Hazreti Muhammed’in Sevip Sevmedikleri

Kategori: Dini Konu ve Nasihatler | 0

Hazreti Muhammed'in Sevip Sevmedikleri

Hazreti Muhammed’in (sav) Sevip Sevmedikleri

Peygamber Efendimizin Güzel Huylarından Bazıları

Hüccet-ul İslam olarak bilinen İmam Gazali; Tirmizi, Taberani, Buhari, Müslim, İmam Ahmed, Ebu Davud, İbni Mace gibi büyük İslam alimlerinden derleyerek, Peygamber Efendimizin güzel huylarından bazılarını şöyle özetlemiştir:

Resulullah insanların en yumuşak huylusu, en yiğidi, en adili ve en namuslusu idi. O, insanların en cömerti idi. Allah’ın kendisine verdiklerinden hurma, arpa ne olursa olsun yalnız senelik yiyeceğini ayırırdı, geri kalanını Allah yolunda harcardı. Kendisinde bulunan bir şey istendiğinde verirdi.

O haya olarak da insanların en mükemmeliydi. Rabbi için kızar, şahsı için öfkelenmezdi.

Kendisi veya sahabeleri zarar görse bile hakkı uygulardı.

Allah Rasulü insanların en alçak gönüllüsü, lafı uzatmadan en beliğ konuşanı, en güler yüzlüsüydü. Dünya işlerinden hiçbir şey kendisini endişeye düşürmezdi.

Medine’nin öbür ucundaki hastaları ziyarete gider, güzel kokudan hoşlanır, pis kokulardan tiksinirdi. Fakirlerle oturur, yoksullarla yerdi. Kimseye kaba davranmazdı, kendisine özür beyan edenin özrünü kabul ederdi. Latife yapar idi ama hakkı söylerdi.

Mübah oyunları gördüğünde men etmezdi, hanımlarıyla yarış yapardı. Zavallıları yoksulluklarından dolayı horlamaz, zengine de varlığından dolayı saygı göstermezdi, onu da bunu da Allah’a eşit olarak çağırırdı. Allah Teala üstün huyu ve mükemmel siyaseti onda birleştirmişti…

Allah Teala ahlakın bütün güzelliklerini, iyi yolları, öncekilerin ve sonrakilerin başlarından geçmiş ve geçecek hadiselerin haberlerini, ahirette kurtuluşa ve saadete erdirecek hususları, dünyada gıpta edilip peşinden gidilecek ve gidilmeyecek herşeyi ona öğretmişti.

Allah Teala, onun buyruklarına itaat ve hareketlerinde kendisinin izinden gitmeye bizleri muvaffak kılsın.”155

Peygamber efendimiz (sav)nin sevmediği davranışlar

  • Kur’ân, kendinden öncekileri iptal etmiştir

Hz. Ömer, elinde bir kısım Tevrat parçaları ile Peygamber Efendimiz (sav)’a gelip şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü! Zurayk oğullarından bir arkadaşımdan alıp getirdiğim bir kısım Tevrat

Hemen Allah Resulü (sav)’ın yüzünün rengi değişti. Bunun üzerine ezan rüyasında kendisine gösterilen Abdullah bin Zeyd, Hz. Ömer’e: “Allah senin aklını başından mı aldı? Allah Resulü (sav)’in rengine bak, nasıl kızardı?” dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: “Rab olarak Allah’ı, din olarak İslâm’ı, peygamber olarak Muhammed’i, önder olarak Kur’an’ı kabul edip hoşnut olduk

Hz. Ömer’in bu sözü üzerine Allah Resulü (sav) çok memnun oldu. Üzüntüsü gitti ve şöyle buyurdu: “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, eğer Musa aranızda olup da beni terk edip ona uysaydınız, apaçık bir sapıklığa düşerdiniz Ümmetler içinde siz benim nasibimsiniz, peygamberler içinde ben de sizin nasibinizim

  • İbadette aşırı gitmeyin

Enes bin Malik (ra) anlatıyor:

“Sahabeden üç kişilik bir grup Allah’ın Resulü (sav) Efendimizin nafile ibadetlerini sormak üzere Peygamber hanımlarının evlerine geldiler. Kendilerine Efendimizin ibadetleri bildirilince, onlar bunu azımsar gibi oldular ve: “Allah’ın Resulü nerede biz neredeyiz? Onun geçmiş ve gelecek günahları bağışlanmıştır.” Dediler. İçlerinden biri: “Ben daima bütün geceleri namaz kılarak geçireceğim” dedi. Bir diğeri: “Ben de hayatım boyunca gündüzleri oruç tutacağım ve oruçsuz gün geçirmeyeceğim” dedi. Üçüncü sahabe de: “Ben de daima kadınlardan uzak kalacağım ve asla evlenmeyeceğim” diye söz verdi.

Bir müddet sonra Peygamberimiz geldi ve onlara şöyle buyurdu: “Şöyle şöyle diyen sizler misiniz? Sizi uyarıyorum! Allah’a yemin ederim ki, ben sizin Allah’tan en çok korkanınız ve O’nu en iyi bileninizim.

Fakat ben bazen oruç tutuyor, bazen tutmuyorum. Gece hem namaz kılıyor, hem de uyuyorum. Kadınlarla da evleniyorum. Benim sünnetimden yüz çeviren kimse benden değildir

  • Mescidi kirletmek

Enes (ra)’den rivayet edildiğine göre, Peygamber (sav) Mescidin kıble duvarında bir tükürük gördü. Öylesine öfkelendi ki yüzü kıpkırmızı oldu. Bunun üzerine Ensar’dan bir kadın kalkıp o tükürüğü kazıdı ve yerini güzel kokuyla kokulandırdı.
Allah Resulü (sav): “Bu ne kadar güzel oldu!” buyurdu.

  • Cezada adalet

Benî Mahzûm kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının durumu Kureyşlileri çok üzmüştü Onlar, “Bu konuyu Resulullah (sav) ile kim konuşabilir” diye kendi aralarında müzakere ettiler. Bazıları, “Buna Peygamberimizin çok sevdiği Üsâme bin Zeyd’den başka kimse cesaret edemez” dediler. Üsâme, onların istekleri doğrultusunda Resulullah ile konuştu Bunun üzerine Efendimiz ona: “Allah’ın koyduğu cezalardan birinin tatbik edilmemesi için aracılık mı yapıyorsun?” diye sordu. Sonra ayağa kalktı ve halka şöyle hitap etti:
Sizden önceki milletler şu sebeple yok olup gittiler; Aralarından soylu, mevki ve makam sahibi biri hırsızlık yapınca onu bırakıverirler, zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık yapınca da onu hemen cezalandırırlardı.

Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı, elbette onun da elini keserdim

  • Erkeğin kadın giysisi giymesi

Hz. Ali (ra) şöyle anlatır: Resulullah (sav)’a, saf ipekten dokunmuş çizgili bir elbise hediye edilmişti. Onu bana gönderdi. Ben de elbiseyi giyip yanına vardım. İpek elbiseyi üzerimde görünce yüzünden öfkelendiğini anladım. Sonra: “Ben onu sana giyesin diye göndermedim” buyurdu ve o elbiseyi hanımıma vermemi emretti. Ben de onu akrabam olan hanımlara paylaştırdım.

  • Boyanmak

Enes bin Malik (ra) şöyle anlatır: Bir adam üzerinde (za’ferân) sarılığı olduğu hâlde Resulullah (sav)’ın yanına girdi. Peygamber (sav), yüzünde hoşlanmadığı bir şey bulunan kişiye nadiren bakardı (yani yüzüne vurmazdı). Adam çıkınca, efendimiz şöyle buyurdu: “Şuna söyleseniz de yüzündeki o boyayı yıkasa

Ebû Saîd el-Hudrî (ra) şöyle der:
Resulullah (sav) örtünme çağına girmiş bir genç kızdan daha hayâlı idi. Hoşlanmadığı bir şey gördüğünde bunu yüzüne bakınca anlardık.

  • Resimli örtü

Hz Âişe (ra) şöyle der: Evimin sofasını üzerinde resimler bulunan bir perde ile ayırdığım gün Resulullah (sav) bir seferden dönmüştü Resimli örtüyü görünce yüzü renkten renge girdi ve onu çekip kopardı. Sonra da bana şunları söyledi: “Âişe! Kıyamette insanların en şiddetli azap görenleri, yaptıklarını Allah’ın yarattığına benzetenlerdir.” [Buhari]

Efendimizin, üzerinde koç resmi bulunan bir kalkanı vardı. Tasvirden hoşlanmadığı için bu resmi kazıttı.

  • Kapıyı çaldığınızda

Cabir (ra) diyor ki; “Resulullah (sav)’a geldim ve kapısını çaldım. Resûl-i Ekrem: “Kim o?” dedi. “Benim” diye cevap verdim. Allah Resulü: “Benim, benim!” diye tekrar etti. Galiba bu cevaptan hoşlanmamıştı”

  • Ölen için feryad etmek

Ebu Bürde şöyle der: (Babam) Ebû Mûsâ el-Eş’arî hastalandı ve başı hanımlarından birinin kucağında iken bayıldı. Bunun üzerine hanım, bir çığlık atıp yüksek sesle ağlamaya başladı. Fakat Ebû Mûsâ, kadını bundan men edecek durumda değildi. Ayılınca: “Resulullah (sav)’ın hoşlanmayıp uzak kaldığı şeyden ben de hoşlanmam ve uzak olurum. Dedi.
Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
Ölenin arkasından yüzünü gözünü tırmalayan, yakasını paçasını yırtan, Câhiliye insanı gibi bağıra – çağıra ağıt yakıp kendisine beddua eden, bizden, bizim yolumuzu izleyenlerden değildir

  • Sabah namazına kalkmamak

Peygamber Efendimizin yanında bir adamın sabaha kadar uyuduğu ve namaz kılmadığı söylendiğinde, bundan hoşlanmadı ve: “Bu adamın kulağına şeytan bevletmiştir” buyurdu.

  • Allah Teâlâ imtiyazı sevmez

Allah Resulü (sav) bir kimsenin, kendisini arkadaşlarından farklı görmesini sevmezdi. Bir sefer esnasında ashabına koyun kesip pişirmelerini emretmişti. Ashabından biri; “Ya Resulullah, onu ben keseyim” dedi. Başka biri; “Ya Resulullah, yüzmesi de benim vazifem olsun” dedi. Bir başkası da; “Ya Resulullah, pişirmesi de bana ait olsun” dedi. Resul-i Ekrem Efendimiz de: “O hâlde odunu toplamak da bana ait olsun” buyurdu. Sahabeler; “Ya Resulullah! Biz onu da yaparız, senin çalışmana gerek yok” dedilerse de Peygamberimiz: “Sizin benim işimi de yapabileceğinizi biliyorum. Fakat ben, size göre imtiyazlı bir durumda bulunmaktan hoşlanmam. Çünkü Allah Teâlâ kulunun, arkadaşları arasında imtiyazlı durumda olmasını sevmez” buyurdu.

  • Cemaatteki dağınıklık

Câbir bin Semüre (ra) şöyle demiştir: Resulullah (sav) bir gün mescide girdi. Cemaat ayrı ayrı halkalar hâlinde oturuyordu. Bunun üzerine Allah Resulü (sav): “Sizi niçin böyle dağınık halde görüyorum” buyurdu.
Hz. Peygamber bu sözü söylerken birliği seviyor ayrılıktan nefret ediyor intibaını vermek istiyor gibiydi. [Ebu Davud]

Hayvanları dağlamak

Peygamber efendimiz (sav), yüzüne damga vurulmuş bir merkebin yanından geçti. Bunun üzerine: “Bu hayvanın yüzünü dağlayana Allah lânet etsin!” buyurdu.

  • Ehli kitaba haksızlık

İrbâz bin Sâriye (ra) anlatıyor: Resulullah (sav) ile Hayber Kalesi’ne indik Beraberinde ashabından başka kimseler de vardı. Hayber’in lideri Cebbâr, mütekebbir birisi idi. Allah Resulü’ne gelerek: “Ey Muhammed! Sizin eşeklerimizi kesmeye, meyvelerimizi yemeye, kadınlarımızı dövmeye hakkınız var mı?” dedi. Resulullah Efendimiz öfkelenerek: “Ey İbn-i Avf, atına bin ve şöyle nida et: “Haberiniz olsun, cennet sadece müminlere helâldir, namaz kılmak üzere toplanın!

Cemaat toplandı. Resulullah (sav) onlara namaz kıldırdı. Sonra da kalkıp şunları söyledi: “Sizden biri, (rahat) koltuğuna kurulup Allah’ın, Kuran’dakilerin haricinde haramlarının bulunmadığını mı zannediyor? Haberiniz olsun, vallahi ben nasihatte bulundum, (Kuran’da olmayan bazı şeyler) emrettim, birçok şeyleri de yasakladım.

Bunlar, Kuran’ın bir misli kadar, belki de daha fazladır. Allah Teâlâ hazretleri, Ehli-i Kitabın evlerine izinsiz girmenizi helal kılmamıştır. Kadınlarını dövmenizi, borçları (olan cizyeyi) verdikten sonra meyvelerini yemenizi de helal kılmamıştır” [Ebu Davud]

  • Kur’ân-ı tartışmak

Abdullah bin Amr bin Âs (ra) şöyle anlatır: Bir kavim Allah Resulü (sav)’ın kapısının önünde Kur’ân hakkında tartışıyorlardı. Resulullah (sav), yüzünün rengi değişmiş bir halde çıkıp şöyle buyurdu: “Ey kavmim! İşte bu yüzden milletler helak olmuşlardır. Kur’ân (ayetleri) birbirini tasdik eder, siz onun bazı (ayetlerini) bazı ayetleri ile yalanlamayın!” buyurdu.

  • İnfakta cömertlik

Resul-i Ekrem Efendimizden bir şey istendiğinde, şayet yanında yoksa borçlanır ve ihtiyaç sahibini memnun ederek gönderirdi. Bir gün böyle biri Peygamberimize gelerek bir şeyler istedi. Allah Resulü: “Yanımda sana vereceğim bir şey yok, git benim namıma satın al, mal geldiğinde öderim” dedi. Efendimizin sıkıntıya girmesine gönlü razı olmayan Hz Ömer: “Ya Resulullah! Yanında varsa verirsin, yoksa Allah seni gücünün yetmeyeceği şeyle mükellef kılmamıştır” dedi.

Allah Resulü (sav)’ın Hz. Ömer’in bu sözlerinden hoşnut olmadığı yüzünden belli oldu. Bunun üzerine Ensar’dan biri: “Anam babam sana feda olsun ya Resulullah! Ver! Arşın sahibi azaltır diye korkma!” dedi. Bu sahabenin sözleri Efendimizin çok hoşuna gitti, tebessüm etti ve: “Ben de bununla emrolundum” buyurdu.

Sevgili Peygamberimiz;

  • Yatmadan önce dişlerini misvaklardı.
  • İnsanları yüzüne karşı övmezdi.
  • Eve girerken kapıyı üç kereden fazla çalmazdı.
  • Banyo ve tuvalette uzun müddet kalmazdı.
  • Kerahat vakti çıkıncaya kadar uyanık kalırdı.
  • Bir işe başlarken Bismillah derdi.
  • Hediyeye hediye ile karşılık verirdi.
  • Hastaları ziyaret ederdi.
  • Yemeği yerde oturarak yerdi.
  • Topluluk içinde ayaklarını uzatarak oturmazdı.
  • Bir şey yaparken önce sağdan başlardı.
  • Sevdiği kişiye “Seni Seviyorum” derdi.
  • Hapşırırken eli ile ağzını kapatırdı.
  • Kötülük yapana karşı iyilikle muamelede bulunurdu.
  • Üç günden fazla küs kalmazdı.
  • Güzel koku sürünürdü
  • Her zaman tebessüm ederdi.
  • İki dargın kişiyi barıştırırdı
  • Hapşırdıktan sonra Elhamdülillah derdi.
  • Yemekte dizini karnına bitiştirerek otururdu.
  • Misafirlere ikramda bulunurdu.
  • Banyo ve tuvalette suyu israf etmezdi.
  • Üzülünce ve öfkelenince namaz kılardı.
  • Namaz esnasında esnemezdi.
  • Alışverişte pazarlık ederdi.
  • İyiliği başa kakmazdı.
  • Suyu oturarak içerdi.
  • Çok sıcak ve çok soğuk yemezdi.
  • Su içerken üç yudumda içerdi
  • Uyumadan önce İhlas, Felak ve Nas surelerini okurdu.
  • Uykudan kalkınca el ve yüzünü yıkardı.
  • Hastalanınca bal ve çörek otu yerdi.
  • Sofrayı misafirden önce terk etmezdi.
  • Tuvalet ve banyoda konuşmazdı
  • Misvak kullanırdı.
  • Namazını vaktinde kılardı.
  • Kur’an okunurken dinlerdi.
  • Meyveyi aç karnına yerdi.
  • Eğilirken çömelerek eğilirdi.
  • Yemeğe üflemezdi
  • Yemeği önünden yerdi.
  • Yaslanarak yemezdi.
  • Pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutardı.
  • Yemekte yeşillik bulundururdu
  • Uyurken sağ tarafına yatardı.
  • Evini her gün süpürürdü
  • Bir yere girerken selam verirdi.
  • Üzümü tek tek yerdi.
  • Namaz kılanın önünden geçmezdi.
  • Yanında ayna, tarak ve misvak bulundururdu
  • Yatmadan önce ve kalkınca saçlarını tarardı.
  • Yemekten doymadan kalkardı.
  • Yemeğe tuz ile başlardı.
  • Saçına zeytinyağı sürerdi.
  • Ezandan sonra Ezan Duası okurdu.
  • Tuvalette taharet alırken sol elini kullanırdı.
  • Ayakkabıları silkeleyerek giyerdi.
  • Her zaman abdestli olmaya çalışırdı.
  • Yemek kaplarının üstünü örterek koyardı.
  • Yemek esnasında hayırlı şeylerden konuşurdu.
  • Tuvalete girmeden önce paçalarını sıvardı.
  • Cuma günü gusül abdesti alırdı.
  • Şaka dahi olsa yalan söylemezdi
  • Sevdiği kişiyi sırf Allah(cc) için severdi.
  • Her zaman hayır konuşur yada susardı.
  • Tuvalete sol ayağı ile girip sağ ile çıkardı.
  • Çarşıda pazarda bağıra çağıra dolaşmazdı.
  • Tuvalete girmeden önce çoraplarını çıkarırdı.
  • Genellikle beyaz ve yeşil giyinirdi.
  • Gece bulaşıkları bekletmezdi.
  • Başkalarından bir şeyi ısrarla istemezdi.
  • Yatmadan önce yatağını silkelerdi.

Hz. Ali ise Sevgili Peygamberimizin ahlâkî güzelliklerini şöyle sıralıyor:

  • “Peygamber Efendimiz her zaman güler yüzlü, yumuşak huylu ve engin gönüllü idi. Asla asık suratlı, katı kalpli, kavgacı, şarlatan, kusur bulucu, dalkavuk ve kıskanç değildi. “
  • “Hoşlanmadığı şeyleri görmezlikten gelir, kendisinden beklentisi olan kimseleri hayâl kırıklığına uğratmaz ve onları isteklerinden bütünüyle mahrum etmezdi.
  • “Üç şeyden titizlikle uzak dururlardı: Ağız kavgası, boşboğazlık ve faydasız şeyler. Şu üç husustan da titizlikle sakınırlardı: Hiç kimseyi kötülemezler, kınamazlar ve hiç kimsenin aybı ve gizli yanlarını öğrenmeye çalışmazlardı.
  • “Huzurlarına gelen gariplerin kaba saba konuşmaları ile yerli yersiz sorularının yol açtığı tatsızlıklara sabrederlerdi. Sahabîler ise onların gelip soru sormalarını çok isterlerdi.
  • “Peygamberimiz ancak yapılan iyiliğe denk düşen ve fazla dalkavukluğa kaçmayan övgüleri kabul eder, haddi aşmadığı sürece hiç kimsenin sözünü kesmezdi. Şayet huzurlarında haddi aşacak şekilde konuşulursa o zaman ya konuşanı susturmak, ya da meclisten kalkıp gitmekle ona engel olurlardı

 

Hz. Hatice’nin ilk kocasından olan oğlu Hind bin Ebi Hale-ki bu zat aynı zamanda Peygamberimizin üvey oğludur—Hz. Hasan’ın isteği üzerine Peygamberimizin üstün vasıflarım şöylece dile getirmektedir:

  • “Dünya işleri için kızmazdı. Fakat bir hak çiğnendiği zaman öyle bir kızardı ki, o hak yerini buluncaya kadar öfke ve gazabını hiçbir şey, hiçbir kimse önleyemezdi. Buna karşılık, Resulullah, kendi şahıslarına ait bir mesele hakkında kimseye kızmaz ve intikam almayı düşünmez, aksine hilim ve kerem sahibi olarak, kötülük edene iyilikle mukabele ederdi.
  • “Kızdığı zaman hemen kızgınlıktan vazgeçer ve kızdığım belli etmezdi. Neşelendiği, ferahlandığı zaman gözlerini yumardı. En fazla gülmesi tebessümdü. Gülümserken de mübarek dişleri parlak inci taneleri gibi görünürdü.”

Yine dokuz yıl kadar hizmetinde bulunan Hz. Enes bin Malik de Peygamberimizin bir güzelliğini şöyle açıklamaktadır:

  • “Resulullah, insanların en lütuflu olanı idi. Soğuk bir günün sabahında bile bir kölenin, bir cariyenin, bir çocuğun getirdiği su ile abdest alır, onları geri çevirmezdi. Kendisinden bir şey soranı can kulağıyla dinler, soru soran ayrılıp gitmedikçe Resulullah onu terk etmezdi.
  • “Birisi Resulullahın elini musafaha etmek için tutsa, tutan kimse Peygamberimizin elini bırakmadıkça Resulullah onun elini bırakmazdı.”

ve ayrıca konu ile alakalı olarakta şöyle bir ayet var;

  • “Allah’a ve Rasulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin, sonra gevşersiniz ve gücünüz, elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. ”

ALLAH (cc) buyurdu:

  • ” (Ey Muhammed) de ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın…” (Al-i imran3/31)
  • “ Ve sen (Ey Muhammed ) elbette yüce bir ahlaka sahipsin” (Kalem68/4)
  • “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” Buyuran Efendimiz Hz MUHAMMED MUSTAFA (sav) :
  • Kendine kötülük edene iyilik ederdi.
  • Kendine istendiğini başkasına da ister, kendi istemediklerini başkasına da istemezdi.
  • İçi, dışı, özü, sözü birdi.
  • Hem doğruluğu öğütlüyor, hem de söylediklerini aynen uygulardı Şakalaşır fakat şakasında dahi doğruyu söylerdi.
  • Hayatında söyledikleriyle yaptıkları arasında asla bir tezat ve tutarsızlık görülmezdi
  • Faaliyetlerinde daima yumuşaklığı şefkat ve merhameti kine, öfkeye ve sertliğe tercih ederdi.
  • Bütün davranışlarında ifrat ve tefritten kaçınır, orta yolu benimserdi.
  • Çevresine karşı güler yüzlü idi Herkese değer verir hiçbir şekilde nezaketi elden bırakmazdı.
  • Davete icabet eder hastaları ziyaret ederdi.
  • Karşısındakine bütün vücuduyla dönerek konuşur, muhatabı yüzünü çevirmedikçe o da yüzünü çevirmezdi.
  • Ağzından çirkin söz çıkmaz, ahlakı güzel olanın hayırlı insan olduğunu söylerdi.
  • Hiçbir şeyi uğursuz görmezdi.
  • Hayatında hiçbir kadını ve köleyi dövmedi Şahsına yapılan haksızlıktan dolayı intikam almadı 10 yıl boyunca hizmetinde bulunan Enes bin Malik’ e bir defa bile kızmadı.
  • Kim olursa olsun çağırana “buyurun” diye cevap verirdi.
  • Son derece cömertti Kendisinden bir şey istendiği zaman ona çok ihtiyacı da olsa verirdi.
  • Fakiri, yetimi, dulu kimsesizi gözetler, onlara yardım eder, onlarla oturur ve onlarla gezerdi.
  • Çocuklara sonsuz bir şefkat gösterirdi; onları kucaklayıp öper, bağrına basar ve omzuna alırdı.
  • Kendisini ashabından üstün görmez, onların yaptığı işi kendisi de yapardı Küba Mescidi ve Mescid-i Nebevi inşa edilirken o da sırtında taş ve kerpiç taşımıştı.
  • Evde bulunduğu saatlerde ev işlerine yardımcı olurdu.
  • Önüne getirilen yemekte kusur aramazdı; hoşuna giderse yer, gitmezse yemezdi.
  • İbadet etmekten derin bir zevk alır, bazen ayakları şişinceye kadar namaz kılardı.
  • Bir meclise girerken ve çıkarken selam verirdi.
  • Sade temiz giyinmeyi ve güzel kokuyu severdi Temizliği imanın yarısı sayardı.
  • ,Uzaktan bakılınca kendi insanların en heybetlisiydi Yakınına gelince herkesten daha tatlı ve çekiciydi.
  • Daima düşünen bir insan olarak görülürdü Çoğu kez sessiz durur hiçbir zaman gereksiz yere konuşmazdı.
  • Yumuşak huylu, mütevazı, güvenilir, hoşgörülü ve affediciydi Katı kalpli değildi, hoşlanmadığı şeye göz yumardı.
  • Hiç kimsenin ayıbını ve kusurunu araştırmaz, hiçbir Müslüman hakkında kin gütmezdi Hiç kimse ile çekişmezdi.
  • İnsanları devamlı ilme teşvik eder, cehaletten kurtulmaları için çaba sarf ederdi.
  • Şahsı için asla kimsenin gönlünü kırmaz, kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı Ancak yapılan hata Allah’ın bir emir ve yasağının ihlali ise, o zaman mutlaka kırıcı olmadan uyarırdı.
  • Hata eden şahıs bir topluluk içinde bulunuyorsa yanlışlığı isim vermeden düzeltirdi.
  • En sevdiği renk yeşil, en sevmediği huy yalandı.
  • Topluluk içinde yanındaki ile fısıldaşamamasını isterdi
  • Farz namazlarını cemaatle kılardı…

 

Takip Et Ergunca:

Herkes Cennete Gitmek İster ama Hiç Ölmeden Cennete Gidilir mi?

Son yazıları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir