Hasan Sabbah
Hasan Sabbah (1034 – 1124), Büyük Selçuklu Devleti zamanında yaşamış olan, tarihin eski ezoterik ve Batıni örgütü Haşhaşileri kuran ve ölene kadar liderliğini yapan İranlıdır. Tarihteki en gizemli insanlardan biri olarak adı geçer.
Hayatı:
İran’da Kum kentinde dünyaya gelmiştir. Zamanın önde gelen okulllarında okuma şansı bulmuştur. Ailesiyle birlikte Rey şehrine gittiğinde burada Şii inancının önderleriyle temas etmiş ve Şiiliği benimsemiştir. Dini çalışmalarını geliştirmek için Fatimilerin hakim olduğu Kahire’ye gitmiştir. İran’a döndüğünde Selçuklu Türk sarayında yüksek bir memuriyetle işe başlayacaktır.
Ünlü yönetici Nizamülmülk’ün emrinde çalışmaya başlayacaktır.Bu aşamadan sonra hayat hikayesinde belirsizlik başlar. Bazı iddialara göre Nizamülmülk, Ömer Hayyam ve Hasan Sabbah birlikte aynı dönemlerde öğrencidirler ve kim hayatta en çabuk yükselirse diğerlerine yardım edecektir. Bu efsanenin doğruluğuna dair bir bilgi bulunmamaktadır. Bundan sonra kesin olarak bilenen ise Hasan Sabbah’ın yoğun dini çalışmalarından sonra örgütlenmeye başladığı ve Alamut kalesini ele geçirip burada üslenmesidir.
İsmailiyye:
İslamiyetin tarihinde yaşamış olduğu farklı mezheplerden biri olan Şiilik mezhebi İran’da yaygındır. Bu mezhepin üyelerinin Selçuklu hakimiyetindeki bölgelerde Sünni yöneticiler tarafından baskıya maruz kaldıklarından dolayı Şiilik gizli olarak kendisini var etmiştir.
Hasan Sabbah’ın da mensup olduğu İsmailiyye tarikatının inancına göre 12 imamdan yedincisi olan Cafer öldükten sonra oğlu İsmail’i imam tayin etmiştir. Ancak İsmail babasından önce ölmüştür. İsmailiye tarikatı ise İsmail’in ölmediğini ve gizlenmek için ortadan kaybolduğunu, zamanı gelince geri döneceğini savunur. Bunun haricinde Hasan Sabbah’ın bağlı bulunduğu Nizari kolu ise 18. imam Mustansır’dan sonra ise Musta’li değil Nizari’nin gelmesi gerektiğini savunur.
Dini Liderliği:
Aslında bütün dini arka planına rağmen o dönem Ortadoğu’da ve diğer ülkelerde din kisvesi altında verilen mücadelelerin ve savaşların aslında ekonomik ve sosyal bir altyapısını bulmak mümkündür. Söylenen efsanelerin aksine Hasan Sabbah aslında ülkesi işgal altında bulunan bir liderin halkını baskı ve işgalden kurtarmak amacıyla yaptıklarını yapmıştır. Dini bir arka plan sayesinde bilgisiz halkın desteğini kazanarak silahlı bir örgüt kurmuş ve güçlü devletler arasında yüzyıllarca var olacak ve dikkate alınması gereken bir yapı kurmuştur. haşhaşla adam uyutup suikast işletir
Hakkındaki Efsaneler:
Hasan Sabbah hakkında yazılan birçok popüler eserin aksine konuyu bilimsel olarak değerlendiren eserler de mevcuttur. Bunlardan en önemlisinin yazarı Farhad Daftary’ye göre döneme ait bilgi kaynakları sadece Şii inanca düşmanlık besleyen Sünni kaynaklar ve İslami tarihi hiç anlamayan yanlı Haçlı kaynaklarıdır. Buralardan kaynaklanan yanlış bilgilendirme ve karalama kampanyasının sonucu olarak esrar, haşhaş, intihar fedaileri, bakirelerin gezdiği bahçeler efsaneleri türetilmiştir. Gerçekte olan ise sağlam bir örgütlülük yapısına dayanan bir vurucu güçtür.
Popülerleştirme:
Bahsedilen temelsiz popülerleştirmelerden bazıları:
- Haşhaş kullanımı:
Suikast işletmek için militanlarına haşhaş vererek onların zihinlerini avucuna aldığı.Haşhaş kullandıklarına dair bir delil yoktur; ayrıca Alamut Kütüphanesi’nde de bununla ilgili (haşhaş kullandıklarıyla) bir bilgi bulunamamıştır.
- Gösteri amaçlı intiharlar:
Merkezleri, yüksek bir kayalığın tepesinde kurulu olan Alamut Kalesi’ydi. Misafirleri Alamut Kalesi’ne gittiklerinde Hasan Sabbah onları etkilemek için kalenin yukarısında duran müritlerinden üçüne işaret ederek aşağıya atlamalarını istemiş ve onlar da hiç tereddüt göstermeden atlayınca misafirleri bu olaydan oldukça etkilenmişlerdir. Bu tavır o insanların uyuşturucu almadan bunu yapmalarının mümkün olmadığı fikrine Sürmüştür.
- Cennet Bahçeleri:
Bu iddiaya göre Hasan Sabbah’ın tarikata yeni giren gençlere, öldükten sonra cennet vaadettiği söylenmektedir. Bu gençlere haşhaş verdikten sonra (sadece söylentidir, yine resmi bir kayıt bulunamamıştır), Alamut Kalesi’nin efsanedeki Cennet Bahçeleri’nde uyanmalarını sağlıyordu. Bu bahçelerde çok güzel kızlar, türlü türlü lezzetli meyveler ve yemeklerle karşılanan gençlere burasının cennet olduğu söyleniyor ve tekrar haşhaşla uyutulduktan sonra tekrar kaleye götürülüyordu. Böylelikle ölünce cennete gideceğine tamamen inanan bu insanlar Hasan Sabbah için ölmekten korkmuyorlardı.
- Ömer Hayyam ve Nizmülmülk ile sınıf arkadaşlığı
Sanılanın aksine Hasan Sabbah, Ömer Hayyam ve Nizam-ül Mülk sınıf arkadaşı değillerdir. Bunun doğru olabilmesi için üçünün de Nişapur ‘da okuması gerekmektedir. Nizam-ül Mülk , Hasan Sabbah’dan on altı yaş büyüktür. Hasan Sabbah da öğrenimini doğduğu şehir Kum’da ve Rey şehrinde yapmıştır.
Ölümü:
1124 yılında ölen Hasan Sabbah öldüğünde arkasında güçlü bir silahlı örgüt ve sadece İran’da değil tüm Mezopotamya’da korkulur bir askeri ve siyasal güç bırakmıştır. Tarikat Moğol istilası yıllarına kadar ayakta kalmıştır. Alamut kalesi ise 1256 yılında Moğol komutan Hülagû Han tarafından savaşmadan alınmış ve sonrasında da yakılıp yıkılmıştır.
Bir yanıt yazın