Yüz Yıldır Çözülemeyen Problem
O gün girdiğim sınıfta dersimi yaptıktan sonra öğrencilerime dedim ki: “Çocuklar biliyorsunuz ev ödevi vermeyi sevmem. Fakat bugün sizlere yüz elli yıldır hiç kimsenin çözemediği bir soruyu ödev olarak vereceğim, hafta sonu uğraşır çözmeye çalışırsınız” dedim ve soruyu tahtaya yazdım. Zil çaldı ve hep beraber sınıfı terk ettik.
Pazartesi günü aynı sınıfa dersim vardı. Sınıfa girdim ve “Günaydın çocuklar” deyip hal hatır sorduktan sonra “Ne yaptınız ,yüz elli yıldır kimsenin çözemediği soruyu tabi ki sizlerde çözemediniz değil mi?” deyince sınıfın hepsi birden “EVET” hocam çözemedik diye haykırdılar.
Tam konuşacaktım ki, orta sıralarda oturan ve çok hanımefendi olan bir kız öğrencim ayağa kalkarak “HAYIR hocam ben çözdüm” dedi. Gel tahtaya çözde görelim dedim. Zaten soru sınıfta herkesin çözebileceği kolaylıkta bir soruydu ,fakat yüz elli yıldır kimsenin çözemediği dediğim için hiç bir öğrenci hafta sonu açıp soruya bakmamışlardı. Nitekim kız çocuğu tahtada yaptığı dört işlemle soruyu cevaplandırıp yerine oturdu.
Çocuklara dedim ki: “Çocuklar ,sorduğum sorunun hepinizin çözebileceği bir soru olduğunu gördünüz. Fakat ben sizlere I50 yıldır çözülemeyen bir soru deyip beyinlerinize Algı operasyonu” yaptım. Sizlerde bu sözüme kanıp”150 yıldır kimsenin çözemediği proplemi benmi çözeceğim” deyip açıp bakmadınız bile dedikten sonra onlara şu mesajı verdim:
İşte çocuklar, hayatın her devresinde karşılaşabileceğiniz “Algı operasyonlarından, ön yargılardan ve sabit fikirlerden kendimizi korumak, araştırmak, soruşturmak ve aklımızı doğru kullanmak ,hiç kimsenin tesiri altına girmeden çalışmak ve başarmak zorundayız”
Ulvi Emre Eğitimci-Yazar
Bir yanıt yazın