Mekke’nin Fethi sayıca az olan ilk Müslümanların müşriklere karşı imanlarını korumak ve yaymak maksadıyla hicret ettikleri Mekke’yi, on yıl sonra güçlü ve kalabalık bir ordu halinde geri dönüp fethetmeleri. Hicretin altıncı yılında Peygamber efendimizle Hudeybiye Antlaşmasını yapan Mekkeli müşrikler, iki yıl sonra bu antlaşmayı bozdular.
Sulhun devamı için Müslümanlara yapılan yeni tekliflere de uymadılar. Peygamber efendimizin hazırladığı İslam ordusu, hicretin onuncu yılında müşriklerden Mekke’yi kan dökülmeden aldı. Mekke fethi esnasında, Hz. Peygamber (a.s) “Saldırıya uğramadıkça, sakın saldırmayın. Fakat şu on bir erkek ile altı kadını nerede bulursanız öldürün. Başka kimseye dokunmayın.” buyurarak sadece on küsur kişi için ölüm fermanı çıkarmıştı:
1) Abduluzza b. Hatal: Daha önce Müslüman olup, Abdullah adını almış ve zekât toplamakla görevlendirilmişti; önemsiz bir sebepten Müslüman arkadaşını öldürdü, kısas edileceğinden korktu, irtidat etti ve topladığı zekât malları ile birlikte kaçıp, Mekke’ye iltica etti. Hem katil hem mürted, hem de hırsız olarak, ölümü hak etmişti. Fetih günü Ka’be örtüsü içine saklanmışken bulunup, öldürüldü.
2) Mikyas b. Subabe: Müslüman olmuş kardeşinin, başka bir Müslüman tarafından, müşrik zannedilerek, hata ile öldürülmesi üzerine, onun hakkını almak için geldi, Müslüman oldu ve kardeşinin kanını dava etti. Diyet aldı ise de bunu az bularak, kardeşini öldüren Müslümanı öldürdü, irtidad etti ve Mekke’ye kaçtı. Fetih günü de Müslümanlara pusu kuranlar arasında yer aldı. Bu da hem katil hem mürted, o diyeti aldığı için hem hırsız hem de hain idi. Gizli bir yerde içki içerken yakalanıp öldürüldü.
3) Haris b. Tulatıla: Hz. Peygamber (a.s.) Nübüvvetinin ilk yıllarında İslam’ı tebliğ ederken, ona en ağır eziyet ve hakaretleri yapanlardandı. Resulullah ‘la alay eder ve yalancı olduğunu söylerdi. Fetih günü Hz. Ali tarafından öldürüldü.
4) Huveyris b. Nukayzi: Mekke döneminde Peygamber (a.s.)’e en çok eziyet edenlerdendi ve onu hicveden şiirler söylerdi. Resulullah’ın kızları Fatıma ve Ümmü Gülsüm’e de eziyetleri olmuştu. Fetih günü Hz. Ali tarafından öldürüldü.
Ölüm fermanı çıkan erkeklerden sadece bu sayılanlar öldürüldü.
5) Habbar b. Esved: Bu da Hz. Peygamber (a.s.)’e en ağır eziyetleri yapanlardandı. Peygamberimizin kızı Zeyneb’in çocuk düşürmesine sebep olmuştu. Fetih günü çok arandı, bulunamadı. Sonra gizlice gelip, affını istedi ve affolundu.
6) Abdullah b. Sa’d: Müslümandı ve vahiy katipliği yapardı. İrtidad edip Mekke’ye kaçtı. Süt kardeşi Hz. Osman’ın şefaati ile, Resullah’ın affına ulaştı.
7) Safvan b. Ümeyye: İslam’ın en büyük düşmanlarından idi. Fetih günü Cidde’ye kaçtı. Yeğeninin Peygamber (a.s)’den onun adına aldığı eman üzerine geldi teslim oldu. Müslüman olmazdan önce iki ay mühlet istedi. Resulullah ona dört ay mühlet verdi. Bir rivayette, ganimetler arasındaki yüz deve, çok hoşuna gidince, Hz. Peygamber (a.s) “Al, senin olsun” dedi. O da “Bu ancak peygamber ahlakıdır.” deyip, daha mühlet bitmeden Müslüman oldu.
8) Abdullah b. Ziba’ra: Hz. Peygamberi hicveden, müşrikleri savaşa teşvik eden şairlerdendi. Fetih’de Necran’a kaçtı ise de sonra gelip, Resulullah’dan af diledi ve affolundu.
9) Ka’b b. Züheyr: Arapların en meşhur şairlerinden idi. Resulullah hakkında, hakaretamiz şiirler yazmıştı. Ayrıca, Resulullah’ın hanımlarına hakarette bulunmuştu. Kaçtığı Taif’den Resulullah’ı öven bir şiirle gelip, af diledi ve affedildi. Ayrıca, o güzel şiirine karşılık, Resulullah’ın bürdesini, hırkasını kazandı. Bundan dolayı o şiir, “Kaside-i Bürde” ismiyle meşhur oldu.
10) Vahşi b. Harb: Sahibesi Hind’in isteği üzerine Uhud’da Resulullah’ın çok sevgili, belki en sevgili amcası Hz. Hamza’yı arkadan mızraklayarak şehid etmişti. Fetih günü Taife kaçtı, ama sonra tebdili kıyafet gelip, Resulullah’ın huzurunda af diledi ve Resulullah’a en büyük acılardan birini tattırmasına rağmen o da affedildi. Resulullah sadece ondan şu ricada bulundu. “Mümkün oldukça bana görünme, çünkü bana amcamı hatırlatıyorsun.” Vahşi bu suçunu, yalancı peygamber Müseylemetü’l Kezzab’ı öldürerek, adeta telafi etti.
11) İkrime b. Ebu Cehil: Ebu Cehil’in oğlu ve başlangıçta onun yolunda… Ebu Cehil, Bedir’de Müslümanlarca öldürülünce düşmanlığı bir kat daha arttı. Fetih günü etrafına topladığı bir grup insanla, Müslümanlara pusu kurdu ve iki Müslümanın şehit olmasına sebep oldu. Adamları dağılınca, o da çareyi kaçmakta buldu. Tihame’ye gitti. Karısı onun namına Resulullah’dan af diledi ve affedildi.
Bunun üzerine korka korka gelip, huzur-u peygamberinde ummadığı bir davranışla karşılaşınca Müslüman oldu ve “Ey Allah’ın Resulü, ben bu kadar kötülük yapmışken, yine de beni affettiniz. Ben de bu affınıza karşılık yaptığım kötülükleri gidermek için, İslam dinine iki kat hizmet edeceğim ve bu uğurda canımı feda etmekten çekinmeyeceğim. Bundan sonra Müslümanlara karşı olan düşmanlığımın iki mislini kafirlere karşı göstereceğim.” dedi. Gerçekten de İslam için şehit olana kadar cihad meydanlarında dolaştı durdu.
Bunlar, haklarında ölüm fermanı çıkan erkeklerdi. Bir de aynı durumdaki kadınlar vardı.
1)Sare: Geçimini şarkı söyleyerek sağlayan azadlı bir cariye idi. Önce gelip Medine’de Müslüman oldu. Ama sonra irtidad edip Mekke’ye kaçtı. Orada İslam aleyhine faaliyetlerde bulundu. Halbuki Resulullah’ın çok iyilik ve yardımını görmüştü. Bu nankörlüğün cezasını, fetih günü Hz. Ali tarafından öldürülerek çekti.
2) Ümmü Sa’d: Hz. Peygamber ve Müslümanlar aleyhinde çok konuşur, hakaretler yağdırırdı. Fetih günü, onun için de ölüm oldu.
3) Erneb: Hakkında ölüm fermanı çıkan ve Ka’be örtüsü içinde yakalanıp öldürülen Abduluzza b. Hatal’ın şarkıcı cariyesi idi. Hz. Peygambere hakaret eden şarkılar söyleyerek müşrikleri eğlendirir, içki alemlerinde Resulullah’ı öldürecek olanları öven şiirler ve şarkılar teğanni eder, rakkaselik yapardı. Fetih günü yakalandı ve öldürüldü.
Kadınlar arasında da bunlar öldürülmüştü.
4) Fertane: Bu da Abdulhazza’nın şarkıcı ve dansçı cariyesi idi. Erneb’le aynı işleri yapardı. Fetih günü kaçtı, daha sonra gelip af diledi ve affedildi.
5) Hind b. Utbe: Ebu Süfyan’ın karısı idi ve Müslümanların baş düşmanlarındandı. Hz. Hamza’nın şehit edilişinin sebebi oldu. Fetih günü saklandı ve tebdili kıyafet Resulullah’ın huzuruna gelip, af diledi ve affedildi. Sonra dönüp, “Şimdiye kadar hep size aldanmıştım.” diyerek bütün putlarını kırdı.
Görüldüğü gibi en azılı ve amansız düşmanlar bile, eğer af talep eder ve boyun eğerse, nebevî aftan mutlaka faydalanıyor. O’ndan af dileyip de affedilmeyen yok. Bu ne büyük merhamet, bu ne büyük sabır, bu ne büyük bağışlayıcılık ve bu ne büyük insanlık…
Fethin ve fatihinin büyüklüğüne bakın ki sadece şehri değil, ahalisini de tam kalblerinden yakalıyor. Dün pusu kurup Müslümanları öldürmek için çarpınan İkrime, İslam’a kalbinden vuruluyor ve bugün onun için canını sunuyor. Dün Peygamber amcasının ciğerini dişleyen Hind, bugün putlarını kırıyor.
Dün peygamber amcasını öldürenler, çaresiz bir şekilde peygamberin eline düşüp de affa mazhar olunca, bugün yalancı peygamberlerin peşine düşüyorlar. Dün İslam’a can düşmanı olanlar, hiçbir zorlama görmüyorlar ve bugün İslam’a ve peygamberine hayran kalıyorlar, kısa zamanda samimi birer Müslüman oluyorlar. Ama af dilemeyen, yaptığından pişmanlık duymayan şairler, şarkıcılar, rakkaseler güç ve iktidar ellerinde iken İslam’a hakarette yarışanlar elbette yaptıklarının cezasını çekiyor.
Bir yanıt yazın