Hz. Muhammed’in Hükümdarları İslam’a Daveti

Kategori: Dini Konu ve Nasihatler | 0

Hz. Muhammed'in Hükümdarları İslam'a Daveti

Hz. Muhammed’in Hükümdarları İslam’a Davet Mektupları

Hz. Muhammed (sav)’in çeşitli ülkelerin krallarına ve bazı eyaletlerin valilerine yazdığı tebliğ mektuplarından bir kısmının orijinalleri günümüze kadar muhafaza edilmiştir. Hükümdarların ve halklarının en güzel ve hikmetli şekilde hak dini yaşamaya davet edildiği bu mektuplar, Peygamber Efendimiz (sav)’in üstün ahlakının, bağışlayıcılığının, hoşgörüsünün ve tebliğ gücünün tarihi örneklerindendir.

Yüce Allah’ın, Kuran-ı Kerim’de “Alemlere Rahmet” olduğunu bildirdiği Peygamber Efendimiz (sav), kendisine bu şerefli görev vahyedildiği ilk andan yaşamını yitirdiği ana kadar Rabbimiz’in dinini tebliğ etmiştir. Hz. Muhammed (sav)’in bu tebliğleri sırasında izlediği yöntemlerden en etkili olanlardan biri ise şüphesiz çeşitli ülkelerin hükümdarlarına yolladığı mektuplar olmuştur.

Bu mektuplardaki hikmetli, etkileyici ve ılımlı üslup, pek çok kişinin hak din İslam’ı tanıyıp kabul etmelerine vesile olmuştur. Kuşkusuz Peygamberimiz (sav)’in tebliğindeki bu hikmetli üslup tüm Müslümanlar için bir örnektir.

Hz. Muhammed (sav) gönderdiği mektuplarda toplulukların liderlerine, öncelikli olarak Yüce Allah’ın tek İlah olduğunu ve asla ortağı olmadığını tebliğ etmiştir. Bununla birlikte Peygamberimiz (sav) mektuplarında uzlaştırıcı, davetçi ve Allah’ın koruması altında olduğunu bildirmiştir.

Mektup yolladığı her hükümdarı İslam’a çağıran Peygamberimiz (sav), eğer Müslüman olurlarsa ve topluluklarına da bunu ulaştırırlarsa Allah Katında sevaplarının çok büyük olacağı müjdesini vermiştir. Ayrıca itaat edip tebliği kabul ederlerse iktidarlarını koruyacaklarını, kabul etmezlerse de lideri oldukları topluluğun sorumluluğunu taşıyacakları ve dünyada da iktidarlarının kalmayacağını vurgulamıştır.

Kutlu Peygamberimiz (sav), Hıristiyanlara yazdığı tebliğ mektuplarında hep Kuran ayetlerini aktarmış, Kuran’da Allah’ın emrettiği, Ehl-i Kitap ile olması gereken ilişkileri ve diyalogları da emredilen şekilde yerine getirmiştir. Yüce Rabbimiz, Kuran’da Müslümanların, Ehl-i Kitap ile aralarında olması gereken ilişkiyi şöyle bildirir:

De ki: “Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin. Allah’tan başkasına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah’ı bırakıp bir kısmımız bir kısmımızı Rabler edinmeyelim.” Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki: “Şahid olun, biz gerçekten Müslümanlarız.” (Al-i İmran Suresi, 64)

Habeşistan Necaşisi’ne Gönderilen Mektup…

Hz. Muhammed (sav)’in Habeşistan Kralı Ashama’ya hitaben yazmış olduğu mektup, Müslümanların Hıristiyanlara bakış açısını göstermesi açısından son derece önemlidir. Ashama, Hz. Muhammed (sav)’in mektubunun ve Müslüman elçilerle yaptığı konuşmaların sonrasında, ülkesine sığınan Müslümanları koruyan bir politika izlemiştir. Peygamberimiz (sav), mektupta şöyle buyurmuştur:

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla,
Allah Rasulü Muhammed’den Habeş Necaşisi Ashama’ya.
Kendisi’nden başka İlah bulunmayan gerçek Hükümdar, Mukaddes, Selam, Koruyucu, Kurtarıcı olan Allah’ın övgüsünü sana iletirim. Tasdik edip şehadet ederim ki; Meryem oğlu İsa Allah’ın Ruhu ve Kelimesi’dir. Kendisine dokunulmamış Meryem’e nasib edilmiştir.

Böylece Meryem İsa’ya hamile kalmış, Allah Teala da Ruh ve Nefesi’nden olmak üzere Adem’i nasıl yarattıysa onu da öylece yaratmıştır. Seni Tek olan ve Eşi bulunmayan Allah’a çağırıyorum. O’na itaat konusunda karşılıklı yardıma çağırıyorum. Beni takib et, bana uy ve bana gelen şeye iman et.

Muhakkak ki ben, Allah’ın Resuluyüm. Bu nedenle seni ve etrafında bulunan askerlerini Allah’a iman etmeye davet ediyorum. Nasihat ve sözlerim size ulaşınca kabul etmenizi tavsiye ederim. Amca tarafından yeğenim olan Cafer’i yanında az sayıda Müslüman grubuyla beraber sana doğru yola çıkarıyorum. Selam gerçek hidayet yolu üzerinde bulunanlara olsun.

Peygamberimiz (sav)’in Mısır’da Mukavkıs’a Gönderdiği Mektup…

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla, Allah’ın kulu ve Resulü Muhammed’den, Kıbtilerin Büyüğü Mukavkıs’a. Allah’ın Selamı; hidayet yoluna girmiş bulunanların üzerine olsun. Buna göre Ben, Seni tam bir İslam daveti ile çağırıyorum. İslam’a gir. Sonunda emniyet ve selamet içinde olursun. Bunun karşılığında Allah sana iki defa sevab verecektir. Şayet bundan kaçınacak olursan bütün Kıbtilerin günahı senin üzerinde toplanacaktır…

Bizans İmparatoru Heraklius’a Gönderilen Mektup…

Hz. Muhammed (sav)’in, Bizans İmparatoru Heraklius’a gönderdiği mektup da Ehl-i Kitab’a yapılacak davette Kuran’dan ayetlerin kullanılmasının gerektiğini gösteren hikmetli bir örnektir. Peygamber Efendimiz (sav), mektubunda daha önce aktarılan Al-i İmran Suresi 64. ayetini, yazarak tebliğ yapmıştır.

Bismillahirrahmanirrahim,
Allah’ın kulu ve elçisi Muhammed’den, Bizanslıların büyük reisi Herakliyus’a: “Selam hakikat yolunu izleyene (olsun)! İlave edeyim ki, seni bütün olarak İslam’a davet ediyorum. İslam’ı kabul et ki felah bulasın. İslam’ı kabul et ki Allah değerini iki kat artırsın. Ama eğer kaçınırsan, tebeanın günahı da senin üzerine yüklenecektir. Ve siz, ey Kitab-ı Mukaddes’in insanları (Ey Ehl-i Kitab!) sizinle bizim aramızda aynı olan bir söze doğru geliniz; ki biz ancak Allah’a taparız, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayız ve aramızda kimse kimseyi, Allah’ın dışında sahib (Rab) edinmez. İmdi, eğer kaçınırlarsa, şöyle deyiniz: Şahit olun biz Müslümanlardanız (Allah’a teslim olanlarız).

İran İmparatoru Kisra’ya Gönderilen Mektup…

Hz. Muhammed (sav) müşrik toplulukların liderlerine gönderdiği mektuplarında onlara sonsuz ilim sahibi Allah’ın tek İlah olduğunu ve kendisinin de O’nun elçisi olduğunu tebliğ etmiştir. Ehl-i Kitap olan topluluklardan farklı olarak müşrik toplumla- ra yollanan bu mektuplarda Yüce Allah’ın varlığı ve birliği ana konu olarak vurgulanmıştır.

Bismillahirrahmanirrahim,
Allah Resulü Muhammed’den, İranlıların büyüğü Kisra’ya: Selam, hakikat yolunu izleyip Allah’a ve Resulüne iman edenlerin ve Allah’tan başka İlah olmadığına, O’nun bir ve ortaksız olduğuna ve Muhammed’in O’nun kulu ve Resulü olduğuna şehadet edenlerin üzerine olsun! Seni İslam’ı kabule çağırıyorum. Zira Ben, Allah’ın, canlı olan herkesi uyarmak ve ilahi kelamın kafirlere karşı hükmünü tamamlaması için tüm insanlara gönderdiği elçisiyim. Şimdi İslam’a teslim ol ve felaha er. Ama eğer reddedersen, o zaman Mecusilerin günahları da senin üzerine olacaktır.

Uman Melikleri Ceyfer ve Abd’e Gönderilen Mektup…

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla,
Allah Resulu Muhammed’den, Culanda’nın iki oğulları Ceyfer ve Abd’e: “Selam, hakikat yoluna tabi olanlar üzerine olsun! Sizin her ikinizi İslam’ın davetine çağırıyorum. İslam’a tabi o-lun ve kurtuluşa erin. Zira ben, Allah’ın tüm canlıları uyarmak üzere ve vaadini kafirler üzerine tamamlaması için tüm insanlığa gönderdiği elçisiyim. Şimdi, eğer her ikiniz de İslam’ı tanırsanız, her ikinize de iktidar vereceğim. Ama ikiniz de (İslam’ı) kabul etmeyi reddederseniz, ikinizin de krallığı sizden uzaklara yok olup gidecektir, süvarilerim, ülkenizde ordugah kuracaklar ve peygamberlik vasfım krallığınıza galip gelecektir.”

El Ahsa Valisi El Münzir’e Gönderilen Mektup..

Bismillahirrahmanirrahim.
Allah Resulü Muhammed’den, El-Münzir b. Sava’ya! Selam üzerine olsun. Seni, kendisi dışında hiçbir ilah olmayan tek bir Allah’a hamd etmeye çağırıyorum ve ilan ediyorum ki, O’ndan başka hiçbir tanrı yoktur ve Muhammed O’nun kulu ve Resulüdür. Sana Kadir-i Mutlak ve Şanı Yüce Allah’ı hatırlatırım ki; zira kim iyi bir nasihate kulak verirse kendi iyiliği içindir; ve kim benim elçilerime itaat eder ve emirlerine uyarsa bizzat bana itaat etmiş olur.

Ayrıca, kim onlar hakkında iyi düşünürse benim hakkımda iyi düşünmüş olur. Muhakkak benim elçilerim seni övmüşlerdir. Ben de senin halkına şefaatini kabul ediyorum. İmdi, Müslüman olmadan evvel sahip oldukları şeyleri Müslümanların elinde bırak.

Ve ben suçluları affediyorum. İmdi sen de onların pişmanlıklarını kabul et. Biz ise, sen iyi davrandığın sürece seni görevden azletmeyeceğiz. Aksine, kim ki Yahudilik ya da Mecusilikte ısrar ederse cizyeye tabi olacaktır.

Bu mektuplar, Müslümanların Ehl-i Kitap ve diğer müşrik ve inkarcılar ile olan ilişkilerinde nasıl davranacaklarını görmeleri açısından günümüzde de çok değerli tebliğ örnekleridir. Dinsizliğe karşı mücadele etmesi gereken Müslümanların ve Ehl-i Kitab’ın birleştirilmesi için de bir yöntemdir. Bu birliktelik, Hz. İsa’nın yeryüzüne ikinci kez gelişini beklediğimiz bugünlerde dünyayı aydınlığa ve huzura kavuşturacak en önemli vesilelerden biri olacaktır.

Kutsal Emanetlerin Merkezi: İstanbul

Peygamber Efendimiz (Sav)’in mektupları her yönüyle hikmetli, amaca yönelik ve Allah’ın dinini tebliğ etmede gösterilen kararlılıklarla doludur. Bunların yanı sıra bu mektupların başka bir özellikleri daha vardır: Mektupların büyük bir kısmı İstanbul’da Topkapı Sarayı’nda saklanmaktadır. Sarayın Mukaddes Emanetler bölümünde Peygamberimiz (sav)’den ve Sahabe-i Kiram’dan kalan diğer eşyalarla beraber özenle korunan mektuplar, Hz. Muhammed (sav)’in Sancak-ı Şerifi, Hırka-i Saadeti ve Kılıcı ile aynı odada sergilenmektedirler.

Ayrıca özellikle belirtmek gerekir ki; Hadis-i Şeriflerde, Hz. Mehdi’nin çıkış yeri ile ilgili alametlerin başında bu emanetlerin olduğu yer gösterilmektedir. Bu Hadis’i Şeriflerden bazıları şöyledir:

Abdullah b. Şurefe’den nakledildi ki: Mehdi’nin beraberinde süslenmiş bir halde Peygamberimizin bayrağı olacaktır. (Kitab-ul Bürhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 65)

Alametlere gelince: beraberinde Allah Resulü’nün (s.a.v) gömleği, kılıcı, sancağı bulunacaktır. O sancak ki Resulüllah (s.a.v)’ın vefatından bugüne kadar hiç açılmamıştır. Mehdi’nin zuhuruna kadar da açılmayacaktır. Sancağında “ El Biat’u Lillah” (Allah için Biat) ibaresi yazılı olacaktır. (Kıyamet Alametleri, sayfa 164)

Hiç şüphesiz yüzyıllar öncesinden bildirilen bu hadis-i şeriflerde Peygamber Efendimiz (sav)’in ahir zamanda olacakları müjdelemesi de büyük mucizelerdendir. Hadis-i şeriflerde bildirildiği gibi günümüzde Topkapı Sarayı’nda korunan bayrak süslenmiş ve yine hadiste belirtildiği gibi Osmanlı İmparatorluğu’nda olduğu dönemde savaşlara götürülmesine rağmen bir muhafazanın içinde tutulmuş ve günümüze kadar açılmamıştır. Hadis-i şeriflerde bildirilen bu özelliklerin aradan yüzlerce yıl geçmesine rağmen hala geçerli olması, kuşkusuz Peygamber Efendimiz (sav)’in hikmetli sözlerinin birer delilidir.

Hz. Mehdi’ye dair hadisler, Allah’ın izniyle ahir zamanda gerçekleşecek ve Altınçağ’ın habercisi olan bu mucizeler Müslümanların şükrüne vesile olacaktır.

Takip Et Ergunca:

Herkes Cennete Gitmek İster ama Hiç Ölmeden Cennete Gidilir mi?

Son yazıları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir