Dünyada Yaşanmış Büyük Aşklar
Kleopatra ve Antonius:
Ünlü aşk hikayeleri arasında ilk olarak, efsane aşklar arasında yer alan Kleopatra ve Antonius aşkından söz edeceğiz. Antonius’un, Mark Antony olduğunu belirterek, ünlü aşk hikayelerinden söz edelim…
Kleopatra Ve Antonius hikayesi şu şekildedir: Mark Antony evlidir, eşinin adı Octavia’dır. Ancak Mark Antony, Kleopatra’ya aşık olmuştur; ve Kleopatra için Octavia’dan ayrılır.
Milattan Önce 31′de yaşanan bu olay, Mısır, ve Roma arasında bir savaşın başlamasına neden olmuştur. Çünkü, Octavia’nın erkek kardaşi Octavian, Mısır’a bir Roma ordusu göndererek, Kleopatra Ve Antonius’un yok edilmesini istemştir. Bu durum üzerine ayrılmak istemeyen Kleopatra Ve Antonius kurtuluşu intihar etmekte bulmuşlardır.
Napolyon ve Josephine:
Efsaneleşen aşklar arasında yer alan ünlü aşk hikayelerinden bir tanesi de, 1800′lü yıllarda Fransa’da yaşanmıştır. Napolyon ve Josephine aşkında, Josephine’yi gören Napolyon, Josephine’ye aşık olmuş, fakat aşkını itiraf etmesi seneler sürmüştür.
Sonrasında ise Napolyon ve Josephine bir araya gelmiş, fakat birliktelikleri, dram; ve ihanetlerle dolu bir sürece sahne olmuştur. Son olarak Josephine’nin Napolyon için bir varis doğuramaması üzerine Napolyon Josephine’yi terk etmiştir.
Napolyon ve Josephine aşkının bu şekilde son bulması Josephine’nin kalbinin kırılmasına, ve hastalanarak ölmesine neden olmuştur. Napolyon ise Josephine’yi ömrü boyunca unutmamıştır.
Evita Ve Juan Peron:
1940′lı yıllarda Argentina’da yaşanan Evita Ve Juan Peron aşkı, efsane aşklar arasında yer alıp, ünlü aşk hikayelerinden olmayı başarmıştır.
Gerek Evita; ve gerekse de Juan, politik bakımdan çok güçlülerdi; ancak Evita fakirdi. Fakirlikten kurtulmak için de Juan’ı baştan çıkartma yolunu seçmişti; ancak kendisi de Juan’a aşık olmaktan kendisini alıkoyamamıştı.
Birlikteliklerinde Evita Ve Juan Peron, politik güçlerini birleştirerek Argentina’nın faaliyetlerinin akışını değiştirmiş, ve halk tarafından da çok sevilen bir çift olmuşlardı.
Başarılı bir faaliyetin gerçekleştirilmesinden sonra ise Evita kanser hastalığına yakalanarak trajik bir şekilde öldü…
Prens Edward ve Wallis Simpson:
Efsane aşklardan bir tanesi de, ünlü aşk hikayeleri arasında yer alan Prens Edward ve Wallis Simpson aşkıdır.Prens Edward ve Wallis Simpson aşkı, 1900′lü yıllarda İngiltere’de yaşanmıştır. Wallis Simpson çok çekici bir kadın olmasına karşın evli idi; Edward ise Wallis Simpson’a aşık olmuştu.
Bu aşk sonucunda Prens Edward tarafından, İngiltere monarşisi için önemli değişikliklerin meydana gelmesine neden olmuştur. Wallis Simpson Amerika’lı olması nedeniyle İngiltere kraliçesi olamamasına karşın, 1934 senesinde yine de kocasından ayrıldı, ve Prens Edward ile oldukça romantik, aynı zamanda da vahşi bir aşk yaşamaya başladı. 1936 senesinde Prenslikten Krallığa terfi eden Edward ise, Wallis Simpson ile evlenebilmek adına, kısa bir süre sonra kral tacını geri iade etti…
Arzu ile Kamber:
Birbirlerini kardeş sanarak büyüyen iki gencin aşklarını anlatan ve 17. yüzyılda ortaya çıktığı sanılan Türk halk öyküsü. Konusu şöyledir: Bir kervan, yolda eşkıya baskınına uğrar. Baskından yalnız küçük bir erkek çocuğu sağ olarak kurtulur. Bir aile tarafından evlatlık olarak alınan çocuğa Kanber adı verilir.
Bir süre sonra bu ailenin bir kız çocuğu olur, adını Arzu koyarlar. İki çocuk birbirlerini kardeş sanarak büyürler. Bir süre sonra aralarında ilgi veyakınlık başlar. Kardeş olmadıklarını öğrenince de evlenmek isterler. Arzu”nun annesi bu evliliğe karşı çıkar ve kızını zengin bir tüccarla evlendirir. Ama adam kısa bir süre sonra ölür.Arzu ile kanber evlenmek için yeniden uıgrasırlarsa da, anne engel olur.
Aşıklar bir rastlantı sonucu birbirlerini bulurlar. Kavuşmanın heyecanıyla ikisi de bayılır. Sürekli olarak kızını izleyen kötü yürekli anne onları gene ayırmak ister, ama gençlerin çevresi şu ile kaplandığından yanlarına ulaşamaz. Az sonra iki sevgilinin göğüslerinden birer güvercin çıkarak uçar ve böylece ikisi de orada can verirler
Afrodit ile (Venüs) çoban Anahis:
Mitolojiye uzanırsak önce aşk ve güzellik ilahı Afrodit ile (Venüs) çoban Anahis’in aşkı akla geliyor. Efsaneye göre de Truvalı çobanın ve ondan sonra gelen bütün çobanların yanık kavalları, hep bu aşkı fısıldamış.
Dante Alighieri ile Beatrice:
1200’lü yılların başında ünlü İtalyan şairi Dante Alighieri henüz 9 yaşındayken ilk kez gördüğü Beatrice’yi ömrü boyunca sevdi. Dante onu üne kavuşturan en büyük eseri ‘Commedia Divina’yı büyük aşkı için yazdı.
Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan;
Ülkeler fatihi Kanuni Sultan Süleyman’ın gönlünü de Rus asıllı Hürrem Sultan fethetti. Hürrem Sultan’ın, Muhteşem Süleyman’a hakimiyeti, sevgili kocasının kolları ve gözyaşları arasında ölmesine kadar devam etti. Aşk mı? Onu da bir tek Kanuni hissetti.
Voltaire ve Emilie du Chatelet :
Voltaire Fransız kraliyet ailesi tarafından son derece sevilen bir yazardı ve Emilie de genç, akıllı bir sosyete. Emilie, Marquis du Chatelet’le evli olmasına rağmen kendisi gibi Voltaire de insanların ne düşündüğünü önemsemiyordu. Emilie ölene kadar 15 yıl boyunca sevgili olarak yaşadı ve bilindiler. Hatta Emilie’nin kocası trarafından alınan bir evde yaşadılar. Birbirlerine karşı sadece fiziksel bir çekim duymuyor, birbirlerinin zekasından da son derece etkileniyorlardı.
Ferhat ile Şirin:
Efsaneye göre Ferhat, Persler döneminde yaşamış ünlü bir nakkaştır. Sultan Mehmene Banu’nun kız kardeşi Şirin için yaptırdığı köşkün süslemelerini yaparken Şirin’i görür ve birbirlerine sevdalanırlar. Ferhat, Sultan’a haber salarak Şirin’i istetir. Sultan, kız kardeşini vermek istemez.
Ferhat’ı oyalamak için Elma Dağı’nı delip şehre su getirmesini şart koşar. Ferhat, sevdanın verdiği aşkla dağları delmeye başlar. Mehmene Banu, dağı delip suyun akacağı kanalı tamamlamak üzere olan Ferhat’ın yanına yaşlı dadısını göndererek, Şirin’in öldüğü haberini ulaştırır. Ferhat, bu acı haber üzerine, elinde tuttuğu külüngü havaya atar, düşen külünk Ferhat’ın başına isabet eder ver Ferhat orada ölür.
Ferhat’ın acı haberini alan Şirin korku ve heyecanla olayın geçtiği kayalığa gelir.Ferhat’ın öldüğünü görünce bu acıya dayanamaz ve kayalıklardan aşağı yuvarlanarak, orada can verir. Her iki sevgiliyi, can verdikleri kayalıklarda yan yana gömerler.Derler ki, her bahar iki mezar üzerinde iki gül bitermiş. Tam birbirlerine kavuşmak üzereyken, mezarların ortasında bir kara çalı peyda olur, iki gülün kavuşmalarını engellermiş.
Artemis ve Orion :
Günümüzde büyüklerimizden duyduğumuz yada roman,hikaye de vs. okuğumuz aşklar bizleri çok etkiliyor.Bu aşklar bize vay be dedirtiriyor.İşte o aşklardan biride efsane olarak anılarn artemis ve orion’dur.Buyrunuz bu efsane aşıkların hikayesi.
Artemis günün birinde uzun boylu iri yapılı fakat çok yakışıklı bir avcı olan Orion’u görerek ona aşık oldu. Öyleki bir zamanlar kendi kendine aldığı evlenmeme kararını bile unutup bu yakışıklı avcı ile evlenmek istedi.
Fakat Apollon kızkardeşinin bu dev cüsseli mahlukla evlenmesini uygun bulmuyordu. Kız kardeşini vaz geçirmek iin çok uğraştı ancak Artemis onu dinlemedi. Kardeşinin Orion’a duyduğu sevginin ne kadar büyük olduğunu görüncede bunu kıskanmaya başladı.
Ne söylerse söylesin kardeşi Artemis’I vaz geçiremeyeceğini anlayınca hileye başvurarak Orion’u ortadan kaldırmaya karar verdi.Birgün Orion denize girmiş yüzüyordu. Kıyıdan okadar uzaklaşmıştı ki, başı kara küçük bir nokta gibi görünüyordu.
Apollon kızkardeşini yanına çağırdı, uzaktan görünen kara noktayı ona göstererek “Oraya kadar okunu gönderebilirmisin” dedi. Artemis heyecanla yayını hazırlarken o kara noktanın sevdiği erkeğin kafası olabileceğinin nerden bilecekti ki.
Yayını çekti ve ok fırladı. Çok iyi nişancı olan Artemis’in oku tam hedefi vurmuştu ve Artemis bilmeden sevdiği erkeği başından vurmuştu. Bu ölüm onu çok üzdü günlerce bulutların ardına gizlendi gök yüzünde dolaşmaz geceleri yeryüzünü aydınlatmaz oldu. Sonunda bir gün babasının yanına giderek ondan Orion’u bir takım yılz olarak gök yüzüne çıkarmasını istedi. Zeus ta kızının bu arzusunu yerine getirdi.
Kerem ile Aslı:
Kerem ile Aslı’nın aşkları asırlardır hiç tükenmedi.Anonim halk hikayesi. Xİİ. Yüzyılda teşekkül ettiği yorumlanan, Kerem ile Aslı hikayesi anonim halk hikayelerimizin karakteristik özelliklerini taşır.
Hikaye kahramanı Aşık Kerem, Aslı isimli bir Ermeni kızına aşık olur. Onu kendisinden kaçıranların ardından arkadaşı Sofu ile saz çalarak, türkü söyleyerek diyar diyar dolaşır. Büyük bir aşkın, uğrunda ne ölçüde fedakarlık yapılacak bir kuvvet olduğunu işaret eder.
Zorlu macerasının sonunda, Haleb’de Aslı’ya kavuşan Kerem tam onunla evlenecekken bir keşiş büyüsüne kurban gider. Bir büyü ile tutuşup yanar, kul olur. Bu kulun kıvılcımı ile saçlarından tutuşarak, aynı akıbete uğrayan Aslı ile ancak cennette buluşurlar..
Lord Nelson ve Lady Emma Hamilton :
Ünlü ressam George Romney’nin pek çok tablosuna figür ve kendisine ilham olan güzelliği ile ünlüydü Emma. Emma, Sir William Hamilton ile Lord Nelson da Lady Fanny Nelson ile eviliolmasına rağmen, ikili tanıştığında Emma Lord Nelson’dan o kadar etkilendi ki “Aman Tanrım, bu mümkün mü?” diyerek bayıldı. Ne karşılaşma ama! Tüm Londra’yı büyüleyen bir aşkla cüretkar bir şekilde Emma’nın kocasıyla birlikte bir kaç yıl yaşadılar.
Richard Burton ve Elizabeth Taylor:
Mark Antony ve Klopatra’nın aşk hikayesini anlatan film de dahil olmak üzere pek çok eserde birlikte rol aldılar. Ve birbirlerine hissettikleri kimyasal ve cinsel çekime daha fazla dayanamayıp, ikisi de evli olduğu halde aşk yaşamaya başladılar. Daha sonra evlendiler, ama fırtınalı aşkları çabuk söndü ve boşandılar… Sadece 16 ay sonra Afrika’da tekrar birbirletriyle evlenmek için!
Leyla ile Mecnun Efsanesi:
Mecnun, bir kabile reisinin dualar ve adaklarla dünyaya gelmiş olan Kays adlı oğludur. Okulda bir başka kabile reisinin kızı olan Leyla ile tanışır. Bu iki genç birbirlerine aşık olurlar. Okulda başlayıp gittikçe alevlenen bu macerayı Leyla‘nın annesi öğrenir.
Kızının bu durumuna kızan annesi, kızına çıkışır ve bir daha okula göndermez. Kays okulda Leyla‘ yı göremeyince üzüntüden çılgına döner, başını alıp çöllere gider ve Mecnun diye anılmaya başlar.Mecnun‘ un babası, oğlunu bu durumdan kurtarmak için Leyla‘yı isterse de Mecnun (deli, çılgın) oldu diye Leyla’ yı vermezler.
Leyla evden kaçarak, Mecnun‘ u çölde bulur. Halbuki o, çölde âhular, ceylanlar ve kuşlarla arkadaşlık etmektedir ve mecâzî aşktan ilâhî aşka yükselmiştir. Bu sebeple Leylâ’ yı tanımaz. Babası Mecnûn’ u iyileşmesi için Kâbe’ ye yasal kelımeürür. Duâların kabul olduğu bu yerde Mecnûn, kendisindeki aşkını daha da arttırması için Allahü Tealâya duâ eder: “Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüdâ beni.”
Bir yanıt yazın