Hz. Mevlana’dan Bir ders
Mevlana’nın gönül güzelliği, başka din ve inanç mensuplarına bile yansıyordu. Başkalarını bile kavrayıp kuşatan bu sevgi dolu gönül, kimi dışarıda bırakabilirdi ki?..
Onu sevmeyenler, hakaret edenler, yanlış yorumlayanlar da onun muhabbetinden nasiplenmişlerdir. İşte başka bir Mevlana Hikayesi:
Mevlana, “Yetmiş iki millet, sırrını bizden öğrenir.” demişti. Bunu duyan bazı kişiler, Kadı Sıraceddin’e gelerek onu şikayet ettiler:
“Mevlana, herkesle dost olduğunu söylüyor. ‘Yetmiş iki milletle beraberim’ diyor. Bu nasıl olur? Her din ve inançla beraber olmak küfür [inkârcılık] değil midir?”
Kadı Sıraceddin, önce böyle bir sözün söylenmiş olup olmayacağını anlamak istedi. Bunun için bir adamını Mevlana’ya gönderdi.
Bu kaba saba adam, gelip Mevlana’ya sordu:
“Sen yetmiş iki milletle dost olduğunu söylüyormuşsun, doğru mu?”
Mevlana “Evet.” deyince, adam ağza alınmayacak sözler söyledi, hakaretler etti.
Mevlana, sabır ve sakinlik içinde dinledi, sonra, “Sözünüz bitti mi?” dedi.
Adam gayet şaşkın “Evet.” deyince, Mevlana ona şefkatle bakarak şöyle konuştu:
“Ben senin söylediklerinle de beraberim, seninle de dostum.”
Sevgi ve şefkatle sükûnet kazanmış Mevlana gönlü, bu patavatsız adamı da etkiledi, yumuşattı ve kendine getirdi. Birden Mevlâna’nın dizlerine kapanıp, özür diledi.
Kabalık, sevgiye yenilmişti. İpek gibi yumuşak sevgi, kılıç gibi kesen sevgisizliği alt etmişti.
Mevlana bu davranışıyla, barış dünyasının temellerini nasıl atacağımızı gösterdi bize.
Bir yanıt yazın