Keçecizade Mehmet Fuat Paşa (1814 İstanbul – 1868 Nice), Osmanlı devlet adamı. Tanzimat döneminin önde gelen üç siyasi liderinden biridir. Abdülaziz saltanatında 22 Kasım 1861 – 6 Ocak 1863 ve 3 Haziran 1863 – 5 Haziran 1866 dönemlerinde iki kez sadrazam ve toplam on yıla yakın Hariciye Nazırlığı (dışişleri bakanlığı) yapmıştır. Siyasi başarılarının yanı sıra keskin zekâsı ve nükteleriyle ün kazanmıştır.Tanınmış şair ve alim Keçecizade İzzet Molla’nın (1785 İstanbul-1829 Sivas) oğlu, Rumeli Kazaskeri Mehmed Salih Efendi’nin torunudur. Annesi Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın torunlarındandır.
Baba ve atalarını izleyerek ilmiye mesleğine girdi; müderris (medrese hocası) diploması aldı. yanı sıra yeni kurulan ve Fransızca eğitim verilen Tıbbiye Mektebi’nde okudu.
Zekâsını takdir eden Koca Mustafa Reşid Paşa’nın teşvikiyle siyasi kariyere başladı. Babıali Tercüme Kalemi’ne girdi. 1843’te Portekiz, daha sonra Bükreş’de Romanya ve Petersburg Rusya elçiliklerinde bulundu. 1852’de Mısır idaresinin reformuyla ilgili müzakereler için Kahire’ye gönderildi. Kırım Savaşı’nın en kritik dönemlerinde Hariciye Nazırlığı yaptı. Paris Barış Antlaşması müzakerelerinde bulundu.
1854’ten itibaren tanzimat reformlarını planlamakla görevlendirilen Meclis-i Ali-i Tanzimat üyeliğinde ve birkaç kez başkanlığında bulundu. Fransa’ya yakın politikasından dolayı İngiltere’nin baskısıyla 1856’da dışişleri bakanlığından uzaklaştırıldı ise de 1858’de yeniden bu göreve geldi.
1860’ta çıkan Suriye ve Lübnan isyanını bastırmakla görevlendirilerek Şam valiliğine atandı. Bu görevinde eski Şam valisi ve Arabistan ordusu müşiri Ahmed Paşa ile Şam eşrafından birçok kişiyi idam ettirdi. Bu olaydan sonra “Ben ömrümde bir tavuk kesmemiş ve bir kuş vurmamış iken cenabı hak bakınız nelere alet etti” diyerek üzüntüsünü belirttiği rivayet edilir
İktidar Dönemi
Abdülaziz’in tahta geçişini izleyen sekiz yılda sadrazamlık ve hariciye nazırlığı, iki yakın müttefik ve dost olan Âli Paşa ile Fuat Paşa arasında birkaç kez el değiştirdi. Fuat Paşa 22 Kasım 1861 – 5 Ocak 1863 ve 1 Haziran 1863 – 4 Haziran 1866 tarihleri arasında 2 dönemde toplam 4 yıl sadrazamlık yaptı. Bunun yanı sıra seraskerlik (başkumandanlık) görevinde bulundu.
1866’da Padişahın Mısır Hıdivi Tevfik Paşa’nın kızıyla evlenmesine itiraz ettiği için sadrazamlıktan azledildi. Bir süre açıkta kaldıktan sonra 1867’de yeniden Hariciye Nezaretine atandı. Kışı geçirmek için gittiği Fransa’nın Nice kentinde vefat etti.
Fuat Paşa yolculuğundan sağ dönemeyeceğini hissediyordu. Nitekim gidişinden önce dostu Abdurrahman Sami Paşa’ya rica edip kitâbesini hazırlatmıştı. Bu mersiye şöydir:
Ey zâir-i sahip nefes,
Hubb-u sevdâdan meyli kes,
Dünyada kalmaz hiç kes,
Allah-ü bes, bâki heves.
Her ten biter bir derd ile,
Geh germ ile geh serd ile,
Uğraşmaya bir ferd ile,
Değmez bu dünyay-ı ahes.
Ben Fuad-ı asr idim,
Mesned-i ruh-u devlet idim,
Nakş-ı Hümayun sadr idim,
Gösterdi cahr ruyu âbes.
Dil hata oldu bir zaman,
Tedrîç ile bitti tüvan,
Uçtu nihâyet mürg-ü cân,
Çünkü harâb oldu kafes.
Fuat Paşa zayıf ve çok uzun boylu idi. İbnülemin’e göre
“Kaddü kametde [boy pos] olduğu gibi talakatı lisaniyede, zerafetde, şetaretde, nükteperdazlıkda, hazır cevablıkda, pervasızlıkda da babasının tam varisi idi… Hazır cevablığı, cür’et ve cerbezesi, her şeyde sürat ve serbestiyi iltizam etmesi, aleyhinde söylenen sözlere kulak vermiyerek yalnız varacağı noktayı nasbı nazar eylemesi, muvaffakiyetini teshil etdi [kolaylaştırdı].”[2]
Başka bir yazara göre “tamamiyle Avrupa tabı ve meşrebine malik, gayet latifegû [esprili], Paris’lilere taş çıkarırcasına zarif bir zat” idi. Yaşamının son döneminde “baston ve çaket gibi Avrupa âdat ve usuline ziyade taklid buyurması” eleştirildi.
Üçüncü Napoleon Fuat Paşa hakkında şöyle der; “Hiç bir mevzu yoktur ki, onu Fuat Paşa kadar zarif ve veciz anlatabilen bir diplomat dünyanın başka bir yerinde bulunsun.”
Fuat Paşa Mevlevi tarikatine mensuptu. Eşinin ailesinin Antakya’lı ve Nusayri olduğunu Ahmet Cevdet Paşa Maruzat’ında belirtir.
Fuat Paşa’nın Şehzade Camii karşısında muhteşem bir konağı vardı. Bu yapı 11 Aralık 1864 gecesi yanmış ve Paşa, Sadrazam Yusuf Kamil Paşa’nın Sirkeci Demirkapı’daki konağına taşınmıştı. Bir süre sonra bu konak da yandı. Bu felaket üzerine Padişah Abdülaziz Beyazıt’ta bugün İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi olarak kullanılan kâgir binayı yaptırarak paşanın kullanımına tahsis etti. Ancak bu konak 1867’de Maliye tarafından müsadere edildi.
İbnülemin, yangın ve müsadere olaylarından bahsederken Fuat Paşa için “dünyada ellibeş sene temekkün ettiyse de mekân sahibi olamadı” demektedir.[3]
Başka bir kaynağa göre ise Paşa’nın Küçük Çamlıca’da yazlık bir köşkü olduğu, 1852 tarihinde oğlunun ölümü dolayısıyla buradan ayrılıp Bebek’teki Hekimbaşı Yalısı’na taşınması üzerine bunun boş kaldığını bildirmektedir. Paşa’nın ölümünden sonra varislerine intikal eden köşk bugün mevcut değildir.
İstanbul Sarıyerdeki Fuat Paşa yalısının kendisiyle bir alakasının olup olmadığı bilinmemektedir.
Kaynak;Vikipedia İnal, İbnülemin Mehmet Kemal, (1964) Son Sadrazamlar 4 cilt, Ankara: Millî Eğitim Basimevi, (Dergah Yayinevi 2002) s. 162.
Bir yanıt yazın