İçerisinde Su Geçen Deyim ve Atasözleri (196 adet)

Kategori: Deyim ve Atasözleri | 0

İçerisinde Su Geçen Deyim ve Atasözleri (196 adet)

İçerisinde Su Geçen Deyim ve Atasözleri

  • Acı acıyı keser, su sancıyı[Atasözü] Bir güçlüğü yenmek için başka bir güç yola başvurulmalıdır.
  • Acıkan doymam sanır, susayan kanmam sanır[Atasözü] Bir şeyi uzun süre elde edemeyen kimse, daha sonra o şeyden ne kadar çok edinirse edinsin yine kendisine yetmeyeceği kanısında bulunur.
  • Acıkanın yanağından, susayanın dudağından belli olur[Atasözü] Bir insanın ne durumda olduğu yüzünden anlaşılır.
  • Aç ölmez gözü kararır, susuz ölmez benzi sararır[Atasözü] Yoksulluk insanı öldürmez ama türlü türlü üzüntü ve sıkıntı içinde yıpratır.
  • Aç susuz kalmak[Deyim] 1) yoksulluktan yaşayamayacak bir duruma gelmek; 2) yoksul bir duruma düşmek.
  • Açın uykusu gelmez[Atasözü] 1) aç olan kimse, kendisine ne kadar rahatlık sağlanırsa sağlansın, dinlendirilemez. 2) Bir şeye ihtiyaç duyan kimse, ancak onun giderilmesiyle rahata kavuşturulabilir.
  • Adamın yere bakanından, suyun yavaş akanından kork[Atasözü] Duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.
  • Ağzı sulanmak[Deyim] 1) imrenmek; 2) yeme, içme isteği artmak.
  • Ağzının suyu akmak[Deyim] Çok beğenip istemek, imrenmek.
  • Akan su yosun tutmaz[Atasözü] Tembel tembel oturan kimse hantallaşır, iş yapma yeteneğini yitirir, çalışan kimse gittikçe açılır, daha yararlı işler yapar.
  • Akan sular durmak[Deyim] İtiraz edememek, söyleyecek sözü kalmamak.
  • Akarsu çukurunu kendi kazır[Atasözü] Bir şeyi yapma isteği ve gücü bulunan kimse, uygun bir çalışma yönü ve alanı bulur.
  • Akarsu gibi[Deyim] Aralıksız, kesintisiz.
  • Akarsu pislik tutmaz[Atasözü] Bir insan ne kadar çok çalışırsa o kadar kötü düşünceden ve kötülük yapmaktan uzak olur.
  • Akarsuya inanma, eloğluna dayanma[Atasözü] Akışı ne kadar yavaş olursa olsun akarsuya girmek tehlikelidir, eloğluna güvenmek de doğru değildir, insanı zarara sokabilir.
  • Akıllı köprü arayıncaya dek deli suyu geçer[Atasözü] Atak kişi tehlikeyi göze alarak işe girişir ve çabuk sonuç alır.
  • Aralarından su sızmamak[Deyim] Aralarında çok yakın, sıkı fıkı arkadaşlık bulunmak.
  • Arığa su gelene kadar kurbağanın gözü patlar[Atasözü] Yapılması geciken iyilikler, bekleyenleri sıkıntı içinde bırakır.
  • At görür aksar, su görür susar[Atasözü] Meraklı kimse öğrenmek istediği bilgiye ulaşabilmek için her yola başvurur, her kılığa girer.
  • Ayağı (ayakları) suya ermek[Deyim] Bir gerçeği anlayarak aklı başına gelmek.
  • Ayağına sıcak su mu, soğuk su mu dökelim?[Deyim] Seyrek gelen bir konuğa yarı sitem, yarı sevinçle söylenen söz.
  • Ayaklarına (ayağına) kara su (sular) inmek[Deyim] Çok yorulmak, güçsüz, dermansız kalmak.
  • Ayranım budur, yarısı sudur[Deyim] Bir iş yarım yamalak yapıldığında özür dilemek için söylenen bir söz.
  • Başından aşağı kaynar sular dökülmek[Deyim] Üzüntülü veya kötü bir olay karşısında birdenbire büyük bir sıkıntı duymak.
  • Beylik çeşmeden su içme[Atasözü] Resmî işlerde dikkatli olmak gerekir.
  • Beyni sulanmak[Deyim] Düzgün düşünemez olmak, bunamak.
  • Bıçağı kestiren kendi suyu, insanı sevdiren kendi huyu[Atasözü] Bir şeyin, bir kimsenin değeri, kendisinde aranılan özel niteliklerle artar.
  • Bıçak suyu kesiyor[Deyim] (çok körleşmiş) anlamında kullanılan bir söz.
  • Bin dereden su getirmek[Deyim] Birini kandırmak için birçok sebep ileri sürmek, dil dökmek.
  • Bir bardak suda fırtına koparmak[Deyim] Önemsiz, küçük bir sorunu büyütmek.
  • Bir içim su (gibi)[Deyim] Çok güzel (kadın).
  • Su gibi gitmek[Deyim] Bol bol harcanmak.
  • Su sabun görmemek[Deyim] Çok kirli olmak.
  • Suyu nereden geliyor?[Deyim] (bir işi görmek için harcanan para hangi kaynaktan sağlanıyor?) Anlamında kullanılan bir söz.
  • (Bir şey veya bir şeyi) suya düşmek[Deyim] Gerçekleşme olasılığı kalmamak.
  • Üstüne bir bardak (soğuk) su içmek[Deyim] O işten umudunu kesmek, o işin olacağına inanmamak, o işten vazgeçmek.
  • (Bir yerde) içecek suyu olmak[Deyim] o yere gitmesi kısmet olmak.
  • Suyu mu çıktı?[Deyim] (beğenilmeyecek nesini gördün?) Anlamında kullanılan bir söz.
  • Birinden) gözü su içmemek[Deyim] Güvenmemek.
  • (Birinin) canına susamak[Deyim] Birini öldürmeyi istemek.
  • (Birinin) düğününde kalburla (elekle) su taşımak[Deyim] Bir yardımına karşılık olarak bekâr bir kimseye çok büyük bir yardımda bulunma sözü vermek.
  • (Birinin) dümen suyunda gitmek[Deyim] Birine bağımlı olmak, her şeyde ona uyarak davranmak.
  • (Birinin)eline su dökemez[Deyim] (değerce ondan çok geride) anlamında kullanılan bir söz.
  • (Birinin)huyuna suyuna gitmek[Deyim] Birini kızdırmayacak veya ürkütmeyecek biçimde uysalca davranmak, alışkanlıklarına, isteklerine uygun davranışlarda bulunmak.
  • (Birinin)kanına susamak[Deyim] Belasını aramak.
  • (Birinin)pirinci (çok) su kaldırmamak )götürmemek)[Deyim] Alıngan, çabuk darılır olmak, şakadan anlamamak.
  • (Birinin)suçundan geçmek[Deyim] Suçunu bağışlamak.
  • (Birinin veya bir şeyin) yüzü suyu hürmetine[Deyim] (birinin veya bir şeyin hatırına veya varlığına değer verildiği için) anlamında kullanılan bir söz.
  • Bulaşık suyu gibi[Deyim] Kötü hazırlanmış, tadı tuzu olmayan (sulu yiyecek ve içecek).
  • Canına susamak[Deyim] Ölmek istemek.
  • Çakı suyu kesiyor[Deyim] Bıçak suyu kesiyor.
  • Çapanoğlunun abdest suyu gibi[Deyim] Çok sulu, tatsız ve kötü görünüşlü olan (içilecek şeyler).
  • Çeliğe su vermek[Deyim] Çeliği özel bir biçimde hızla soğutarak daha çok sertleşmesini sağlamak.
  • Çömlekçi suyu saksıdan içer[Atasözü] Kişi, geçimini sanatı ile sağlar.
  • Çuvaldız yurdusu (gözü) kadar yerden deve denli soğuk girer[Atasözü] 1) Soğuk küçücük bir delikten bile girebilir ve rahatsızlık verebilir; 2) bazı küçük olaylar büyük olaylara yol açabilir.
  • Dam dolusu tükenmiş, damlayan tükenmemiş[Atasözü] Az da olsa sürekli gelir, ne denli çok da olsa, giderek tükenen hazırı yemekten daha iyidir.
  • Değirmenin suyu nereden geliyor?[Atasözü] Bu işin masrafını karşılayacak para nasıl kazanılıyor.
  • Denize düşen yılana (yosuna) sarılır[Atasözü] Güç bir duruma düşenlerin bundan kurtulmak için her türlü çareye başvurmaları olağandır.
  • Dibi görünmeyen sudan geçme[Atasözü] Bir işe girişirken her yönünü iyice araştır.
  • Dibi görünmeyen tastan su içme[Atasözü] Bir işe girişirken her yönünü iyice araştır.
  • Dizlerine kara su inmek[Deyim] Beklemekten veya yorgunluktan güçsüz kalmak.
  • Dökme su ile değirmen dönmez[Atasözü] İşi yapacak olanda yeteri kadar güç bulunmadıkça başkalarının küçük katkılarıyla sürekli ve büyük bir iş yürütülemez.
  • Eceline susamak[Deyim] Ölmek istermiş gibi tehlikeli işlere girişmek.
  • Ekmek elden su gölden[Deyim] (Kendisi çalışmayıp başkasının kazancıyla geçinme durumu) anlamında kullanılan bir söz.
  • Ekmek istemez su istemez[Atasözü] Hiçbir masrafı yoktur.
  • (Elinden gelse, bıraksalar) bir kaşık suda boğmak[Deyim] Bir kimseye çok kızmak veya çok öfkelenmek.
  • Elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak[Deyim] Hiçbir iş yapmamak.
  • Eşeği düğüne çağırmışlar, (ya odun eksik ya su demiş)[Atasözü] Bir işi yapmamak için bahane bulmayı anlatan bir söz.
  • Eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer, tanesini bırakır)[Atasözü] Bilgisiz, görgüsüz kimse ince, güzel şeylerin zevkine varamaz, değerini ölçemez.
  • Eşek sudan gelinceye kadar dövmek[Deyim] Adamakıllı dövmek.
  • Ez de suyunu iç[Deyim] Değersiz, yararsız şeyler için kullanılan bir söz.
  • Göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar[Atasözü] Yapılması geciken iyilikler, bekleyenleri sıkıntı içinde bırakır.
  • Gözleri sulanmak[Deyim] Gözlerine yaş gelmek.
  • Gözüne karasu inmek[Deyim] 1) karasu hastalığı yüzünden gözü görmez olmak; 2) gelmesini çok istediği kimsenin uzun süre yolunu gözlemek.
  • Hak deyince akan sular durur[Atasözü] Bir anlaşmazlıkta adalet, tarafsızlık, hakkaniyet devreye girdiğinde kimsenin söyleyecek sözü kalmaz.
  • Havanda su dövmek[Deyim] Boşuna uğraşmak: )Havanda su dövmeyelim, önce namussuzu bulalım sonra bunları konuşalım.) -M. İzgü.
  • Hıyar akçesiyle alınan eşeğin ölümü sudan olur[Atasözü] Çok ucuza alınan mal, çürük, işe yaramaz çıkar.
  • Huyu huyuna suyu suyuna (uygun)[Deyim] İki kişinin her yönden birbirine uygunluğunu anlatmak için kullanılan bir söz.
  • Huyunu suyunu değiştirmek[Deyim] Eskisine göre değişik davranmasına sebep olmak.
  • Islanmışın yağmurdan korkusu olmaz[Atasözü] Daha önce bir zarara uğramış kimse, kendisine aynı zararı verecek şeyden korkmaz.
  • İçine su serpilmek[Deyim] Ferahlamak.
  • İçtikleri su ayrı gitmemek[Deyim] Sıkı fıkı dost, arkadaş olmak: )İçtikleri su ayrı gitmez, her derdini onunla paylaşırdı.) -H. Topuz.
  • İmamın abdest suyu gibi[Deyim] Soğuk veya sıcak olması gerekirken ılık olan içecekler için kullanılan bir söz.
  • Kalburla su taşımak[Deyim] Verimsiz, sonuçsuz bir işle uğraşmak.
  • Kana susamak[Deyim] Öldürme hırsı duymak.
  • Kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar[Atasözü] Kötülük, kötülük yapılarak düzeltilmez ancak iyilik yapılarak ortadan kaldırılır.
  • Kanı sulanmak[Deyim] Kansızlığa uğramak.
  • Kar susuzluk kandırmaz[Atasözü] Gerçek gereksinimler, avutucu, oyalayıcı şeylerle karşılanmaz.
  • Keçesini sudan çıkarmak[Deyim] Güç olan bir işi, durumu yoluna koyarak rahatlamak.
  • Keçeyi suya atmak[Deyim] Ar ve namusu hiçe saymak.
  • Keçinin uyuzu, çeşmenin gözünden su içer[Atasözü] Değersiz kişiler kendilerini değerli ve en güzel şeye layık görürler.
  • Kestane suyu gibi[Deyim] Sulu (kahve).
  • Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan[Atasözü] Kişi arkadaşlık ettiği kimseden etkilenir.
  • Kırk dereden su getirmek[Deyim] Bin dereden su getirmek.
  • Kimi köprü bulamaz geçmeye, kimi su bulamaz içmeye[Atasözü] İnsanların nasipleri arasındaki tutarsızlıkları belirten bir söz.
  • Komşu kızı almak, kalaylı kaptan (tastan) su içmek gibidir[Atasözü] Komşu kızını almaya karar veren, ailenin ve kızın durumunu, gidişini iyi bildiğinden içi rahat olarak bu ilişkiyi kurar.
  • Köküne kibrit suyu[Deyim] Yerin dibine batsın, ölsün, kahrolsun.
  • Köküne kibrit suyu dökmek (kökünü kurutmak)[Deyim] Bir daha ortaya çıkamayacak biçimde yok etmek.
  • Köpek suya düşmeyince yüzmeyi öğrenmez[Atasözü] Kişi, bir tehlike karşısında her yerden umudu kesilip kendine güvenmekten başka çare kalmadığını anlamadıkça kurtuluş yolunu bulamaz.
  • Köprünün (köprülerin) altından çok su (sular) aktı (geçti)[Atasözü] Zamanla şartlar çok değişti, eski durum kalmadı.
  • Kulağına kar suyu kaçırmak[Deyim] Dolaylı olarak duyurmak.
  • Kulağına kar suyu kaçmak[Deyim] Bir duyum almak.
  • Lafı sulandırmak[Deyim] Bir konu üzerinde ciddiyetle durup konuşurken araya ilgisiz, anlamsız veya tutarsız boş laf katmak.
  • Malın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın[Atasözü] Çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur; bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın olması daha da önemlidir.
  • Mürüvvetsiz adam, suyu çekilmiş değirmene benzer[Atasözü] Cömert olmayan, iyilik yapmaktan hoşlanmayan biri, içinde yaşadığı toplum için bir değer taşımaz.
  • Od ile su, dilsiz yağıdır[Atasözü] Yangın ve sel felaketi tıpkı düşman gibidir, sessizce, haber vermeden gelir.
  • Ölümüne susamak[Deyim] Ölümle sonuçlanabilecek davranışlarda bulunmak: )Ölümüne susamış kimse meydana çıksın.) -O. V. Kanık.
  • Pişmiş aşa (soğuk) su katmak[Deyim] Yoluna girmiş olan bir işi bozmak
  • Sayım suyum yok[Deyim] 1) çocuk oyunlarında )kısa bir süre için oyun dışıyım) anlamında kullanılan bir söz; 2) çocuklar arasında bir işte şakaya yer verilmeyeceğini anlatan bir söz
  • Selden gelen suya gider[Atasözü] Kolay ve emeksiz kazanılan şeyler elden kolay çıkar.
  • Sıkıp suyunu çıkarmak[Deyim] Sömürmek.
  • Su akarken testiyi doldurmalı (doldur)[Atasözü] Kişi, fırsattan yararlanmalı; geliri bol olduğu zaman ilerisi için para biriktirmeye, mal mülk edinmeye bakmalıdır.
  • Su aktığı yere (yine) akar[Atasözü] Daha önce bize yararı dokunmuş olan güzel bir durum, bugün bulunmasa bile yarın yine ortaya çıkar.
  • Su almak[Deyim] 1) suyu içine çekmek: Ayakkabılarım su alıyor. 2) Den. Su yapmak; 3) den. Gemiye içme suyu doldurmak; 4) tıp herhangi bir organdan tedavi maksadıyla su boşaltmak; 5) mec. Bozukluk, yozlaşma başlamak.
  • Su basmak[Deyim] Bir şey veya yer sular altında kalmak, her yanı suyla dolmak.
  • Su başından (bendinden) kesilir (bağlanır)[Atasözü] Bir işi, kimsenin karışamayacağı ve bozamayacağı biçimde bitirmek için yetkili kişilerin en büyüğü ile görüşüp anlaşmak gerektir.
  • Su bulanmayınca durulmaz[Atasözü] Bir konu, türlü çekişmelerden sonra aydınlığa kavuşur, yoluna girer.
  • Su çarpmak[Deyim] Yüzünü su ile yıkamak.
  • Su çekmek[Deyim] 1) içine su almak; 2) alçak bir yerden tulumba vb. ile su çıkarmak.
  • Su dökmek[Deyim] hlk. Küçük abdest bozmak.
  • Su dökünmek[Deyim] Yıkanmak.
  • Su etmek[Deyim] Bir geminin içine herhangi bir yerinden su girmek veya su sızmak.
  • Su gelmek[Deyim] Doğumdan önce amniyon sıvısı döl yolundan akmak.
  • Su gibi[Deyim] Çok ıslak.
  • Su gibi akmak[Deyim] 1) zaman hızla geçmek; 2) para, yiyecek vb. Bol bol gelmek.
  • Su gibi aziz ol![Deyim] Su getirenlere iyi dilek olarak söylenen bir söz.
  • Su gibi bilmek (okumak)[Deyim] Yanlışsız bilmek veya okumak.
  • Su gibi ezberlemek[Deyim] Yanlışsız okuyabilecek kadar ezberlemek.
  • Su gibi olmak[Deyim] Çok ıslanmak.
  • Su gibi terlemek[Deyim] Çok terlemek.
  • Su görmemiş[Deyim] Çok kirli (yüz, el).
  • Su götürür yeri olmamak[Deyim] Başka türlü yorumlanacak bir yönü bulunmamak.
  • Su içene yılan bile dokunmaz[Atasözü] Düşman olsa bile su içen kimseye dokunulmamalıdır.
  • Su içinde[Deyim] En kötü şartlarda bile.
  • Su içinde kalmak[Deyim] Çok terlemek, su gibi ıslanmak.
  • Su iktiza etmek[Deyim] Gusül gerekmek.
  • Su kaçırmak[Deyim] 1) su sızdırmak; 2) argo baş ağrıtmak, can sıkmak.
  • Su kapmak[Deyim] Yaralar azmak.
  • Su katılmamış[Deyim] Kendine özgü olan durumu koruyan, başka bir etkiyle değişmemiş, bozulmamış olan.
  • Su kesmek[Deyim] Sulanmak.
  • Su koyuvermek[Deyim] 1) sebze ve et pişerken suyunu salıvermek; 2) argo sözünde durmamak, cıvıtmak. 3) Vazgeçmek; 4) beklenen görevi yapmamak.
  • Su küçüğün, söz (sofra, yemek) büyüğün[Atasözü] 1) temel bir ihtiyaç olan su önce küçüğe verilir, konuşmaya ise ilk önce büyükler başlar; 2) her şeyin bir sırası vardır; kişiler bu sıralamada yaşlarına, kültürlerine vb. Özelliklerine göre yer alırlar.
  • Su testisi su yolunda kırılır[Atasözü] Bir kişi amaç edindiği işte kazaya uğrar.
  • Su uyur, düşman uyumaz[Atasözü] Düşmana karşı her zaman uyanık davranmak gerekir.
  • Su vermek[Deyim] 1) bitkileri sulamak; 2) hayvanlara su içirmek; 3) insanlara içmek için su getirmek.
  • Su yapmak[Deyim] Gemi veya sandalın içine dibinden su girmek.
  • Su yatağını bulur[Atasözü] Bir şeyi yapma isteği ve gücü bulunan kimse, uygun bir çalışma yönü ve alanı bulur.
  • Su yürümek[Deyim] İlkbahara doğru ağaçlar tomurcuklanmaya başlamak.
  • Su yüzü görmemiş[Deyim] su görmemiş.
  • Su yüzüne çıkmak[Deyim] Bir süre örtülü kalmış bir iş veya sorun aydınlanmak, belli olmak.
  • Su yüzüne (üstüne) çıkmak[Deyim] Görünür olmak.
  • Sudan çıkmış balığa dönmek[Deyim] Herhangi bir sebeple ne yapacağını bilememek, çok şaşırmak.
  • Sudan geçirmek[Deyim] 1) herhangi bir şeyi üstünkörü yıkamak; 2) sabunlu çamaşırı durulamak.
  • Sular kararmak[Deyim] Akşam olmaya başlamak.
  • Sular seller gibi[Deyim] Bir metni yanlışsız söyleyecek kadar.
  • Suya göstermek[Deyim] Hafifçe yıkamak.
  • Suya götürüp susuz getirmek[Deyim] Herhangi bir işte akıl, zekâ, deneyim ve kurnazlıkla bir diğerini alt etmek.
  • Suya sabuna dokunmamak[Deyim] 1) sakıncalı konularla ilgilenmemek. 2) Davranışlarını kimseyi incitmeyecek biçimde ayarlamak.
  • Suya salmak[Deyim] Boşuna harcamak.
  • Suyu baştan (başından) kesmek[Deyim] İşin aslı üzerinde kesin bir şey söyleyip ayrıntılarını konuşmaya gerek duymamak.
  • Suyu çıkmak[Deyim] Çok söz edildiği veya üzerinde yerli yersiz durulduğu için değerini yitirmek, önemsizleşmek.
  • Suyu getiren de bir, testiyi kıran da[Atasözü] Görevini iyi yapanla kötüye kullanan arasında bir fark gözetilmemektedir.
  • Suyu görmeden paçaları sıvamak[Deyim] Henüz hiçbir belirti yokken veya gereğinden çok önceden hazırlanmaya kalkışmak.
  • Suyu görünce teyemmüm bozulur[Atasözü] Bir zorunluluk dolayısıyla yapılmakta olan bir işin, bu zorunluluk ortadan kalktığında gereği gibi yapılmak için yeni baştan ele alınması gerekir.
  • Suyu ısınmak (kaynamak)[Deyim] İşbaşından uzaklaştırılması yaklaşmak veya gelmek.
  • Suyu kesilmiş değirmene dönmek[Deyim] işlemez, yararsız duruma gelmek.
  • Suyu seli kalmamak[Deyim] Sulu yemek kaynaya kaynaya suyu azalmak.
  • Suyun akıntısına gitmek[Deyim] Olayların veya durumun gelişmesine göre davranmak, uymak
  • Suyun başı[Deyim] 1) suyun çıktığı yer, kaynak. 2) Bir işin asıl yetkililerinin bulunduğu yer; 3) mec. En çok yarar sağlanacak yer.
  • Suyun duru akanından, insanın yere bakanından korkmalı[Atasözü] Duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.
  • Suyun sessizinden, insanın sözsüzünden korkmalı[Atasözü] Duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.
  • Suyun yavaş akanından, insanın yere bakanından kork (sakın)[Atasözü] Duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.
  • Suyuna gitmek[Deyim] Suyunca gitmek.
  • Suyuna tirit[Deyim] Baştan savma, değersiz, özensiz.
  • Suyunca gitmek[Deyim] Bir kimseyi sinirlendirmeyecek biçimde davranmak.
  • Suyunu almak[Deyim] Kaynatılan yiyeceğin suyunu ayırmak.
  • Suyunu çekmek[Deyim] 1) yemek kaynayıp suyu kalmamak; 2) Tükenmek.
  • Suyunun suyu[Deyim] Tavşanın suyunun suyu.
  • Tarlanın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın[Atasözü] Çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur; bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın olması daha da önemlidir.
  • Taşı sıksa suyunu çıkarır[Deyim] Birinin vücutça çok güçlü olduğunu belirtmek üzere söylenen söz: )Aslan gibidir maşallah, taşı sıksa suyunu çıkarır, diyor.) -A. İlhan.
  • Taşıma su ile değirmen dönmez[Atasözü] İşi yapacak olanda yeteri kadar güç bulunmadıkça başkalarının küçük katkılarıyla sürekli ve büyük bir iş yürütülemez.
  • Tatsız aşa su neylesin, akılsız başa söz neylesin[Atasözü] İşe yaramayan nesneyi küçük çabalarla bir şeye benzetmek boş olduğu gibi aptal kişiyi de sözle akıllandırmak imkânsızdır.
  • Tavşanın suyunun suyu[Deyim] iki şey arasındaki ilginin çok uzak olduğunu anlatan bir söz.
  • Taze bardağın suyu soğuk olur[Atasözü] Hayatına giren yeni şeyler, yeni dostlar kişiye hoş görünür.
  • Tepesinden kaynar sular dökülmek[Deyim] Başından aşağı kaynar sular dökülmek.
  • Testiyi kıran da bir, suyu getiren de[Atasözü] Görevini iyi yapanla kötüye kullanan arasında bir fark gözetilmemektedir.
  • Ya huyundan ya suyundan[Deyim] Bazı özellikleri olduğu gibi bir yerden, bir kimseden almış kimseler için kullanılan bir söz.
  • Yedi adım yolun, bir yudum suyun hakkı vardır[Atasözü] İki insanın tanışıp kaynaşması ve aralarında bir dostluk bağı oluşması için özel bir kurala, yola, yönteme gerek yoktur, kısa bir yolculuk, küçük bir ikram bile bu yakınlığı sağlayabilir.
  • Yel üfürdü, sel (su) götürdü[Atasözü] Mal birdenbire ve sebepsiz ortadan yok oluverdi.
  • Yelkenleri suya indirmek[Deyim] Direnmekten vazgeçip karşısındakinin dediğini benimsemek, kabul etmek
  • Yem istemez, su istemez[Atasözü] Elde tutulması hiçbir külfet getirmez.
  • Yemeyenin malını yerler (demine hu çekerler) (üstüne bir bardak su içerler)[Atasözü] Pintinin yemeye kıyamayarak biriktirdiği malı, sağlığında gücünün yetmediği kişiler, öldükten sonra da mirasçıları bol bol yerler.
  • Yerinde su çıkmak[Deyim] Haklı bir sebep olmadan yerini bırakanlara veya bırakmak isteyenlere kınama ve engelleme amacıyla söylenen bir söz.
  • Yüreğine su serpmek[Deyim] Bir kimseyi kaygı sebebinin ortadan kalkmasıyla veya yeniden umut verecek bir haberle ferahlatmak
  • Yüzsuyu dökmek[Deyim] Onurunu sarsacak kadar çok yalvarmak.
  • Zemzem suyu ile yıkanmak[Deyim] Hiçbir suçu veya günahı olmamak.Kaynak:
  • Türk Dil Kurumu Sözlüğü
Takip Et Kerim Usta:

Herkesin bir yaşama nedeni var. Benimkiyse, bir "Sevda"...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir