NEFSLERİNİZDE! HÂLÂ (fark etmiyor) GÖRMÜYOR MUSUNUZ?
“Yerleri, gökleri ve ikisi arasındakileri Hak olarak meydana getirdik” (15/85)
Yerler, gökler, ve ikisi arasındaki her şey, Hakk`ın dışında bir şey değildir!.
Sen, Hak`kın varlığıyla meydana gelmiş olanlara, algılama araçlarının sana verdiği verilere dayanarak değişik isimler taktın.. Yer dedin, gök dedin, insan, hayvan dedin vs.
Halbuki, bu varlık, gerçeğiyle Tek bir varlık; Tek bir yapı halindeki varlık!.
Ama bu beş duyu ile mevcut yapıya bakarsan, pek çok varlık var sanki!.
Öte yandan basiretinle bakarsan, Tek bir varlık!.
Ancak basiretinle bakabilir misin?.
Şimdi ona geleceğiz…
Dikkat et; sana, varlık âleminde mevcut olan her şeyin, gerçekte Tek varlık olduğunu, Hak söylüyor!.Sonra, seni tekrar îkaz ediyor O yüce Kur`ân!…
Kur`ân-ı Kerim, eğer okuduğunu anlayabiliyorsan, diyor ki:
“Nefs`lerinizde mevcut!.. ” (51/21)
Buraya iyi dikkat et; âyetteki ifadeye bak!..
“NEFSLERİNİZDE mevcut” diyor… Hani ölümü tadacak “nefs“in var ya… Aslında, o, ne olduğunu bilemediğin, “nefs“in, var ya!.işte onun için diyor bunu!..
Senin şu anda “nefs” diye bildiğin, bedenin, şartlanmaların, ve huylarının toplamıdır!. Oysa böyle değil!. Ne olduğunu bilmiyorsun, gerçeği itibariyle “nefs“inin!.
Sadece inanıyorsun, bir “nefs“inin varolduğuna!.
İşte O, “nefs’lerinizde mevcut“, diyor!.
“Nefs“lerinizde mevcut” derken; bak, dikkat et!..
Bir “nefs“in var da, o “nefs“inde “O” da mevcut, değil!.
“O“ndan başka bir şey yok dedik, daha önce!. Yani senin, “nefs”im dediğin şey, “O”!. Bir “nefs“in var, bir de “O” var, değil!.
Ama, sen, “nefs“im dediğin şeyin ne olduğunu bilmekten mahrumsun!.. “NEFS” kelimesini kullanıyorsun, ama gerçek anlamını bilmiyorsun!..
Oysa ne diyor?..
Nefslerinizde! Hâlâ (fark etmiyor) görmüyor musunuz?(51/21)
tâbire bak!..
“Hâlâ görmüyormusun?..”
diyor.
Madde, göz ile görülür!… Ama burada işaret edilen madde değil, “nefs“!…
“Nefs” gözle görülür mü?.
Demek ki görmekten murad, göz görmesi değil!.
İdrâkınla, kavrayışınla onun öyle olduğunu hissedemiyor musun; anlamında kullanılıyor görme kelimesi burada… Fizik bir maddeyi değil…
İdrâkinle, basiretinle bunun böyle olduğunu göremiyor musun; algılayamıyor musun, hissedemiyor musun, fark edemiyor musun? anlamında.
Ve gerçekte varolanı, bu defa bir başka yerde, âşikâre çıkartıyor… Ne diyor?.
“Her ne yana dönerseniz Allah`ın vechini görürsünüz“. (2/115 )
Bu Âyet, Musa Aleyhisselâm ümmetiyle, Hz. Muhammed Aleyhisselâm ümmeti arasındaki farkı da gösterir.
Kur`ân-ı Kerim ‘deki, Hz. Musa Aleyhisselâm’ın mertebesi ile Hz. Muhammed Aleyhisselâm’ın mertebesi arasındaki farkı; Hz. Musa ümmetinin eriştiği nokta ile Hz. Muhammed ümmetinin eriştiği nokta arasındaki mertebe farkını gösterir.
Tabii, “Ümmet” kelimesiyle sıradan bir vatandaşı söylemiyorum… Yani Hazreti Muhammed Aleyhisselâm’ın getirdiği kemâlâtı almış bir kişinin durumundan sözediyorum..
Kur`ân-ı Kerim’de ne diyor Hz. Musa Aleyhisselâm Rabbine hitapla?
“Rabbim seni göreyim” diyor, Hz. Musa, Nur dağına çıktığı zaman!.
Hz. Musa`ya gelen hitâb ise şöyle:
-Len terani Ya Musa!…”
“Sen kesinlikle beni göremezsin, Ya Musa“!.. Senin beni görmen mümkün değil.
Bu “görme“den murad elbette fizik görme değil!.. Biraz evvel konuştuk.
Halbuki Hazreti Muhammed Aleyhisselâm’ın bildirdiği hükümler, âyetler, tamamıyla “görmek” üzerine kurulmuş!..
Âdeta, “görememek” kınanıyor!.
“Hâlâ görmüyor musunuz“? (51/21 ) diyor.
“Her ne yana dönerseniz, Allah`ın vechini görürsünüz” diyor…
“Fe eynema tüvellu fesemma vechullah“.. (2/115)
Bir yanıt yazın