Kommagene Krallığı, Antik Çağda, Orta Anadolu’nun güneyinde krallık. Batıda Kilikya ve kuzeyde Kapadokya ile çevriliydi. Doğu sınırını Fırat Nehri çiziyordu. Bugünkü Adıyaman, Gaziantep ve Kahramanmaraş illerini kapsıyordu.
Asur kaynaklarında Geç Hitit döneminde Kummuh olarak anılan Kommagene Büyük İskender’den sonra Selevkosların egemenliğinde kaldı. Bulunduğu bölgenin Toros Dağlarındaki çeşitli yolların kavşak noktası olması Kommagene Krallığı’na, Roma ve Part imparatorluklarının arasında stratejik bir konum kazandırıyordu. Kommagene Krallığı Milattan Önce yaklaşık 162’de, çökmekte olan Selevkos İmparatorluğu’ndan ayrılarak bağımsız bir devlet oldu. Samosata (Samsat) bu küçük krallığın başkentiydi. Partlara karşı Romalıların gücünden ustaca yararlanan Kommagene kralı I. Antiokhos döneminde (MÖ y. 69- MÖ y. 34) krallığın gücü doruğuna ulaştı. Antiokhos adını yaşatmak için Nemrut Dağı’nın tepesine anıtsal heykellerle süslü görkemli bir mezar tepesi yaptırdı. Ancak Kral I. Antiokhos, Romalı komutan Lucullus’a boyun eğmek zorunda kaldı.
Kommagene Uygarlığı’nın ortaya çıkışı bir tesadüftür. Osmanlı İmparatorluğu Toros ordularında görevli Alman subay Helmut Von Moltke’nin 1838 yılındaki bir görev gezisi sırasında devasa heykelleri görmesi ve bu keşfin Prusya kraliyet ailesine bildirmesi sırasında devasa heykelleri görmesi ve bu keşfini Prusya kraliyet ailesini bildirmesi üzerine olay Almanya’da yankı buldu. 2150 metre yükseklikteki bu heykellerin sırrını çözmek için ilk keşif gezisi 1882 yılında Otto Puchstein ve Karl Sester tarafından yapılır. Sistemli arkeolojik kazılar 1938 yılından sonra başlar. Kommagene Uygarlığı’nın gerçek anlamda ortaya çıkması ömrünü bu işe adayan Alman Karl Dörner ile Amerikalı Theresa Goel ‘in fedakarane çalışmaları ile mümkün olmuştur. Theresa Goel’ın vasiyeti üzerine öldükten sonra cesedi yakılarak klleri Nemrut Dağı, Anıt mezarı üzerine serpildi.
1838 yılından itibaren başlayan kazılar aralıklarla 1985 yılına kadar devam etti. 1953 yılında bu uygarlıkla ilgili çok sayıda kitabe ve eser ortaya çıkarıldı. Bu eserler içinde taşınabilenler civar illerin müzelerinde muhafaza altına alındı. Bugün Gaziantep müzesinde Kommagene uygarlığına ait birçok eser sergilenmektedir.
Kommagene uygarlığından kalan eserlerde iki önemli sonuç çıkarmak mümkündür. Birincisi, Kommagene Kralları ve krallık ailesi adlarına muhteşem anıt mezarlar yaptırarak ölümsüzlüklerini ilan etmek istemişlerdir. İkincisi ve önemlisi, Kommagene Kralları birçok halkın kralları olduğu gerçeğini kabul ederek, bölge halkının dini liderleri ile barış içinde yaşadıklarını ifade etmek üzere, her fırsatta tokalaşma seremonilerini kabartma heykellere resmetmişlerdir. 2000 yıl önce kurulan bu uygarlığın başarısı da krallık yönetimlerinin, bölge halkı ile barış içinde yaşamak istemesinde aramak mümkündür.
Kommagene uygarlığı derinlemesine araştırmaya değer zenginliklerle doludur.
Kommagene Krallığı MS 17’de Roma’nın egemenliğine girene değin bağımsızlığını, istikrarsız bir biçimde de olsa sürdürdü. III. Antiokhos’un ölümünden sonra, bölge Tiberius zamanında Romalılar’ın eline geçti. 38-72 arasında bir canlanma dönemi yaşandıysa da, daha sonra, Vespasianus döneminde Kommagene Roma’nın Suriye Eyaleti’ne katıldı.
Krallık
Bu hanedan mensuplari batıda Kilikya ve Kuzey’de Kapadokya bölgelerinde MÖ 290-MÖ 163 arasında Selevkoslar devleti için bir satrap olarak bulunmuşlar ve Partlilar hükümdarları ve İskitler ile yakın akrabalık bağları olduğunu ileri sürmüşlerdi. Selevkoslar devleti çözülmeye başladığında MÖ 163’te yöresel satrap olan Ptolemaios, Selevkoslar Kralı Antiokhos IV Epifane öldüğünde bağımsızlığı ilan edip Kommagene Krallığı’nı kurdu.
Bu krallık MÖ 163- MS.72 arasında, son dönemlerinde iki defa Roma İmparatorluğu tarafından ilhak edilerek Kommanege Krallığı olarak hüküm sürüdü. Bu krallardan I. Mitridat Kallinikos büyük propagandalarla Helenistik hanedanlarla bağlantısını ilan edip Helenistik Suriye’li prenses “Laodice VII Thea” ile evlendi. Böylece Commangene hanedanı hem Persler ve hem de Helenleri asıl kabul etmekteydi. Oğlu I. Antiokhos Theos isim yapmak için büyük yatırım ve uğraşlarla Nemrut Dağı tepesinde devasa büyük heykellerle süslü olan görkemli bir mezar tepesi yaptırdı.
- MÖ 163 MÖ 130 Ptolemaios
- MÖ 130 MÖ 100 II. Sames (Ptolemaios’un oğlu)
- MÖ 100 MÖ 70I. Mitridat KallınikosII. (Sames’in oğlu) Lakabı – Kallınikos “Fil-helen”, “Fil-Roma”
- MÖ 69 MÖ 40I. Antiokhos TheosI. (Mitridat Kallinikos’un oğlu) Lakabı: “Epifane”, “Fil-Roma”, “Fil-Helen”
- MÖ 40 MÖ 38 II. AntiokhosI. (Antiokhos’un oğlu )
- MÖ 38 MÖ 20 II. MitridatII. (Antiokhos’un kardeşi)
- MÖ 20 MÖ 12 III. MithridatII. (Antiokhos ile II. Mitridat’ın yeğeni)
- MÖ 12 MS 17 III. AntiokhosIII. (Mitridat’ın oğlu)
- MS 17 MS 38 Roma İmparatorluğu’na ilhak
- MS 38 MS 40 IV. AntiokhosIII, (Antiokhos’un oğlu) Lakabı “Epifane”. Bağımlı devlet
- MS 41 Roma İmparatorluğu’na ilhak
- MS 41 MS 71 IV. Antiokhos IV. Antiokhos ve karısı “İotape” birlikte idare. Bağımlı devlet
- MS 71 Roma İmparatorluğu’na ilhakı ve “Suriye” eyaletinin bir parçası
Roma İmparatorluğu tarafından ilk defa ilhak edilip bağımsızlığı kaybetmesi MS 17’de III. Antiokhos’un ölümüyle bu krallığın Roma İmparatoru Tiberius tarafından imparatorluğa ilhak edilmesiyle oldu. MS 38’de Roma İmparatoru Caligula MS.17’de ölen kralın oğlu olan IV. Antiokhos’a Kommagene krallığını MS.38’de geri verdi ve Toroslar’da ıssız alanları da bu krallığa ekledi. Fakat MS 41’da bundan çayarak tekrar krallığı Roma’ya ilhak etti. Sonra Roma İmparatoru olan Claudius tekrar Commagene Krallığı’nı IV. Antiokhos’a geri verdi ama Kommagene Krallığı artık bağımsız değil bir teba devlet idi. MS 38-MS 71 arasında IV. Antiokhos ve karısı “İotape” bu bağımlı Kommagene Krallığı’nda hüküm sürdüler. MS 72 Roma İmparatoru Vespasian bu krallığı ilga ederek topraklarını “Suriye” eyaletine bağladı.
Antik dünyanın küçük ancak güçlü ülkesi Kommagene, baba tarafı Pers krallarından “Krallar Kralı olarak anılan Darius’a ile, anne tarafı Makedonya Hükümdarı Büyük İskender ile akraba olan bir prensin oğlu Mithradates Kallinikos tarafından, M.Ö. 109 yılında bağımsız bir krallık olarak kurulmuş. Farklı topluluklardan meydana gelen ve ayrı inanç ve kültürlere sahip Kommageneliler arasındaki birliği sağlamak konusunda büyük başarı sağlayan Mithradates Kallinikos, tanrılarla olan bağını kuvvetlendireceği ve böylece ulusunu barış içerisinde yaşatacağı inancıyla ülkesinin çeşitli yerlerinde tapınaklar yaptırmış.
Nemrut Dağı. Adıyaman, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin batısında yer alan, tarih sahnesindeki yeri ilk insanlara dek uzanan, pek çok değişik medeniyete merkezlik etmiş bir kültür ve turizm kenti.
Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Adıyaman toprakları üzerinde, insanlık tarihinin bütün evrelerine dair bulgular ele geçirilmiş. Bölge, dünyanın 8. harikası olarak anılan Nemrut Dağı eserleri, Kommagene uygarlığının kalıntılarına ev sahipliği yapıyor. Adıyaman’da mutlaka yapmanız gereken şeylerden biri Nemrut’ta gündoğumunu izlemek. Ayrıca vakit bulabilirseniz Adıyaman’ın tarihi çarşılarını gezmenizi öneririz. Tarihi çarşı Oturakçı Pazarı’nda yöreye özgü halı, kilim, cicim, heybe gibi el sanatları ürünleri ile turistik eşyalar satılıyor.
Dünyanın Sekizinci Harikası. Doğu ve Batı Medeniyetleri’nin, 2150 m. yükseklikte muhteşem bir piramitteki kesişme noktası, dünyanın sekizinci harikası Nemrut, yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle, UNESCO Dünya Kültür Mirasında yer alıyor.
Tanrıların Dağı Nemrut. Nemrut Dağı, üzerinde barındırdığı dev heykellerin ve anıt mezarın yanı sıra, dünyanın en muhteşem gündoğumu ve gün batışının seyredilebildiği yer olmasıyla da ilgi çekici. Her yıl binlerce insan gündoğumu ve gün batışını seyretmek için Nemrut Dağı’na tırmanıyor. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası olarak ilan edilen Nemrut Dağı, çevresindeki Kommagene Uygarlığı eserleri ile birlikte ülkenin önemli Milli Parklarından biri. Nemrut Dağındaki dev heykeller ve tümülüs, Arsameia (Eski Kale), Yeni Kale, Karakuş Tepesi ve Cendere Köprüsü Milli Park sınırları içerisinde yer alıyor.
M.Ö. 1. yüzyıl başlarında kurulan Kommagene Krallığı, Partlarla İskitler’in soyundan geliyor. Kral Antiochos’un tümülüsü ilk göze çarpan yer. Kralın kemiklerinin ya da küllerinin kayaya oyulmuş bir yere konulduğu ve 50 metre yüksekliğinde ve 150 metre çapındaki tümülüs ile örtüldüğü anlaşılmakta. Tümülüs girişi kuzey yönünde, burayı koruyan kartal heykelleri iki yanda yer alıyor. Tepenin dört tarafındaki kayalar oyularak teraslar oluşturulmuş. Güney terası kaydığı için bugün görülmüyor. Heykeller tümülüse arkalarını dönmüş durumda sıralanıyor. Gövdeler 10 metre kadar yüksekte ve koltukta oturur durumda.
Soldan sağa doğru Apollon, Mithra, Helios, Hermes, Kommagene’nin bereket tanrıçası Tyche-Fortuna, baş tanrı Zeus, Oromasdes, Kral Antiochos, Herakles, Ares heykelleri görülüyor.Kommagene Krallığı’nın başkenti Arsameia bugünkü adı Kocahisar olan eski Kahta Köyü’nde. Arsameia’da bulunan Grekçe bir yazıt, I. Antiokhos’a hitaben yazılmış ve babasının burada gömülü olduğu, kendisine ve atalarına nasıl törenler yapılması gerektiğini bildiriyor.
Arsameia’nın 2-3 km. ötesinde Cendere Çayı üzerinde halen kullanılan tarihi köprü 4 Kommagene kenti tarafından imparator ve karısının onuruna yapılmış. Köprünün 10 km. ötesindeki Karakuş Tepesi’nde Nemrut Dağı’ndaki tümülüs gibi Kommagene Krallığı’ndan kalma, kraliyet kadınlarının mezarlarının bulunduğu sanılıyor. Tümülüsün etrafında sütunlarda boğa, kartal ve aslan heykelleri bulunuyor. Her yıl Haziran ayında Kommegene Festivali yapılıyor. Nemrut’taki dev heykellerin yüksekliği on metreyi buluyor.
Doğu Teras.Kommagene ülkesinde güneşin doğuşunu ilk gören yer olan doğu terasına sert kayalardan oyulmuş merdivenli yollardan çıkılıyor. Doğu terası; tanrılar galerisi, atalar galerisi ve sunaktan oluşuyor. Tanrılar galerisindeki devasa tanrı heykelleri anıt mezara sırtını dönmüş biçimde sıralanmış.
Tanrılar galerisinin beş heykelinden biri olan Antiochos, güney uçta ilk sırada yer almakta. Kendisini tanrılarla aynı kategoride gören Antiochos heykelini bu sıralamaya dahil etmiş. 2. Heykel Kommagene-Fortuna Latince’de şans, uğur, bereket anlamını taşır. Heykeller arasında en uzun olan 3. Heykel Zeus-Oromasdes, Tanrılar tanrısı Kronos’un oğlu, baş tanrı ve gökler hakimi. Heykel Apollon-Mithras, Anadolu mitolojisinde baş tanrı Zeus’un oğlu olup ışık ve güneş tanrısı. Kuvvet ve kudretin sembolü olan Herakles Anadolu’da Herkül adıyla anılır.
Nemrut’ta iki bin yıldır güneşin doğuşunu ve batışını 2150 metre yükseklikten izleyen dev heykellerin ihşitaşamı büyüleyici…
Antiochos-Herakles tokalaşma steli, Kommagene Krallığı’nın doğu ve batıyı (Grek ve Pers) birleştirme idealinin sembolü olarak kabul ediliyor.
Batı Teras-Kuzey Teras. Muhteşem bir gün batımının izlenebildiği, doğu terasına benzer şekilde yapılmış batı terasında, tanrılar galerisindeki heykel sıralaması ve heykellerin arkasındaki kült yazısı bazı detaylar hariç aynı. Doğu terasından farklı olarak, tanrılar galerisinin kuzey ucunda, dördünde Kral Antiochos’un tanrılarla selamlaşması, diğerinde aslan figürü bulunan, kumtaşından yapılmış beş kabartma (rölyef) bulunuyor. Aslan horoskop olarak bilinen kabartma, 25.000 yılda bir meydana gelen astrolojik bir olayın sembolize edilmiş hali.
Doğu ve Batı terasın her ikisinde de tanrı heykellerinin tahtlarını oluşturan taş blokların arkasında Grek harfleriyle yazılmış 237 satırlık uzun bir kült yazıtı Nomos bulunuyor.
Batı ve doğu teraslarını birbirine bağlayan 100 metre uzunluğunda bir tören yolu. 80 metre uzunluğunda tamamlanmamış stel kaideleri bulunuyor.
Nemrut Dağı tepesindeki tanrı heykellerinin arasında yer alan Kommagene kralı Antiochos’un heykeli, kralın kendine tanrısal özellikler atfettiğinin göstergesi olarak kabul ediliyor.
Cendere Köprüsü. Kahta Çayı’nın bir kolu olan Cendere Çayı’nın daraldığı yerde iki ana kaya üzerinde tek kemerli olarak yapılan Cendere Köprüsü yer alıyor. Köprü sütunları üzerindeki kitabeye göre Kommagene şehirleri tarafından Roma İmparatoru Septimus Severus (MS 193-211) ile karısı ve oğulları onuruna yaptırılmış.
Yeni Kale. Adıyaman’a 60 km. uzaklıkta Kocahisar köyü yakınında yer alıyor. Kommageneler tarafından inşa edilen Yeni Kale, karşısındaki Arsameia ile birlikte kullanılmış. Romalılar ve ardından Memluklular tarafından restore edilen Kale, en son 1970’lerde kısmen onarılmış. Kale içinde çarşı, cami, zindan, su yolları, güvercinlik kalıntıları ve kitabeler bulunuyor. Kale’den Nymphois’e inen su yolu bir tünelle Arsameia’ya bağlanmış. 80 metreyi bulan bu yolla halen suya ulaşmak mümkün.
Perre Antik Kenti. Kuyucak yolu üzerindeki Pirin Köyü’ndeki kalıntılar 200 civarındaki kaya mezarı ve yerleşim yerine sahip. Antik çağdan kalan bu nekropol ve çevresi Kommageneliler döneminde önemli bir yerleşim merkezi olmakla birlikte, asıl Romalılar döneminde gelişmiş bir kent. Kaya mezarlarının girişleri kabartmalarla süslü ve birbirine geçiş mümkün.
Gerger Kalesi. Kahta’ya 85 km. uzaklıkta bulunan, tarihi Geç Hitit dönemine dayanan kale, Fırat nehrinin batı yakasında yer alıyor. M.Ö. 2. yüzyılda Kommageneliler’in atası olan Arsamez tarafından kurulmuş. Sarp kayalar üzerine, Aşağı ve Yukarı Kale olmak üzere iki bölümde inşa edilen Gerger Kalesi’nin batı surlarında Kral Samos’a ait bir kabartma bulunuyor. İslami dönemde de kullanılan kale içerisinde cami, dükkanlar ve su sarnıçları yer alıyor.
- Yeşil Kahveyi Biliyormusunuz? - 2 Aralık 2023
- Seni Çok Özledim Ey Yar - 18 Ekim 2023
- İmam Gazali’nin İlahi Aşk Tarifi - 13 Ekim 2023
Bunu Paylaş:
- Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- X'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Pinterest'te paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Linkedln üzerinden paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Tumblr'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Telegram'da paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
- Yazdırmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)