İLDENİZLİLER:
Azerbaycan ve çevresinde hüküm süren atabeg hanedanı. Hanedanın kurucusu olan Şemseddîn ildeniz, Kıpçak Türklerinden idi ve Irak Selçuklu Devleti vezirlerinden Kemâleddîn Ebû Tâlib es-Sümeyremî’nin memlûkü yâni kölesi idi. İldeniz, daha sonra Irak Selçuklu sultânı Mes’ûd’un hizmetine girdi. Kısa zamanda yükselerek Errân
(Karabağ) valiliğine tâyin edildi. Gürcülere karşı kazandığı zaferlerle kısa sürede büyük komutanlardan oldu. 1146 senesinden itibaren Azerbaycan’ı müstakil bir şekilde idare etmeye başladı. Bu târihten itibaren Azerbaycan’ın Selçuklulara bağlılığı görünüşte kaldı. Sultan Mes’ûd, onu kardeşi Sultan İkinci Tuğrul’un dul eşi Mü’mine ile evlendirdi, ildeniz bu evlilik sebebiyle, Sultan Mes’ûd’un ölümünden sonra ortaya çıkan taht kavgalarına karıştı ve üvey oğlu Arslan Şâh’ı 1161 senesinde tahta geçirdi.
Arslan Şah, bu durum karşısında üvey babasına Atabeg-i a’zam ünvanını verdi. Bundan sonra İldeniz, Irak Selçuklu Devleti’nin iç işlerine tamamen hâkim oldu. Rey emiri İnanç, Harezmşâhlardan Sultan Ü-Arslan’a güvenerek ildeniz’e meydan okudu. İnanç, Salgurlulardan Fas Atabeği Zengi ve Kazvin emîri İbn-i Bezdâr ile anlaşarak Arslan Şâh’ın yerine Şehzade Mahmûd’u tahta geçirmek istedi. İldeniz, bunları yenerek Arslan Şâh’ın yerini sağlamlaştırmayı başardı.
Diğer taraftan Selçukluların saltanat mücâdelesinden ve İldeniz’in Errân’da bulunmasından faydalanan Gürcü kralı Üçüncü Giorgi, 1162 senesi Temmuz ayında Dovin ve Gence’yi ele geçirerek yağmaladı. Atabeg ildeniz, Sultan Arslan Şah ve diğer Selçuklu komutanlarının da katıldığı bir savaşta Gürcüleri bozguna uğrattı. Bir süre sonra, Sultan Arslan Şah ve İldeniz İsfehan’da iken, Atabeg Zengi itaatini bildirdi. Rey hâkimi olan İnanç ise, rahat durmuyor ve her fırsatta isyan ediyordu, ildeniz, kendisi ve Irak Selçukluları için devamlı tehlike arz eden İnanç’ı 1169 senesinde ortadan kaldırdı. 1172 yılında Harezmşâhı il-Arslan’ın ölümüyle, bundan gelecek tehlikelerden de kurtuldu.
İldeniz’in 1175 senesinde ölümünden sonra büyük oğlu Nusreddîn Cihan Pehlivan babasının yerine geçti. Sultan Arslan Şah, üvey kardeşi Pehlivan’a karşı çıkmayı denedi ise de başarılı olamadı ve devlet idaresini ona bıraktı. Sultan Arslan Şâh’ın ölümünden sonra Pehlivan, yerine onun oğlu Üçüncü Tuğrul’u Irak Selçukluları tahtına oturttu. Böylece devlet idaresindeki durumunu muhafaza ederek, babasının siyâsetini sürdürdü.
Tuğrul’un tahta geçirilmesinden sonra Arslan Şâh’ın Huzistan’da bulunan kardeşi Muhammed, taht sevdasına düştü. İsfehan’da etrafında topladığı bâzı emirler ile isyan etti. Bu durumu haber alan Atabeg Cihan, sür’atle İsfehan üzerine yürüdü. Melik Muhammed, Atabeg Cihan Pehlivan karşısında büyük bir hezimete uğradı ve Salgurlular’dan Atabeg Zengi’nin yanına kaçtı. Bunun üzerine Cihan Pehlivan, Melik Muhammed’i göndermediği takdirde ülkesini yakıp yıkacağını söyleyerek Zengi’yi tehdid etti ve çok geçmeden bu tehdidini yerine getirdi. Atabeg Zengi, çaresiz kalarak bu isteğe boyun eğdi ve Melik Muhammed’i gönderdi.
Bir süre sonra Atabeg Pehlivan, komşu küçük devletlere haber göndererek, Sultan Üçüncü Tuğrul adına hutbe okumalarını istedi. Fars, Huzistan, Musul, Ahlat ve Erzurum’da, hutbe, Sultan Tuğrul adına okundu. Cihan Pehlivan, genişleme siyâseti güden Selâhaddîn Eyyûbî’ye karşı başarılı olamadı. Bunun sonucu Musul Atabegliği Selâhaddîn Eyyûbî’nin idaresi altına girdi. Atabeg Cihan Pehlivan, 1186 senesi Şubat’ında ölünce yerine kardeşi Muzaffereddîn Kızıl Arslan geçti. Sultan Üçüncü Tuğrul, Kızıl Arslan’ın idaresini kabul etmek mecburiyetinde kaldı. Bir süre sonra Sultan Tuğrul, Kızıl Arslan ile mücâdeleye girişti. Kızıl Arslan, Tuğrul’u hapsederek sultanlığını îlân ettiyse de, çok geçmeden 1191 senesinde öldürüldü.
Kızıl Arslan’ın ölümünden sonra Atabegliğin başına Kutluğ İnanç geçti. Kutluğ İnanç, saltanatının ilk senelerinde üvey kardeşi Ebû Bekr’le uğraşmak zorunda kaldı. Hapisten kurtulan Sultan Tuğrul, Kutluğ İnanç’ı bir süre uğraştırdı ise de, Harezmşâh Sultânı Tekiş’in yardımı ile bundan kurtuldu. Sultan Tekiş, Irak Selçuklu Devleti’ni idaresi altına aldıktan sonra, Kutluğ İnanç’ı Cibâl bölgesine vali tâyin etti. Kutluğ İnanç, burada rahat durmadı. Harezmşâhlıların idaresinde bulunan Hemedan’a saldırdı.
İran’daki Harezm kuvvetleri kumandanı Mayacık tarafından mağlûb edildi. Bunun üzerine Kutluğ İnanç, Abbasî halîfesi Nâsır’ın yanına giderek yardım istedi. Abbasî veziri İbn-ül-Kassab komutasında aldığı yardım ile tekrar Hemedan üzerine yürüdü. Müttefik ordu, 1195 senesinde, önce Hemedan’ı, sonra da Rey şehrini işgal etti. Bir süre sonra Kutluğ İnanç ile İbn-ül-Kassâb arasında anlaşmazlık çıktı. Bundan yararlanan Mayacık, Kutluğ İnanç’ı 1196 senesinde öldürmeyi başardı.
Kutluğ İnanç’ın yerine kardeşi Nusreddîn Ebû Bekr atabeg oldu. O, Kutluğ inanç’ın atabegliği sırasında ildeniz’in eskiden hâkim olduğu toprakları idare ediyordu. Ebû Bekr, Atabeg olduğu sırada Sultan Tekiş, oğlu Yûnus Hân’ı Hemedan’ın idaresiyle görevlendirdi. Yûnus Hân, çok hastalanınca, Atabeg Ebû Bekr’e mektub yazarak yardıma çağırdı. Ebû Bekr, Abhazlar ile mücâdele ettiğini bildirerek kardeşi Özbekl gönderdi. Bir süre sonra Bağdâd’dan gelen bir ordu Hemedan’ı zabtetti. Özbek, Atabeg Ebû Bekr’in yanına giderek yardım istedi ve aldığı kuvvetler ile 1197 yılında Hemedan’a girdi. Çok geçmeden Mayacık, Özbek’i yenerek Hemedan’ı işgal etti. Ebû Bekr bu durumu haber alınca, Ay-Aba idaresinde bir ordu gönderdi. Ay-Aba, yapılan savaşta Mayacık’ı yendi. Ebû Bekr, kısa bir süre için Rey’i işgal etti, fakat Harezmşâh sultânının geldiğini öğrenince, Azerbaycan’a geri döndü.
Sonunda Gürcü kraliçesi Thamara’nın kuvvetlerine yenildi. Gürcüler ile mücâdele edemiyeceğini anlayınca, kendini emniyete almak için, Gürcü prenseslerinden biri ile evlendi. Ebû Bekr, son gücünü eski aile rakibleri Meraga Ahmedîlîleri ile mücâdelede tüketti. Bu aileden Alâaddîn Kara Sungur, Erbil emîri Muzaffereddîn Gökböri ile birleşerek Azerbaycan üzerine yürüdü. Ebû Bekr, bu durum karşısında Irak-ı Acem hâkimi Aydoğmuş’dan yardım istedi. Aydoğmuş bu teklifi kabul edip, bir haber göndererek Kökböri’nin ülkesine dönmesini sağladı. Ayrıca Ahmedîlî emîri Kara Sungur’u mağlûb ederek, barış yap, maya mecbur etti. Kara Sungur’un ölümünden sonra yerine küçük yaştaki oğlu geçti ise de, bu da bir sene sonra öldü. Ebû Bekr aynı sene içinde Meraga üzerine yürüyerek şehri aldı ve bütün Ahmedîlî topraklarını ele geçirdi. Bir süre sonra 1210 senesinde öldü.
Ebû Bekr’in yerine kardeşi Özbek geçti. Özbek, halîfe Nasır ve İsmâilî hükümdarı Üçüncü Hasen ile birlikte Kereç yakınında baş kaldıran Mengli’nin kuvvetlerini mağlûb etti. Özbek, Irak-ı Acem’i, Seyfeddîn Oglımış’ın idaresine bıraktı. Bununla beraber Oglımış, hutbeyi Harezmşâh Sultânı Muhammed adına okuttu. Oglımış, bir süre sonra İsmâilîler tarafından öldürüldü. Bunun üzerine bölgeyi ele geçirmek isteyen Salgurlu Atabeği Sa’d ile Özbek arasında mücâdele başladı. Harezmşâh Sultânı Muhammed ise bu yerleri onlara bırakmak niyetinde olmadığından bölge üzerine yürüdü. Bunun üzerine İsfehan’ı ele geçiren Özbek, Azerbaycan’a çekildi.
Daha sonra Sultan Muhammed ile Özbek anlaştı. Bu anlaşmanın neticesinde Özbek, Harezmşâh adına hutbe okutmayı ve sikke bastırmayı kabul etti. Kazvin kalesini de Sultan Muhammed’e bıraktı. Moğollar 1226 senesinde Tebriz önlerine geldiği zaman fidye ödeyerek kurtuldu. Ertesi sene Moğollara tekrar fidye ödedi. Moğollar üçüncü defa Tebriz’e geldiği zaman, Özbek, Nahcuvan’a gitmek zorunda kaldı. Tebriz, kuvvetli bir şekilde müdâfaa edilerek Moğolların eline geçmesine mâni olundu. Bu durumdan istifâde etmek isteyen Gürcüler, Azerbaycan üzerine yürüdüler. Fakat, Özbek’in kuvvetleri tarafından mağlûb edildiler. Sultan Celâleddîn Harezmşâh, bir süre sonra Tebriz’e girerek burayı kendine başşehir yaptı. Atabeg Özbek, Hoy yakınındaki Alıncak kalesine çekildi ve orada öldü.
Özbek’in yerine oğlu Kızıl Arslan atabeg oldu. Kızıl Arslan, 1228 senesinde Gence’de bulunan Sultan Celâleddîn Harezmşâh’ın yanına giderek itaatini bildirdi. Birlikte Alamut seferine iştirak etti. Bu seferden bir ay sonra da vefat etti. Kızıl Arslan’ın vefatıyla İldenizliler hanedanlığı sona erdi.
İldenizliler, Selçuklu hâkimiyetinin zayıfladığı bir dönemde, çok başarılı olmasada, Gürcülerle mücâdeleyi devam ettirerek Azerbaycan’ın bir müddet daha Türk-islâm hâkimiyeti altında kalmasını sağladılar.
İldenizliler, kendi hâkimiyet devreleri içinde İran’da Türk-İslâm medeniyetinin gelişmesinde önemli rol oynadılar. Atabeg İldeniz, Hemedan’da kendisinin gömüldüğü türbe ile birlikte bir de medrese yaptırmıştı. Ayrıca âlim ve şâirleri himaye ediyordu. Bütün İldenizliler hanedanı, âlim ve şâirleri himaye ettiler. Nusreddîn Ebû Bekr, cami ve medreseler inşâ ettirme gayretiyle meşhûr oldu. Atabeg Özbek, Tebriz’de çok güzel bir köşk inşâ ettirdi. Mü’mine Hâtûn için Nahcuvan’da yaptırılan türbe, İldenizliler devrinin en güzel mîmârî örneklerinden biridir.
İLDENİZLİLER Tahta Geçişi
- Şemseddîn ildeniz 1137 (H. 531)
- Nusreddîn Pehlivan 1175 (H. 570)
- Muzaffereddîn Kızıl Arslan 1186 (H. 581)
- Kutlug inanç 1191 (H. 587)
- Nusreddîn Ebû Bekr 1195 (H. 591)
- Özbek 1210 (H. 607)
- Kızıl Arslan 1225 (H. 672)
- Harezmşâhların istilâsı 1228 (H 675)
Kaynak:
- Ehlisünnetbuyukleri. com
Bir yanıt yazın