Dirse Han Oğlu Boğaç Han Destanı
Bir gün Kamgan oğlu Bayındır Han ipek halı ile döşenmiş çadırında Oğuz Beylerine ziyafet verir. Ziyafet için develer, Koçlar kesilerek kurulan beyaz ,siyah ve Kızıl çadırlar misafirleri ağırlamak üzere hazırlanır. Beyaz çadırlara oğlu olanları, kızıl çadıra kızı olanları, siyah çadıra ise çocuğu olmayanların misafir edilmesini emir verir. Ayrıca çocuğu olmayanlara siyah keçe serilmesini, yemek olarak ise kara koyun yahnisi verilmesini özellikle tembih eder. Oğuz beyleri bir araya toplandıklarında Dirse Han’ın çocukları olmadığı için siyah çadıra alınınca bu duruma çok üzülür. Sabah olduğunda bütün Oğuz Beyleri Bayındır Han ile sohbet için bir araya gelirler. Dirse Han altına siyah keçe serilerek kara koyun yahnisinden ikram ederler. Dirse Han bu duruma tepki göstererek:
-Bayındır Han benim ne eksikliğimi gördü? Kılıcımdan mı? Soframdan mı? Benden aşağı kimseleri beyaz
çadırlara, kızıl çadırlara misafir ederken ben neden siyah çadırda kaldım?
Bu soruya cevap olarak:
-Han’ım, Bayındır han bize “Oğlu kızı olmayan Yüce Allah beddua etmiştir. Bizde beddua ederiz” buyurdu. Dirsehan yerinden kalkarak, yiğitlerim bu durum ya benden ya da hatundandır diyerek toplantıyı terk etti.
Dirse Han evine gelince hatununa olayları aktarıp, neden Alla hu Taala bize bir oğlan evladı vermez diye sorar. Dirse Han’ın hatun bu soruya;
-Dirse Han bana kızma, incitip acı sözler söyleme! Git alaca çadırı yeryüzüne diktir. Attan aygır, deveden erkek, koyundan koç keserek bütün oğuz beylerini topla! Aç görürsen doyur, borçlu görürsen borcundan kurtar! Tepe tepe et yığ ve göl gibi kımızlar sağdırarak büyük bir ziyafet ver! Dilek dile, belki birinin hayır duası ile Allah bize bir oğlan verir.
Dirse Han hatunun sözünü tutarak büyük bir ziyafet verir. Açları doyurur borçluları borçlarından kurtarır. Ziyafet sonrasında hep beraber dua ederler ve Allah birinin hayır duası ile bir oğlan verir. Oğlan büyüyerek onbeş yaşına gelir.
Bu sırada Dirse Han, Bayındır Hanın ordusuna katılır. Bayındır han’ın bir boğası vardı. Bu boğa o kadar güçlüdür ki vurduğu yeri parçalar atardı. Birde erkek devesi vardı ki boğasından kalır yanı yoktu. Bayındır Han her yıl yaz ve güz vaktinde her ikisini de karşılaştırarak oğuz beyleri ile birlikte hem sohbet eder hem de eğlenirdi.
O yaz da bu eğlenceyi düzenlemek için boğayı saraydan çıkardılar. Boğa o kadar güçlüydü ki sağ ve sol yanlarında üçer kişi demir kelepçelerle zor zaptediyorlardı. Meydanın ortasına gelince boğayı serbest bıraktılar. Fakat hesaba katmadıkları bir şey oldu. Üç çocukla beraber Dirse Han’ın çocuğu meydanın bir köşesinde birlikte oyun oynuyorlardı. Herkes çocuklara kaçın kaçın diye bağırdılar.
Dirse Han’ın oğlu hariç bütün çocuklar sağa sola kaçıştılar. Oğlan ise meydanda boğaya bakmaya başladı. Bu sırada boğa hızla Dirse Han’ın oğluna doğru hücum etti. Dirse Han’ın oğlu boğanın alnına bir yumruk vurdu. Boğa sinirlenerek geri çekilde ve tekrar daha kuvvetli bir şekilde hücum etti. Oğlan bu sefer boğanın alnına yumruğu dayadı. Bu durumda ne boğa ilerleyebidi ne çocuk geri çekildi. Bir müddet sonra oğlan yumruğunu çekip aniden kenara atıldı. Boğa önündeki desteğin çekilmesi ile tökezlenerek tepesi üzerine düştü. Oğlan bir anda bıçağını çekerek boğanın başını kesti.
Oğuz beyleri hep beraber oğlanın yanına gelerek “Aferin” dediler. Dede Korkut’u çağırıp oğlana bir ad takmasını ve babasının oğlana bir beylik vermesini istediler. Dede Korkut oğlanın boğayla olan mücadelesinden dolayı adını Boğaç koydu. Dirse Han ise oğluna beylik ve taht verdi. Boğaç Han tahta çıktı ve babasının yanında bulunan kırk yiğitle babası gibi ilgilenmemeye başladı.
Bu sefer hasetle nen kırk yiğit oğluyla babasının arasını açıp, babasına oğlanı öldürtmenin planlarını kurmaya başladılar. Belirli aralıklarla gelip oğlanı babasına yapmadığı işlerden dolayı sürekli suçladılar. Sonunda Bayındır Han tarafından bu oğlanın yaptıklarından dolayı cezalandırılacağını söylediler. Dirse Han derhal oğlanı buraya getirmelerini, gelir gelmez ise hemen oğlunu öldüreceğini söyleyince etrafındakiler hemen itiraz ettiler. Biz senin oğlunu getiremeyiz. Çünkü bizim sözümüzle de buraya kadar gelmez. En iyisi oğlunu çağırarak ava çık ve avına ok atarken oğluna nişan al… Bu işi başardın başardın,başka zaman bir daha bu şansın olmaz diye uyardılar.
Dirse Han oğluna habercileri gönderip birlikte avlanmak isteğini söyler. Oğlu hemen yola çıkarak babasının yanına gelince de birlikte ava çıkarlar. Kırk namert av sırasına Boğaç Han’a gelerek
“-Baban geyikleri korkutarak benden yana sürsün .Böylece senin at koşturmandan çok mutlu olacağını söylüyor“derler.
Boğaç Han geyiği kovalayıp babasının üzerine gelirken Dirse Han Okunu oğluna nişan alarak iki küreğinin arasından vurur. Vurulan Boğaç han atın boynuna sarılarak yere düşer. Dirse Han oğluna gelip kucaklamak istese de o kırk namert buna izin vermeden geriye döndürürler.
Bu sırada Boğaç Han’ın annesi oğlunun bu ilk avı diyerek ziyafet hazırlamış, dört gözle dönmelerini beklemektedir. Dirse Han’ın yanında oğlunu göremeyince bağrı yanarak gözlerinden yaşlar gelerek oğlunun nerde olduğunu sordu.
Kırk namert Dirse Han’ın sarhoş olduğunu, oğlunun sağ olup daha sonra geleceğini söyleyerek ayrılırlar. Bu durumdan şüphelenen Dirse Han’ın hatunu yanına kırk kız alarak oğlunu aramak üzere yola çıkar. Karla kaplı Kazılı Dağı’na çıkarak her tarafı didik didik aramaya başlarlar. İleride bir vadi üzerinde sürekli olarak kargaların inip çıktığını farkedince hemen o tarafa ilerleyince görürler ki yaralı olan Boğaç han üzerine konmak üsteyen kargaları iki tane köpeği kovalayıp duruyor …
Aslında Boğaç Han yaralandığında Boz atı ile Hızır yetişmiş ve yarasını eliyle üç kez sıvazlayarak “Korkma oğul bu yaradan sana ölüm yoktur. Dağ çiçeği ile anayın sütünü merhem yaparak yarayın üzerine sür. “diyerek kaybolmuştu. Oğlan anasına Hızır’la olan konuşmasını aktarınca, kırk kız yayılırlar ve dağ çiçeği toplayarak getirirler. Annesi göğsünü sıkarak üçüncü denemede kendi sütünü bardağa doldurur. Yapılan merhemi yaraya sürerek Boğaç Hanı yurtlarına getirip doktorlara emanet ederler. Bu arada ise Dirse Han’a hiç bir şey söylemeyip olayı sır olarak saklamayı uygun görürler.
Boğaç Han kırk günde iyileşerek tekrar eski haline döner. Bu arada her ne kadar babasının haberi olmasa da kırk namerdin haberi olur. Biliyorlardı ki Dirse han oğlunu görünce bırakmaz ve hileleri ortaya çıkar. Buna meydan vermemek için Dirse Han’ı esir alıp ellerini bağlayarak, kafirlere teslim etmek üzere yola çıkarlar. Oğuz Beyleri ise bu durumdan henüz haberdar değillerdir.
Boğaç Han’ın anası bu durumu duyar duymaz oğluna “Oğlum kalk ve kırk yiğidini yanına alarak git babanı kurtar.”der. Boğaç Han anasının sözünü kırmayarak derhal yola çıkar ve namertlere yetişir. Namertler Boğaç Hanın tek başına geldiğini görünce her ikisini de kafirlere esir olarak götürmeye karar verirler.
Dirse Han gelenin oğlu olduğunu bilmeden “Benim silahlarımı getirin ve o yiğidi öldüreyim. Sizde beni salıverin.” der. Bu teklif namertlerin hoşuna gider, böylece her ikisinden de kurtulmuş olacaklardır. Baba ve oğul karşılıklı olarak savaşmaya hazırlanırken Boğaç Han babasına oğlu olduğunu söyler. Hemen ardından kırk yiğidine tülbent sallayarak işaret verir ve ortalık kan gölüne döner. Namertlerin kiminin boynunu vurup kimini esir aldılar. Dirse Han oğlunun karşısında ve sapasağlam olduğunu görünce çok sevindi.
Hanlar Hanı Bayındır Han bu olayı duyunca Boğaç Hana Beylik ve taht vererek şereflendirir.
Hazırlayan: Kerim YARININELİ Kerimusta.com "Dede Korkut Destanlarından özetlenerek özel olarak hazırlanmıştır."
Bir yanıt yazın