Türk İslam Kültüründe, Hadislerle Kına ve Tarihi
Kına ismini bitkisinden almaktadır. Kınanın ilk ilk olarak, süsleme amacından önce çöl insanları tarafından serinlemek için kullanılmaktaydı. Çöl insanları bu bitki yaprağını ezerek çamurla karıştırdılar ve elde ettikleri karşıma ayaklarını ve ellerini batırdılar Bu şekilde cilt üzerinde koruyucu bir tabaka oluşturan çöl sıcaklığı karşısında cilde daha bir dayanıklılık sağlamaktaydı.
Ancak ellerin her tarafına yapılması yerine sadece avuç içinin (ortasının özellikle) yapılması ve bununda kişiye bir serinlik duygusu vermesi sayesinde, daha farklı bir amaçla da kullanılmaya başlanmıştır.
Avuç içinde bir kırmızı nokta şeklinde yapmayı keşfeden keşfeden kadınlar, bu merkez etrafında da kınayla küçük noktalar koyarak estetik bir görüntü yakaladılar.
Kına sayesinde yakalanan bu zarafetin bir estetik araç olarak da kullanılmasına yol açtı. Hindistan’da gümüş veya fildişinden yapılmış ince bir alet, Fas’ta sürme için kullanılan bir tahta tahta, uygulamaları için malzeme oldu. Ve bu günde çöl köylerinde kullanılan stil budur. Ancak Hint konisinin bu kadar popüler olması ise sadece son yılda olan bir şeydir. Özellikle Kınanın son on yılda kazandığı popülerlik sayesinde, sanatçılarının çoğalmasına ve ile ilgili uygulamaların klasik kullanılış biçiminin dışında denemelere yol açtı.
Kadın vücudunun özellikle bir bütün olarak uygulamaları için kullanılması bu denemelerin bir sonucu oldu. Elbette bu ile ilgili daha yeni tekniklerin de kullanılmasının da bir sonucuydu. Çeşitli ülkelerdeki sanatçıları, Kınayı farklı malzemeler eşliğinde kullanarak estetik açıdan son derece başarılı çalışmalar yaptılar. Bu başarılı çalışmalar aynı zamanda, dövme sanatına soğuk bakan ve vücut için zararlı olmayan ve bilakis faydalı da olabilecek ama aynı zamanda süsleme açısından da en az dövme kadar vurgulayıcı bir alternatif arayan insanlar için iyi bir örnek oldu.
Kınanın dövme sanatının aksine uygulamalarındaki basitlik ve malzemelerindeki ekonomiklik de Kınanın popülaritesini arttıran nedenlerden biri oldu. Ancak başarılı bir uygulaması için, Kınanın doğru tanınması gerekmekte ve yanlış malzemelerden kaçınmak gerekir.
İşte Kınada kullanılabilecek yada kullanılmayacak malzemeler:
- Taş Kınası:
Özellikle Ortadoğu ülkelerinde kullanılan ve siyah bir taşın öğütülmesinden elde edilen ( taşı) ile aynı özelliklere sahip değildir. Her ne kadar olarak da bilinse de. Ve cilde olan etkisi açısından da gerçek gibi bir faydası da yoktur. Bu bakımdan ülkemizde taş olarak da bilinen bu Kınanın gerçek ile bir alakası yoktur.
- Renkli :
Kına, asla mavi, sarı, yeşil, mor veya siyah değildir. Eğer bir ciltte bu tür çeşitlilikte renklerden oluşan süslemeler varsa o değildir. Ciltteki bu farklı renkler boyadan illeri gelir. Böyle bir durumda kullanılan boyanın niteliği önemlidir. Kullanılan Kınanın içinde boya maddesinin var olup olmadığının en önemli belirtisi ise en kaba biçimde Kınanın kokusundan anlaşılabilmektedir.
- Ceviz ve Kına:
Bir çok halkta hazırlanırken karşımın içine ceviz kabuğunun tozu veya kaynatılmış ceviz kabuğunun suyu karıştırılır. Bundaki amaç Kınanın daha yoğun ve koyu bir renk tonu vermesi içindir. Ancak pek çok insan cildinin de cevize karşı alerjik reaksiyonlar gösterdiği de bilinmektedir. O yüzden ceviz kullanılırken dikkat edilmelidir.
- Limon ve Kına:
Limon kabuğu veya suyu yı karartabilir. Ancak ciltte de kaşıntıya da sebep olabilir.
- Siyah Kına:
Siyah veya Hint sı olarak da olarak da bilinen ve çoğunlukla aktarlarda rahatça bulunan ların hiçbiri gerçek değildir. Ana olarak boya katkılı maddelerdir.
- Petrol, Parafin gibi akışkanlar ve Kına:
Bazı ülkelerde ve özellikle Arap yarımadası, başta olmak üzere yı daha da karartmak içn petrol, parafin veya temizlik maddeleri olarak da kullanılan sıvı deterjanlar da kullanılmaktadır. Bu son derece tehlikeli bir yöntemdir. İthal edilen pek çok bu kimyevi maddeleri barındırabilmektedir. Kına kullanıcısının özellikle paket hazır kullanıyorsa içindeki katkı maddelerinin ne olduğundan emin olması gerekir.
- Kafur ve Kına:
Genelde Hint ustaları tarafından kullanılan kafur, yı daha da karartmak için kullanılır. Ancak kafur özelliğinden kaynaklı olarak, sarhoş edici, mide bulandırıcı, baş döndürücü ve daha ağır rahatsızlıklara da neden olabildiğinden, hem uygulayan hem de Kınayı cildine yaptıran için oldukça zahmetlidir. Kafur kullanmak bu anlamda pek tavsiye edilmez ve uygulayıcılarının da çok bilinçli olması gerekir.
Uygulamada, Kınanın standart bir yapılış biçimi olduğunu söylemek mümkün değildir. Çünkü en başta halktan halka hatta kişiden kişiye göre bile cilt yapısı, vücut ısısı ve ve kişinin stresli olup olmaması Kınanın istenilen sonucu vermesinde etkilidir. Kınayı uygulayan kişi için en iyi yöntemi yine deneme yanılma yoluyla kendisi yine bulacaktır. Ve bu yüzden en iyi tarifi deneydir.
TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜNDE KINA
Müslüman Türk’ ün kültürüne nasıl girdiğine bakalım…Tur dağında Hz. Musa ile Cenab-ı Allah görüşecek. Hz. Musa diyor ki:”Ya rabbi bana cemalini göster.” Cenabı Allah tarafından bir nida “Ya Musa dayanamazsın” diyor .Hz. Musa tekrar ısrar edince “Sen Tur Dağına bir bakıver” diyor. O anda Tur Dağındaki taş, toprak, ağaç, yaprak, börtü böcek ne varsa un ufak oluyor. Allah gören dağlara, mükafat olarak, dünya durdukça senin tozun insanların alınlarında, avuçlarında, başlarında gezmesi veriliyor.
Türk kültüründe KINA:
1. Evlenen kızlarımızın avuçlarına, başlarına yakılır. Mecaz anlamda vardığı eve kurban olsun diye.
2. Yılda iki bayramımız var, bunlardan Kurban Bayramında kestiğimiz kurbanımızın sırtına yakarız. Allah’ a kurban olduğunu belirtmek için…
3. Askere giden Mehmetçiğin ellerine avuçlarına yakarız.
Gökte dalgalanan inmesin
Minarelerimizden ezan-ı Muhammedi dinmesin
Ecdad yadigarı bu vatan bölünmesin
Allah için, vatan için, iffeti için kurban olsun diye yakılır.
Eskiden düğün eğlencelerine pazartesi günü çeyizin güvey evine gönderilmesi ile başlanırdı. Çeyiz alayının önünde, kumaşlar, meyve ve çiçeklerle ağaç şeklinde süslenmiş nahıllar taşınırdı. Salı günü yapılan gelin hamamından sonra, çarşamba akşamı gelin evinin hareminde kına gecesi düzenlenirdi. Bu sırada beyler de selamlıkta veya damat evinde eğlenirlerdi.
OSMANLIDA KINA ADETİ
Kına gecesinde gelin, genç kızlar ve yengeler, bindallı adı verilen, kadife veya atlas üzerine dival tekniğinde işlemeli ağır elbiseler giyerler, gelinin yüzüne pullu al duvak örtülürdü. Damadın akrabalarından birkaç kişi, kınayı gümüş tepsi içinde ve üzerine iki mum dikerek gelin evine getirirlerdi. Bütün misafirler yerlerini aldıktan sonra, kayınvalide kendi getirdiği ipek kumaşı yolluk gibi önüne serdirirdi. Gelin ve arkadaşları, ellerinde yanan mumlarla ve gelinin başına bereket paraları saçarak davetlilerin yanına gelirlerdi.
KINA GECESİ ELBİSESİ KINA
Gelin, yere serilen kumaşın üzerinde yürüyerek iyi tanımadığı kayınvalidesinin elini öpmeye giderdi. Ortaya kuruyemiş, çörek, badem şekeri getirilir, kına gecesine özgü türkü ve maniler söylenerek gelin ağlatılır, bunun bereket getireceğine inanılırdı. Daha sonra gelin bir yastığa oturtulur, kayınvaldesi avucunun ortasına bir altın koyar, mutlu evliliği olan bir hanım tarafından avuçlarına, parmak uçlarına ve ayak baş parmaklarına kına yakılırdı. Gelin avucundaki bu altını uğur ve bereket için saklardı. Arkadaşları da kısmetleri açık olsun diye kendi ellerine kına yakarlardı.
KINA HAKKINDA HADİSLER
- (Kına yakın. Zira güzelliğinizi, gençliğinizi ve nikah sevginizi artırır.) [Ebu Nuaym, Bezzar]
- (İlk kına yakan İbrahim Peygamberdir. Siyahla ilk boyanan da Firavun’dur.) [Deylemi]
- (Kocası ölen kadın [iddeti bitene kadar] süslü elbise giymez. Ziynet de takmaz, kına sürmez ve sürme çekmez.) [Müslim]
- (Boyanmanın en iyisi kına ile olandır.) [Deylemi]
- (İhtiyarlığınızı kına ile giderin. Zira bu, yüzleriniz için güzellik, ağızlarınız için hoşluk, kadın için kuvvettir. Kına, Cennet ehlinin kokusunun seyyididir ve kına küfürle imanı ayırır.) [İ. Asakir]
- (Şunlar Lut kavminin kötü ahlakındandır: Erkeklerin sakız çiğnemesi, yol üstünde misvak kullanmak, ıslık çalmak, güvercinle oynamak, erkeklerin parmaklarına kına yakması, bağrı açık gezmek.) [Deylemi]
- (Kına ile boyanın. Çünkü o güzel kokuludur ve korkuyu yatıştırır.) [Hakim]
- (Saçlarınızı kınalayın ve yahudilere benzemeyin!) [İbni Adiy]
- (Sakallarınızı kınalayın. Çünkü melekler müminin kına sürünmesine sevinir.) [İ. Adiy]
- (Peygamber efendimiz, başından rahatsız olana “Git hacamat ol” ayağından rahatsız olana “Git ayağına kına koy” derlerdi.) [Taberani]
- (Resulullaha vahiy gelince, başına ağrı gelir ve başına kına koyarlardı.) [İbni Sünni]
- (Bedeninde bir yara olursa, üzerine kına korlardı.) [İbni Mace]
- (Kadının elinde kına eseri olmasını hoş görürlerdi.) [Beyheki]
Kadınların kına yakması
Sual: Kadınlar, ellerine kına yakıyorlar, saçlarını boyatıyorlar veya çeşitli ilaçlarla saçlarının renklerini açtırıyorlar. Bunlar caiz midir?
CEVAP
Hepsi caizdir. Ancak yabancılara gösteremezler. Yabancı erkeklere göstermemek şartıyla, kadının her süsü caizdir. Koca için süslenmek sünnet, yabancı için süslenmek haramdır.
Erkeklerin kına yakması
Sual: Erkeğin saç dökülmemesi veya baş ağrısı için kına yakması caiz midir?
CEVAP
Evet, caizdir. Tedavi maksadı yoksa, caiz olmaz.
Sual: Kına, gusle ve abdeste mani midir?
CEVAP
Değildir. Kına mürekkep gibidir, altına su geçirir.
Sual: Ölmüş kadının başına kına koymak caiz mi?
CEVAP
Evet.
Sual: (Kına yakılan ele tekrar kına yakılırsa insan iki evlilik yapar) deniyor. Bu doğru mu?
CEVAP
Hayır, doğru değildir, hurafedir. İki kere de, üç kere de yakılabilir. Sadece kocası ölen kadın, iddet müddetince kına yakamaz.
Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kocası ölen kadın [iddeti bitene kadar] süslü elbise giymez, ziynet takmaz, kına sürmez ve sürme çekmez.) [Müslim]
Bir başka husus da, kına ziynettir. Kadın kınalı elini, yabancı erkeklere gösteremez. Erkek ise, zaten ziynet için kına yakamaz.
Hidayet
Kınanın Türk-İslam geleneklerimizde yeri ve önemi çok büyüktür fakat ben bir türlü sevemedim. Allahım affetsin.