Hayatımızın neredeyse her alanında bir şekilde yer bulan para, sadece bir değişim aracı değil; aynı zamanda toplumun değerlerini, beklentilerini ve tecrübelerini de yansıtan güçlü bir simgedir. Bu nedenle, dilimizde para üzerine söylenmiş pek çok atasözü ve deyim bulunur. Bu sözler, sadece paranın önemine değil; onunla birlikte gelen risklere, ahlaki ikilemlere ve insan ilişkilerindeki etkisine de ışık tutar. “Beş Paralık olmak” gibi deyimlerden, “Paran gitti mi diye sormazlar, işin bitti mi diye sorarlar.” gibi atasözlerine kadar her biri, yaşamdan alınmış bir ders gibidir. Bu yazıda, parayla ilgili en bilinen atasözleri ve deyimlerin kısa açıklamalarıyla birlikte anlam dünyasına bir yolculuk yapacağız.
Kerim Yarınıneli/KerimUsta.com
Para Kelimesi Geçen Atasözleri
- Ağlamak para etmez.“üzülmenin yararı olmaz.”
- Akıl para ile satılmaz. “delice iş yapan zenginler bulunduğu gibi akıllıca iş yapan fakirler de vardır.“
- Bekarın parasını it yer, yakasını bit. “bekâr kimse parasını gereksiz harcar, yaşayışı ise düzensizdir.”
- Beş para etmez. “hiçbir değeri yok, işe yaramaz.“
- Çok söz (laf) yalansız, çok para (mal) haramsız olmaz. “bol kazancın içinde yasa dışı elde edilmiş para bulunduğu gibi çok konuşanın sözleri arasında da mutlaka yalan bulunur.“
- Denizdeki balığın bini bir paraya. “henüz elde olmayan bir nesnenin alımı, satımı üzerinde konuşulmaz.“
- Devletli yanını kaşısa yoksul para verecek sanır. “bir isteğinin yerine getirilmesini ilgililerden bekleyen kimse, onların bu işle ilgisi bulunmayan davranışlarını, isteğini karşılamak üzere yapıyorlar diye yorumlar.“
- Gençlikte para kazan, kocalıkta kur kazan. “kişi gençliğinde çalışıp para biriktirmelidir ki ihtiyarlığında çalışamadığı zaman onunla rahat rahat geçinsin.“
- Her zaman eşek ölmez, on köfte on paraya olmaz. “istenilen şeyi kolayca elde etme imkânı ortaya çıkınca fırsat kaçırılmamalıdır.“
- İnsanın kötüsü (fenası) olmaz; meğer ki parası olmaya. “toplum içinde herkesin bir değeri vardır ancak züğürtlere değer verilmez.“
- İşin yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol. “tanıklık boş oturan kimselerin, kefillik ise parası çok olan kimselerin işidir.“
- İt sürü, para kazan. “ekmek parası kazanmak için it sürümek gibi bir iş tutmak bile ayıp değildir.“
- Kar kuytuda, para pintide eğleşir. “her şey, saklanabilen yerde ve saklamasını bilenin yanında bulunur.“
- Kiminin parası, kiminin duası. “bir iş yapılırken veya yapıldıktan sonra kiminden para, kiminden dua alınabilir.“
- On para on aslanın ağzında. “para kazanmak çok güçleşti.“
- Önce baldın, pekmez oldun; şimdi para etmez oldun. “davranışlarına dikkat etmeyen kişinin attığı her yanlış adım, saygınlığının biraz daha azalmasına neden olur.“
- Para ile değil, sıra ile. “herkes sırasını beklemek zorundadır.“
- Para ile imanın kimde olduğu bilinmez. “kimin ne kadar parası bulunduğunu, kimin ne kadar Allah’a yakın olduğunu kimse bilemez.“
- Para isteme benden, buz gibi soğurum senden. “kişi, kendisinden para isteyen kimseden uzak durmak ister.“
- Para parayı çeker. “elde para bulunursa onunla yeni paralar kazanılır.“
- Para peşin, kırmızı meşin. “her işin karşılığı anında ödenmelidir.“
- Paran çoksa (borcun yoksa) kefil ol, işin yoksa şahit ol. “tanıklık boş oturan kimselerin, kefillik ise parası çok olan kimselerin işidir.“
- Paran gitti mi diye sormazlar, işin bitti mi diye sorarlar. “yapmak istediğin işi yapabildinse bu uğurda harcadığın paralara acıma çünkü para istediğin şeyi yapmak içindir.“
- Paran varsa cümle âlem kulun, paran yoksa tımarhane yolun. “zengin olana herkes hizmet eder, fakir olana ise kimse yüz vermez.“
- Paranın gittiğine bakma, işinin bittiğine bak. “yapmak istediğin işi yapabildinse bu uğurda harcadığın paralara acıma çünkü para istediğin şeyi yapmak içindir.“
- Paranın yüzü sıcaktır. “para çekicidir ve geri çevrilemez.“
- Parası (akçesi) ucuz olanın kendisi kıymetli olur. “parasını esirgemeyen, cömert kimseyi herkes el üstünde tutar.“
- Parayı araya değil, paraya vermeli. “parayı gerekli yere harcamalı.”
- Parayı veren düdüğü çalar. “para harcadığında insan istediğini elde edebilir.”
- Parayı zaptetmek deliyi zaptetmekten zor. “elindeki parayı çarçur etmeyip tutmasını bilmek herkesin yapamayacağı zor bir iştir.“
- Parayla dost bulunmaz. “para kazanmayı bildiği hâlde dost kazanmayı bilmediği için sevilmeyen, sayılmayan nice insan vardır.“
- Selam para, kelam para. “her davranış para harcamaya bağlıdır“
- Terlemeden para kazanılmaz, solumadan can verilmez. “hiçbir emek harcanmadan para kazanılması mümkün değildir.”
- Üşüntü köpekler mandayı paralar. “birlikten güç doğar.“
Para Kelimesi Geçen Deyimler
- Başında paralansın. “yapılan bir iyilik çok söylendiğinde o iyiliğin artık istenmediğini belirten bir söz.”
- Beş para almamak. “hiç para almamak.“
- Beş para etmez. “(hiçbir değeri yok, işe yaramaz) anlamında kullanılan bir söz“
- Beş paralık etmek. “zor durumda bırakmak, dile düşürmek, rezil etmek.“
- Beş paralık olmak. “zor durumda kalmak, dile düşmek, rezil olmak“
- Beş parasız kalmak. “harcayacak parası olmamak“
- Bini bir paraya “1) pek çok ve ucuz; 2) pek çok yapılan, pek çok olan“
- Bir paralık etmek. “çok utanacak, işe yaramaz bir duruma düşürmek“
- (Bir yere) para akmak. “yatırım yapılmak“
- (Birini, bir şeyi) iki paralık etmek. “değerini düşürmek“
- (Birini) bozuk para gibi harcamak. “değerini düşürecek biçimde bir kimseden yararlanmaya kalkışmak.“
- (Birini) on paralık etmek. “birine hakarette bulunmak, birini kötü duruma düşürmek.“
- (Birini) paravan yapmak. “kendini belli etmeyerek başkasının adından, yetkisinden, gücünden yararlanmak.“
- (Birinin) parasını çekmek. “para sızdırmak, birinden birtakım gerekçelerle para almak“
- (Birinin) parasını yemek. “çalışmadan bedavadan geçinmek, birinin sırtından geçinmek.“
- (Birinin) sırtından (para) kazanmak. “para kazanmak için birini kullanmak“
- Cebi para görmek. “parası yokken para kazanmaya başlamak.“
- Ciğeri beş (on) para etmemek. “değersiz, aşağılık bir kimse olmak“
- Çuvalla para kazanmak. “aşırı kazanç sağlamak.“
- Denizde kum, onda para. “(parası çok kimse, zengin) anlamında kullanılan bir söz.“
- Dini imanı para. “tek düşüncesi para olan kimseler için kullanılan bir söz.“
- Eli para görmek. “eline para geçmek.“
- Hükmü parasına geçmek. “para ile dilediğini yapabilme gücünü kazanmak“
- İki paralık olmak. “değerini yitirmek“
- Kaç para eder? “(değeri nedir?) Anlamında kullanılan bir söz.“
- Kaç paralık (adam veya şey). “değersiz.“
- Kara para aklamak. “yasa dışı yollarla elde edilen parayı yasallaştırmak için yatırım yapmak.“
- Namusu iki paralık olmak. “onursuz bir duruma düşmek.“
- On para etmemek. “hiçbir değeri olmamak“
- On paraya on takla (taklak) atmak. “az bir miktar kazanabilmek için bile onursuzca bir sürü şey yapmak.“
- Pabuç eskitmek (paralamak). “bir iş için bir yere çok gidip gelmek, işi takip etmek.“
- Para basmak. “1) darphanede, basımevinde metali veya kâğıdı para durumuna getirmek; 2) mec. Kumarda ortaya para koymak; 3) mec. Çok kazanmak; 4) mec. Çok kazandırmak.“
- Para bozmak. “büyük parayı ufak paralarla değiştirmek.“
- Para çekmek. “bir yere yatırılmış paradan bir bölümünü geri almak“
- Para çıkarmak. “1) para basmak; 2) başka yerde bulunan kimseye posta veya banka ile para göndermek.“
- Para çıkışmamak. “para yetişmemek“
- Para dökmek (akıtmak). “çok para harcamak“
- Para dönmek. “rüşvetle iş yapılmak.”
- Para etmek. “değeri olmak.“
- Para etmemek. “1) değeri pahasına satılamamak; 2) etkisi olmamak, işe yaramamak“
- Para getirmek. “kazanç sağlamak“
- Para ile değil. “çok ucuz.“
- Para kesmek. “1) para basmak; 2) mec. Çok para kazanmak“
- Para kırmak. “çok kazanmak“
- Para pul tutmamak. “hesabını bilmemek, birikim yapmamak.“
- Para saçmak. “gereğinden çok para harcamak.“
- Para saymak. “ödemek.“
- Para sızdırmak (koparmak). “zorlayarak veya kandırarak birinden para almak “
- Para tutmak. “para biriktirmek.“
- Para yapmak. “para kazanıp biriktirmek“
- Para yatırmak. “gerektiğinde almak üzere bir yere para vermek.“
- Para yedirmek. “1) gereksiz olarak başkasına çok para harcamak; 2) rüşvet vermek.“
- Para yemek. “1) gereksiz olarak çok para harcamak; 2) çok para harcatmak; 3) görevli bulunduğu yerin imkânlarından yararlanarak para çalmak, rüşvet almak.“
- Paradan çıkmak. “para harcamak zorunda kalmak“
- Paranın üstü. “satın alınan şeyin tutarından artan para.“
- Parasını çıkarmak. “anaparayı kurtarmak, masrafını çıkarmak.“
- Parasını sokağa atmak. “değeri olmayan bir mala para vermek.“
- Parasıyla rezil olmak. “para vererek yaptırdığı bir şey iyi çıkmamak, parasının karşılığını alamamak.“
- Parasızlık çekmek. “para yönünden sürekli sıkıntı içinde olmak”
- Paraya çevirmek. “herhangi bir şeyi para ile değiştirmek.”
- Paraya kıymak. “gereken yerde para harcamaktan kaçınmamak.”
- Paraya para (pul) dememek. “1) çok para kazanır olmak; 2) elde edilen parayı az bulmak; 3) bol para harcamak.”
- Paraya sıkışmak. “parasız kalmak, para sıkıntısı içinde olmak.“
- (Parayı) avucuna saymak. “peşin olarak ödemek.”
- Parayı basmak (bastırmak). “para vermek“
- Parayı denize atmak. “parayı boşuna harcamak, israf etmek.”
Kaynak: Türk Dil Kurumu
- Chikungunya Virüsü Nedir, Salgın Nasıl Yayılır? - 13 Mayıs 2025
- 16. Yüzyılın Gölgedeki Şairi: Fevri’nin Hayatı - 12 Mayıs 2025
- Edebiyatın İzinde: Yüzyıllar Boyunca Edebi Akımlar - 12 Mayıs 2025