Priştineli Mesihi
Mesîhî; Kosova bölgesinde bulunan Priştine’de doğdu. Adı Tezkirelerinde Mesîh ve İsa olarak geçer.
Çocukluktan gençlik yıllarına kadar Rumeli’de kalan mesihi, daha sonra öğrenim görmek için İstanbul’a gitti. Mesîhî; Sadrazamı Atik (Hadım) Ali Paşa’nın dikkatini çekerek Divan Kâtipliği görevine getirilir. İçkiye ve eğlenceye düşkünlüğünedeniyle zamanla Ali Paşa’nın gözünden düşen şair Bosna’da verilen küçük bir timarla yetinmek zorunda kaldı. Son yıllarını Ali Paşa’nın ölümünden sonra yoksulluk içinde geçirdiği belirtilen şairin genellikle 918’den (1512) sonra öldüğü kabul edilmekle beraber V. L. Ménage bu tarihin 924’ten (1518) sonra olabileceğini ileri sürmektedir.
Eserleri:
- Divan: 21 kaside, 294’ü gazel olmak üzere 350’ye yakın şiirden oluşmuştur.
- Şehrengîz : Edirne’nin ve Edirneli güzellerin tanıtıldığı 178 beyitlik bir mesnevidir.
- Gül-i Sad-berg: Bu eser 100 adet mektuptan meydana gelmiş bir münşeat mecmuasıdır. Eserde yer alan metinler şefkatnâme, talepnâme, irsâlnâme, şevknâme, tehniyetnâme, i‘lâmnâme, şikâyetnâme, cevapnâme, şükürnâme, tâziyetnâme, ıyâdetnâme ve dâvetnâme olmak üzere on iki çeşit mektup türünde yazılmıştır.
Daha çok âşıkane-rindâne şiirler yazan Mesîhî’nin divanındaki manzumelerden Tâcîzâde Câfer Çelebi’ye sunduğu bahariyye kasidesi, Atik Ali Paşa’nın şehâdeti üzerine yazdığı terkibibend tarzındaki mersiyesi ve murabba şeklindeki bahariyyesi ünlüdür. Murabba çeşitli dillere çevrilmiş olup bilinen en eski tercümesi Latince’ye yapılanıdır
Samimi bir eda ile yazdığı şiirlerinde oldukça sade bir dil kullanan Mesîhî’nin bu tutumunda, döneminde henüz Arapça ve Farsça’nın Türkçe üzerindeki tesirinin yoğunluk kazanmamış olmasının payı olduğu gibi şiirlerinde deyim ve atasözlerini kullanmasının da etkisi vardır.
Divanında Farsça ve Farsça-Arapça-Türkçe mülemma‘ şiirleri de bulunan Mesîhî’nin gerek bu şiirlerinden gerekse Gül-i Sadberg’inden Farsça ve Arapça’yı iyi bildiği anlaşılmaktadır.
Kaynak:
- İslam Ansiklopedisi
Bir yanıt yazın