Ateş ile İlgili Deyim ve Atasözleri

Kategori: Deyim ve Atasözleri | 0

Ateş ile İlgili Deyim ve Atasözleri

Ateş ile İlgili Deyim ve Atasözleri

  • Altın ateşte, insan mihnette belli olur [Atasözü] Altına benzeyen maddenin altın olup olmadığı ateşe dayanıklılık derecesi ile anlaşıldığı gibi bir kişinin değeri de sıkıntılara katlanma, zorlukları yenme ve benliğini koruma gücü ile ölçülür.
  • Ateş açmak [Deyim] Ateşli silahla mermi atmaya başlamak.
  • Ateş almaya mı geldin? [Deyim] Uğradığı yerden hemen gitmeye kalkan kimseye sitem olarak söylenen bir söz.
  • Ateş bacayı (saçağı) sarmak [Deyim] Bir olay, önüne geçilemez, tehlikeli bir durum almak.
  • Ateş demekle ağız yanmaz [Atasözü] Kişi, zararlı bir eylemin sözünü etmekle kendisini zarara sokmuş olmaz.
  • Ateş düştüğü yeri yakar [Atasözü] Bir acıyı onu çekenden başkası tam anlayamaz veya aynı ölçüde üzülemez.
  • Ateş gibi [Deyim] 1) Çok sıcak; 2) zeki, çalışkan ve becerikli; 3) kıpkırmızı.
  • Ateş gibi kesilmek [Deyim] Beklenmedik bir olay karşısında öfke sonucu kanı beynine sıçramak.
  • Ateş gibi yanmak [Deyim] Ateşi yükselmek.
  • Ateş kesilmek [Deyim] 1) Çok kızgın davranışlarda bulunmak, ateş püskürmek; 2) sonradan çok çalışkan, hareketli ve becerikli olmak.
  • Ateş kesmek [Deyim] Ateşli silahlarla yapılan atışa son vermek.
  • Ateş olmayan yerden duman çıkmaz [Atasözü] Küçük de olsa birtakım belirtilerin önemli olaylara işaret olduğunu anlatan bir söz.
  • Ateş olsa cirmi kadar yer yakar [Atasözü] Hasmın pek önemsenmediğini anlatan bir söz.
  • Ateş püskürmek [Deyim] Çok öfkeli olmak.
  • Ateş saçmak [Deyim] Çok kızmak, çok öfkelenmek.
  • Ateş vermek [Deyim] Tutuşturmak.
  • Ateş yağdırmak [Deyim] 1) Ateşli silahlarla aralıksız mermi atmak; 2) Çevresindekilere ağır sözler söylemek.
  • Ateşe tutmak [Deyim] 1) Az ısıtmak; 2) üzerine ateşli silahla mermi atmak.
  • Ateşe vermek [Deyim] 1) Ateş içine sokmak. 2) Bir yeri kasten yakmak, kundak sokmak; 3) Aşırı telaşa ve sıkıntıya düşürmek; 4) Bir ülkeyi savaşa sokarak veya kargaşa ve karışıklık yaratarak sıkıntı ve yıkıma uğratmak.
  • Ateşe vurmak [Deyim] Bir yemeği pişmek üzere ocağa koymak.
  • Ateşe vursa duman vermez [Deyim] Pek cimri olanlar için söylenen bir söz.
  • Ateşi başına vurmak [Deyim] Çok öfkelenmek, sinirlenmek, coşmak.
  • Ateşi çıkmak (yükselmek) [Deyim] Hasta vücut ısısı olağandan çok artmak.
  • Ateşi düşmek [Deyim] Hastanın ateşi geçmek veya azalmak.
  • Ateşi uyandırmak [Deyim] Sönmek üzere olan ateşi canlandırmak.
  • Ateşini almak [Deyim] 1) Yüksek vücut ısısını düşürmek. 2) Derece ile ateşi ölçmek; 3) Acıyı, yanmayı azaltmak.
  • Ateşle barut bir yerde durmaz (olmaz) [Atasözü] Birinin yaptığı yanlışlar diğerine zarar verebilir.
  • Ateşle oynamak [Deyim] Pek tehlikeli bir işle uğraşmak.
  • Ateşler içinde yanmak [Deyim] 1) Hasta çok ateşli bir durumda olmak; 2) Bir şeye fazlasıyla tutulmak.
  • Ayıyı (maymunu) fırına (ateşe) atmışlar, yavrusunu ayağının altına almış [Atasözü] Duygusuz insanlar, kendilerini kurtarmak için gerekiyorsa çocuklarını bile tehlikeye atmaktan çekinmezler.
  • Az ateş çok odunu yakar [Atasözü] Az sayıda kötü insan, çok sayıda iyi insanın başını belaya sokabilir.
  • Barutla ateş bir yerde durmaz [Atasözü] Birinin yaptığı yanlışlar diğerine zarar verebilir.
  • Başını ateşlere yakmak [Deyim] Başına büyük bir dert almak.
  • (Birine) Ateş basmak [Deyim] Kızarmak, sıkılıp başına kan yürümek.
  • (Birinin) Ateşine yanmak [Deyim] Bir kimse yüzünden zarara uğramak.
  • Boşboğazı ateşe atmışlar, odunum yaş (az) demiş [Atasözü] Çenesi düşükler umulmadık anlarda densizce konuşabilirler.
  • İçine ateş atmak [Deyim] Aşırı acı, sıkıntı veya üzüntü verecek davranışta bulunmak.
  • İçine ateş düşmek [Deyim] Büyük bir acı ve üzüntünün etkisi altına girmek.
  • İçinin ateşi küllenmek [Deyim] Sıkıntıdan kurtulmak.
  • İki ateş arasında kalmak [Deyim] Zor bir durumda karar verememek.
  • Kendini ateşe atmak [Deyim] Bile bile tehlikeli bir işe girişmek
  • Maşa varken elini ateşe sokma [Atasözü] Başka birine yaptırabileceğin tehlikeli işe kendin girişme.
  • Yüreğine od (ateş) düşmek [Deyim] Felakete uğramak, çok üzülmek.
  • Yüreğini ateş almak [Deyim] Aşırı üzülmek, fazla üzüntüden içi yanmak. 

 

Kaynak:

  • Türk Dil Kurumu Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Takip Et Kerim Usta:

Herkesin bir yaşama nedeni var. Benimkiyse, bir "Sevda"...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir