Hürrem Sultan’ın Kanuni’den Olma Çocukları
Büyük oğlu Mehmet,
Kimi kaynaklara göre amansız bir hastalıktan öldüğü, kimi kaynaklarda da öldürüldüğü öne sürülen en büyük oğludur.
Mihrimah Sultan,
1522 yılında doğdu. Kanuni’nin kendisini çok sevdiği ve isteklerine hep olumlu karşılık verdiği yazılır. Henüz 17 yaşındayken o zamanın Diyarbakır valisi, sonrasında da sadrazam olan Rüstem Paşa ile evlendirildi. Çok iyi yetişti ve eğitim gördü.
Sağlığı süresince bir çok camiler, çeşmeler, hamamlar yaptırttı. 1578 yılında yeğeni III. Murat’ın döneminde hayata gözlerini yumdu. Süleymaniye Camiine defnedildi.
II.Selim (Sarı Selim, Sarhoş Selim),
28 mayıs 1524 tarihinde doğdu, 15 aralık 1574 tarihinde vefat etti. Selim Kütahya yakınlarında Sıçanlı sahrasında avda iken, babasının Sigetvar kuşatması sırasında 7 Eylül’de öldüğünü, bu ölümü herkesten gizleyen Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa’nın güya fetihname olarak gönderdiği, gizli mektubundan öğrendi.
Hemen lalaları Hüseyin Paşa, Hoca Attaullah ve muhasibi Celal Bey ile birlikte bir alayla İstanbul’a hareket etti. 30 Eylül’de Üsküdar’a vardı.
Saraya gelen Selim tahta oturtuldu ve İstanbul’da bulunan devlet ricali (İstanbul Muhafızı İskender Paşa, Şeyhülislam Ebussuud Efendi vb) tarafından biat edildi.
II. Selim Osmanlı tarihinde devlet yönetimiyle fazla ilgilenmeyen ve ordusunun başında sefere gitmeyen ilk padişahtı. Yönetimi kızı Esmihan Sultan’ın kocası olan ve çok başarılı sadrazam olan Sokullu Mehmed Paşa’ya bıraktı. 8 yıl padişahlık yaptıktan sonra 15 Aralık 1574 günü vefat etti.
Beyazıt,
Şehzade Mustafa’nın öldürülmesinden sonra, Kanuni’nin ardılı olarak tahta geçmesi en muhtemel şehzade olarak görülüyordu. Fakat saray içi entrikalar, sadrazamların kimisinin kışkırtmaları ile Selim tarafından öldürtülmüştür.
Cihangir,
En küçük oğul olan Cihangir, özürlüydü. Hürrem’in çok sevdiği, üzerine titrediği Cihangir, kamburundan dolayı müteessirdi. Kendisi ile en çok ilgilenen kişi ise tabiri caizse annesi Hürrem’in gazabına uğrayan üvey ağabeyi Mustafa idi.
Duygusal bir çocuk olan Cihangir, savaşmaktan çok şiir ve sanata düşkündü, ayrıca Mustafa abisini çok seviyordu. Fakat O’nun ölümünden sonra ruhi bunalıma girdi ve bir süre sonra hayatını kaybetti.
Bir yanıt yazın