Delail-ül Hayrat
Süleyman el-Cezûlî başından geçen ilginç olaylar sonrasında bir takım kerametler görür. Bu kerametlerin Peygamberimiz (s.a.v.) e yapılan salâvatı şerifeleri içinde olduğunu duyup araştırmaya başlar. Araştırır ve bulduklarını bir kitapta toplar.
“-Bu salâvatı şerifeyi açıkça söylememe müsaade edilmedi. Lâkin şuna müsaade var ki; sen bütün salâvatı şerifeleri araştır ve bulduklarını bir kitapta cem et. Şayet benim okuduğum salâvatı şerife o kitapta mevcut ise söylerim.”.
Pek çok salâvatı şerifenin cem edildiği “Delâil-i Hayrât” ismindeki o meşhur kitabın telif edilmesiyle alâkalı olarak şöyle bir kıssa anlatılmaktadır:
“Delail-ül Hayrat”ın müellifi olan Süleyman el-Cezûlî Hazretleri günün birinde yolculuk esnasında abdest tazelemek ihtiyacı hissetti. Fakat yanında su yoktu, etrafta da ne bir dere, ne de bir su kaynağı görünmüyordu. Şöyle kısa bir araştırma sonunda bir su kuyusu buldu. Fakat kuyudan su çekmek için ne bir kova, ne de bir ip vardı. Ne yapacağını bilemedi, durdu. Nasıl yapayım da bu kuyudan suyu çıkarayım diye çare düşünürken, civardaki evlerden birinin önünde kendisine bakmakta olan bir kız gördü.. Hemen ona hâlini arz ederek bir kova ile ip getirmesini istedi. Evinin önünde bekleyen kız, çaresiz bir şekilde kuyunun başında bekleyen bu yaşlı pir-i fâniye kim olduğunu sordu. Zamanın âlimlerinden olan Süleyman el-Cezûlî Hazretleri kendisini tanıtınca kız hayretle:
Fas’ın Merakeş şehrinde bulunan Süleyman Cezuli (K.S.)’ in Türbesi. Süleyman Cezuli (K.S.) 13.yüzyıl sufilerinden olup derlediği ve pek çok salavât- şerife’yi bir araya getiren “Delail-ül Hayrat” adlı risalesinin de yazarıdır.
“Bütün insanlar sizin ilminizden istifade eder, sizi hayır ve kerametle överler. İnsanların bir müşkülü olduğu zaman sizden yardım beklerken, siz kuyudan bir kova su çıkarmaktan aciz kalmışsınız.” dedi. Bunun üzerine Süleyman el-Cezûlî:
“Evladım hiç kuyudan ipsiz, kovasız su çıkarılır mı, bu nasıl olur? deyince, kız kuyunun başına gelip, bazı şeyler okuyarak kuyunun içerisine üfürmeye başladı. Mevlâ’nın hikmeti, o andan itibaren kuyunun içindeki su kabarıp yükselmeye başladı. Nihayet kuyunun suyu tamamen dolarak taştı. İmam el-Cezûlî bu işe çok taaccüp etmişti. Kuyudan taşan sudan hemen abdestini aldı sonra kıza dönüp:
“Evladım! Sen bu keramete hangi amelin sebebiyle nail oldun?” diye sorunca, kız dedi ki:
“Ben Peygamber Efendimize salâvatı şerifeyi çok getirip, buna devamla bu keramete nail oldum.” diye cevap verdi.
İmam el-Cezûlî Hazretleri kızın bu apaçık kerametine şahid olunca salâvatı şerife zikrini artırdı ve daha çok salâvat getirmeye başladı. Yaşadığı bu hâdise hiç aklından çıkmıyordu. Kız bu keramete ulaşmasının sebebi olarak salâvatı şerifeye devam ettiğini söylemişti; ama acaba bu hangi salâvatı şerifeydi? Çünkü o kadar çok salâvatı şerife vardı ki. .
Yine bir gece yatağına uzanmış yatıyordu; ama bunları düşünmekten gözüne uyku girmemişti. Derken gecenin yarısı olunca bir de baktı ki, hanımı yavaşça yanından kalktı. Abdestini aldı, elbisesini giyindi ve bütün hazırlığını yaptıktan sonra da kapıdan çıkıp gitti. Hanımının bu hâlinden şüphelenen İmam el-Cezûlî hiç belli etmeden gizlice onun arkasından nereye gittiğini takip etmeye başladı.
Bir de ne görsün; hanımı evin kapısından dışarı çıkınca orada onu iki tane aslan bekliyor. Biri önünde biri de arkasında olmak üzere aslanlar hanımına refakat ederek, sahile doğru gitmeye başladılar. Süleyman el-Cezûlî heyecan ve merakla onları takip etmeye başladı. Hanımı denizin kenarına gelince, aslanlar orada beklediler. O denizin üzerinden yürüyerek sahile yakın tenha bir adacığa gitti.
Orada bir müddet ibadet ettikten sonra su üzerinde yürüyerek tekrar sahile geldi. Deniz kenarında onun gelmesini bekleyen aslanlar, o gelince yine biri önünde biri arkasında eve kadar ona refakat ettiler. Tüm bu olanları hayretle izleyen İmam el-Cezûlî Hazretleri, gizlice hanımından evvel eve gelip sanki hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi yatağına uzandı. Biraz sonra da hanımı geldi, elbiselerini değişti ve usulca yatağına yatıp uyudu.
Süleyman el-Cezûlî Hazretleri ertesi gece yine tetikteydi. Acaba bu olay sadece o geceye mi mahsustu, yoksa ondan sonraki gecelerde de tekerrür edecek miydi?.. Ertesi gece yine aynı saatte hanımı aynı şekilde kalktı. Abdestini aldı elbisesini giyindi ve bütün hazırlığını yaptıktan sonra evden çıktı. Dün gece ki gibi dışarıda onu iki tane aslan bekliyordu. Yine biri önde biri arkasında aslanlar hanımına refakat ederek sahile geldiler. Denizi yürüyerek geçip o küçük adacığa gitti. Orada bir müddet ibadetini yaptı ve tekrar sahile yürüyerek döndü. Aynı şekilde aslanların refakatinde evine geldi. Elbiselerini değiştirip, hiçbir şey olmamış gibi yatağına girdi.
İmam el-Cezûlî üçüncü gece hanımını tekrar takip edip, yine aynı olaylar cereyan edince artık daha fazla dayanamadı ve hanımıyla konuştu. Meseleyi ona açıp, üç gecedir kendisini takip ettiğini, ondaki keramete vakıf olduğunu anlattı. Bu kerametin sırrını öğrenmek istedi. Bunun üzerine hanımı tebessüm ederek:
“Efendi! Demek sırrıma vakıf oldunuz. Bu benim için birkaç günlük mesele değildir; ben senelerdir böyle yaparım. Bana böyle bir kerametin ihsan edilmesine gelince, bunun sebebi Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm’a çok salâvat getirmektir.”
Süleyman el-Cezûlî Hazretleri günlerden beri kafasını meşgul eden soruya galiba cevap bulabilecekti. Hemen hanımına sordu:
“Ey Hatun! Hangi salâvata devam etmekle bu keramete nail oldun?” Hanımı kocasının bu sorusuna cevap vermek istemedi. Fakat kocası ısrarla bunu açıklamasını isteyince dedi ki:
“Efendi! Bunu söylemeye müsaade yok. Ama madem söylemem için çok ısrar ediyorsun, o hâlde bu gece istihare yapayım, eğer müsaade olursa, o zaman söylerim.” dedi.
O gece istihare yaptı. Ertesi sabah istihare neticesine göre kocasına durumu şöyle anlattı:
“Bu salâvatı şerifeyi açıkça söylememe müsaade edilmedi. Lâkin şuna müsaade var ki, sen bütün salâvatı şerifeleri araştır ve bulduklarını bir kitapta cem et. Şayet benim okuduğum salâvatı şerife o kitapta mevcut ise söylerim.” dedi.
Bunun üzerine Süleyman el-Cezûlî Hazretleri araştırma yapmaya başladı. Ne kadar salâvatı şerife ile alâkalı eser varsa, gözden geçirdi. İnceledi, tetkiklerde bulundu. Bu işin ehli olan zatlara danıştı ve sonuç itibariyle bulduğu tüm salâvatı şerifeleri bir araya cem ederek, onu “Delâil-i Hayrât” ismiyle kitaplaştırdı. Bu kitabı gözden geçirmesi için hanımına sundu. Hanımı bu kitabı baştan sona okuduktan sonra eşine dedi ki:
“Evet, benim okuduğum salâvatı şerifeye bir kaç yerde rastladım. Sen bunu okumaya devam et.” dedi.
İmam el-Cezûlî bunun üzerine o kitabı hem kendisi okudu hem de bütün Müslümanlara okumalarını tavsiye etti. İçinde pek çok salâvatı şerifenin bulunduğu bu “Delâil-i Hayrât” kitabı asırlardır okunmaktadır. Bu kitabı okuyan pek çok kimse maddî ve mânevî hastalıklarına şifa buldular ve Allah’ın lütfuna mazhar oldular.
DELÂİL’ÜL HAYRAT ŞERHİNDEN OKUNACAK SALÂVAT-I ŞERIFELER.
RESULÜLLAH S.A.V. EFENDİMİZE SALÂVAT OKUMAMIZIN FAZİLETİ
EUZUBİLLAHİMİNEŞŞEYTANİRRACİM
BİSMİLLÂHİRRAHMANİRRAHİM
SÛBHANALLAHİ VEBİ HAMDİHİ
SÛBHANALLAHİL AZÎM
EL-HAMDÜ LİLLÂHİ RABB’İL ÂLEMİN
VE’S-SALÂTÜ VE’S SELÂMÜ
ALÂ SEYYİDİNA MUHAMMEDİN
VE ÂLİHİ VE SAHBİHİ ECMÂ’İN
RESULÜLLAH S.A.V. EFENDİMİZE
SALAVAT OKUMANIN FAZİLETİ
Ayrıca, bu fasılda, Resulüllah s.a.v. Efendimize getirilen salavatın, ECRİ, SEVABI, FAİDELERİ, hususiyeti beyan olunacaktır.
ALLAH-Ü TEÂLÂAzâmet ve Celâli ile, Habibi ve Resulü Efendimize inzal eylediği Kitabında şöyle buyurdu:
Gerçek manada Allah ve cümle melekleri Şanlı Peygamber üzerine salât ederler. Ey iman ile şerefyaba olan, ey irfan nûru ile feyz bulan kullar. Siz de Ona Salavat; usulüne göre Ona selam eyleyin. (33.56.)
ALLAH-Ü TEÂLÂ’dan gelen salât: RAHMETİDİR; ÇEŞITLI IHSANI VE KEREMİDİR. Keremi ve Rahmeti Ona devamlı olarak gelmektedir; arada kesinti yoktur.
1-) Bir gün, Resulüllah s.a.v.meclise geldi. Sevinci yüzünden okunuyordu. Şöyle buyurdu:
“Cebrail, Âlemlerin Rabbından bana müjdeli geldi ve şöyle dedi: Sen, şuna razı değil misin YÂ MUHAMMED; ümmetinden sana bir salâvat okuyan herkeseben on salâvat okurum;ümmetinden bir selâm gönderen herkeseben on selâm gönderirim.”
2-) Resulüllah s.a.v. Efendimizşöyle buyurdu:
“İnsanların şefâatıma en lâyığı; bana en çok salâvat okuyandır.”
3-) Resulüllah s.a.v. Efendimizşöyle buyurdu:
“Bana salâvat okuyan kimseye,Melekler salavat okur; bana salavat-ı devam ettirdiği süre Meleklerin ona salâvat-ı devam eder. Bu duruma göresalâvat-ı,ister çok okusun ister az.”
4-) Resulüllah s.a.v. Efendimizşöyle buyurdu:
“İnsana cimrilik yönünden şu yeter: Yanında adım geçtiği halde bana salâvat okumaz.”
5-) Resulüllah s.a.v. Efendimiz şöyle buyurdu:
“Cuma günleri okuyacağınız Salâvat-ı Şerife’yi artırınız.”
6-) Resulüllah s.a.v. Efendimizşöyle buyurdu:
“Ümmetimden biri bana bir salâvat okusa; kendisi içinon iyilik yazılır. Seyyiha hanesindenonkötülük imha edilir.”
7-) Resulüllah s.a.v. Efendimizşöyle buyurdu:
“Bir kimse ezan ve kâmeti dinledikten sonra aşağıdaki duayı okursa kıyamet günü Şefaâtim ona helal olur:
Ey bu tam davetin ve kılınan namazın Rabbı ALLAH’IM, Muhammet’e vesile ve fazilet ihsan eyle ve onu kendisine vaat ettiğin Makam-ı Mahmud’a ulaştır.”
8-) Resulüllah s.a.v. Efendimizşöyle buyurdu:
“Her kim yazdığı kitapta bana salâvat okursa; o kitapta salâvatlı ismim kaldığı süre, Melekler onuyazana salâvat okur.”
9-) Resulüllah s.a.v. Efendimizşöyle buyurdu:
Ebû Süleyman Dârâni şöyle anlattı:
“Bir kimseAllah-ü Teâlâ’dan bir hacet dileyeceği zaman; Resulüllah s.a.v. Efendimiz üzerine çokça salâvat getirsin.Bundan sonra hacetini Allah-ü Teâlâ’ya arz etsin. Duanın sonunu da, yine Resulüllah s.a.v. Efendimize salâvat okuyarak tamamlasın.
Allah-ü Teâlâ, iki salâvatı kabul buyurur. Allah-ü Teâlâ çok kerem şanlıdır; iki makbul salâvatın arasında makbul olmayan şey bırakmaz.”
10-) Resulüllah s.a.v. Efendimizinşöyle buyurduğu rivâyet edildi:
“Bir kimse bana, Cuma günü yüz kere salâvat okursa…. onun seksen senelik hatası bağışlanır.”
11-) Ebu Hüreyre r.a.Resulüllah s.a.v. Efendimizin şöyle buyurduğunu anlattı:
“Bana salâvat okuyan için Sırat üstünde: Büyük bir Nûr olacaktır.Bir kimsesırat üstündenur ehli olunca…Cehennem ehli olmaz artık…”
12-) Resulüllah s.a.v. Efendimizşöyle buyurdu:
“Bir kimse bana salâvat okumayı unutursa Cennet yolunu kaybetmiş olur.”
Resulüllah s.a.v. Efendimiz burada -unutursa- buyurmasından muradı, salâvat-ı terktir.Resulüllah’a s.a.v. salâvatı terk eden kimse cennet yolundan saptığına göre ; Ona salâvat okuyan kimse, doğruca Cennete girer.
13-) Abdürrahman b. Avf’in r.a. bir rivayetinde; Resulüllah s.a.v. Efendimizşöyle buyurdu:
“Cebrail a.s. bana geldi ve şöyle dedi:
Ya Muhammed (s.a.v.) ümmetinden kim salâvat okursa… Yetmiş bin melâike ona salâvat okur. Bir kimseyemelekler salâvat okuyunca , o Cennet ehli arasına girer…”
14-) Resulüllah s.a.v. Efendimizşöyle buyurdu:
“Dünya hayatında bana en çok Salavat-ı Şerife okuyanınız; Ahirette en çokzevce alanınız olacaktır.”
15-) Resulüllah s.a.v. Efendimizinşöyle buyurduğu rivayet edildi:
“Bir kimse, şanıma tazim için, bana bir salâvat okuduğu zaman ; Allah-ü Teâlâ,onun okuduğu Salâvat-ı Şerife lafzından bir Melek yaratır. Onun bir kanadı Meşrık’tedir. Bir kanadı da Mağrip’tedir. Onun iki ayağı da yerin yedinci alt tabakasındadır. Boynu Arşın altına kadar uzamıştır. Allah-ü Teâlâ O ulu meleğe şu emri verir:
‘Bu kulum, Resulüme nasıl salâvat okuduysa, sende ona salâvat oku.’
Ve.. O melek, kıyamete kadaro kula salâvat okur.”
16-) Resulüllah s.a.v. Efendimizinşöyle buyurduğu rivayet edildi:
“Havz için, kıyamet günü bana bir takım cemaatler gelir.. ancak ben, onları üzerime çokça salâvat getirdikleri için tanırım.”
17-) Resulüllah s.a.v. Efendimizinşöyle buyurduğu rivayet edildi:
Bir kimse, bir salâvat okursa Allah-ü Teâlâona on salât eyler. Bana yüz salâvat okuyan kimseye , Allah-ü Teâlâ bin salât eyler. Ve bana bin salâvat okuyan kimsenin cesedini, Allah-ü Teâlâateşte yanmayaharam kılar. Ve onu; Kavl-i Sabit üzeredünya hayatındave ahiret suali sırasında kararlı, sağlam kılar. Sonra onucennetine koyar.”
18-) Resulüllah s.a.v. Efendimizşöyle buyurdular:
“Bana salâvat okuyanher kulun salâvatı, ağzından çıkar çıkmaz yola koyulur. Ne deniz bırakırne de kara; ne şark kalırnede garb… Her yana ağılır ve şöyle der:
‘Ben, falan oğlu falan kimsenin salâvatıyım. Benimle seçkin yaratılmışların hayırlısı Muhammet s.a.v. üzerine salâvat okudu.’
Her şey – canlı cansız, karada ve denizdene varsa; Onun üzerine salâvat getirir. O kulun okuduğu salâvattan bir kuş yaratılır; o kuşunbin kanadı vardır, bu kanatlarının her birinde yetmiş bin tüy vardır.. Her tüyündeyetmiş bin yüzü vardır. Her yüzünyetmiş bin ağzı vardır. Her ağzın dayetmiş bin dili vardır. Bu dillerin her biri yetmiş bin lügatte konuşur… Allah-ü Teâlâ’yı öylece tesbih eder. Bütün bu okunan tesbihlerin sevabını Allah-ü Teâlâ o salâvatı okuyan kulunsevap hanesine yazar.”
19-) Hz. Ali b. Ebi Talib’ten r.a.naklen gelen rivayetteResulüllah s.a.v. Efendimizinşöyle buyurduğu anlatılmıştır:
“Bir kimse, Cuma günü: Bana yüz kere salâvat-ı şerife okursa… Kıyamet günü muazzam bir nurla gelir. Onunla gelen nur, yaratışmışlar arasında taksim edilse hepsine yeter.”
20-) Gelen haberlerin birinde şöyle anlatıldı:
Arşın sütununa şöyle yazılmıştır:
“Bana müştak olana merhamet ederim.Benden bir dilekte bulunana istediğini veririm. Bir kimse, Muhammet’e salâvat okumayı vesile edip Bana yakınlık bulursa..Günahlarını, köpüren deniz dalgaları kadar da olsa dahi onu bağışlarım.”
21-) Ashab-ı Kiram’ın bazısı şöyle anlattı (Allah onların hepsinden razı olsun):
Resulüllah s.a.v. Efendimize salâvat-ı şerife okunan her meclisten; o kadar güzel bir koku yükselir ki, semanın ortasına kadar ulaşır. Bunu duyanMelekler şöyle derler:
“Bu Resulüllah’a okunan salâvat Meclisinden gelen kokudur.”
22-) Bazı haberlerde şöyle anlatıldı:
“Mümin olan bir kul, yahut mü’mine olan bir kadın kul; Resulüllah s.a.v. Efendimize salâvat okumaya başladığı zaman:
Sema kapıları ve perdeler ona açılır. Arşa kadar kapalı hiçbir yer kalmaz. Semalarda bulunanMelekler eksiksiz olarak her biri,Resulüllah s.a.v. Efendimize salâvat getirir. Yeryüzünde o salâvata başlayan kadın ve erkek mü’min kul için mağfiret talebinde bulunurlar. Allah-ü Teâlâ’nın dilediği kadar.”
23-) Resulüllah s.a.v. şöyle buyurdu:
“Bir kimseye işin bitmesi zorlaşırsa; Bana salâvat okumayı çoğaltsın. Çünkü: Bana okunan salâvat;humum, gumum, kürub cinsi sıkıntıları giderir. Rızıklari artırır. İşlerin hayırla bitmesini sağlar.”
24-) Rivâyet edildiğine göre, Salih zatlardan biri şöyle anlattı:
Benim bir komşum vardı. Nessah idi. Eceli geldi, vefat etti. Sonradan onu rüyada gördüm ve sordum:
¾Allah-ü Teâlâ,sana nasıl muamele eyledi?
¾Beni bağışladı… deyincetekrar sordum:
¾Hangi sebepten ötürü seni bağışladı? şöyle anlattı:
¾ Resulüllah s.a.v. Efendimizin adını yazdığımda kitaba; Mutlaka Ona Salâvat-ı Şerife okurdum. İşte anlattığım sebepten ötürü Şanı Yüce Rabbim, bana öyle ihsanlar eyledi ki… Onları, mahlukatın hiç birinin gözü görmemiştir; kulaklar onu anmamıştır; hiçbir insanın kalbine onların hayali de gelmemiştir.
25-) Enes r.a.Resulüllah s.a.v. Efendimizinşöyle buyurduğunu anlattı:
“Hiç birinizin imanı kemâle ermez; ta ben o kimsenin kalbinde, sevgi ciheti ile: kendi özünden, malından, çocuğundan, babasından ve bütün insanlardan daha fazla yer tutmadıkça.”
26-) Hazret-i Ömer b. Hattab’ın r.a. rivayet ettiği bir hadis-i şerif vardır. Bir defasındaResulüllah s.a.v. Efendimize şöyle dedi:
¾Ya Resulellah, iki kaburgam arasında bulunan nefsim hariç; Seni her şeyden fazla severim.Bunun üzerine Resulüllah s.a.v. Efendimiz şöyle buyurdu:
“Ya Ömer, Ben sana anlattığın nefsinden daha sevgili olmadıkça, tam kamil bir mümin olamazsın.”
Hz. Ömer r.a.Resulüllah s.a.v. Efendimizin bu cana işleyen kelamını işitince ,şöyle dedi:
“Sana Kur’an-ı Kerim-i inzal buyuran Yüce Allah hakkı için; sen bana: İki kaburga arasında bulunan nefsimden daha sevgilisin.”
Bundan sonra Resulüllah s.a.v. Efendimizşöyle buyurdu:
“Ya Ömer, şu anda imanın, tam kemâlini buldu.”
27-) Resulüllah s.a.v. Efendimizeşöyle soruldu:
“Ne zaman, kâmîl bir mümin olurum?
Başka bir rivayette ise, şöyle soruldu:
“Ne zaman, sadık bir mümin olurum?
Resulüllah s.a.v. Efendimiz onun bu sorusunu şöyle cevaplandırdı:
“Allah-ü Teâlâ’yı sevdiğin zaman.”
“Allah-ü Teâlâ’nın Resulünü ne zaman sevebilirim?
Diye sorulunca Resulüllah s.a.v. Efendimiz şöyle buyurdu:
“Allah-ü Teâlâ’nın Resulüne tabi olursan; Onun sünnetine göre amel edersen; Onun sevgisine göre seversen;Onun buğzuna göre buğz edersen; Dostluğuna bakarak dost, düşmanlığına bakarak düşman olursan. Onların dereceleri Bana olan sevgileriyle ölçülür.”
“Yine, insanların kafir olanları dadeğişik durumdadırlar. Onların küfürde şiddetli olanları ile diğerleri, bana karşı buğzları ile belli olurlar.
Dikkat edin: Ona muhabbeti olmayanın imanı yoktur.
28-) Resulüllah s.a.v. Efendimize soruldu:
“Bir mümin görürüz ki huşu tamdır; Bir mümin görürüz ki huşu yoktur. Bunun sebebi nedir?
Resulüllah s.a.v. Efendimiz bu manayı şöyle anlattı:
“İmanında hâlâvet bulan Hûşu sahibi olur; İmanında hâlâvet bulmayan Hûşu sahibi olmaz.”
Tekrar soruldu:
“Bu hâlâvet nasıl bulunur? Veya nasıl erilir? nasıl kazanılır?
Resulüllah s.a.v. Efendimizşöyle anlattı:
“Allah sevgisinde doğru olmakla.”
Yine soruldu:
“Allah sevgisi nasıl bulunur? Veya nasıl kazanılır?
Resulüllah s.a.v. Efendimiz bunu da şöyle anlattı:
“Allah’ın Resulüne sevgi ile… Allah-ü Teâlâ’nın rızasını ve Resulünün rızasını, Onlara sevgi beslemekte arayınız.”
29-) Resulüllah s.a.v. Efendimize şöyle soruldu:
“Muhammed’in s.a.v. Âl-i kimlerdir? Onları sevmek, Onlara ikram etmek emri bize verildi. Haklarına riayet vazifesi aldık.
Resulüllah s.a.v. Efendimiz şöyle anlattı:
“Onlar, safa, vefâ ehlidir. Bana iman edip ihlas sahibi olanlardır.”
Tekrar soruldu:
“Onların belli alametleri nelerdir?
“Benim sevgimi, sevilen her şeye tercih etmek; Kalbin, Allah’ı zikirden sonra benim zikrimle meşgul olması.”
Başka bir rivayette, Resulüllah s.a.v. Efendimiz onların alametlerini şöyle anlattı:
“Beni anlamaya devamla, bana çokça Salâvat okumaktır”
30-) Ya Resulellah sana iman etmekte en sağlamı kimdir?
Resulüllah s.a.v. Efendimiz şöyle buyurdu:
“Beni görmediği halde bana iman etmiştir. O, içinden coşan bir şevkle bana iman etmiştir. Muhabbetindeki sadakatle bana iman eden bir mümindir. Onun alameti şudur:
Beni görmeyi o kadar arzu eder ki, görme imkanı olsa neyi varsa uğrumda fedaya hazırdır”
Bir başka rivayette ise şöyledir:
“Onun yer dolusu altını olsa, beni görmek için gerçekten harcar. Çünkü; bana hakkıyla iman etmiş ve bana sevgisinde halis olmuştur.”
31-) Ashab-ı Kiram tarafından Resulüllah s.a.v. Efendimize şöyle soruldu:
“Ya Resulellah sizden sonra gelenlerden size Salâvat-ı şerife okuyanlar için görüşünüz nedir? Bir de sizin gıyabınızda Salâvat-ı şerife okuyanlar için ne dersiniz? Bu iki zümre ümmetin hali nasıl olacak? Sana göre nasıl olacaklar?
Resulallah s.a.v. Efendimiz, bu soruyu şöyle cevapladı:
“Bana muhabbeti olanların okuduğu salâvatı bizzat duyarım. Kendilerini de tanırım. Bunlardan başkalarının salâvatı da bana vasıtalı olarak arz olunur.”
DELÂİL-İ HAYRAT OKUMAYA BAŞLARKEN
Delâil-i Hayrat okumaya başlamak isteyen önce başa alınan Resulüllah s.a.v. Efendimizin isimlerini okumakla başlamalıdır. İsimleri okumaya başlarken daha önce anlatıldığı gibi:
MUHAMMED Sallâllahü Teâlâ Aleyhi ve Sellem.
AHMED Sallâllahü Teâlâ Aleyhi ve Sellem.
HAMİD Sallâllahü Teâlâ Aleyhi ve Sellem.
Diyerek okumalıdır. Böylece her ismin sonunda tazim Salâvatı okuyarak bitirmelidir. Amma daha faziletli olmasını dilerse şöyle okumalıdır.
Allahümme salli ve sellim alâ men ismühuMUHAMMED Sallâllahü Teâlâ Aleyhi ve Sellem
Allahümme salli ve sellim alâ men ismühu AHMEDSallâllahü Teâlâ Aleyhi ve Sellem
Allahümme salli ve sellim ala men ismühu HAMİDSallâllahü Teâlâ Aleyhi ve Sellem
O mübarek isimleri, bu şekilde Salâvat-ı Şerifelerle tamamlamış olur.
Allah-ü Teâlâ ona salât ve selam eylesin. Allah’ım Muhammed (Ahmed, Hamid) olan zata salât ve selam eyle. Allah-ü Teâlâ ona salât ve selam eylesin.
Yani: Resulüllah s.a.v. Efendimizeher ismin önünde ve sonundasalât-ü selam okuyarak tamamlar. Böylece okuyanların sevabı boldur. İsimleri okumadan, doğrudan doğruya salâvat-ı şerifelere başlamak caizdir. Ancak en iyisi ve en uygunu Resulüllah s.a.v. Efendimizin mübarek isimlerinden başlayıp okumaktır.
HAZA DUÂÜN – NİYYETİ YÜKRAÜ
Bismillâhirrahmanirrahîm
Elhamdü Lillahi Rabbil-Âlemin
Hasbiyellahü ve ni’mel Vekil. Vela havle vela kuvvete illa Billah’il Âliyyil Azim.
Allahümme inni ebraü min havli ve kuvveti ilâ havlike ve kuvvetike.
Allahümme immi etekarrebü ileyke bis-salâtiAlâ Seyyidina Muhammedin Abdike vw Nebiyyike ve Resulike Seyyid’il Mürselin Sallallahü Teâlâ Aleyhi ve Selleme imtisalen li emrike ve tastiken lehu ve muhabbeten fihi ve şavkan ileyhi ve ta’zimen likadrihi ve likevnihi Sallallahü Teâlâ Aleyhi ve Selleme ehlen lizalike fetekabbelha minni bi fazlike vec’alni min ibâdikessalihin ve vaffıkni likıraatiha aleddevami bicahihi indeke ve Sallallahü Alâ Seyyidina Muhammedin ve Âlihi ve Sahbihi ve Sellem…
BU NİYYET DUASI OKUNACAKTIR:
Bismillahirrahmanirrahim.
Rahman Rahim Allah’ın adı ile. Âlemlerin Rabbı Allah’a hamd olsun.Allah bana yeter; O ne güzel vekildir. Güç ve kuvvet, ancak Yüce ve Azim olan Allah’ındır.
Allah’ım, kendi gücümden ve kuvvetimden ayrılıp Senin gücüne ve kuvvetine sığınırım.
Allah’ım, Nebin, Resulün, Kulun, Resullerin Efendisi Muhammed’e salâvat okumak yolunda Sana yakınlık bulmak istiyorum.
Allah-ü Teâlâ Ona salat ve selam eylesin.
Bu salâvatı şunun için okuyorum:
Emrine uymak, Resulünü tasdik, Ona sevgi, Ona şevk ve Onun şanına tazim…
Böyle bir salâvatla anılmaya lâyıktır. Bu salâvatımı fazlınla kabul eyle; beni salih kullarından kıl; devamlı Salâvat-ı Şerife okumam için bana başarı ihsan eyle.
Resulüllah s.a.v. Efendimizin Senin katındaki kadri ve kıymeti hürmetine…
Tekrar, tekrarAllah-ü Teâlâ’nın Efendimiz Muhammed’e s.a.v. âline ve ashabına salât ve selâm eylemesini dilerim.
YUKRAÜ KABLE ŞÜRUİD DELÂİL
Bismillahirrahmanirrahim
Estağfirullah’ el-azîm’ ellezi lâ ilâhe illâ hüvel-Hayy’el kayyume ve etubü ileyhi ve nes’elühüt – tevbete vel-mağfirete vel-hidâyete lena innehu hüvet-tevvab’ür-Rahim.
- Sübhanallahi velhamdü Lillahi ve lâ ilahe İllallahü Vellâhü Ekberü vela havle vela kuvvete illa Billah-il Aliyy’il- azim… (11)
- Hasbünallahü ve ni’mel- vekil… (11)
- İhlâs-ı Şerif… (11)
- Bieuzü vel besmeleti… (1)
- Muavvezeteyni bil-besmeleti… (1)
- Fatiha-i şerife bil-besmeleti… (1)
DELÂİLE BAŞLAMADAN OKUNACAK…
Bismillahirrahmanirrahim…
Rahman, Rahim Allah’ın c.c. adı ile..
Azîm Allah’tan bağışlanmamı dilerim. Şöyle ki:
Ondan başka İlah yoktur. Hayy Kayyum’dur. Ona tevbemi arz eder, kabulünü dilerim. Bizim için tevbe, mağfiret hidâyet dileriz. Çünkü O; merhametli, tevbeyi kabul buyuran Zattır. Yüce Allah tüm noksan sıfatlardan münezzehtir. Allah’a hamd olsun. Allah’tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür…
- Güç ve kuvvet ancak Yüce ve Azim olan Allah’ındır. (11 kere okunacak)
- Allah bize yeter, O ne güzel vekildir. (11 kere okunacak)
- Bundan sonra euzû besmele çekerek İhlâs süresini okur. (11 kere okunacak)
- Besmele ile Felâk ve Nas süreleri ve besmele ile Fatiha süresi okunur.
Bu süreler besmele ile birer kere okunacaktır.
Bir yanıt yazın