Allah’ın İnsanlara Rahmeti Kordon Kanı
Günümüz tıp teknolojisi her geçen gün bir yenilik veya keşif ile insan sağlığına katkı sağlamaya devam ediyor. Dünyada her yıl milyonlarca dolarlık fon ayrılan bu araştırmaların en son buluşlarından biri ise mucizevi bir sıvı. Doğum sırasında toplanarak, ileride oluşabilecek bir hastalık durumunda sağlığın tekrar kazanılmasını sağlayan bu eşsiz mucize ise yalnızca bir defa elde edilebilen: Kordon kanı
Bu yazımız boyunca, Allah’ın kusursuz yaratışının bir delili olan ve yalnız doğum sırasında elde edilebilen kordon kanının oluşum aşamalarını ve hayranlık uyandıran özelliklerini işleyeceğiz.
Kordon Kanının Başlangıç Noktası: Plasenta
Teknolojinin en son imkanları ile üretilmiş, milyonlarca dolar değerinde olan ve en modern hastanelerde kullanılan yaşam destek üniteleri, birkaç kilogram ağırlığında bir et parçası ile karşılaştırıldıkları zaman son derece ilkel ve yetersiz kalırlar. Bu et parçası bilim adamları tarafından “doğumun gerçek kahramanı” olarak nitelendirilen plasentadır. (Intimate Universe, The Human Body, Volume 1, 1998 British Broadcasting Corporation)
Embriyo, gelişimi için gerekli olan besin, oksijen ve diğer maddeleri belirli bir dönemden itibaren anne kanından almaya başlar. Plasenta da, anne ile embriyo arasında bu maddelerin alışverişini sağlayan bir yapıdır; anne ile embriyo arasında köprü görevi görür. Doğum sürecinin tamamlanmasından kısa süre sonra plasenta görevini tamamlayarak rahim dışına atılır. Kordon kanının mucizevi süreci ise bu noktada ortaya çıkmaktadır.
Mucizevi Sıvı: Kordon Kanı
“Kordon kanı” olarak isimlendirilen kan, bebeğin doğumundan sonra göbek kordonu ile plasenta içinde kalan kandır. Günümüze kadar biyolojik atık olarak değerlendirilen kordon kanı, plasenta ve göbek kordonu ile birlikte atılmaktaydı. Ancak son gelişmelerle kordon kanının çok zengin bir kök hücre kaynağı olduğu ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda kordon kanının çeşitli hastalıkların tedavisi açısından da önemi anlaşıldığı için bu özel sıvı yeni yöntemlerle toplanıp saklanmaya başlanmıştır. Kordon kanını özel kılan ise içeriğinde bulunan “genç” kök hücrelerdir.
Kordon Kanının Yapıtaşı: Kök Hücre
Doğumun ilk aşamasındaki hücreler birbirlerinin tıpatıp aynısı olan kopyalarını yaparlar. Eğer bu çoğalma kontrolsüz olsaydı, ortaya bir insanın değil, benzer hücrelerden oluşmuş büyük bir et yığınının çıkması gerekirdi. Ancak böyle bir şey olmaz. Hatta tam aksine Allah’ın benzersiz gücü ve ilmiyle birbirlerinin kopyaları olan kök hücreleri bir süre sonra kendi aralarında sinyalleşerek farklılaşmaya başlarlar. Bu farklılaşma sonucunda kemik, düz kas, karaciğer gibi vücuttaki bütün hücre ve dokular oluşur.
Bağışıklık sisteminin yapı taşları olan bu kök hücreler; hastalıklarla savaşan beyaz kan hücrelerinin, oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin, pıhtı ve iyileşmeyi sağlayan trombositlerin temelini oluşturur. Vücut, kanser veya genetik uyuşmazlıklarla savaşıyorsa, kemoterapi veya radyasyon gibi yoğun tedavilerle zayıf düşmüşse, kanın elementlerinin güçlendirilmesi gerekir. Bu güçlendirmeyi ise mucizevi yapılarıyla kök hücreler başlatır ve vücudun savaşmasını sağlar.
Kordon Kanındaki Kök Hücreler Hangi Hastalıkları İyileştiriyor?
Göbek kordonu kanı bazı hastalıkların tedavisinde çok büyük yüzdelerle başarı sağlamıştır. Özellikle kordon kanındaki kök hücrelerin vücuttaki diğer tip hücrelere farklılaşma özelliğinin keşfedilmesi ile birlikte bu hücrelerin kanser, felç, Parkinson, Alzheimer, omurilik zedelenmeleri, kalp ve birçok genetik kaynaklı hastalıkların tedavisinde kullanılabileceği fikri ortaya çıkmıştır.
Günümüzde kordon bağından elde edilen kök hücreler özellikle kemoterapi ve/veya radyoterapi gören kanser hastalarının kan ve bağışıklık sistemini yeniden canlandırmak için kullanılmaktadır.
Kemik İliği Yerine Kordon Kanı…
Kemik iliği nakli ile tedavi edilebilen hastalıklarda karşılaşılan temel problem tam doku uyumu olan kemik iliğinin bulunamamasıdır. Bu problemin yüzdesi ise oldukça yüksektir. Hastaların yaklaşık %70’i için uygun kemik iliği bulunamamaktadır .
Hastaların tedavisinde kullanılan kök hücreler gerçekte üç kaynaktan elde edilebilir: Kordon kanı, kemik iliği ve dolaşımdaki kan… Ancak bu noktada kordon kanından elde edilen kök hücrelerin diğer yöntemlerle elde edilen kök hücrelerine göre avantajları ortaya çıkmaktadır.
Öncelikle kordon kanından en genç kök hücreleri elde edilir. Bunlar saklanmak için dondurulduklarında yaşlanma ve yıpranma süreçleri de durdurulmuş olur. Ayrıca kordon kanı kök hücrelerinin kemik iliği kök hücrelerine göre üreme hızı da daha fazladır. Kemik iliği nakli için alıcı ile verici arasında çoğunlukla tam bir doku (HLA) uyumu olması gerekir. Kök hücrelerin bağışıklık red cevapları henüz tam olarak gelişmediğinden kordon kanı naklinde tam bir uyum olmasa da başarı sağlanabilir.
En önemlisi saklanan kordon kanındaki kök hücreler, gerekli olduğu durumda hemen kullanılabilecek durumdadır. Bu durum, hastalıkların ilerlemesini önleyebilmek için en kısa sürede tedavinin zorunlu olduğu durumlarda önem kazanır. Bu yüzden kordondaki bu kan doğumdan hemen sonra uygun şartlarda alınıp, özel koşullarda dondurularak yıllarca saklanabilmektedir.
Bir diğer önemli faktör ise kişinin kendisi için her zaman tam bir uyum sağlayan kordon kanı kök hücrelerinin aile bireyleri için de uyum ihtimalinin bulunmasıdır.
Geleceğin Tedavi Kaynağı
Felç, Alzheimer, MS (multiple skleroz), lupus, diabet ve diğer oto bağışıklık sistemi hastalıklarının tedavisinde göbek kordonu kök hücre kullanımı konusunda umut veren çalışmalar vardır. Bu tip hastalıkların tedavisinde göbek kordonu kök hücrelerinin esnekliği ve bu hücrelerin sinir, kalp, karaciğer ve pankreas hücrelerine dönüşebilmesi veya vücudun bu hücreleri hasarlı veya hastalıklı organların hücrelerine çevirebilmesi (Jordan H. Perlow, MD) Allah’ın izniyle gelecekteki hastalıkların tedavi ihtimallerini artıracaktır.
Kordon Kanı Allah’ın Yaratma İlminin Bir Eseridir…
Gözle görülemeyecek boyutlardaki kök hücrelerin mucizevi bir şekilde kordon kanında bulunması ve bu gerçeği insanların ancak 20. yy.da öğrenebilmesi bizlere apaçık bir gerçeği göstermektedir: Kordon kanı hiç şüphesiz Yüce Allah’ın yaratma ilminin bir eseridir.
İnsanlar kendi varlıklarından en ufak bir haberleri bile olmadığı aylar boyunca, Allah onların bedenlerini şekillendirmiş, anne karnındayken vücutlarına kordon kanını yerleştirmiştir. Bu gerçeği düşünmek ve bu mucizeleri tıbbi araştırmalar sonucu insanlara öğreten Yüce Allah’a şükredici olmak, dünya üzerindeki her insanın görevidir…
Unutulmamalıdır ki, insanı bir kez yaratmış olan Yüce Allah, ölümünden sonra bir kez daha yaratacak ve hesaba çekecektir. Kendi yaratılışlarını unutarak Allah’ı ve ahireti inkar edenler ise, derin bir gaflet içindedirler. Allah bu gibi kişilerden Kuran’da şöyle söz eder:
“İnsan, Bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir. Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: “Çürümüş-bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?” De ki: “Onları, ilk defa yaratıp-inşa eden diriltecek. O, her yaratmayı bilir.” (Yasin Suresi, 77–79)
Kök hücrelerin vücuttaki diğer tip hücrelere farklılaşma özelliğinin keşfedilmesi ile birlikte bu hücrelerin;
- Kanser,
- Özellikle kemik iliği hastalıkları (lösemiler)
- Felç,
- Parkinson, Alzheimer,
- Omurilik zedelenmeleri,
- Kalp ve birçok genetik kaynaklı hastalıkların tedavisinde kullanılabileceği fikri ortaya çıkmıştır.
1988 yılında aneminin tehlikeli bir türü olan Fankoni Aplastik Anemi hastalığına yakalanan bir çocuğa, yeni doğan kız kardeşinin kordonundan alınan kandan nakil yapılmıştır. Bu ilk kordon kanı sayesinde çocuğun hastalıktan tamamen kurtulması sağlanmıştır.
Kuran ve Bilim
Bir yanıt yazın