Şeyyad Hamza Hakkında Bilgi
Hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmayan Şeyyâd Hamza’nın son araştırmalara göre XIII. yüzyılın son çeyreğinde doğduğu tespit edilmiştir. Fuad Köprülü, başta Latifî Tezkiresi olmak üzere bazı kaynaklarda Nasreddin Hoca ile görüşüp konuştuğu belirtildiği için önceleri on üçüncü yüzyıl şairlerinden olduğunu kabul etmiştir. Fakat son çalışmalar şairin 1348 yılında Akşehir civarında çıkan ve etrafı kasıp kavuran bir veba salgınını yaşadığını ve iki çocuğunu bu salgında kaybettiğini ortaya koymuştur. Şairin 1348 yılında meydana gelen bu salgının yol açtığı tahribat sebebi ile yazdığı mersiyeye göre de 1350 yıllarında hayatta olduğu anlaşılmaktadır. Şeyyâd Hamza, veba salgını Akşehir’de görüldüğünden ya hayatını burada geçirmiş veya doğudan göçerek bu şehre gelmiş olabilir. Doğu Türkçesi özellikleri bulunan bir şiiri, bu durumu az da olsa desteklemektedir.
Şeyyâd Hamza’nın Edebî Kişiliği ve Eserleri Edebî Kişiliği: Şeyyâd Hamza’nın Yunus’u takip ederek Nesîmî’ye giden çizgide önemli bir yeri vardır. Şiirlerinde musammat özellik bulunması, onu eski Türk edebî zevk anlayışına bağlamaktadır. Şeyyâd Hamza, özellikle Ahmed Yesevî, Ahmed Fakîh, Mevlânâ ve Ali’den etkilenmekle birlikte kendine has şiirler yazmıştır. Nazire mecmularından şiirlerinin bazılarının tanzir edildiği anlaşılmaktadır. Şiirlerini hece ve aruz vezni ile yazan Şeyyâd Hamza’nın en önemli özelliği manzumelerinde Peygamber sevgisine geniş yer vemesidir. O, Anadolu’da ilk güzel na’t örneklerini yazan şairdir. Yûsuf u Zelîhâ’dan sonra bu na’tları ile öne çıkan ve bir na’t şairi olarak tanınan Şeyyâd Hamza, edebiyatımızda Yunus’tan sonra kaside nazım şekli ile na’t yazan şairdir. Ancak onun na’tları, Yunus’un na’tlarından daha fazladır. Yunus’ta olduğu gibi gazel ve kasidelerindeki lirizm dikkati çeken şair, şiirlerini samimi, akıcı bir üslupla ve açık bir dille yazmıştır. O, mesnevilerinin kurgusunda aklı ön planda tuttuğu için bu eserlerinin dili, gazel ve kasidelerine göre daha durgundur. Şeyyâd Hamza’nın şiirlerinde, mesnevilerine göre daha çok Arapça, Farsça kelime ve tamlama vardır.
Şeyyâd Hamza edebiyatımızda mersiyeleri ile de dikkati çeken bir şairdir. Türk edebiyatında başlangıcı çok öncelere, Alper Tonga için söylenen ağıtlara dayanan bu türde özellikle çocuklar için şiir yazan ilk şair Şeyyâd Hamza’dır. Bu tür şiirler, Âşık Paşa ve Cem Sultan ile devam ederek Âkif Paşa’ya kadar uzanır. Coşku ve heyecanını, şiirlerine başarılı bir şekilde yansıtan Şeyyâd Hamza, mersiyesinde hislerini açık ve samimi bir şekilde dile getirmiştir.
Eserleri:
- Yûsuf u Zelîhâ: Şeyyâd Hamza’nın en büyük eseri olan Yûsuf u Zelîhâ, Anadolu sahası Türk edebiyatının bu konuda bilinen ilk mesnevisidir. Fâ’ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilün vezniyle yazılan ve 1529 beyit olan bu mesnevi, altı bölümdür.
- Dâstân-ı Sultân Mahmud: Şeyyâd Hamza’nın küçük bir mesnevisidir. Fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilün vezninde yazılan ve 79 beyit olan eserde, Sultan Mahmud ile yoksul bir derviş arasında geçen konuşma anlatılır.
- Ahvâl-i Kıyâmet: Kıyametin konu edildiği mesnevi, 343 beyit olup fâ‘ilâtün fâ‘ilâtün fâ‘ilün vezni ile yazılmıştır.
- Mi‘râc-nâme: 545 beyitten meydana gelen bu mesnevi, fâ‘ilâtün fâ‘lâtün fâ‘ilün vezni ile yazılmıştır. Anadolu Türk edebiyatında Âşık Paşa’nın eserindeki miraçnâme bölümünden sonra yazılan ikinci miraç-nâmedir.
- Vefât-ı Hazreti Muhammed aleyhisselâm: 483 beyit olan bu mesnevinin 356 beyti Şeyyâd Hamza tarafından yazılmış, geri kalan 127 beyitlik kısmını ise müstensih eklemiştir.
- Şiirler: Şeyyâd Hamza’nın farklı mecmualarda on altı şiiri vardır. Bazıları na’t olan bu şiirlerde Şeyyâd Hamza’nın na’t yazmada usta bir şair olduğu da anlaşılmaktadır.
Şeyyâd Hamza’nın Bir Gazeli
mefâ‘îlün mefâ‘îlün mefâ‘îlün mefâ‘îlün
1. Senün ışkun kamu derde devâdur yâ Resûlallah Senün katunda hâcetler revâdur yâ Resûlallah
2. Senün nûrun gören gözler ne ay gözler ne yılduzlar Nurundan gice gündüzler ziyâdur yâ Resûlallah
3. Deründen açılur güller sözünden şehd ü şekkerler Senünle hasta gönüller şifâdur yâ Resûlallah
4. Habîbsin pâdişâhlara tabîbsin dertlü âhlara Şefâ‘atün günâhkâra anâdur yâ Resûlallah
5. Ay u güneş yidi yılduz seni öger kamu düpdüz Senün sözünden ayruk söz hatâdur yâ Resûlallah
6. Hased kılur sana İblîs zihî ahmak olur telbîs Seni sevdüg’içün İdrîs a’lâdur yâ Resûlallah
7. Ururlar nevbetün dâyim bu beş vakt sünnetün kâyim Gelürse hônuna her kim salâdur yâ Resûlallah
8. Mugaylanlar harîr geydi beriyyeler abîr toldı Senün cefâlarun derdi vefâdur yâ Resûlallah
9. Satıldı Yûsuf-ı Ken‘ân inen az nesneye pinhân Seni görmeklige bin cân bahâdur yâ Resûlallah
10. Davud egninde hil‘atun Halîl hônında ni‘metün Musâ elinde ibretün asâdur yâ Resûlallah
11. Mübârek türbesi yirde tolu nûr ile perverde Velî rûhun feleklerde ayândur yâ Resûlallah
12. Makâmun Ka‘be-i zemzem hemîşe kâyim ü muhkem Hızır ümmetüne her dem sakâdur yâ Resûlallah
13. Şeyâd u Hamza ol şâhdan diler kim kurtıla âhdan Seni medh itmek Allah’dan atâdur yâ Resûlallah
Kaynak:
- Anadolu üniversitesi-XIV.-XV. Yüzyıllar Türk Edebiyatı
Bir yanıt yazın