İçerisinde Taş Kelimleri Geçen Atasözü ve Deyimler
Taş, doğanın en eski ve en güçlü simgelerinden biri olarak insanlık tarihine yön vermekle kalmamış, dilimizde de derin izler bırakmıştır. Türkçede taş, bazen ağırlığıyla yükü, bazen sertliğiyle dayanıklılığı, bazen de sabır ve kararlılığı temsil eder. “Taş yerinde ağırdır” diyerek bir insanın değerini vurgular, “Taş taş üstünde bırakmamak.” ifadesiyle yıkımı anlatırız.
Deyimlerde ise taş, kimi zaman zorluğu, kimi zaman ustalığı simgeler; “Taş gibi” bir insanı överken, “Taş atıp kolunu yormamak” öğüdüyle gereksiz çabadan sakındırırız. Atasözleri ve deyimlerimizde taş, sadece fiziksel bir varlık değil, aynı zamanda anlam dünyamızın köklü bir sembolü, kültürümüzün sessiz tanığıdır.
Kerim Yarınıneli/KerimUsta.com
Taş ile ilgili Atasözleri
- Ağır taş batman döver.(ağırbaşlı insan kimsenin oyuncağı olmaz, onu yıpratmaya kimsenin gücü yetmez.)
- Ağır taş yerinden oynamaz. (ağırbaşlı insan kimsenin oyuncağı olmaz, onu yıpratmaya kimsenin gücü yetmez.)
- Aklına geleni işleme, her ağacı taşlama. (sonunu düşünmeksizin aklına eseni yapan, herkese sataşan kimse bu davranışının büyük zararlarını görür.)
- Al elmaya taş atan çok olur. (değerli kimselere sataşan çok olur.)
- Altın yerde paslanmaz, taş yağmurdan ıslanmaz. (değerli kişi veya nesneler, ne türlü uygunsuz koşullar içinde bulunurlarsa bulunsunlar değerlerini ve niteliklerini yitirmezler.)
- Ardından sapan taşı yetişmez. (çok hızlı koşuyor.)
- Asil ile taş taşı, bedasıl ile yeme aşı. (asil insanla beraber bulunmak her şartta faydalıdır, en iyi şartları önüne getirse bile kötü ve bayağı insandan kaçmak gerekir.)
- Aş taşınca kepçeye paha olmaz. (sıkışık zamanlarda önemsiz şeylerin değeri çoktur.)
- Aşure yemeye giden kaşığını cebinde taşır. (bir işten yararlanmak isteyen gerekli araçları hazırlamalıdır.)
- Ayağa değmedik taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz. (insan, yaşamı boyunca çeşitli engellerle ve güçlüklerle karşılaşır.)
- Ayak almadık taş olmaz, başa gelmedik iş olmaz. (insan, yaşamı boyunca çeşitli engellerle ve güçlüklerle karşılaşır.)
- Bağın taşlısı, karının saçlısı. (kadının saçlı olanı ile tarlanın taşlı olanı makbuldür.)
- Bahtsızın bağına yağmur, ya taş yağar ya dolu. (talihsizin işleri ters gider, bağına yağmur yerine taş veya dolu yağar.)
- Bir deli kuyuya bir taş atar, kırk akıllı çıkaramazmış. (bir insan bazen akla ve mantığa sığmayan bir iş yapar; yapılan iş, hiçbir kurala uymadığı için pek çok akıllı insan bunu düzeltmeye çalışır, fakat başaramaz.)
- Çay kuşu, çay taşı ile vurulur. (her iş, ancak ve ancak o iş için gerekli araçla yapılabilir.)
- Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan. (karı koca gibi, iş ortağı gibi birlikte yaşayacak, birlikte iş görecek kimseler arasında karşılıklı sevgi bulunmalıdır.)
- Değirmen taşının altından diri çıkar. (en ağır şartlarda bütün güçlükleri yener.)
- Delikli boncuk (taş) yerde kalmaz. (az çok işe yarayan her şeyin isteklisi bulunur.)
- Deliye taş atma, başını yarar. (davranışlarında çılgınlık bulunan kimseye dokunma yoksa sana öyle çılgınca saldırır ki yaptığına pişman olursun.)
- Dostun attığı taş baş yarmaz. (dostun acı sözü veya sert davranışı insana ağır gelmez.)
- El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır. (başkasının gücü karşısında boyun eğmek zorunda kalacağını anlayamamış kimse, kendi gücünün herkese boyun eğdireceğini sanır.)
- Er olan ekmeğini taştan çıkarır. (azimli kimse geçim yolunu bulmak için en güç işlerle bile uğraşmaktan yılmaz.
- Erdiğine erer, ermediğine taş atar.(sataşkan, edepsiz kimse amacına ulaşamadığında her türlü kötülüğü yapar.)
- Gençlikte taş taşı, kocalıkta ye aşı. (kişi gençliğinde çalışıp para biriktirmelidir ki ihtiyarlığında çalışamadığı zaman onunla rahat rahat geçinsin.)
- Gezen ayağa taş değer veya Gezen ayağa taş dolar.) (gereksiz yere gezen kişi, kendisine zararı dokunacak şeylerle karşılaşır.)
- Hangi taş pekse, başını ona vur veya hangi taş katıysa, başını ona vur. (kendi kusurun yüzünden zor bir duruma düştüğünde kendini suçla ve başkalarından yardım isteme.)
- Hangi taşı kaldırsan, altından çıkar. (1- her işten anlar veya anladığı iddiasında bulunur; 2- her işe karışır.)
- Her taş baş yarmaz. (korkulan her şey tehlikeli değildir.)
- Her taşın altına elini sokma, ya yılan çıkar, ya çıyan. (sonunu düşünmeden sana zararı dokunma olasılığı bulunan davranışlarda bulunma.)
- İti an, taşı eline al veya iti an, çomağı hazırla. (saldırgan biriyle karşılaşma olasılığı bulunan kimse kavgaya hazır olmalıdır.)
- Karının saçlısı, tarlanın taşlısı. (kadının saçlı olanı ile tarlanın taşlı olanı makbuldür.)
- Köşe taşı köşede yakışır. (değerli kimselerin önemli mevkilerde bulunması gerekir.)
- Mermer iyi taştan, iyilik iki baştan. (birbiriyle ilişkileri bulunan iki kişinin iyi geçinebilmeleri için yalnızca birinin iyi olması yetmez.)
- Meyve veren ağaç taşlanır. (bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimseler kıskanılır, eleştirilir ve işlerini yapmaları zorlaştırılır.)
- Meyveli ağacı taşlarlar. (bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimselere genellikle sataşılır.
- Mezar taşı ile övünülmez. (kişi geçmişteki hatalarıyla değil ancak kendi değeri ile övünmelidir.)
- Sana taşla vurana sen aşla (ekmekle, pamukla) var (dokun). (sana sert davranana sen yumuşak davran.)
- Sermayen bir yumurtaysa taşa çal. (yetersiz olanaklarla büyük işler yapmayı tasarlıyorsan başarılı olamazsın, vazgeç daha iyi.)
- Sırça köşkte oturan komşusuna taş atmamalı. (insan kendinde herhangi bir kusur varken başkalarını aynı kusurla suçlamamalıdır.)
- Tabak sevdiği deriyi taştan taşa (yerden yere) çalar. (birinin yakınlarına gösterdiği sert davranış onun iyiliği içindir.)
- Tarlanın taşlısı, kızın saçlısı, öküzün (ineğin) başlısı. (kadının saçlı olanı ile tarlanın taşlı olanı makbuldür.)
- Tarlayı taşlı, kızı kardeşli yerden almalı. (tarlanın taşlı olanı, evlenilecek kızın kardeşli olanı halk arasında daha yeğ tutulur.)
- Tarlayı taşlı yerden, kızı kardaşlı yerden. (tarlanın taşlı olanı, evlenilecek kızın kardeşli olanı halk arasında daha yeğ tutulur.)
- Taş altında olmasın da dağ ardında olsun. (uzakta olan sevdiklerimize günün birinde kavuşabiliriz yeter ki yaşıyor olsunlar.)
- Taş düştüğü yerde ağırdır (kalır). (kişinin değerini en iyi bilenler, kendi çevresinde bulunanlardır.)
- Taş yerinde ağırdır. (kişinin değerini en iyi bilenler, kendi çevresinde bulunanlardır.)
- Taşa çıkan keçinin ağaca çıkan oğlağı olur. (çocuklar ana ve babalarından öğrendiklerini yapmaya özenirler.)
- Yalnız taş, duvar olmaz. (nasıl bir tek taş ile duvar örülmezse insan da tek başına önemli bir işi başaramaz, başkalarıyla ilişki kurmak, işbirliği yapmak zorundadır.)
- Yapı taşı, yapıdan (yerde) kalmaz. (değerli kimse boşta kalmaz, kendisine iş verilir.)
- Yapı taşı yerde kalmaz. (değerli kimse boşta kalmaz, kendisine bir iş verilir.)
- Yemişsiz ağaca taş atmazlar. (bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimselere genellikle sataşılır.)
- Yuvarlanan taş yosun tutmaz. (sürekli olarak iş değiştiren bir kimse başarı kazanamaz.)
Taş ile ilgili Deyimler
- Ağzına taş almak. (söze karışmayıp susmak.)
- Arabanın tekerine taş koymak. (güçlük çıkarmak.)
- Arkadaş değil, arka taşı. (zarar veren arkadaş için söylenen bir söz.)
- Atlama taşı yapmak. (daha iyi bir yere geçmek için bir durumu veya bir kimseyi araç olarak kullanmak.)
- Ayıkla pirincin taşını! (bir işin pek karışık ve içinden çıkılmaz durumda olduğunu anlatmak için kullanılan bir söz.)
- Bağrına taş basmak. (sesini çıkarmaksızın her türlü acıya katlanmak.)
- Baltayı taşa vurmak. (farkında olmayarak birine dokunacak sözler söylemek, pot kırmak.)
- Başı taşa değmek. (ağır bir durum kendisine ders olmak.)
- Başına taş düşmek veya başına taş yağmak. (felakete uğramak.)
- Başını taştan taşa vurmak. (çaresiz kalarak çok pişman olmak.)
- Bir taşla iki kuş vurmak. (bir davranışla birden çok yararlı sonuca ulaşmak.)
- (birine veya bir şeye) Taş çıkarmak veya taş çıkartmak. (biri ötekinden özellik, yetenek vb. bakımından üstün olmak.)
- Çamura taş atmak. (çirkefe taş atmak.)
- Çeki taşı gibi. (ağır ve kımıldamaz.)
- Çirkefe taş atmak veya çirkefi üzerine sıçratmak. (edepsiz bir kimsenin tepkisine yol açacak bir davranışta bulunmak.)
- Dağlara taşlara. (kötü bir durumdan söz edilirken ‘hepimizden ırak olsun‘ anlamında kullanılan bir söz.)
- Dalgasına taş atmak. (argo- işini bozmak, keyfini kaçırmak.)
- Dalgasını taşlamak. (birinin işini bozmak.)
- Dama taşı gibi oynatmak. (birini sık sık bir yerden bir yere göndermek veya atamak.)
- Dolup taşmak. (1- gereğinden çok olmak, gereğinden çok kaplamak. 2- çok kalabalık olmak.)
- Ekmeğini taştan çıkarmak. (1- geçimini sağlamakta çok becerikli olmak; 2- en zor koşullarda bile kazancını sağlamak.)
- Elini taşın altına koymak veya Elini taşın altına sokmak. (bir konuda sorumluluk üstlenmek.)
- Eteğindeki taşı dökmek. (bütün bildiklerini açıklamak.)
- Fal taşı gibi. (iri, büyük.)
- Gerize taş atmak. (edepsiz bir kimseye edepsizliğini göstermeye fırsat vermek.)
- Gözlerini fal taşı gibi açmak. (şaşkınlıkla, hayretle bakmak.)
- Kafasını taştan taşa çarpmak veya kafasını taştan taşa vurmak. (başını taştan taşa çarpmak.)
- Körün taşı. (rastlantı sonucu birine zarar veren, hesapta olmayan iş.)
- Orman taşlamak. (bir kimsenin düşüncesini dolaylı olarak öğrenmeye çalışmak.)
- Pabucuna taş kaçmak. (ortaya çıkan durum karşısında tedirgin olmak.)
- Taş atıp kolu yorulmamak. (bir kazancı hiç yorulmadan sağlamak.)
- Taş atmak. (birine dolaylı olarak iğneleyici, dokunacak bir söz söylemek.)
- Taş attın da kolun mu yoruldu? (bir kazancın hiç yorulmadan sağlandığını anlatan bir söz.)
- Taş bebek gibi. (çok güzel fakat genellikle soğuk ve donuk (kadın)
- Taş çatlasa. (1- bütün olanakların kullanılmış olmasına karşın. 2- ne olursa olsun; 3- en fazla.)
- Taş düşürmek. (böbrekte oluşan kum ve taşları vücuttan atmak.)
- Taş gibi. (1- çok sert, çok katı; 2- çok sağlam; 3- hareketsiz. 4- vücudu diri, taze (kadın).
- Taş kesilmek. (1- çok şaşırıp ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilememek. 2- sesini çıkaramaz olmak.)
- Taş kırdırmak. (böbrek taşlarını çeşitli yollarla parçalara ayırarak vücuttan atmak.)
- Taş koymak. (engelleyecek biçimde davranmak.)
- Taş ne kadar ıslanırsa, deli o kadar uslanır. (her nesnenin, her kişinin değiştirilemeyen bir özelliği vardır.)
- Taş sürmek. (satranç, dama, domino vb. oyunlarda taşlardan birini oynatmak.)
- Taş taş üstünde bırakmamak. (baştan başa yıkıp yerle bir etmek.)
- Taş taş üstünde olur, ev ev üstünde olmaz. (aynı evde oturan iki aile arasında er geç birtakım anlaşmazlıklar çıkar.)
- Taş yağar kıyamet koparken. (telaşlı ve tehlikeli zamanları anlatan bir söz.)
- Taşa çekmek. (bileği taşında kılağılamak.)
- Taşa tutmak. (1- üst üste taş atmak, aralıksız taşlamak. 2- tek. zımparalamak amacıyla çok hızla dönen bileği taşına hafifçe dokundurmak, pürüzlerini almak, düzgünleştirmek.
- Taşı gediğine koymak. (gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söyleyerek karşısındaki kimseyi susturmak, zekice davranmak.)
- Taşı sıksa suyunu çıkarır. (birinin vücutça çok güçlü olduğunu belirtmek üzere söylenen söz.)
- Taşı toprağı altın olmak. (1- arazisi çok değerli olmak; 2- her türlü zenginliğe, olanağa, fırsata sahip olmak.)
- Taşın altına elini koymak. (elini taşın altına koymak.)
- Taşlar yerine oturmak. (1- her şey yerli yerinde olmak; 2- her makama, işin veya görevin gereklerine uygun kişi yerleşmek.
- Tekerine (tekerinin önüne) taş koymak. (tekere çomak sokmak.)
- Ummadığın taş baş yarar. (küçük veya önemsiz şeyler de çoğu kez büyük etkiler yapabilir.)
Kerim Usta tarafından yazılan son yazılar (Hepsi)
- Osmanlı Edebiyatının Aynası: Aşık Çelebi - 4 Ocak 2025
- Hidrolikten Elektroniğe: Varyatör ve Çeşitleri - 3 Ocak 2025
- Regaip Kandili’nin Getirdiği Rahmet ve Bereket - 2 Ocak 2025