İmam-ı Yusuf’un Nasihatleri
İmam-ı Ebu Yusuf’un annesi oğlunun bir meslek sahibi olmasını, ilerde kimseye muhtaç olmadan geçinmesini istiyordu. Bu sebeple oğlu meslek öğrensin diye terzinin yanına vermişti. Ancak İmam-ı Azam Hazretleri Ebu Yusuf’taki ilim tahsil etme aşkını görünce, onu yanına aldı. Ona ilim öğretti. En son olarak da İmam-ı Ebu Yusuf’un yazdığı “Kitabü’l Haraç’ta geçen şu nasihatleri tutmasını tavsiye etti.
Halkla ilişkilerde “Samimiyet ve Vakar”
- Sakın hiç kimseyi küçük görme. Vakarını koru ve herkese hürmet göster. İnsanlar ile fazla içli dışlı olma, işleri olduğunda onlar seni arayıp bulsunlar.
- Seni ziyarete gelenleri güler yüzle karşıla. Onlara iyi davran ve sorduğu sorulara cevap ver. Cevabı kısa tut, uzatıp ilaveler yapma. Çünkü uzun cevap soru sahibinin aklını karıştırır.
- (Fıkıh) Bilgilerini derinleştirmek, ilim ve anlayışlarını artırmak maksadı ile sana müracaat eden talebelerin, ilme karşı rağbetlerini artırmak için her birine evladınmış gibi davran, onlara yardımcı ol.
- Âlimi çok olan bir beldeye vardığın zaman, halkı etrafına toplamaya çalışma. Sen de oranın sakinlerinden biri ol. Böyle yaparsan senin orada bir mevki kazanmak için gayret etmediğini bilirler. Böyle yapmazsan, o memleketin âlimleri seni, mezhebini eleştirirler. Halkı sana karşı kışkırtırlar.
- Eğer, âlimlerden sana belirli meseleleri soranlar olursa cevabında onlara her hususu açık delillerle anlat. Onlara verdiğin cevaplar üzerinde münakaşa ve münazara etme.
- Kötülüğünü bilsen bile hiçbir insanı kötü yad etme. O insanda bile iyilik, hayır ve salah ara. İnsanları iyi halleriyle an. Ancak o insanı kötülüğü din hususunda olursa ve sen bu hali görürsen, diğer insanlara bunu söyle ki yanılarak ona tabi olmasınlar ve fenalıklarından sakınsınlar.
- Herhangi bir yerde insanların içinde bulunduğun zaman, sana hürmet edip öne geçirmedikçe kendiliğinden ön saflara geçme. Aynı şekilde hürmet görmez ve teklif almazsan öne geçip imamet yapma.
Vizyon belirlemede “Asalet ve Duruş”
- Önce ilim tahsil et, sonra helalinden servet temin et, daha sonra da evlen. Çünkü ilim tahsil ettiğin sırada hayatın kazanmaya çalışırsan ikisini bir arada yürütemez tahsilini yarım bırakmak zorunda kalırsın. İlim tahsilinden önce kazanacağın servet ise seni dünya işleriyle meşgul olmaya teşvik eder. Bu durumda vaktin boşa gider. İlim tahsil etmeden evlenirsen çoluk çocuğa karışırsın. Onların ihtiyaçlarını temine çalışırken ilim tahsilini bırakmak zorunda kalırsın.
- 10 sene, kazançsız ve azıksız kalsan bile ilim tahsil etmekten geri durup, yüz çevirme. Çünkü tahsilden yüz çevirmen halinde yine geçim sıkıntısı çekmen muhtemeldir.
- İlmi bir konuyu çözerken etraflıca mütalaa et. O konuyu içi ile dışı ile çözmeye, ıslah etmeye çalış.
- Münazara ettiğin meclislerde, asla korku ve endişe içinde konuşma. Çünkü bu hal, meseleyi geniş bir şekilde kavrama ve anlama kabiliyetine noksanlık getireceği gibi diline ve ifade kuvvetine ağırlık verir.
- İşlerini, o işten anlayan ehil kişilere havale et. Eğer böyle yaparsan bilgiye, tecrübeye ve ihtisasa olan itimadın ve hürmetin artıp sağlamlaşır. Ayrıca, böyle davranmakla ihtiyaçlarını kolay temin etmiş ve menfaatini korumuş olursun.
- Makam ve mevki peşinde koşan, halk arasında günlük ve basit işlere dalarak, bu yolla kendilerine şöhret ve dünya menfaati sağlamak isteyen kimselerin söz ve sohbetlerine katılma. Onların aralarına da girme. Çünkü öyle kimseler, senin haklı olduğunu bilseler dahi bunu söylemezler. Şarlatanlıkla seni susturmaya ve mahcup etmeye kalkarlar.
- İlim adamları ile fıkhî meselelerde bir mecliste oturup konuşmak istersen, oraya iyice hazırlanarak git. Bildiklerini bütün incelikleri ve delilleriyle söyle. İyi bilmediğin meselelerden bahsetme. Eğer bahsedersen, isabetsiz ve haksız olarak karşındaki kimseyi senden daha alim sanırlar.
- Katıldığın mecliste sorulan meseleler fetvaya müsaitse cevabını verirsin. Müsait değilse sebebini söylersin ve sözü kısa kesersin. Karşındaki şahsın senin huzurunda izahat vermeye kalkışmasına ve başkalarına ders vermeye başlamasına mahal bırakmamak için oradan kalkar gidersin. Yalnız orada adamlarından birini bırakarak, muarızın ilmini, derecesini ve sözünü anlarsın.
- Talebelerinden herhangi birisi bir topluluğa vaaz veriyorsa sen orada bulunma. Çünkü senin orada bulunman onu sıkar ve şaşırtır. Ama itimat ettiğin bir adamını orada bulundur. Onun vaazını dinlemesi için mahalle halkını teşvik et ve cemaatinin çoğalmasını sağla.
Pratik hayatta “Ahlak ve İbadet”
- Yolda yürürken daima önüne bak.
- İnsanlar arasında gülme. Çarşı-pazar yerlerine fazla çıkma. Çarşıda, sokakta ve toplu yerlerde bir şey yeme.
- İster avamdan olsun, ister havastan olsun, ister büyük, ister küçük olsun her kişiye iyilik et ve nasihatte bulun.
- Eşinin yanında başkalarının hanımlarından bahsetme. Böyle şeylerden söz edersen, eşin sana saygısızlık eder. O da başka erkeklerden bahsetme hakkını kendinde bulabilir.
- Namazların sonuna sürekli yapabileceğin bir vird seç, onu ifaya çalış. Mesela namazlardan sonra Kur’an-ı Kerim okuyabilirsin yahut Hazreti Allah’ı zikredebilir, verdiği nimetlere şükredebilirsin.
- Tartı ile satılan şeyleri kendin tartmaya teşebbüs etme. Satan şahsın ölçüsüne ve tartısına itimat et.
- Beni de hayır duadan unutma.
Yönetici ile ilişkilerde “Mesafe ve Saygı”
- İdarecinle ilişkilerinde ateşten faydalandığın gibi davran. Ateş çok yaklaşanı yakar, uzakta kalana fayda sağlamaz.
- İlmi bir mesele veya bir ihtiyaç dolayısıyla seni çağırmadıkça yöneticinin huzuruna girmekten kaçın. Çünkü onun yanına lüzumlu lüzumsuz girip çıkarsan sana itibar etmez, kıymet vermez.
- Sultanın yanında tanımadığın bir âlim varsa huzura girme. Çünkü sen ilim cihetinden ondan daha aşağı durumda olabilirsin yahut huzurda yaptığın konuşma ile ondan üstün gözükebilirsin. Bu sebeple adamın seni zarara uğratmaya çalışması muhtemeldir.
- Yöneticin sana ilmi, fıkhî bir vazife, bir iş teklif ederse düşün; ancak şahsiyetine ve mezhebine uygun görürsen kabul et. Sana ve mezhebine rıza gösterilmeyeceğini anlarsan o işi kabul etme.
- Yöneticinle görüşmek için onu adamlarını ve etrafındaki kişileri vasıta olarak kullanma. Onunla doğrudan doğruya kendin görüş. Onun etrafındakilerden uzaklaş ki yöneticinin gözünde şerefin ve merteben yerinde kalsın.
- Yöneticinin seni yakınları arasına almasına müsaade etme. Şayet idarecin, kendiliğinden seni yakınları arasına alırsa bu durumu halka açıklama. Çünkü bu durum halka açıklarsan sana birtakım işler havale ederler. Bu işleri takip edip, üzerinde durursan yöneticin seni hoş karşılamaz. Bu işleri takip etmez ve üzerinde durmazsan bu sefer de halk seni ayıplar. Her iki halde senin için küçüklüktür.
- Yöneticin ve amirinden dine uymayan bir hal gördüğün zaman, onu bu hususta münasip bir dille ikaz et. Mesela ona şöyle diyebilirsin, “Siz benin idarecimsiniz, bundan dolayı emrinize itaat ederim. Şu kadar var ki dine uymayan hal ve davranışlarınızı size haber vermekten kendimi alamıyorum” Bu ikazı bir defa yapman yeterlidir. İkaza tekrarlayıp ileri gidersen idarecin seni azarlar ve müşkül durumda bırakır.
Bir yanıt yazın