Tasavvufun Gizemli Bilgesi: Şems-i Tebrizi

Tasavvufun Gizemli Bilgesi: Şems-i Tebrizi

Şems-i Tebrizi (Şemseddin Muhammed bin Ali bin Melikdad Tebrizi), tasavvuf dünyasında önemli bir yer tutan, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî ile olan derin manevi dostluğuyla bilinen büyük bir sufi alimdir. Onun hayatı, felsefesi, eserleri ve ölümü hakkında bilgilere şu şekilde ulaşabiliriz:

Şems, 1185 civarında Tebriz’de dünyaya gelmiştir. Genç yaşta başladığı ilim yolculuğunda, tasavvufa olan ilgisi sayesinde birçok sufi alimle tanışmış ve onların sohbetlerinde bulunmuştur. Hayatı boyunca bir yolcu gibi yaşamış, sürekli hakikat arayışı içinde farklı diyarlarda gezmiştir. Şems, Tebriz’den başlayarak Bağdat, Şam ve diğer İslam şehirlerinde zaman geçirerek kendini tasavvuf ilimlerinde derinleştirmiştir.

Felsefesi ve Düşünceleri

Şems-i Tebrizi’nin en önemli öğretisi ilahi aşk üzerinedir. Allah’a ulaşmanın en kestirme yolu olarak aşkı görür. Onun düşüncesinde bilgi ve zühd, ancak aşk ile beslenirse bir anlam kazanır. Aşk, hem insanı ilahi hakikate ulaştıran bir köprü hem de insanı dünyevi arzularından arındıran bir güçtür. Şems, zahiri bilgiden ziyade batıni bilgiye (manevi bilgiye) önem vermiş, bu nedenle klasik İslamî ilimlerden çok aşk yoluyla aydınlanmayı savunmuştur.

Mevlânâ ile dostluğu da bu düşünceyi güçlendiren en önemli olaydır. Mevlânâ’nın hayatında derin izler bırakan Şems, onun sufi anlayışını yeniden şekillendirmiş ve Mevlânâ’nın daha önce sahip olduğu ilim birikiminin üzerine aşk temelli bir derinlik katmıştır.

Mevlânâ ile Karşılaşması

1244 yılında Konya’da Mevlânâ ile karşılaşması, Şems’in hayatının dönüm noktalarından biridir. Mevlânâ, bu karşılaşmadan sonra büyük bir içsel dönüşüm yaşamış, eserlerinde derin bir mistik anlayışa yönelmiştir. Şems ve Mevlânâ’nın dostluğu, sadece bir öğretmen-öğrenci ilişkisi değil, birbirlerinin ruhani derinliklerine ulaşan bir manevi yolculuktu. Mevlânâ’nın daha önce bilgin bir alim olarak tanınırken Şems’ten sonra manevi bir arayış içinde bir aşk şairine dönüşmesi, bu dostluğun en büyük kanıtıdır.

Eserleri

Şems’in en bilinen eseri Makalat’tır. Makalat, onun sohbetlerinden derlenen bir eser olup, sufi düşüncelerini ve manevi derinliklerini yansıtır. Bu eserde Şems’in aşk, hakikat, insanın manevi dönüşümü gibi temel tasavvufi konulardaki düşünceleri ele alınır. Eser, Şems’in doğrudan yazdığı bir metin olmaktan çok, ona ait sözlü anlatıların bir araya getirilmesiyle oluşmuştur.

Ölümü

Şems-i Tebrizi’nin ölümü hakkında birçok rivayet mevcuttur. En yaygın görüş, 1247 yılında Mevlânâ’nın çevresindekiler tarafından kıskanılarak öldürüldüğüdür. Konya’da kaybolduğu bilinmekle birlikte, mezarı bulunamamıştır. Tebriz’de ve Konya’da Şems adına türbeler bulunmaktadır. Ölümü, tasavvuf dünyasında hâlâ bir gizem ve tartışma konusudur.

Kerim Yarınıneli/kerimUsta.com

Kaynaklar:

  • Diyanet İslam Ansiklopedisi (DİA), “Şems-i Tebrîzî” maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları.
  • Franklin Lewis, Rumi: Past and Present, East and West, Oxford: Oneworld, 2008.
  • Annmarie Schimmel, The Triumphal Sun: A Study of the Works of Jalaloddin Rumi, SUNY Press, 1993.
Takip Et Kerim Usta:

Herkesin bir yaşama nedeni var. Benimkiyse, bir "Sevda"...

2 Responses

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir