Malcolm X (19 Mayıs 1925; Omaha – 21 Şubat 1965; New York), Malcolm Little doğum ismidir. Ayrıca El-Hacc Malik El-Şahbaz (Arapça: الحاجّ مالك الشباز) ismiyle de bilinir, Afroamerikan Müslüman siyasi temsilci ve insan hakları savunucusudur. Tarihteki en etkili Afroamerikanlardan birisi olarak bilinir.
Genç yaşlarındayken yetim kaldı. Sadece altı yaşındayken babası öldürüldü. On üç yaşına geldiğinde ise annesi akıl hastanesine yerleştirildi. Kendisi ise koruyucu aileye verildi ve yaşamına bir süre bu şekilde devam etti.
1946 yılında (20 yaşındayken), hırsızlık ve haneye tecavüz suçlarından hapishaneye girdi. Hapishanedeyken, İslam Milleti (İngilizce: Nation of İslam) isimli siyahi hareketin bir üyesi oldu. 1952 yılındaki şartlı tahliyesinden sonra hızla hareketin liderlerinden biri haline geldi. Bu hareketin kamu yüzü olduğu yaklaşık 12 yıl içinde; siyahi üstünlüğüne inandığı İslam Ümmeti öğretileri doğrultusunda, siyah ile beyaz Amerikalıların ayrılması gerektiğini savundu ve sivil haklar hareketinin ırksal bütünleşme vurgularına karşı alaycı tavırlar sergiledi.
1964 yılının Mart ayında; Malcolm X, İslam Ümmeti (siyahi hareket) ve lideri Elijah Muhammed ile ilgili büyük bir hayal kırıklığına uğradı. En sonunda da hareketi ve öğretilerini reddetti. Devamında Sünni İslam ile tanıştı. Orta Doğu ve Afrika’da bulunduğu süre zarfından sonra Müslüman Camisi (İngilizce: Muslim Mosque, Inc.) isimli şirketi ve Afro-Amerikan Birliği Örgütü’nü kurmak için ABD’ye geri döndü.
Daha sonra da Pan-Afrikanizm, siyahilerin kendi kaderini tayin edebilme ve kendi kendilerini savunma hakkı gibi konuların önemini vurgulayarak ırkçılığı reddederken, “Siyahi bir Müslüman olarak şuan özür dilememe sebep olan birçok şey yaptım. Bir hortlak gibiydim… belli bir yön işaret edildi ve yürümem söylendi.” demiştir.
İslam Ümmeti Hareketi’ni reddetmesinden sonra Şubat 1965’te, hareketin üç üyesi tarafından suikaste uğradı. Ölümünden kısa bir süre sonra da 20. yüzyılın en etkileyici kitaplarından biri olarak kabul edilen Malcolm X Otobiyografisi (İngilizce: The Autobiography of Malcolm X) isimli kitabı yayınlandı.
Malcolm Little, 19 Mayıs 1925 yılında Omaha’da Grenada doğumlu Earl Little ve Georgia doğumlu Louise Norton Little’ın yedi çocuğundan dördüncüsü olarak dünyaya geldi. Babası Earl, Pan-Afrikanizm aktivisti ve Evrensel Siyahi Gelişme Derneği’nin (İngilizce: Universal Negro Improvement Association) yerel lideri olan Marcus Garvey’e hayran bir Baptist laik konuşmacıdır. Malcolm X daha sonra babasının üç kardeşinin beyazlar tarafından öldürüldüğünü söylemiştir.
Ku Klux Klan’ın tehditlerinden —Earl’ün katıldığı ESGD (İngilizce: UNIA) faaliyetleri örgüt için “sorun teşkil etmekteydi”— dolayı, Earl ve ailesi 1926 yılında önce Milwaukee hemen sonra da Lansing’e taşındı.] Burada da siyahi karşıtı ırkçı topluluk olan Siyah Lejyon tarafından sık sık saldırılara maruz kaldı. 1929 yılında evleri yakıldı (Earl’e göre sorumlu Siyah Lejyon’du).
Malcolm 6 yaşındayken babası, resmi kayıtlara göre tramvay kazası sonucu hayatını kaybetti; Louise ise Earl’ün Siyah Lejyon tarafından öldürüldüğüne inanmaktadır. Babasının ölümünden siyahi karşıtı ırkçıların sorumlu olduğu söylentileri geniş kitleler arasında yayılırken daha çocuk olan Malcolm için son derece rahatsızlık vericiydi.
Yetişkinlik döneminde ise, sorgulanması gereken çelişkili kanıların olduğunu belirtmiştir. Yaşadığı ekonomik problemler sonrası, aylık 18 dolar ödeme yaptığı yaşam sigortası tarafından Louise’e maaş bağlandı.] Fakat daha sonra ödeme yapan şirket, Louise’in intihara teşebbüs ettiğini iddia ederek politikaları gereğince maaş ödemeyi reddetti. Kıt kanaat geçinen Louise ise bahçesinin bir kısmını kiraya verdi ve oğullarını avcılığa yönlendirdi.
1937 yılında, Louise bir adam ile flört etmeye başladı evlenme olasılığı da varken adam Louise’i hamileyken bırakıp kaçtı. 1938 yılının sonlarına doğru, sinir bozukluğu hastalığı tedavisi görmek üzere Kalamazoo Devlet Hastanesi’ne yatırıldı. Çocuklarıysa birbirlerinden ayrılarak koruyucu ailelere verildi. Malcolm ve kardeşleri annelerini tam 24 yıl sonra hastaneden taburcu edebildiler.
Malcolm Little, orta okula diğer öğrencilerden daha başarılı bir şekilde devam etmekteydi. O sıralarda en büyük arzusu avukat olmaktı fakat beyaz bir öğretmeninin “avukatlık bir zenci için hiç de gerçekçi bir hedef değil” demesi üzerine okulu bıraktı. Malcolm X daha sonra duygusunu, beyaz dünyada yeteneği ne olursa olsun kariyer hedefleyen bir siyahi için yer yok diyerek ifade etti.
14 yaşından 21 yaşına kadar üvey kız kardeşi Ella Little-Collins ile Roxbury (çoğunluğu Afroamerikan olan Boston’daki bir semt) semtinde yaşayan Malcolm bu sırada birçok farklı işte çalıştı. Flint’te bulunduğu kısa bir süreden sonra 1943 yılında Harlem’e (New York’taki Manhattan kentinde bulunan bir yer) gitti.
Burada; uyuşturucu ticareti, kumar, haraç kesme, soygunculuk ve muhabbet tellallığı (pezevenklik) gibi birçok suça bulaştı. Ayrıca son zamanlarda çıkan biyografilerine göre diğer erkeklerle genellikle para için ilişkiye de girmiştir. Daha sonra da, kızıl saçlarından dolayı “Kızıl Detroit” (İngilizce: Detroit Red) diye seslendiği dedesinden (anne tarafından) bir miras kalmıştır.
Askerlik yaşı geldiğinde ise, zorunlu askerlik kurulu yetkililerine “zenci askerleri organize etmek… silah çalmak ve biraz kraker öldürmek” için güneye gönderilmek istediğini söyledikten sonra “askerlik için zihinsel yetersizlik” hükmü aldı ve askere gitmedi.
1945 yılının sonlarına doğru Malcolm, Boston’a geri döndü ve burada dört suç ortağıyla birlikte zengin beyaz aileleri hedefledikleri çok sayıda soygun suçlarına karıştı. 1946 yılında tamirci dükkanından saat çalarken tutuklandı.
Şubat ayında ise, yankesicilik ve haneye tecavüz suçlarından Charlestown Eyalet Cezaevi’nde yatmak üzere 8 ila 10 yıl hüküm yedi.
Malcolm Little tutukluluk süresince kendi kendini yetiştirmiş bir kişi olan mahkûm arkadaşı John Bembry ile görüştü. John yapmış olduğu etki ile, Malcolm’un okumaya karşı isteğini artırmıştır.
Bu sırada, kardeşlerinden bazıları İslam Ümmeti (nispeten dini ve siyahi hareket, en sonunda Afrikan diyasporasının beyaz Amerikalı baskısından kurtulmak için Afrika’ya dönmesi gerektiğini tavsiye etmiştir) ile ilgili haberler göndermişti.
İlk başta çok ilgilenmedi. Sonra kardeşi Reginald’dan, “Malcolm, sigara içmeyi ve domuz eti yemeyi bırak. Hapishaneden nasıl çıkılacağını sana göstereceğim.” mesajını alması üzerine sigara içmeyi ve domuz eti yemeyi bıraktı. Devamında Reginald, ziyarete geldiği bir vakitte hareket (İslam Ümmeti) ve öğretileri (beyaz insanların şeytan olduğu inanışı dahil) ile ilgili bilgiler verdi.
Malcolm ise beyaz insanlarla kurduğu tüm ilişkilerde sahtekarlık, adaletsizlik, açgözlülük kin ve düşmanlık olduğu kanısına vardı ve dinlere karşı olan düşmanlıklarından dolayı “İblis” (İngilizce: Satan) lakabını alan Malcolm artık İslam Ümmeti’nin çağrılarını kabul eden biri haline gelmişti.
1948 yılının sonlarına doğru Malcolm, İslam Ümmeti hareketinin lideri Elijah Muhammed’e bir mesaj yolladı. Elijah da Malcolm’a, geçmişini unutup alçakgönüllülük ile Allah’a boyun eğerek dua etmesini ve bir daha kötü işlere bulaşmayacağına yemin etmesini tavsiye etti.
Daha sonra hatırlayacağı dua etmek için verdiği iç mücadelesinden kısa bir süre sonra da İslam Ümmeti’nin bir üyesi oldu. O zamandan beri düzenli olarak Elijah ile yazışmalar yaptı. Daha sonra bir yazısında bu konudan “Muhammed Bey’in öğretilerinin, yazışmalarımın, ziyaretçilerimin —genelde Ella ve Reginald— ve kitap okumalarımın arasında aylar geçti ve ben tutsak olduğumu bile hatırlamaya vakit bulamadım. Aslına bakarsanız hayatımda hiç bu kadar özgür olmamıştım.” diye bahsetti.
1950 yılında, hapishaneden ABD Başkanı Truman’a yazdığı bir mektupta Kore Savaşı’na karşı olduğunu ve başkanın bir komünist olduğunu ifade etmesi üzerine FBI tarafından hakkında bir klasör oluşturuldu. Bu yıl içinde, ismini Malcolm X şeklinde kullanmaya başladı.
Otobiyografisinde, “X harfi”nin tanımasının mümkün olmadığı Afrikalı atalarının soyadını temsil etmekte olduğundan bahsetmiştir. Ayrıca otobiyografisinde, “Artık benim için ‘X’, mavi gözlü şeytan olan beyaz köle efendileri tarafından atalarıma zorla verilen ‘Little’ soyadının yerini almıştır.” yazmaktadır.
Hatipliğinin ilk zamanları
1952 yılının Ağustos ayındaki şartlı tahliyesinden sonra, Şikago’da Elijah Muhammed’i ziyaret etti. Haziran 1953’te, Detroit’teki İslam Ümmeti hareketine ait Bir Numaralı Cami’de yardımcı hatip (vaiz) oldu.
Bu yıl içinde daha sonra, Boston’da 11 Numaralı Cami’yi kurdu; Mart 1954’te, Philadelphia’daki 12 Numaralı Cami’yi büyüttü ve geliştirdi; ve 2 ay sonra da üyeliğini hızlı bir şekilde ilerlettiği Harlem’de 7 Numaralı Cami’nin yöneticisi seçildi.
1953 yılında, İslam Ümmeti hareketindeki hızlı yükselişi FBI’ın dikkatini çekti bunun üzerine Malcolm izlenmeye başladı.
1955 yılı süresince Malcolm X, hareket için yeni üye bulma çalışmaları sonuç verici bir şekilde devam etti. Springfield’da , Hartford’da ve Atlanta’da yeni camiler kurdu. İslam Ümmeti hareketine her ay yüzlerce Afroamerikan katılmaya devam etti.
Hitabet yeteneğinin yanında, 10 m boyu ve 82 kg kilosu ile etkileyici bir fiziksel görünüşü vardı. Malcolm’u tasvir ederken bir yazar “kuvvetli yapıya sahip“, başka bir yazar ise “büyüleyici derecede yakışıklı… ve her zaman kusursuz giyimli” kelimelerini kullanmıştır.
Evliliği ve ailesi 1955 yılında Betty Sanders, Malcolm X ile ilk önce bir konferansında karşılaştı, daha sonra yemekli bir toplantıda tekrar karşılaştı; kısa süre sonrada düzenli olarak Malcolm’un konferanslarına katılmaya başladı. 1956 yılında Betty, ismini Betty X yaparak İslam Ümmeti hareketine katıldı.
Malcolm ile Betty’nin yüz yüze görüşme yapmaları hareketin öğretilerine ters düşmekteydi, bu yüzden çift düzinelerce hatta bazen yüzlerce insanın katıldığı sosyal etkinliklerde birbirleriyle görüşebildi. Malcolm bu sebeple New York’taki birçok müzeye ve kütüphaneye düzenlediği toplu ziyaretlere Betty’yi de davet etmiştir.
Ocak 1958’de Malcolm X, Betty ile yaptığı bir telefon görüşmesi sırasında evlenme teklifi etti ve iki gün sonra evlendiler. Devamında 6 kız çocuğu sahibi oldular: Attila 1992 yılındaki bir röportajında Attila Shabazz; ismini Hun İmparatoru Attila’dan almadığını, Arapça anlamının “Allah’ın hediyesi” olmasından dolayı konduğunu söylemiştir.
Kubilay (Qubilah, d. 1960, ismini Kubilay Han’dan almıştır); İlyasa (d. 1962, ismini Elijah Muhammed’den almıştır); Cemile Lumumba (Gamilah Lumumba, d. 1964, ismini Patrice Lumumba’dan almıştır); ve ikizleri Melike (Malikah) ile Melek (Malaak) (d. 1965 – babaları öldükten sonra doğmuşturlar).
Johnson Hinton olayı 1957 yılında Johnson Hinton’ın (İslam Ümmeti hareketinin bir üyesi) New York’taki polisler tarafından dövülmesi ile Malcolm X ilk kez Amerikan halkı tarafından tanınmaya başladı. 26 Nisanda Johnson ve İslam Ümmeti hareketinin üyesi iki diğer kişi, polis memurlarını coplarıyla Afroamerikan bir adamı darp ederken gördü.
Daha sonra, müdahale etmeye girişerek “Alabama ya da Georgia’da değilsiniz. Burası New York” şeklinde polislere bağırdılar. Sonrasında memurlardan birisi Hinton’a dönerek onu darp etti bunun sonucunda Hinton’da beyin zedelemeleri ve iç kanamalar oluştu. En sonunda 4 kişi de tutuklandı.
Bir görgü tanığı tarafından aldıkları bilgi ile Malcolm X ve yanındaki ufak bir grup, polis merkezine giderek polis memurundan Hinton’u görmeyi talep ettiler. Polis memuru ilk başta bu şekilde herhangi birisini tutuklamadıklarını söyledi, fakat yaklaşık beş yüz kişilik bir kalabalığın toplanmasının ardından Malcolm X’in Hinton ile konuşmasına izin verdi. Malcolm X’in ısrarları neticesinde Hinton, bir ambulans ile Harlem Hastanesi’ne götürüldü.
Hinton aldığı hasarlar tedavi edildikten sonra polis merkezine tekrar götürüldü ve merkezin dışında yaklaşık dört bin kişi toplandı. Merkezin içinde ise Malcolm X ve bir avukat, iki kişi için kefalet görüşmesi yapmaktaydı. Hinton’un kefaleti ödenmedi ve polis memuru Hinton’un tutukluluk süresince hastaneye geri götürülemeyeceğini söyledi.
Durumun çıkmaza girdiği düşünülürken, Malcolm X polis merkezinden dışarı doğru çıkarak kalabalığa bir el işareti verdi. Önce hareket üyeleri sonrasında da kalabalığın geri kalanı sessizce dağıldı. Bir polis memuru New York Amsterdam News’e vermiş olduğu demeçte “Hiç kimse bu kadar güce sahip olamaz” demiştir. Bir ay boyunca Malcolm X, NYPD tarafından gözetim altına alındı; önceden yaşamış olduğu şehirlerdeki ve mahkûm olduğu hapislerdeki yetkililerden bilgi toplantı.
Soruşturma kurulunun Hinton’a darp girişiminde bulunan memurlar hakkındaki suçlamayı reddetmesi üzerine, Ekim ayında Malcolm X yetkili memura kızgınlık içeren bir telgraf gönderdi. Kısa süre sonrasında da, İslam Ümmeti hareketinin içerisine sızmak üzere memurlar görevlendirildi.
Gittikçe artan önemi 1950’lerin sonlarına doğru Malcolm X, yeni bir isim kullanmaya başladı (Malcolm Shabazz ya da Malik El-Şahbaz) fakat genelde Malcolm X olarak tanınmaya devam etti. Sorunlar ve olaylar ile ilgili yaptığı yorumlar artık gazetede, radyoda ve televizyonda yayınlanmaya başlamıştı ve 1959 yılında New York Şehir televizyonunda yapılan İslam Ümmeti hakkındaki belgesel yayınında yer aldı.
1960 yılının Eylül ayında Malcolm X, New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nca Afrikalı milletler hakkındaki resmi toplantılara davet edildi. Mısır’dan Cemal Abdül Nasır, Gine’den Ahmed Sékou Touré ve Zambiya Afrika Ulusal Kongresi’nden Kenneth Kaunda ile bir araya geldi. Fidel Castro da kurula katıldı ve Harlem topluluk liderleri karşılama komitesinin bir parçası olarak Malcolm X ile alenen bir araya geldi. Fidel Castro, Malcolm X’i özel bir görüşmeye davet etti ve konuşmadan iki saat sonra da Küba’ya ziyarete gelmesini istedi.
İslam Ümmeti hareketindeyken inanışları ve savundukları 1952 yılında İslam Ümmeti’ni benimsemesinden 1964 yılındaki ayrılığına kadar Malcolm X’in desteklediği inançlardan bazıları:
- İnsanların aslının siyahiler olduğu,
- Beyaz tenli insanları “şeytan” olduğu,
- Siyahilerin beyaz insanlardan üstün olduğu ve çok yakında beyaz ırkın yok olacağı.
Pek çok beyaz tenli insan ile bazı siyahiler, Malcolm X ve ve bu dönemde bahsettiği şeylerden endişe duymuştur. Malcolm ve İslam Ümmeti hareketinin; fitneci, ırkçı, şiddet yanlısı, ayrımcı ve gelişen ırklar arası ilişkileri tehdit edici oldukları belirtilmiştir. Malcolm, yahudi aleyhtarı (antisemitik) olmak ile de suçlanmıştır.
Sivil haklar hareketinin hedeflerinden birisi Afroamerikanlara yapılan haksızlıkları bitirmek iken İslam Ümmeti, üyelerinin politik sürece katılmasını yasakladı. Sivil haklar kuruluşları İslam Ümmeti’ni ve Malcolm’u radikal görüşlere sahip olmaları ve Afroamerikanları gerçekten temsil etmemelerinden dolayı kınamıştır.
Malcolm X, sivil haklar hareketini sık sık eleştirirdi. Martin Luther King, Jr.’ı “takoz” (İngilizce: chump) diğer liderleri de “yardakçıları” (İngilizce: stooges) diye nitelendirmekteydi.[not 1963’te yapılan Washington Yürüyüşü’nü ise “Washington saçmalığı” diye tanımlamıştır. Bunula ilgili de, “yüz yıl önce ölmüş olan ve yaşarken bizi sevmeyen bir başkanın heykeli arkasında, beyazlar tarafından düzenlenen” bir gösteriden dolayı bu kadar çok siyahinin heyecanlı olmasına anlam veremediğini söylemiştir.
Sivil haklar hareketi ırkçılığa karşı mücadele verirken, Malcolm X ise Afroamerikanların beyaz tenli insanlardan tamamıyla ayrılması gerektiğini savunmaktaydı. Ayrıca, Afroamerikanların çözüm için Afrika’ya geri dönmesi ve geçici bir önlem olarak siyahi insanlara Amerika’da ayrı bir ülke oluşturulması gerektiğini ileri sürmekteydi.
Siyah insanların kendilerini savunmaları ve sürekli tetikte olmaları gerektiğini dile getirerek sivil haklar hareketinin şiddet karşıtlığı stratejisini dahi reddetmiştir. Yaptığı konuşmalar dinleyicileri üzerinde –ki genellikle kuzey ve batı Amerika şehirlerinde yaşayan Afroamerikanlar olmaktaydı– güçlü etkiler bırakmaktaydı.
Dinleyicilerin çoğu —özgürlük, adalet, eşitlik ve saygıyla ilgili konuşmaktan bıkmış olanlar— kendilerinin şikayetlerini Malcolm’un sivil haklar hareketinden daha iyi dile getirdiğini düşünmekteydi.
Hareket üyeleri üzerindeki etkisi Malcolm X genelde İslam Ümmeti hareketinin en etkili (Elijah Muhammed’den sonra) ikinci lideri olarak kabul görmektedir. 1950’lerin ve 1960’ların başında meydana gelen hızlı üyelik artışı sebebiyle büyük ölçüde itibar kazandı (bir araştırmaya göre üye sayısı 500’den 25,000’e;başka bir araştırmaya göre ise 1,200’den 50,000 ila 75,000 civarına ulaştı). Ayrıca boksör Cassius Clay’in de (daha sonra Muhammed Ali diye tanınan) harekete katılmasını sağlamıştır (aynı Malcolm X gibi, Muhammed Ali’de daha sonra hareketten ayrılarak Sünni Müslüman olmuştur).
İslam Ümmeti hareketinden ayrılışı Aralık 1963’te Başkan Kennedy suikasti hakkında yorum yapması istenince Malcolm X, “tavukların eve tünemesi durumudur. Tavukların eve tünemesi beni asla üzmez; hatta daha mutlu yapar” dedi.
New York Times bir haberinde şöyle yazmıştır: “Müslüman lider, Kennedy ile alakalı yaptığı eleştirinin devamında; Kongo lideri Patrice Lumumba’nın, sivil haklar lideri Medgar Evers’ın ve bu yıl Birmingham’da gerçekleşen bombalı saldırıda öldürülen siyahi kızların katillerinden söz etti. Bu olayların da bir başka ‘tavukların eve tünemesi’ durumu olduğunu belirtti.” Yapılan açıklamalar geniş bir kamu kitlesinin tepkisini çekti.
Kennedy’nin ailesine taziye mesajları gönderen ve hatiplerine bu konuyla ilgili konuşma yapmamaları yönünde uyaran İslam Ümmeti hareketi ise, eski parlayan yıldızı olan Malcolm X’i alenen kınadı. Malcolm X postalarını ve hatiplikteki derecesini gizli tutmasına rağmen, 90 günlüğüne kamu önünde konuşması yasaklandı.
Elijah ile ilgili, hareketin sekreterleriyle evlilik dışı yakınlıklar —öğretilerine ciddi bir şekilde zıtlık teşkil eden— kurduğuna yönelik söylentiler ortaya çıkmıştı. Malcolm X, ilk başta söylentileri önemsemedi. Devamında Elijah’ın oğlu Wallace ve ithamlara maruz kalan bayan ile konuşmasından sonra söylentilere inanma noktasına geldi. 1963 yılında ise söylentilerin doğruluğunu kabul etti.
Şuana kadar medyanın sevilen yüzü olan Malcolm X, bazı hareket üyeleri tarafından Elijah’ın liderliği için bir tehdit olarak görülmeye başladı. Louis Lomax’ın, 1963 yılında yazdığı İslam Ümmeti hareketi hakkındaki kitabının (When the Word Is Given) kapağında Malcolm X’in resmini kullanması ve içerisinde beş tane konuşmasına yer vermesi üzerine Malcolm X’in otobiyografisi yayıncıların ilgisini çekmeye başladı.0
8 Mart 1964’te Malcolm X, İslam Ümmeti hareketinden ayrıldığını açıkladı. Kendisinin de dediği gibi hala bir Müslüman’dı fakat şiddetli ve sert öğretilerinden dolayı hareketin kendisinden “uzaklaşabildiği kadar uzaklaştığını” düşünüyordu. Daha sonra, Afroamerikalıların “politik bilincini artıracak” siyahi milliyetçisi bir organizasyon düzenlemeyi planladı. Ayrıca, diğer sivil hakları liderleri ile çalışmak istediğini söyleyerek bunu geçmişte yapmak istediğini fakat Elijah’ın onu engellediğini belirtti.
İslam Ümmeti hareketinden ayrıldıktan sonra, Müslüman Camisi isimli dini organizasyon00 ile Pan-Afrikanizm’i savunan ve dini olmayan Afro-Amerikan Birliği Örgütü’nü00 kurmuştur. 26 Mart 1964’te Martin Luther King, Jr. ile ilk ve tek görüşmesini —sadece fotoğraf çekilebilecek uzunluktaki bir sürede— Washington’daki senatoda Medeni Haklar Yasası’nı tartışacakları sırada yaptı.[not 10 Nisan ayında ise, Afroamerikanların oylarını akıllıca kullanmaları gerektiği ve yeni seçilecek hükümetin tam eşitlik haklarını elde etmelerini engellemesi durumunda silaha sarılmaları gerekebileceğini anlattığı “The Ballot or the Bullet” isimli bir konuşma yaptı.
Sünni oluşu Bu arada, birkaç tane Sünni tarafından inançlarını öğrenmesi teşvik edildi; bundan kısa süre sonra da Sünnilik mezhebini seçti.
Hac ibadeti Nisan 1964’te, kız kardeşi Ella Little-Collins tarafından aldığı maddi destek ile Hac ibadetinin başlangıcı olan Cidde’ye gitti. Fakat, ABD’li olması ve Arapça konuşamamasından dolayı Müslüman olup olmadığı anlaşılamadığı için Cidde’de bekletilmeye başlandı1 Yardım almak için Peygamberimizin Örnek Ahlakı kitabının yazarı Abdurrahman Hasan Azzam ile irtibata geçti. Azzam’ın oğlu gelip onu Cidde’den alarak özel otel odasına götürdü. Diğer günün sabahı ise Prens Faysal tarafından devlet misafiri olarak sayıldığını öğrendi, Hac ibadetlerini tamamladıktan birkaç gün sonra prens ile görüşme yaptı Bu ibadet Malcom X’ in fikirlerini değişmesine neden olmuştur
Afrika Malcolm X daha önce Birleşik Arap Cumhuriyeti, Sudan, Nijerya ve Gana’yı Elijah Muhammed’in düzenlediği bir Afrika turu sırasında ziyaret etmişti,1 Mekke ziyaretinden sonra 1964 yılında Afrika’yı ikinci kez ziyaret etti. Mayıs ayının sonlarına doğru ABD’ye döndü.
Temmuz ayında tekrar Afrika’ya gitti Bu ziyaretler sırasında resmi memurlara röportajlar verdi, ayrıca Mısır, Etiyopya, Tanganika, Nijerya, Gana, Gine, Sudan, Senegal, Liberya, Cezayir ile Fas gibi ülkelerde radyo ve televizyonda konuşmalar yaptı Kahire’de, Afro-Amerikan Birliği Örgütü’nün temsilcisi olarak Afrika Birliği Örgütü toplantılarına ikinci kez katıldı.
Üçüncüsü olan bu ziyaretinin sonlarına doğru Afrika’nın önde gelen bütün liderleri ile bir araya geldi Gana’dan Kwame Nkrumah, Mısır’dan Cemal Abdül Nasır ve Cezayir’den Ahmed bin Bella, Malcolm X’ten kendi hükümetleri için çalışmasını istedi İbadan Üniversitesi’nde yaptığı konuşmasından sonra, Nijerya Müslüman Öğrenciler Birliği tarafından kendisine Yorubaca olan onursal Omowale (“yuvasına dönen evlat“) ismi verildi Daha sonra bunun, en şeref verici ödül olduğunu söylemiştir
Fransa ve İngiltere 23 Kasım 1964’te Afrika’dan geri dönerken, Paris’te duraklayarak Maison de la Mutualité isimli konferans salonunda konuşma yaptı. Bir hafta sonra, 3 Aralık tarihinde Oxford Union’da yapılması planlanan münazaraya katılmak için İngiltere’ye gitti. Münazaraya çok fazla ilgi olmuştur ve ulusal televizyon kanalı BBC’de yayınlanmıştır.
5 Şubat 1964’te, tekrar İngiltere’ye gitti, 8 Şubatta Afrika Kuruluşları Konseyi’nin ilk toplantısı için başvuru yaptı, kaydının yapılmaması üzerine ertesi gün Fransa’ya gitti
12 Şubatta, Muhafazakâr Parti’nin 1964 genel seçimlerini kazandığı Smethwick’i ziyaret etti. Muhafazakar Parti’nin destekçileri tarafından kullanılan “Komşunun bir zenci olmasını istiyorsan, oyunu İşçi Partisi’ne ver.” sloganı kent hakkında kötü bir izlenim oluşturmuştur. Malcolm X, “Smethwick’te gaz odaları kurmak gibi faşist ögelerin olacağını beklemezdim.” diyerek Hitler baskısı altındaki Yahudileri’n durumunu, siyahi yerlilerinkine benzetmiştir.
ABD’ye dönüşü İslam Ümmeti hareketinden ayrılarak yaptığı uluslararası seyahatlerden sonra, ABD’de geniş dinleyici kitlelerine hitaben konuşmalar yaptı. Müslüman Camisi ve Afro-Amerikan Birliği Örgütü tarafından devamlı düzenlenen toplantılara katıldı, üniversite kampüslerinde en beğenilen konuşmacılardan birisi haline gelmişti.
Baş yardımcılarından birisi daha sonra, “üniversite öğrencilerine konuşma yapabilmek için tüm fırsatları değerlendirdi” şeklinde bir yazı yazmıştır. Ayrıca, Sosyalist İşçi Partisi tarafından düzenlenen toplantılara da katılmış ve konuşmalar yapmıştır. 1964 yılı boyunca, sürekli anlaşmazlıklar yaşadığı İslam Ümmeti hareketi tarafından defalarca tehdit edildi.
Şubat ayında 7 Numaralı Cami’nin lideri, Malcolm X’in arabasına bombalı saldırı yaptırdı Mart ayında Elijah, Boston’un hatibi olan Louis X’e (daha sonra Louis Farrakhan olarak tanınmıştır) “Malcolm X gibi münafıkların başlarının kesilmesi gerekiyor” demiştir; 10 Nisanda Elijah destekçileri tarafından çıkarılan Müslüman Gazetesi’nde, Malcolm X’in kafasının koptuğunu tasvir eden bir karikatür yayınlandı.
12 Haziranda, FBI muhbiri “Malcolm X’in öldürüleceğine” dair bir ihbar aldı (Aynı ay içinde İslam Ümmeti hareketi Malcolm X’in Queens, New York’taki oturma izninin geri alınması için bir dava açtı. Ailesinden evlerinin boşaltılması istendi fakat 14 Şubat 1965 günü çıkan yangın nedeniyle ev tamamen tahrip oldu.)
9 Temmuzda Elijah’ın yardımcılarından –daha sonra FBI ajanı olduğu ortaya çıkan John Ali, Malcolm X’i kastederek “Saygıdeğer Elijah Muhammed’e karşı gelen kimse hayatını tehlikeye atmış olur.” demiştir 4 Kasımda, hareket tarafından yayınlanan Müslüman Gazetesi’nde “Malcolm gibi bir adam ölümü hakeder” ifadesi yer almıştır.
Eylül 1964’te Ebony dergisi, Malcolm X’in elinde tuttuğu bir tüfek ile pencereden dışarıya bakmasının canlandırıldığı ve tüm bu tehditlere karşı meydan okumasını ifade eden fotoğrafı yayınladı.
Suikasti 21 Şubat 1965’te Manhattan’daki Audubon Salonu’nda; Malcolm X konuşma yapmaya hazırlanırken, 400 kişilik dinleyicilerden birisi “Zenci! Ellerini cebimden çek!” diye bağırdı. Malcolm ve korumalarının olayı bastırmaya çalışacakları sırada, bir adam ileriye doğru atılarak Malcolm’un göğsüne ateş etti; iki kişi daha tabancalarıyla sahneye doğru ateş etti.
Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi’ne götürülmesinden kısa süre sonra, 15:30’da öldüğü açıklandı. Yapılan otopsiye göre göğsünde, sol omzunda, kollarında ve bacaklarında olmak üzere 21 yerinden yaralandığı belirlendi.
Saldırganlardan birisi (İslam Ümmeti hareketinin üyelerinden Talmadge Hayer, genelde Thomas Hagan olarak tanınır) polis olay yerine ulaşamadan kalabalık tarafından linç edilmiştir; tanıkların belirlemelerine göre diğer iki saldırgan da hareket üyelerinden Norman 3X Butler ile Thomas 15X Johnson’dır Mart 1966’da, üç kişi suçlu oldukları kanıtlanarak müebbet hapse mahkûm edilmişlerdir.
(Hayer duruşma sırasında suçunu itiraf etti. Butler ve Johnson olmadıkları haricinde diğer iki saldırgan hakkında başka bir şey söylemedi. 1977 ve 1978 yıllarındaki tekrar yargılanma süresinde, suikasti planlayan veya gerçekleştiren isim verdi.
Sonradan Muhammed Abdul Aziz olarak tanınan Butler, 1985 yılında şartlı tahliye edildi; 1988’de İslam Ümmeti hareketine ait Harlem’deki caminin lideri oldu; masum olduğunu savunmaktadır Hapishanedeyken ismini Halil İslam olarak değiştiren Johnson, hareketi ve öğretilerini reddederek Sünnilik mezhebini seçti; 1987 yılında serbest bırakılmasından,
Ağustos 2009’daki ölümüne kadar suçsuz olduğunu savunmuştur. Sonradan Mücahit Halim diye tanınan Hayer ise 2010 yılında şartlı tahliye edildi.
Cenaze töreni 23-26 Şubat arasında Harlem’deki Unity Cenaze Evi’nde halka açık bir şekilde yapılan törene 14 ila 30 bin kişi katılmıştır 27 Şubattaki cenaze töreninde God in Christ Kilise’sinin dışarısında dolup taşan kalabalık için hoparlörler kurulmuştur, yerel bir televizyon kanalı da meydanı canlı olarak yayınlamıştır
Törene katılan sivil haklar liderlerinin arasında John Lewis, Bayard Rustin, James Forman, James Farmer, Jesse Gray ve Andrew Young vardı. Aktör ve aktivist olan Ossie Davis Malcolm X’i “parlayan kara prensimiz” şeklinde tanımlayan bir methiye düzmüştür.
Malcolm X, Hartsdale’daki Ferncliff Mezarlığı’na gömülmüştür Arkadaşları mezar kazanların küreklerini alarak cenazeyi kendileri gömmüştür.
Malcolm X’in ailesinin ve çocuklarının geçimini sağlayacak paranın toplanması için aktör ve aktivist olan Ruby Dee ile Juanita Poitier (Sidney Poitier’in karısı) tarafından Meşgul Anneler Komitesi (İngilizce: Committee of Concerned Mothers) kuruldu
Suikaste gelen tepkiler Malcolm X suikastine pek çok tepki yağmıştır. Martin Luther King, Jr., Betty Shabazz’a “kocasının şoke edici ve trajik suikastinden” dolayı üzgün olduğunu bildirmiştir:
Irkçılık problemlerine çözüm bulmak için yüz yüze görüşmeler yapmadığımız zamanlarda, her zaman Malcolm’a karşı derin bir sevgim vardı, probleme teşhis koyma ve problemi kökünden çözme konusunda muhteşem yeteneklere sahip olduğunu düşünürdüm. Kendisi görüşünü yansıtma konusunda başarılı bir konuşmacıdır ve karşı karşıya kaldığımız ırkçılık problemleri için mükemmel çabalar sarf ettiği inkar edilemez bir gerçektir
Elijah Muhammed 26 Şubattaki Kurtarıcı Günü’nde (İngilizce: Saviour’s Day, İslam Ümmeti hareketinin kuruluş yıldönümlerine verilen ad) yaptığı konuşmasında “Malcolm X vaazlarında bahsettiği yere gitmiştir” dedi Ayrıca, “Malcolm’un ölmesini istemiyorduk ve herhangi bir cinayet girişiminde bulunmadık. Fakat biliyoruz ki cahilce ve aptalca doktrinleri Malcolm’un sonunu getirmiştir.” diyerek cinayet ile ilgilerinin olduğunu yalanladı
Malcolm X’in arkadaşı olan yazar James Baldwin, suiksast haberini duyduğu sıralarda Londra’da bulunmaktaydı. Ardından röportaj verdiği gazetecilere “Siz yaptınız! Bu adamın ölümünden siz —ve sizin gibi beyaz üstünlüğünü çıkaranlar— sorumlusunuz. Suçlu değilsiniz ama siz yaptınız… Başlattıklarınız, akımlarınız ve bir kıtaya yaptığınız tecavüz ile tüm bunlar başladı.” şeklinde bağırmıştır
Komplo iddiaları Takım elbiseli ve papyonlu, gülen bir adam. Günlerce, suikastin nihai sorumlularının kim olduğu kamuoyunca tartışıldı. 23 Şubatta James Farmer (Irk Eşitliği Kongresi lideri), bir basın toplantısında suçun sahiplerinin İslam Ümmeti hareketi değil yerel uyuşturucu satıcıları olduğunu açıkladı Ayrıca, polis korumasının eksikliğini, suikastçıların Audubon Balo Salonu’na kolay girmelerini ve polisin olay mahalini koruyamamasını gerekçe göstererek NYPD, FBI ve CIA’yi suçladı
1970’li yıllarda kamuoyu, sivil örgütlere sızma ve düzenlerini bozma amacı taşıyan COINTELPRO ile diğer gizli FBI çalışmalarının 1950’li ile 1960’lı yıllarda sürdürüldüğünü öğrendi İslam Ümmeti hareketinin sekreteri olan John Ali’nin aslında gizli bir FBI ajanı olduğu ortaya çıktı Malcolm X ise bir röportajında, Ali sayesinde Elijah Muhammad ile arasındaki gerilimin arttığını itiraf etmişti Ayrıca John Ali’nin suikastten önceki gece, Malcolm X’i öldürmekten suçlu Talmadge Hayer ile bir toplantı yaptığı bilinmektedir
Kaynak; Wikipedia
Bir yanıt yazın