Philadelphia Projesi-Deneyi Nedir?

Kategori: Bilgi Dağarcığı | 1

Philadelphia Projesi-Deneyi Nedir?

Philadelphia Projesi-Deneyi

Aslında bu deneyi ilk okuduğumda çok heyecanlandığımı söyleyebilirim. Deneyin yapıldığı ihtimalini ortaya çıkaran kişinin adı Dr. Morris K. Jessup’ dur. Jessup aslında matematikçiydi ve amatör olarak gökbilimi ve UFOlar üzerine yaptığı çalışmalarla tanınıyordu. En ilginç çalışmaları ise Bermuda şeytan üçgeni ve ufolardır.

1950 yılında(bazılarına göre 1955) kendisine gelen bir mektupla birdenbire kendini bu olayın içerisinde bulur. Mektubun sahibi, Carlos Miguel Allende adında bir denizciydi…İddiasına göre Allende, deneye gözlem gemisi olarak katılan SS Andrew Furuseth adlı şilepte görevli bir denizciydi. Deneye baştan sona şahit olmuştu. Kendisine inanmıyorsa hipnozla test etmesini teklif etsede Jessup  pek konuyla ilgilenmez. ikinci mektuptan sonra jessup deniz kuvvetlerine çağrılır. Kendisine yıllar öncesinde bir generale göndermiş olduğu kitap verilir.Bu kitapta değişik notlar vardır.

Yazılardan birisini allen’in yazısının aynısı olduğu dikkatinden kaçmaz. Notların arasında 1943 yılında Philadelphia Deneyinden de bahsedilmektedir. jessup bundan sonra deneye odaklanır ve iddia edilen kişilerle irtibata geçer. Kafasına iki adet soru takılmıştır.

  • Mektup sahibi neden bir anda kaybolmuştur?
  • İkincisi ise neden bu konuyu basınla paylaşmamıştır?

1959 yılında arkadaşı Dr. Mason Valentine’ yi arayarak deney hakkında kesin bulgular bulduğunu anlatıp ertesi gün buluşmayı teklif eder.O gece Dr.Morris K. Jessup Miami Hammock Parkı otoparkında egsoz gazından zehirlenmiş olarak bulunur. Polise göre olay bir intihardır.

Bu şüpheli ölümden sonra 1930 yılında chicago üniversitesi’nde gökkuşağı projesi veya orjinal adı project rainbow adıyla proje başlatılır. Daha sonra 1931 de princeton üniversitesinde devam edilir. Dr. John von Neumann ve Dr. Nikola Tesla dönemsel olarak bu projede görev alırlar.

Proje öncelikle Optik Görünmezlik hedefi ile başlatılmıştır. Hipotez Dalga Teorisi’ndeki süper-pozisyon prensibi ile bağlantılıdır. Gizlenmek istenen cisme doğru yönelen ışık ışınlarının, onları sönümlendirecek bir faz üzerinden üretilen ışınlarlar la karşılanarak görünmezliğin sağlanması düşünülmektedir. Sonrasında hedefler arasına radar görünmezliği de girecektir.

Projenin gelişimi ve ön deneyler konusunda herhangi bir ek bilgi mevcut değildir. Sadece önce Tesla sonra da Einstein’in konu ile ilgili çalışmaları bıraktıkları, başka alanlara odaklandıkları bilinmekledir. Daha sonraları Einstein ve Tesla’nın çekilmesine bağlı olarak, varılan bulguların insanlığa zarar verebilecek derecede tehlikeler arz edildiği Spekülasyonları yapılacaktır.

Çalışmalar istenilen olgunluk seviyesine 1942 Kasım’ı itibari ile ulaşılır. Manyetik alan oluşturmak için kullanılabilecek olan jeneratörler hayli büyük boyutlarda olduklarından deney için bir tank ya da bir uçak yerine USS Eldridge isminde bir destroyer eskort gemisi seçilir.

Deney Philedelphia’daki Donanma Üssü’nde yapılacaktır. Yetkili kadro deneyi SS Adrew Furuseth adındaki bir şilepten izleyecektir.USS Eldridge’e yerleştirilecek olan düzenek imal edilmeye başlanır. 75 KVA gücündeki 2 dev jeneratör geminin ön top taretlerinin altına monte edilir, buradan geminin güvertesine dört manyetik ışın yayılması düşünülmektedir.

Her biri 2 megavat CVV gücünde 3 RF vericisi güverteye monte edilir, 3000 adet 6L6 kuvvet arttırıcı tüp, 2 jeneratörün oluşturduğu gücü yayacaklardır.Manyetik dalgalar gemiyi saracak ve sonuçla gemi sönümlendirme sayesinde görünmez olacaktır. Diğer bir tabirle, güneş ışığı ile dünyamıza gelen ışık dalgalarını sönümlendirecek bir frekansta bir karşı manyetik alan kurularak gemi çepeçevre sarılacak, bu surette gemiye gelen güneş ışınları de-polarize edilerek görünmezlik başlayacaktır.

Deneye jeneratörlere kuvvet verilerek başlatılır. Manyetik alan oluşur ve akabinde yeşilimsi bir sis gemiyi örtmeye başlar. USS Eldridge kaybolmaya başlar.Tanık şöyle devam ediyor:

Bir an sadece geminin çapasını görebildim, sonra o da kayboldu, ortada artık ne sis ne USS Eldridge vardı; bomboş denize bakıyorduk, bizim gemide bulunan üst rütbeli subaylar ve bilim adamları korku, dehşet ve heyacan içinde nefeslerini tutarak bu inanılması güç başarılarını seyrediyorlardı.

Gemi ve mürettebatı hem radarda hem de gözlerimizin önünde yok olmuştu. Her şey planlandığı gibi yürüyordu, 15 dk. sonra emir verildi ve jeneratörlerin şalteri kapatıldı. Önce hiçbir şey olmadı, arkasından yeşil sis tekrar ortaya çıktı ve USS Eldridge yeniden görünmeye ve ortaya çıkmaya başladı ama gemi nereye gitmiş ve nereden geliyordu?

Sis azalırken, bir şeylerin tuhaf gittiğini hissediyorduk. Hemen gemiye yanaştık, ilk önce mürettebatın çoğunun geminin yanından sarkıp kustuklarını gördük, diğerleri ise geminin güvertesinde şaşkın şaşkın dolaşıyorlardı, sanki hiç birinin bilinci yerinde değildi. Yetkili ekipler gemiye girerek bütün mürettebatı kısa süre içerisinde uzaklaştırdılar ve yerlerini hazır bekletilen yeni bir mürettebat aldı.

Bir iki gün sonra, yeni bir deneye daha karar verildi. Gemi istenen radar görünmezliğine ulaşmıştı, donanım değiştirildi ve 28 Ekim 1943′te deney yine aynı gemide tekrarlandı. Jeneratörler çalışmaya başladıktan hemen sonra Destroyer hemen hemen görünmezlik çizgisine ulaşmıştı, sadece burnu ve arkası görülüyor, arada ise bazı çizgiler belli belirsiz seçiliyordu.

Sonra sadece su üzerinde tekne boyunda bir çizgi kaldı. Bir iki dakika sonra mavi bir ışık parladı ve o çizgi de yok oldu. Şimdi gemi tamamen yok olmuştu. Bir kaç dakika sonra millerce uzakta Norfolk’ta ortaya çıktı.

Göründükten biraz sonra bilinmeyen bir nedenle yine kayboldu ve Philadelphia’da tekrar ortaya çıktı. Bu kez durum çok ciddiydi, tüm mürettebatın başı beladaydı. Bazıları yok oldu ve bir daha geri dönmedi. Bu olayın en korkunç bölümü ise beş denizcinin geminin eriyen ve sonra yine katılaşan metal levhalarının içinde kalmalarıydı. Bu çok feci bir durumdu.

Denizcilerin birisi kurtuldu fakat bir daha eski haline dönemedi. Aklını tamamen yitirmişti ama yapacak hiçbir şey yoktu. Bazılarının psişik yetenekleri gelişmişti, sokakta yürürken kaybolan ve yine ortaya çıkan insanlar vardı.

Manyetik alanın içinde kalan mürettebattan kaybolanlar ancak birisinin yüzüne ve eline dokunulmasıyla görünür hale geliyorlardı, yani dokunmanın giysinin olmadığı bir yere yapılması gerekiyordu. “Donma” adı verilen bu olay saatlerce, günlerce sürebiliyordu, hatta bir tayfa tam altı ay donduktan sonra kurtarılabildi.

Elektronik kamuflaj başladıktan sonra geminin ve mürettebatının bütünüyle kaybolup, çok uzak bir yerde ortaya çıkıp ve sonra yeniden geri dönmesine neden olan neydi?

Hikayedeki tutarsızlıklara gelince…USS Eldridge gemisi 27 Ağustos 1943′e kadar hizmete girmedi, Eylül ayına kadar da New York limanından ayrılmadı. Ekimde gemi Bahamalar’a doğru ilk deneme seferine çıkmıştı. Eldridge gemisinde görev yapanların da üyesi olduğu bir savaş gazileri birliği, Nisan 1999′da yayımladığı bildiride geminin asla Philadelphia limanına uğramadığını belirtmişlerdir.

Buraya kadar iddiaları okuyunca bu deneyin olup olmadığını henüz kafamda tasarlayamadım. Yalnız bu anlatılanlara yakın bir şeylerin olduğuna da inanıyorum. Şu da bir gerçektir ki arşivlerde yer alan bu kanıtların doğru olup olmadığına da kimse cevap vermemiş olması hala bu olayın sıcaklığını muhafaza etmesine neden oluyor. Bu deney sonunda görünmez uçak olarak tabir edilen ve radarda gözükmeyen uçakların ortaya çıkması da bu konuda bayağı yol kat edildiğine işarettir.

Takip Et Kerim Usta:

Herkesin bir yaşama nedeni var. Benimkiyse, bir "Sevda"...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir