olarak doğarsa, kendisinden başkasını kınamasın; cüzamlı biri-siyle arada yarım metre kadar mesafe olmaksızın konuş-mayı, (Bir hadiste de bu hususta yine şöyle buyurmuştur: “Arslandan kaçarcasına cüzamlı kimseden kaç.”) cünüp olup da gusletmeden âilesiyle yeniden ilişkide bulunmayı; birisi böyle yapar da çocuğu deli olarak dünyaya gelirse, kendisinden başkasını kınamamalıdır; akar nehrin kena-rına bevletmeyi; hurma ağacı veyahut her türlü meyve veren ağacın altına pislik yapmayı;…ve karanlık eve ışıksız girmeyi.”
77- “Ya Ali, kim Allah’tan korkarsa, Allah (onu heybetli kılır) her şeyi ondan korkutur ve her kim Allah’tan korkmazsa, Allah onu her şeyden korkutur.”
78- “Ya Ali, sekiz kişinin namazı, Allah katında kabul olmaz: Kaçan kölenin, kendi efendisine dönmedikçe; kocasına itâatsizlik yapan kadının, onu râzı etmediği müddetçe; zekât vermeyenin, abdest almayanın, büluğ çağına erdiği halde tesettürsüz namaz kılan kız çocu-ğunun, sevmedikleri halde namazda halka imâmlık yapa-nın , sarhoş kimsenin, sıkışık bir durumda olduğu halde idrar ve medfuunu tutan kimsenin.”
79- “Ya Ali, her kim dört hasleti kendisinde bulun-durursa, Allah onun için cennette bir ev kurur: Öksüze sığınak vermek, zayıf kimseye acımak, ana-babaya karşı muhabbetli davranmak, köle ve eli altındakilerin halini gözetmek.”
80- “Ya Ali, yedi sıfatı kendinde bulunduran kimse, imanın hakikatına kamil bir şekilde varmış ve cennet kapılarını kendi yüzüne açmış demektir: Kamil bir şekilde (vacip ve müstehap olan bütün teferruatıyla) abdest alan, namazını en güzel bir şekilde edâ eden, malının zekâtını veren, gazabının önünü alan, dilini (kötü, harâm ve boş olan şeylerden) koruyan, yaptığı günahlardan tevbe edip mağfiret dileyen, âile fertlerine nasihatta bulunan (onları iyiliklere sevkedip kötülüklerden alkoyan) kimse.”
81- “Ya Ali, Allah üç kimseyi lanetlemiştir: Azığını yalnız yiyeni, çölde yalnız başına yolculuk yapanı ve bir evde tek başına uyuyanı.”
82- “Ya Ali, üç şeyin deliliğe yol açacağından korkulur: Kabirler arasında medfu (pislik) etmek, bir tek ayakkabıda yol yürümek ve bir evde erkeğin tek başına uyuması.”
83- “Ya Ali, üç şey imânın hakikatinden kaynaklanır: Zor durumda infâkta bulunmak, kendinin aleyhine de olsa halka karşı insâflı davranmak, öğrenmek isteyen kimseye ilim öğretmek.”
84- “Ya Ali, üç şey mümini dünyada sevindirir: Mümin kardeşleri ziyaret etmek, oruç tutana iftâr yemeği vermek, gecenin son saatlerinde ibâdetle meşgul olmak.”
85- “Ya Ali, üç hasletten sakındırıyorum seni: Hased, ihtirâs ve kibir.”
86- “Ya Ali, dört haslet bedbahtlık nişanesidir: Gözden yaş çıkmaması, taş yöreklilik, uzun arzulara kapılmak ve dünyada ebedi yaşamayı sevmek.”
87- “Ya Ali, üç şey üstünlük derecesi, üç şey günah-ların keffareti, üç şey helâk edici ve üç şey de kurtarıcıdır: Üstünlük dereceleri: Sabah erken soğuk havada kâmil bir ebdest almak, namazı birtirdikten sonra diğer bir namaza kadar bekleyiş içinde olmak, gece ve gündüz cemaat namazlarına katılmak. Keffaretler: selamı aşıkar söyle-mek, başkalarına yemek vermek, geceleri halk uykudayken ibâdetle meşgul olmak. Helâk ediciler: Fiile dönüşen ihtiras, uyulan nefsâni istek ve kişinin kendisini beğenip kibirlenmesi. Kurtarıcılar: Gizli-açık her yerde Allah’tan korkmak, hem zenginlik hem de yoksullukta dengeli ve iktisatlı davranmak, hoşnutluk ve gazab halinde (bütün durumlarda) hak ve adâlete uygun konuşmak.”
88- “Ya Ali, baba ve annene iyilikte bulunmak için iki senelik, bir mesafeyi kat etmen gerekse de bunu yap; sıla-ı rahim için bir senelik, hasta ziyâreti için bir mil mümin kardeşinin cenâze merâsimine katılmak için iki mil, müminin davetine icâbet etmek için üç mil, Allâh için kardeş olduğun birisinin ziyâreti için dört mil, zorlukta olan birisine yardım etmek için beş mil ve mazlum birisine yardımda bulunmak için altı mil uzaklıktaki bir yolu kat etmen dahi gerekirse, sen bunu yap ve istiğfâr etmeyi asla terketme.”
89- “Ya Ali, iyi ve rahat yaşayış, üç şeyle olur: Geniş ev, güzel kadın ve eşkin bir binek.”
90- “Ya Ali, andolsun Allah’a, mütevazi kimse, bir kuyunun dibinde bile olsa Allah ona kötülerin hakimi-yetinde, iyi insanların başına geçmesi için bir rüzgâr gönderir.”
91- “Ya Ali, kendisini asıl efendilerinden başkasına nisbet veren köleye ve birini kiralayıp da ücretini verme-yen kimseye, Allah lanet etsin. Yine, fitne çıkaran yahut bir fitneciyi sığındıran kimseye, Allah lanet etsin. “Ya Resulallah, nedir bu fitne?” diye sorulduğunda: “Adam öl-dürmektir” buyurdular.
92- “Ya Ali, mümin olan, müslümanların mal ve canları açısından kendisinden emniyette oldukları kimse-dir. Müslüman da, diğer müslümanların, onun eli ve dilin-den selamet ve emniyet içinde oldukları kimsedir. (Gerçek) mühacir ise kötülüklerden hicret eden birisidir.”
93- “Ya Ali, imanın en sağlam kulpu, Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.”
94- “Ya Ali, her kim karısına itaat ederse, Allah onu yüzü üstü ateşe atar.” Ali (a.s) “bu itaat nedir?” diye sorduğunda, Peygamber-i Ekrem (s.a.a): “Karısının (şer’i usüllere riayet edilmeyen) hamamlara, düğün şenliklerine, ve matem meclislerine gitmesine ve (namehremlerin göreceği yerde) ince elbise giymesine izin vermesidir.” buyurdu.
95- “Ya Ali, Allah-u Teâlâ, cahiliyetteki büyük-lenmeleri, kibirlenmeleri ve onların geçmiş babalarıyla övün-melerini, İslam sayesinde ortadan kaldırmıştır. Bilin ki bütün insanlar, Hz. Adem’den ve Hz. Adem de top-raktan yaratılmıştır. Allah indinde halkın en üstünü, en takvalısıdır.”
96- “Ya Ali, murdar, köpek ve şarap satışıyla elde edilen mal, zinâkâr kadının aldığı ücret, bir tarafın lehine hükmetmek için hakimin aldığı rüşvet ve falcı elde edilen ücret, en kötü haramlardandır.”
97- “Ya Ali, sefihlerle münakaşa etmek veya âlimlerle tartışmak yahut halkı kendisine çekmek amacıyla ilim öğrenen kimse, cehennem ehlidir.”
98- “Ya Ali, birisi öldüğünde halk: “Geriye ne bırak-mıştır? melekler ise: “(ahiret için) ne göndermiştir?” diye sorarlar.”
99- “Ya Ali, dünya müminin hapisi ve kafirinse cen-netidir.”
100- “Ya Ali, ansızın gelen ölüm, mümin için rahatlık, kâfir içinse teessüfe sebep olur.”
101- “Ya Ali, Allah-u Teâlâ dünyaya şöyle vahyetti: “Bana hizmet edene hizmet et ve sana hizmet edeni yor; zorluk ve zahmete düşür.”
102- “Ya Ali, eğer dünyanın Allah indinde bir sivri-sineğin kanadı kadar değeri olsaydı, Allah ondan kafire, bir yudum su bile içirmezdi.”
103- “Ya Ali, kıyâmet gününde geçmiş ve gelecek insanların tümü, keşke bize düyada karnımızı doyuracak günlük yemekten başka bir şey verilmeseydi diye arzu ederler.”
104- “Ya Ali, halkın en. kötüsü, Allah’ı, hükmünde suçlayan kimsedir.”
105- “Ya Ali, mü’min hastanın sızlayışı tesbih (subhanellah), feryadı tehlil (lâilâheillallah), yatakta yat-ması ibadet, bir yandan bir yana dönmesi, Allah yolunda cihat sayılır. Şifa bulursa, halk içerisinde artık günahsız bir şekilde yürür (hastalıktan sonra hiç bir günahı kal-maz).”
106- “Ya Ali, İslâm dini çıplak bir insana benzer. Onun libası hayâ, süsü vefâ, yiğitliği sâlih amel ve direği günahtan kasınmaktır. Her şeyin bir temeli vardır. İslâm’ın temeli de biz Ehl-i Beyt’i sevmektir.”
107- “Ya Ali, kötü huyluluk, uğursuzluk ve kadına uyma, pişmanlık getirir.”
108- “Ya Ali, hafif yüklüler kurtuldular, ağır yüklüler ise helâk oldular.”
109- “Ya Ali, her kim bilerek bana yalan yere nisbette bulunursa, âteşte yerini hazırlanmış bilsin.”
110- “Ya Ali, üç şey insanın balgamını giderir ve hafızasını güçlendirir: Günlük ağacından çıkarılan hoş ko-kulu sakız, dişleri misvaklamak (misvak ağacı, fırça vb. ile yıkamak) ve Kur’an okumak.”
111- “Ya Ali, dört şekil uyuma tarzı vardır: Pey-gamberler sırt üstü, müminler sağ tarafları üzerinde, kâfirler ve munafıklar sol tarafları, şeytanlar ise yüz üstü uyurlar.”
112- “Ya Ali, dört şey insanın belini kırar: Allah’a isyân ettiği halde emirlerine itaât edilen imam, kocası eşlik vazifesini yerine getirdiği halde ona hiyanet eden kadın, fakiri çâresiz bırakan fakirlik ve kötü ev komşusu.”
113- “Ya Ali, Abdülmuttalib’in câhiliye devrinde beş sünneti vardı ki Allah onları İslam’da da geçerli kıldı: Evlatlara, babaların karısını nikâhlamayı harâm etti; Allah da bu hususta şu âyeti indirdi: “Kadınlardan babalarınızın nikâhladığını siz nikâhlamayın.” (Nisâ, 22). Bir hazine buldu; beşte birini çıkarıp Allah yolunda sadaka verdi; Allah da şu âyeti indirdi: “Biliniz ki, elde ettiğiniz ganimet ve gelirin beşte biri Allah’a ve … âittir.” (Enfâl, 41) Zemzem kuyusunu, üzeri kapatıldıktan sonra yeniden kazıp onu hâcıların su içmesine tahsis etti; Allah da şu âyeti nazil etti: “(Ey müşrikler siz) hâcılara su verme ve Mescid-i Harâm’ı onarma (işini yapan)ı; Allah’a, ahiret gününe inanan ve Allah yolunda cihad edenle bir mi tuttunuz?” (Tebve, 19) Bir insanın diyetini, yüz deve olarak karar-laştırdı. Allah bu sünneti İslâm’da da aynen uygulamaya koydu. Kureyş’e göre tavâfın belirli bir sayısı yoktu; Abdulmuttalib onu yedi defa olarak belirledi; Allah-u Teâla İslam’da da aynısını geçerli kıldı.”
114- “Ya Ali, imân açısından halkın en çok beğenileni ve yakin açısından onların en üstünü, âhirezzamanda gelip Peygamber’i görmedikleri ve (zamanın) hücceti-imamı kayıp olduğu halde, yazılara (Kur’an ve hadislere) iman eden kimselerdir.”
115- “Ya Ali, üç şey katı yürekliliğe neden olur: Boş ve yararsız şeyleri dinlemek, avcılığa gitmek, (bir şey elde etmek amacıyla) sultanın (zâlim yöneticinin) kapısına gitmek.”
116- “Ya Ali, Allah gâfil kalpli (insanın) duasını kabul etmez.”
117- “Ya Ali, âlimin kıldığı iki rek’ât namaz, âbidin kıldığı bin rekat namazdan daha faziletlidir.”
118- “Ya Ali, âlimin uyuması câhil âbidin ibâdetinden daha üstündür.”
119- “Ya Ali, kadın kocasının, köle efendisinin, misafir ev sahibinin izni olmadan müstehap oruç tutmamalıdır.”
120- “Ya Ali, zinânın altı özelliği ve sonucu vardır; bunlardan üçü dünyada, üçü de âhirettedir. Dünyada insa-nın izzet ve değerini yok eder; ölümü çabuk getirir; rızkın kesilmesine yol açar. Ahirette ise kötü ve zor hesab verme-ye, Allah’ın gazabına düçar olmaya ve ebedi olarak cehen-nemde kalmaya neden olur.”
121- “Ya Ali, her kim malının zekâtından bir kıratını (bir grama yakın) bile keser ve vermezse, ne mümindir ne de müslüman. Böyle birisinin hiç bir saygı ve değeri yoktur.”
122- “Ya Ali, (kıyâmet günü) zekât vermeyen kim-se, dünyaya dönmeyi ister. Nitekim Allah-u Teala da şöyle buyurmuştur: “Onlardan birisinin ölümü gelince, “Ey Rabb’im, beni dünyaya geri çevir” diye yalvarır.” (Mu’minun,/99)
123- “Ya Ali, imkanı olduğu halde hacca gitmeyen kimse kâfirdir. Nitekim Allah-u Tebâreke ve Teâlâ şöy-le buyurmuştur: “Yoluna gücü yeten herkesin, o Ev’e (Ka’be’ye gidip) haccetmesi, insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır; kim kafir olursa şüphesiz Allah, bütün âlem-lerden zengindir (kimseye muhtaç değildir).” (Al-i İmran /97)
124- “Ya Ali, ölene kadar (farz olduğu halde) haccını geciktiren kimseyi Allah, kıyâmet günü yahudi ya da hıris-tiyan olarak haşreder.”
125- “Ya Ali, en iyi akıl, kendisiyle cennet ve Allah’ın rızâsı elde edilen akıldır.”
126- “Ya Ali, Allah’ın yarattığı ilk yaratık akıldır. Ona yaklaş buyurdu; o da yaklaştı. Uzaklaş buyurdu, o da uzaklaştı. Daha sonra şöyle buyurdu: “İzzet ve celâlime andolsun ki senden daha çok sevdiğim bir mahluk yarat-madım. Seninle alır ve seninle bağışlarım. Seninle sevâp verir, seninle cezâlandırırım.”
127- “Ya Ali, akrabalarında yoksul bulunduğu halde başkalarına sadaka vermek doğru değildir.”
128- “Ya Ali, amelle birlikte olmayan sözde, bilinç ve ibret ile birlikte olmayan bakışta, cömertlikle birlikte olmayan malda, vefayla birlikte olmayan doğrulukta, tak-vayla birlikte olmayan iffette, ilâhi bir niyyet ve ihlâsla birlikte olmayan sadakada, sıhhat ile birlikte olmayan yaşayışta, emniyet ve râhatlığı olmayan vatanda hayır yoktur.”
129- “Ya Ali, dört şeyde pazarlık yapma: Kurbanlık, kefen ve köle alırken ve bir de Mekke seferi için gereken şeyleri temin etmede.”
130- “Ya Ali, sizlerden huy yönünden bana en çok benzeyeni tanıtayım mı? “Evet ya Resulallah” deyince şöy-le buyurdu: “En güzel huylunuz, en hilimli olanınız, akra-balarına en çok iyilikte bulunanınız ve kendi aleyhinde olsa da en insaflı davrananınızdır.”
131- “Ya Ali, çocuğun babasının üzerinde olan hakkı, ona güzel isim vermek, güzel bir şekilde eğitmesi ve onun için salih bir anne seçmesidir. Babanın çocuğu üzerinde olan hakkı ise, babasını ismiyle çağırmaması, onun önünde yürümemesi, önünde oturmaması ve onunla birlikte hama-ma girmemesidir.”
132- “Ya Ali, üç şey vesvaslık nişanesidir: Çamur yemek, tırnağını dişleriyle çiğnemek ve sakalını ağzına almak.”
133- “Ya Ali, Allah çocuklarını âkkolmaya (ana-babasına karşı vazifelerini yerine getirmemeye ve onlara karşı gelmeye) iten anne ve babaya, lanet etmiştir.”
134- “Ya Ali, evlat anne-babaya karşı âkkolduğu (vazifelerini yapmayıp günahkar oldukları) gibi, anne-baba da evlatlarına karşı (vazifelerini yapmadıkları takdir-de) âkkolurlar (aynı günaha düçar olurlar).”
135- “Ya Ali, Allah’ın rahmeti, evlatlarını kendilerine iyilik yapmaya sevkeden (onları bu işe sevkedecek şekilde terbiye eden) anne-babanın üzerine olsun.”
136- “Ya Ali, anne ve babasını hüzünlendiren kimse, âkk-ı valideyn sayılır.”
137- “Ya Ali, bir kimsenin yanında müslüman karde-şinin aleyhinde konuşulur ve onu savunacak durumda olduğu halde savunmazsa, Allah dünya ve âhirette onu yardımsız bırakır; zelil eder.”
138- “Ya Ali, fakir bir öksüzün geçimini, ihtiyaçsız bir duruma gelinceye kadar kendi malından sağlayan bir kimseye cennet elbette vâcib olur.”
139- “Ya Ali, her kim muhabbetle bir öksüzün başını okşarsa, Allah (azze ve celle) elinin dokunduğu her tüyün karşılığında Kıyamet günü ona bir nur verir.”
140- “Ya Ali, bana salavat getirmeği unutan kimse, cennet yolunu şaşırmıştır.”
141- “Ya Ali, elimi dirseğe kadar ejderhanın ağzına sokmayı, önceden yoksul olup yeni dünya malına ka-vuşmuş olan birisinden bir şey istemekten daha çok se-verim.”
142- “Ya Ali, Allah katında en azgın ve zalim kimse başkalarını haksız yere öldüren ve vurandır.”
143- “Ya Ali, sağ eline yüzük tak; zira yüzük mukarreb (Allah katında yakınlık kazanan) insanlar için ilahî bir fazilettir.” Ey Allah’ın resulü, hangi yüzüyü taka-yım,” diye sorduğunda şöyle buyurdu: “Kırmızı akıkten kaşı olan yüzüyü; zira akik Allah’ın birliğini, benim pey-gamberliğimi, senin vasiliğini, evlatlarının imametini, sana uyanların cennete, düşmanlarının ise cehenneme gireceğini itiraf eden ilk dağdır (maden taşıdır).”
144- “Ya Ali, ümmetimden her kim, Allah’ın rızası için ve kıyamet gününü düşünerek kırk hadis hıfazederse, Allah (c.c) kıyamet gününde onu peygamberler, sıddıklar, şehitler ve sâlihlerle beraber haşreder; onlar ne güzel arkadaştırlar.”
145- “Ya Ali, korkak kimseyle istişare etme; zira kur-tuluş yolunu sana daraltır. Cimri kimseye danışma; zira o seni kendi hedefinden geri bırakır. (Dünya malına ve hayatına düşkün ve) haris olan kimseyle de istişare etme; zira o işin kötülüğünü sana güzel olarak göstermeğe çalışır. Ya Ali, şunu bil ki, korkaklık, cimrilik ve haris olmak, tek sıfat olarak (Allah’a) kötü zanda bulunmakta toplanmıştır. (Hepsi kötü zandan kaynaklanmaktadır).”
146- “Ya Ali, ümmetimin helâk oluşu, konuşmasını bilen münafıkın eliyle gerçekleşir.”
147- “Ya Ali, sana altı yüz bin koyun mu, altı yüz bin dinar mı vermemi istersin, yoksa altı yüz bin söz söyle-memi mi? Ali (a.s) altı yüz bin sözü istiyorum dedi. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
“Altı yüz bin sözü, altı cümlede toplayıp sana söyle-yeceğim: Ey Ali İnsanların müstehap işlerle uğraş-tıklarını gördüğünde, sen farzlarını tamamlamaya bak. İnsanların dünya işiyle meşgul olduklarını görürsen, sen ahiret işiyle meşgul ol. İnsanların başkalarının ayıplarıyla uğraştık-larını görürsen, sen kendi ayıplarının (ıslahına) çalış. İn-sanları dünyayı süslemekle meşgul bulursan, sen âhiretini ziynetlendirmeye çalış. İnsanların işin çok olması için ça-lıştığını görürsen, sen işin sağlamlığına ve temizliğine bak. İnsanların, mahlukata sığındığını görürsen, sen Hâlık’a (yaratıcıya) sığın.”
148- “Ya Ali, namazını tamamlamayan (adabıyla birlikte kâmil kılmayan) bir kimse, hamile olduktan sonra, doğum vakti yaklaştığı bir sırada çocuğunu düşüren bir kadına benzer; artık o ne hamiledir, ne de çocuk sahibi (ancak çektiği zorluk ve zahmetler kendine kalır).”
149- “Ya Ali, namaz kılan, tacire benzer; tacir malını (sermayesini) koruyamazsa kârı da olmaz. Namaz kılan bir kimse de vacip namazını eda etmedikçe, Allah onun sünnet namazını da kabul etmez.”
150- “Ya Ali, (işlerinde Allah’tan) hayır dileyen kimse, ziyan etmez; arzusuna uluşır. (Başkalarıyla) istişare eden de pişman olmaz.”
151- “Ya Ali, mazlum kimsenin, (aleyhinde) yapacağı duadan kork (ona zulmederek, aleyhinde beddua etmesine sebep olma); zira o kendi hakkını Allah’tan diliyor; Allah da hiç bir hak sahibinin hakkını zay’ı etmez.”
152- “Ya Ali, insanlar hayır yollarına baş vurarak Allah’a yaklaşmak istediklerinde, sen aklın muhtelif şekil-leriyle (aklını çalıştırmakla) Allah’a yakınlaşmaya çalış. Böyle yaparsan dünyada insanların yanında, ahirette ise Allah indinde derecelere ve yakınlık makamına erişirsin.”
153- “Ya Ali, insanlar iki kişiden ibarettir: affedilmeyi hakkeden akıllı ve cezalandırmayı hakkeden câhil.”
154- “Ya Ali, üç şeyi geciktirme: Vakti gelince namazı, birisi ölünce cenazeyi, münasip ve dengi olan bir eş buldu-ğunda bekar kız ve kadını evlendirmeyi.”
155- “Ya Ali, yalan konuşma ve daima doğru ol; zira doğru konuşmak bu dünyada sana zarar verse de, ahirette sana kurtuluş vesilesi olur.”
156- “Ya Ali, koğucu, kibirli ve hâin olma; (tüccar olmak istersen) ancak iyi ve hayırlı bir tüccar ol; zira tüc-carlar (genellikle hayır) amellerde başkalarından geri ka-lırlar.”
157- “Ya Ali, (dâima) Allah-u Teala’nın hükmünü gözlerinin önünde bulundur (onlar ile amel et); Şeytan’ın hükmünü ise ayaklarının altına al.”
158- “Ya Ali, (bir namahremi) gördüğünde, (yüzünü çevir) ve bakmaya devam etme; zira ilk görüşün (kasıtlı olmadığı için) sakıncası yoktur; ama ikinci defa (bakarsan kasıtlı olur) ve câiz değildir.”
159- “Ya Ali, cömert ol; zira Allah cömert insanı sever. Cesaretli ol; çünkü Allah cesaretli olmayı sever. Gayretli ve hemiyetli ol; zira Allah böyle olanı sever. Eğer bir kişi, bir hacetini yerine getirmeyi senden dilerse, onu yerine getir; zira o istediğine layık olmazsa, sen bu bağışa layıksın.”
160- “Ya Ali, her hayat, ardından bir ibret getirir. Ya Ali, her üzüntü sona erir, cehennem azabının üzüntü-sü hariç. Ya Ali, bütün nimetler zâil olur, cennet nimeti hariç.”
161- “Ya Ali, Kur’an’ı öğren ve onu halka öğret ki, sana her harfin karşılığında on hasene verilsin ve eğer (bu halde) ölürsen şehid olarak ölürsün. Ya Ali, Kur’an’ı öğren ve halka öğret. Böylece halk Allah’ın evinin ziyaretine gittiği gibi, öldüğünde melekler de senin ziyaretine ge-lirler.”
162- “Ya Ali, Allah fakirliği, kendi yaratıklarına ema-net olarak bırakmıştır; her kim onu gizlerse, Allah gün-düzleri oruç tutan, geceleri ibadetle meşgul olan kimsenin sevabını ona verir. Eğer birisi onu, ihtiyacını giderebile-cek birisine açar, o da ihtiyacını gidermezse, o fakiri öldürmüştür; kılıç ve mızrakla değil, kalbini kırmakla onu öldürmüştür.”
163- “Ya Ali, din sağlam ve kuvvetli bir dindir. Onda itidallı ve yumuşak davran ve kendi nefsini Rabb’inin ibâ-detinden tiksindirme; zira merkebini haddinden fazla kul-lanıp yoran bir kimse artık, ne binecek bir biniti olur, ne de bir mesafe katedebilir. (Müstehap amellerde) ihti-yarlayıp öleceğini uman birisi gibi amel et (kendini fazla yorma); günahlardan da yarın öleceğinden korkan bir kimse gibi kaçın.”
164- “Ya Ali, sana dua etmeni tavsiye ediyorum; zira duayla birlikte icabet de vardır. Şükretmeyi tavsiye ediyo-rum; zira şükürle birlikte nimet de artar. Seni bir ahdi boz-maktan yahut onu bozmaya yardımcı olmaktan sakındı-rıyorum. Yine seni hile yapmaktan sakındırıyorum; zira yapılan hile ve kurulan tuzak, sonunda sahibine döner. Seni zulüm yapmak ve (başkalarının) hakkına tecavüz etmekten de sakındırıyorum; zira zulüm ve haksızlığa uğrayan kimseye Allah, şüphesiz yardım eder.”
165- “Ya Ali, sevinç olan her evde üzüntü de olur. Her üzüntünün ardından bir sevinme de olur, cehennem üzün-tüsü hariç. Kötü bir amel yaptığında, peşinden iyi bir amel de yap ki onu hemen yok etsin. Hayır iş yapmayı asla ter-ketme; zira bu, kötü uçurumlara düşmekten (kötü bela-lardan) insanı koru.”
166- Hz. Ali (a.s) Resulullah’a (s.a.a) şöyle arzetti: “Ya Resulallah, mu’minin sıfatlarını bana söyler misiniz? Resul-i Ekrem (s.a.a) (biraz) başını önüne eğdi; sonra başını kaldırarak şöyle buyurdu: “Mu’minin yirmi sıfatı vardır. Bu sıfatları kendinde taşımayan birisinin imanı kâmil değildir. Ya Ali, mü’minin ahlakı ve özellikleri şun-lardır: (Cuma ve cemaat) namazlarına katılırlar; zekat vermeye koşuşurlar; düşkün ve fakirlere yemek yedirirler; yetimin başına (muhabbet ve şefkat) elini sürürler; elbise-lerini temiz tutarlar; avret yerlerini geniş bir elbiseyle örterler. Onlar konuştuklarında, bir şey naklettiklerinde yalan söylemezler; verdikleri vaade hilaf etmezler; halkın kendilerine olan güven ve itimadına karşı hiyanet etmezler; konuştukları zaman doğru söylerler; geceleri ruhbanlar gibi ibadete koyulurlar, gündüzleri ise (cihad mey-danlarında) arslanlar gibi kükrerler; gündüzleri oruç tutar, geceleri ibadetle geçirirler; ne bir komşuyu eziyet eder, ne de bir komşunun eziyetine vesile olurlar. Onlar yeryü-zünde mütevâzi olarak yürürler; muhtaç ve sahipsiz kimse-lerin ihtiyaçlarını karşılamak için çalışır ve cenazelerin ar-kasında yürürler. Allah bizi ve sizi takva ehlinden eylesin.”
167- “Ya Ali, cemaat namazına ancak, Allah’ın ve Resul’ünün sevdiği temiz ve takvalı müminler şeddetle rağbet gösterirler.”
KAYNAKLAR
144: El-Hisâl, S.543.
145: El-Hisâl, S.102.
146: El-Hisâl, S.69.
147: El-Mevaiz-ül Adediyye, 6. bölüm, 4. fasil, 1. hadis.
148: Kenz-ül Ümmal, c.7, s.509, Hadis: 20006
149: Kenz-ül Ümmal, c.7, s.509, Hadis: 20006
150: Kenz-ül Ümmal, c.7, s.815, Hadis: 21537.
151: Kenz-ül Ümmal, c.3, s.507, Hadis: 7650.
152: Kenz-ül Ümmal, c.3, s.384, Hadis: 7061.
153: Kenz-ül Ümmal, c.3, s.384, Hadis: 7062.
154: Kenz-ül Ümmal, c.3, s.826, Hadis: 8864.
155: Kenz-ül Ümmal, c.3, s.771, Hadis: 8707.
156: Kenz-ül Ümmal, c.4, s.136, Hadis: 9896.
157: Kenz-ül Ümmal, c.5, s.813, Hadis: 14458.
158: Kenz-ül Ümmal, c.5, s.325, Hadis: 13053.
159: Kenz-ül Ümmal, c.15, s.876, Hadis: 43484.
160: Kenz-ül Ümmal, c.16, s.139, Hadis: 44170.
161: Kenz-ül Ümmal, c.1, s.531, Hadis: 2377.
162: Usul-ül Kâfi, c.2, s.262.
163: Usul-ül Kâfi, c.2, s.87.
164: Bihar-ül Envar, c.77, s.69.
165: Bihar-ül Envar, c.77, s.116.
166: Usul-ül Kâfi, c.2, s.232.
167: Vesaya en-Nebi li-Seyyidina Ali, s.23.
Bir yanıt yazın