İbrahim bin Ethem, 8. yüzyılda yaşamış ünlü bir sufi ve muhaddistir. Horasan’ın Belh şehrinde doğmuş, zengin ve itibarlı bir ailenin çocuğu olarak büyümüştür. Bir gün avlanırken gaipten bir ses duyarak bütün malını mülkünü terk edip zühd yoluna girmeye karar vermiştir.
Şam, Irak, Hicaz ve Anadolu’ya seyahat ederek çeşitli işler yapmış, elinin emeğiyle geçinmiştir. Tasavvufi hayat bakışıyla ilgili pek çok hikmetli söz ve menkıbe bırakmıştır. Bizanslılar’a karşı yapılan bir deniz seferi sırasında ismi bilinmeyen bir adada vefat etmiştir.
İbrahim bin Ethem’in tasavvuf tarikatı hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak onun tasavvufi görüşleri ve yaşantısı, sonraki dönemlerde ortaya çıkan çeşitli tarikatların öncüsü sayılmıştır. Özellikle Kadiri, Rifai, Sühreverdi ve Halveti tarikatlarının silsilelerinde İbrahim bin Ethem’in adı geçmektedir.
İbrahim bin Ethem, tasavvufta hareketsizliği ve rabıta’yı vurgulamış, Allah’ın zikriyle meşgul olmayı, dünyevi kaygılardan uzak durmayı, helal kazançla geçinmeyi, sabır ve şükür göstermeyi, nefsini terbiye etmeyi, tevekkül ve teslimiyet duygusunu geliştirmeyi tavsiye etmiştir. Onun sözleri ve menkıbeleri, tasavvufi edebiyatın önemli kaynaklarından biri olmuştur.
İbrahim bin Ethem’in yazılı bir eseri bulunmamaktadır. Ancak onun sözleri ve menkıbeleri çeşitli kaynaklarda nakledilmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Ebu Nuaym’ın Hilyetü’l-evliyâ adlı eserinde İbrahim bin Ethem’in hayatı ve sözleri geniş bir şekilde anlatılmıştır.
- Mevlânâ Celaleddin Rumi’nin Mesnevî adlı eserinde İbrahim bin Ethem’in menkıbeleri yer almaktadır.
- Attar’ın Müslimân velîler ve sûfîler adlı eserinde İbrahim bin Ethem’in tasavvufi hayatı ve hikmetli sözleri aktarılmıştır.
- İslâm Ansiklopedisi’nde İbrahim bin Ethem’in biyografisi ve tasavvufi görüşleri hakkında bilgi verilmiştir.
İbrahim bin Ethem’in menkıbelerinden bazıları özetle şunlardır:
Damda Deve: İbrahim bin Ethem, zengin ve itibarlı bir ailenin çocuğu olarak Belh şehrinde doğmuş ve Horasan sultanı olmuştur. Bir gece yarısı, sarayının damında müthiş bir gürültü duymuş ve sesin geldiği yere bakmıştır. Damda, kaybolan devemizi arıyoruz diyen bir grup insan görmüştür.
İbrahim bin Ethem, onlara damda deve aranmayacağını söylemiş, ancak onlar da kendisine sırtındaki ipekli elbiseler, başındaki taç, elindeki kırbaç ve oturduğun tahtla Hakk’ı arayıp bulamayacağını hatırlatmışlardır. Bu sözler, İbrahim bin Ethem’in kalbinde derin bir tesir bırakmıştır.
Ceylan: İbrahim bin Ethem, bu olaydan sonra hayatını değiştirmeye karar vermiş, ancak tam olarak vazgeçememiştir. Bir gün ava çıkmış ve bir ceylanın peşine düşmüştür. Ceylanı yakalamak üzereyken, ceylan ona Allah’ın kendisini bunun için yaratmadığını, ceylanı avlasa ne kazanacağını sormuştur. İbrahim bin Ethem, bu sözleri duyunca, atından inmiş ve sahralara doğru koşmaya başlamıştır. Böylece tahtını, malını, mülkünü terk ederek zühd ve takva yoluna girmiştir.
Kuyu: Bir gün bir kuyuya düşmüş ve orada üç gün kalmıştır. Bu sırada Allah’a dua etmiş ve onun yardımını beklemiştir. Üçüncü gün bir adam gelip onu kuyudan çıkarmıştır. İbrahim bin Ethem, ona kim olduğunu sormuş, o da kendisinin Hızır olduğunu söylemiştir. Hızır, ona Allah’ın kendisini sevdiğini ve ona ism-i a’zam duasını öğreteceğini bildirmiştir.
Kervan: Bir gün bir kervana katılmış ve Şam’a gitmek üzere yola çıkmıştır. Yolda bir grup haydut kervana saldırmış ve herkesi öldürmüştür. İbrahim bin Ethem de öldü sanılmış, ancak hayatta kalmıştır. Haydutlar, kervandaki malları alıp kaçmışlardır. İbrahim bin Ethem, kendine gelince, haydutların bıraktığı bir ekmek parçasını almış ve yemeye başlamıştır. Bu sırada gaipten bir ses duymuş, “Ey İbrahim, senin için ekmek mi yoktu da bu ölülerin ekmeğini yiyorsun?” diye sormuştur. İbrahim bin Ethem, bu sözleri duyunca, ekmeği bırakmış ve tevbe etmiştir.
Elma: Bir gün bir bahçeye girmiş ve orada bir elma ağacı görmüştür. Ağacın altında bir adam uyumaktadır. İbrahim bin Ethem, ağaçtan bir elma koparıp yemiştir. Bu sırada uyuyan adam uyanmış ve ona, “Ey yabancı, bu bahçe senin mi ki elma yiyorsun?” diye sormuştur. İbrahim bin Ethem, “Hayır, ben buraya misafir olarak geldim” demiştir. Adam, “Peki, bu elma senin mi ki yiyorsun?” diye sormuştur. İbrahim bin Ethem, “Hayır, ben bunu Allah’ın rızası için yedim” demiştir. Adam, “Allah’ın rızası için yediğin elma, Allah’ın rızasına uygun mu?” diye sormuştur. İbrahim bin Ethem, bu soruya cevap verememiş ve susmuştur. Adam, “Sen Allah’ın rızasını bilmeden nasıl Allah’ın rızası için yersin? Bu elma, bahçenin sahibinin izni olmadan yediğin bir haramdır. Sen Allah’ın rızasını değil, nefsinin arzusunu tatmin ettin” demiştir. İbrahim bin Ethem, bu sözlerden utancından kıpkırmızı olmuş ve tevbe etmiştir.
Dip Not: Kerim Usta tarafından düzenlenerek kaynakları eklenmiştir.
Kaynaklar:
- İbrahim ibn Edhem – Vikipedi.
- İbrahim Bin Ethem Hazretleri Kimdir? | İslam ve İhsan.
- İBRÂHİM b. EDHEM – TDV İslâm Ansiklopedisi.
- İBRAHİM ETHEM’İN KERAMETİ — Semazen.
- İbrahim Ethem kimdir vikipedi | Huzur Dini.
- İbrahim Bin Ethem’den Öğüt Dolu Sözleri – Secdem.
ibrahim erol
Emeği geçen tüm kardeşlerimizden Allah bin kere razı olsun…
Kerim Usta
Sağolun…Sizden de Allah razı olsun
Ergun
Allah sizden razı olsun