İpek yolu hakkında bilgi verilirken, öncelikle bu yolun tarihsel süreçteki öneminden bahsetmek gerekmektedir. Tarihsel süreçte ülkeler arasında kullanılan en önemli ve değerli ticaret güzergahlarından biri olan İpek yolu; aynı zamanda hem farklı dinlerin, hem farklı fikirlerin, hem farklı kültürlerin hem de farklı ülkelerin ordularının birbirleriyle etkileşimde bulunabildikleri çok özel bir yapılanma olarak da adlandırılabilmektedir.
İpek yolunun kullanımı boyunca, pek çok gezgin ve bilge de aynı şekilde bu yoldan geçerken etrafındakilerle bireysel ve kültürel deneyimlerini paylaşabilmiş; böylelikle kıtalar arasında çok önemli gelişmeler de yaşanabilmiştir.
İpek yolu inşa edildikten sonra uzunca bir süre sadece ticaret amaçlı bir kullanılan bir yol olsa da, süreç ilerledikçe çok daha farklı aktiviteler için de tercih edilen bir güzergah haline gelmiştir. Ticaret amacıyla kullanıldığı dönemlerde, Doğu’da o dönemlerin en önemli ticaret kaynağı ipek ve baharat Çin vb. ülkelerden alınarak Roma’ya ve Mısır’a iletimi sağlanmaktaydı. Zaten İpek yolunun ismi de sürekli bu yol üzerinden ticareti yapılan değerli ürün ipekten gelmektedir.
İpek yolunun tarihi geçmişine daha detaylı bakıldığında, 1500 yıllık bir geçmişe sahip olduğu göze çarpmaktadır. Bu 1500 yıllık süreç uzun bir kıtalar arası deneyim süreci olduğundan; bahsedilen süreçte pek çok devlet yıkılmış, pek çok devlet kurulmuş, bu yaşananlara da İpek yolu birebir tanıklık etmiştir.
Aynı zamanda İpek yolunun başlangıç ve bitiş noktası da çok uzun bir mesafeyi ve pek çok devletin egemenlik alanlarını kapsadığından her devletten bir nebze kendisine bir şeyler katabilmiştir. İlk kuruluş amacı ve hizmet süresi ürünlerin bir bölgeden diğerine, bir milletten diğerine taşınmasıyla kısıtlıyken belirli süreçlerde içinden geçtiği devletlerin çatışmaları ve münasebetleri neticesinde yeni bir döneme girdiği de söylenmektedir.
İpek yolunun yeni dönemleri
Bu yeni dönem denilen süreçler 5. YY. ile 8. YY arasını kapsamaktadır. Bu dönemde ticari ilişkilerin devletler arasında gelişmesi, büyük güç sahibi olan imparatorlukların yıkılarak yerini daha küçük devletlere bırakması ve Kavimler göçünün yaşanmasıyla birlikte otomatikman İpek yolunun jeopolitik önemi de kat be kat artmıştır.
Bahsedilen süreçlerde iyice ünlenen İpek yolundan taşınan baharatlar, türlü ticaret ürünleri ve en değerli ürün olan ipek, Çin’den taa Avrupa’ya kadar ulaşarak Batı cephesindeki ulusların arasındaki siyasal ve kültürel ilişkilerin perçinlenmesine ve iyileştirilmesine dair çok iyi bir adım olmuştur.
Bununla birlikte Doğuda var olan kültür yapısının batıdakiyle çok farklı olması, İpek yolunun kullanıma açılmasından sonra kendini tanıtma imkanı bulabilmiş ve Batıdakiler Doğunun kültürel yapısını ve alışkanlıklarını, Doğudakiler de Batıdakilerin kültür yapısını ve alışkanlıklarını öğrenebilme şansı yakalayabilmişlerdir. Bu durum günümüze kadar gelen uygar medeniyet seviyelerinin oluşmasında çok önemli bir ilk adım niteliğindedir.
Ayrıca İpek yolunun diğer etkilerine bakıldığında, güzergahı üzerinde bulunan tüm devletlerin hem ekonomilerinin, hem siyasi yapılanmalarının hem de detaylı olarak kültürel kimliklerinin zaman içerisinde gelişerek şekillenmesine ve pozitif anlamda gelişmesine çok büyük imkanlar yarattığını da söylemek mümkündür. İpek yolundan uzun yıllarca geçirilen porselenler, değerli taşlar, baharatlar ve ipek malzemeleri sadece birer ticaret ürünü gibi gözükseler de aslında devletlerin tüm yapılanmaları açısından aktif rol oynayabilecek hale gelmişlerdir.
Tüm bu faydalarına ve uluslar arasında sağladığı katkılara rağmen, İpek yolu da zaman geçtikçe bir takım değer kayıplarına uğramaktan da kurtulamamıştır. Özellikle 13. yüzyılda gerçekleşen Moğol istilalarının sonrasında, kullanımı daha da artmış olmasına rağmen kullanım koşullarına getirilen yüksek meblağlı vergiler dolayısıyla tercih edilme skalası bir hayli düşmüş ve popülaritesini mecburen yitirmeye başlamıştır.
Ancak bu ticaret yoluna asıl vurgun, 16. yüzyıldan sonra Portekiz devletinin Çin’le olan ticari ilişkilerini deniz yolu ile yapmaya başlamasıyla olmuştur. Gittikçe daha az kullanılmaya başlanan İpek yolu, bu sürecin devamında dünya üzerinde bir kaç petrol kaynağının keşfedilmesiyle ve de artık bu tip önemli ticaret yollarının daha çok turistik amaçla kullanımının ortaya çıkması İpek yoluna esas amacı için kullanım sıklığını önemli ölçüde düşürmüştür.
İpek Yolu’nun günümüz koşullarında önemi
Günümüz dünyasında İpek Yolu artık tamamen turistik amaçlı öğrenilecek bir yol olmuştur. Batılı devletler, İpek yolunun uzanış güzergahında kalan Doğuya ait tüm mistisizmi öncelikle detaylı ansiklopedilerde ve kitaplarda anlatmışlar, bu kaynakları okuyan çoğu turist de bölgeyi canlı görmek adına burada bir turizm faaliyeti akışı oluşturmuşlardır.
Bu bölgeye yapılan en büyük turistik gezintinin ismi “Marco Polo’nun İzlerinin Peşinden”dir ve bu ismin altında pek çok ülkeden turist İpek yolu güzergahını gezdirilmektedir. Konuyla alakalı en atik davranan ülke Çin olmuş ve 1970lerden itibaren turistleri kabul etmeye başlayarak ülkesi için çok büyük bir turizm kaynağı olacak İpek yolu güzergahında bulunan kültür anıtlarını restore ederek resmi makamlara bağlamış, böylelikle turistlik adına pek çok bölgede gezilip görülecek alanlar oluşturulmuştur.
Türkiye’de ise İpek yolunun güzergahında olan 11 farklı kervansaray Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilerek hem ülkemizden hem de yurt dışından pek çok turisti ağırlamak üzere hizmete sunulmuştur. Bahsedilen bu hanlar Susuz Han (Burdur’da bulunur), Sultan Hanı (Aksaray’da bulunur), Alara Han (Antalya’da bulunur), Sarı Han (Nevşehir’de bulunur), Alay Han (Aksaray’da bulunur), Çardak Han (Denizli’de bulunur), Şarapsa Han (Antalya’da bulunur), Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı (Malatya’da bulunur), Ak Han (Denizli’de bulunur), İncir Han (Burdur’da bulunur) ve Ağzıkara Han (Aksaray’da bulunur) yıl içerisinde pek çok turisti ağırlayabilmektedir.
İpek yolunun geçmiş olduğu bölgelerde bir takım arkeolojik kazılar yapıldıktan sonra, bu yolun gidişatında yaşanmış olan hayat şartları da ortaya çıkartılmıştır. Örneğin; Taklamakan Çölü’nde yapılan turistik gezilerde pek çok mağara kalıntısına ve şehirlerden kalma harabe yapılara rastlamak oldukça mümkündür.
Bir yanıt yazın