Menşei Mezopotamya’daki daha eski devrelere uzanmakla birlikte, bilhassa Asur Hüma: Hüma devrinden beri fırtına ve gök gürültüsü, yağmur, aynı zamanda bitki ve bereketlilik tanrısıyla özdeşleşen güneş tanrısının, dolayısıyla tanrının yeryüzündeki temsilcisi olan hükümdarın da sembolü olur.
Bu sembol bir daire içinde kanatlı bir insan figürüdür. Veya sadece bir kuşun kanatları ve kuyruğu ile süslü bir disktir. Bu sembol Asur’daki kabartmalarda savaş sırasında veya savaştan zaferle dönerken Asur kralının başı üzerinde görülür. Aynı sembol, İranlılarda Hürmüz’ün sembolüne benzemektedir.
İslâmiyet’te devlet ve iktidarla, baht ve talihle birleştirilmiş ve İslâm edebiyatın da Hüma kuşu, “devlet kuşu, talih ve baht kuşu” olarak kabul edilmiştir. Efsaneye göre devlet kuşu şeref” vb. sıfat göre devlet kuşu diye adlandırılan ve çok yükseklerden uçan bu kuşun kanadının gölgesi kimin başına düşerse, o padişah olurmuş:
Hümâ devlet kuşidur sâyesi ol
Saadet gencdür sermayesi ol
(Çengnâme 148)
Aşağıdaki beyitte Hümâ’nın yükseklerde uçuşu ve kanadının gölgesi ile yük seklerde dalgalanan padişah sancağı ve gölgesi arasında münasebet kurulur ve bu arada hükümdar, güneş ve Hüma arasındaki ilişki belirtilir:
Hümayun gölgesi benzer Hüma ya
Bırağur rif'ati hurşide sâye
(Çengnâme 195)
Hüma: Hüma kuşu, Divan şiirinde, “ hümâ-yı aşk, hümâ-yı devlet, hümâ-yı saltanat, hümâ-yı himmet, hümâ-yı maksad, hüm â-yi kuds, hüm â-yi nâz, hüm â-yi merâm, hümâ-yı marifet, hümâ-yi izzet, hümâ-yı hüsn, hüma-yı dil” vb. pek çok şeye izafe edilerek yer almaktadır. Ayrıca, “hümâ- tal’at, hümâ-sâye, hümâ- pervâz, hüma-pâye, hüma şeref” vb. sıfatlar da hümânin güzel özelliklerini taşıyan kişi ve nesnelere uygun görülür.
Kaynak:
- Türk Edebiyatının Mitolojik kahramanları- AÖF Yayınları
Bir yanıt yazın