Alâyiş-i dünyâdan el çekmege niyyet var,
“Dünyanın gösterişinden el çekmeğe niyetim var.”
Yakında ‘adem dirler bir şehre ‘azîmet var,
“Çünkü yakında ölüm dedikleri bir diyara yolculuğa çıkacağım.”
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânum,
“Gönlümün dertle inleyen kuşu bu göklerden uçtu gitti.”
Arâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var,
“Artık rahatım huzurum kaçtı ve içime yolculuk sıkıntısı düştü.”
Nûş eylese bir ‘âşık tâ haşre dek ayılmaz,
“Bir aşık o kadehten içse, ta haşre kadar uyanmıyor.”
Bezm-i felekün bilmem câmında ne hâlet var,
“Feleğin meclisinde dağıtılan bu kadehte bilmem nasıl bir hal var.”
Bu hâlet ile ey dil sağ olmada ‘âlemde,
“Ey gönül ,bu hal ile dünyada yaşamaktansa”
Derd ü gam-ı dil-ber ile ölmekde letâfet var,
“Güzel sevgilinin aşkının derdi ve gamı ile ölmek daha hoşluk var.”
Gitdükçe harâb eyler mülk-i dil-i virânı,
“Gün geçtikçe, viran olmuş gönlümü harab eylemektedir.”
Dehrün bu cefâsından bir şâha şikâyet var
“Feleğin bu eza ve cefasından yüce Allah’a şikâyetim var.”
Ser terkine kâ’ildür dünyâya gönül virmez
“Dünya nimetlerinden elini çekenler, arzu ve heveslerinden vazgeçmeğe razı olduklarından dünyaya gönül vermezler.”
Terk ehlinün ey Bâkî başında sa’adet var,
“Ey Bâkî, bunların başlarında sonsuza kadar saadet düşüncesi var.”
Baki (Mahmud Abdülbâkî)
Resim Kaynak:
- Wikipedia
Bir yanıt yazın