Çanakkale Savaşında Mevzideki İki Askerin Konuşması
Tertip!
— Efendim Toprak!
— El bombası geliyor, dikkat!
— Yakaladım ve geri attım Toprağım
— İyi
— Toprak! Mevzide sadece ikimizin kaldığı anlaşılırsa, karşı mevzideki düşman, hep birlikte saldırıya geçebilir Mevzinin değişik yerlerine geçip, ateş edip, tekrar buraya gelsek olur mu?
— İyi düşündün Tertip Hadi bismillah!
— …
— El bombası da atabildin mi?
— Atmam mı?
— Ateş yoğunlaştı, sakın ola mevziden başını kaldırmayasın
— Hiç başımı çıkarır mıyım Toprağım
— Tertip!
— Efendim Toprak!
— Yanında yatan Adıyamanlı Abuzer’in gözleri açık kalmış, eğil de kapatıver Alnından vurulmuş yiğidim
— İki de çocuğu vardı garibimin
— Sahi, senin çoluk çocuk var mı Tertip!
— …
— Niye iç geçirip sustun öyle Tertip
— Vardı
— Nasıl yani?
— Bilirsin, bizim oralarda ilkbaharda sular pek coşkun akar Irmağın üzerindeki tahta köprüden azgın suya düştü karım Kucağında da oğlum vardı Yetişemedim Suyun hızına yetişemedim…
— Hakkını helal et Bilmeden gözyaşı döktürdüm sana
— Helal olsun tertip Bilirim, Ondan geldik tekrar Ona döneceğiz ama aklıma gelince içim kabarıyor işte Ya sen?
— Ben evlenemedim Anam çok üstüme oldu, ancak evlenmedim
— Niye ki?
— Bir sevdiğim vardı, onu da diyemedim
— Neden?
— Anamın aklından başka bir kız vardı ondan? Üstelik sevdiğim kızın da haberi yok Uzaktan uzağa benimkisi Aha ilk sana diyorum
— İnşallah cepheden dönünce muradına erersin Toprak
— İnşallah Tertip Düğünüme de gelirsin artık
— Oo, gelmem mi hiç
— Tertip!
— Efendim Toprak!
— Şu etrafta uçuşan kuşlar dikkatini çekiyor mu?
— Çekmez olur mu, daha önce hiç böyle yeşil kuş görmemiştim Tuhaf!
— O yeşil kuşlar etraftayken, bana bir güven bir cesaret geliyor biliyor musun?
— Aynısı bende de oluyor Sahi bu kuşların adı, cinsi ne ola ki?
— ?!
— Düşman ateşi biraz hafifledi Şimdi sıra bizde Haydi bismillah
— Tertip bu bomba sana geliyor, yakala!
— Yakaladım ve attım toprak!
— Yine azıttılar Adamların mermisi bol tabi
— Ateşi hızlandıralım!
— Tertip!
— Efendim Toprak!
— Bu ne iştir yahu, basıyorum basıyorum patlamıyor tüfek! Bak hele tüfeğim bozuldu herhal
— Öyleyse yanında şehit yatan Abuzer’in silahını al
— Allah Allah, silahına sarılmış bırakmıyor garibim
— Ne bozulmuşu akıllım Görmüyor musun senin işaret parmağın gitmiş Ben mevziyi bir dolaşıp geliyorum Sen sarıver parmağını*
— Geldin mi tertibim!
— Geldim ya, yaran ne almende, sarmışsın, iyi
— Şu mevzinin içine baksana Onlarca yiğit can vermiş Biz parmak vermişiz çok mu Bak tetiği çekecek daha birçok parmağım var
— Düşmanın ateşi kesildi Biraz oturup dinlenelim hele
— Hava kararmaya durdu Daha ateş etmezler herhal
— Toprağım, hele bir ezan oku da namazımızı kılalım
— Abdestim yoktur Suyumuz da neredeyse iki damla kalmış
— Teyemmüm edelim toprakta öyleyse
— Öyle ya
— Rabbim her işin kolayını göstermiş
— Allahu ekber, Allahu Ekber! Eşhedü enne Muhammed erresulullah! ……
— Toprağım senin sesin ne de güzelmiş böyle!
— Namaz insana ne de huzur veriyor?
— Öyle ya Toprağım İnsan Rabbiyle baş başa olunca korkuyu, kederi unutuyor Çünkü O, her şeyin sahibi, korkunun da kederin de hakimi Hatta düşmanın dahi sahibi Kim Allah’ın rızasına nail olursa savaşı bil ki o kazanacak Rabbimiz elbette bizimledir
— Ne güzel konuştun tertip Allah razı olsun Gönlüm ferahladı
— Senin sesin güzelmiş toprağım hele bir türkü söyle de dinleyelim
— Adıyamanlı Abuzer’in sesini tutmaz ama söyleyeyim
Kışlalar doldu bugün
Doldu boşaldı bugün
Gel gardaş görüşelim
Ayrılık oldu bugün
……………
— Allah razı olsun Ne de hüzünlü söyledin öyle
— Bu şehitlerin başında başka nasıl söylenir ki Tertibim
— Haklısın ya
— Aha, yine düşman mevzisinden taşa sarılmış bir kağıt geldi
— Sen daha iyi okursun Toprağım Oku hele ne diyorlar
— Abuzer’i soruyorlar Daha önce konser veren de söylesin diyorlar
— Abuzer’in sesine müptela olmuşlar demek Cevabını gönder madem
— Yazıp kağıdı taşa sardım Sen at bari, daha isabetli atarsın
— Ne yazdın ki Toprağım
— Onu bugün şehit ettiniz, dedim *
— Vakit geç oldu Ben yatsı namazını kılıp biraz kestireceğim Sen nöbete kal İki saat sonra da uyandırırsın
— Peki Tertip
— Toprak, Toprak! Kalk sabah namazına
— Bismillah!
— Bugün içimde tuhaf bir his var
— Nasıl Tertip?
— Bilmem, sanki düşman bir şeyler planlıyor gibi?
— Düşmanın her zaman planı vardır zaten?
— Bu sefer, bilemiyorum…
— İşte silah sesleri gelmeye başladı
— Bak o yeşil kuşlar yine tepemizde dönüp duruyorlar
— Tertip! Hiç dikkatini çekiyor mu, onca mermi sıkılıyor ama bu kuşlara hiç isabet etmiyor
— Sahi be! Biz başımızı mevziden bir an çıkarsak yüzlerce mermi yağıyor karşıdan Ancak bu kuşlara bir şey olmuyor Efendimiz Aleyhisselamın cennet kuşları diye bahsettiği kuşlar bunlar olsa gerek
— Dikkat et el bombası
— Bir de senin arkana düştü sen de dikkat et
— Aman Allah’ım! El bombaları yağmur gibi yağıyor
— Bumm Bumm
— …
— Tertip
— Efendim Toprak!
— Benim gördüklerimi sen de görüyor musun?
— Şu muhteşem bahçelerden mi söz ediyorsun
— Evet Daha önce hiç görmemiştim Altlarından ırmaklar akıyor bak
— Bu bahçeler ne de güzel bahçelermiş!
— Aman Allah’ım! Şu dedem değil mi? Oysa o öleli yıllar oldu Rus Harbinde şehit olmuştu
— Olamaz! Karımla oğlum da oradalar Toprağım, ne tuhaf değil mi?
— Evet çok tuhaf Bak yine o yeşil kuşlar Silahlar da birden bire sustu
— Toprak!
— Yoksa biz! Yoksa biz
Bir yanıt yazın