Ergünce Nağmeler
Ey siyah hüzün; vur gamını siyah geceye.
Gök kubbeden boşalırcasına yağan siyah geceye bak.
Belki Bilal-i siyahı hatırlarsın,
Hüznün en muhteşem yıllarında,
Kızgın kumlarda,
Yanan siyah bedenin hıçkırıklara gömüldüğü,
Lâ İlahe illallah diyen,
Bilal’in manevi sesleri,
Çınlar kulaklarda.
Bilirmisin gülün matemini,
Oda ağlar,
Lakin kıpkırmızı göz yaşlarıyla.
Nerden bilirsin diye sorarsanız eğer
Hafızın kabrinde bir gül vardı her gün kanayan rengiyle ağlardı
Gül demişken, en iyi dostu bülbül dert yanardı güle,
Aşkın en kırmızı haline.
Çünkü Muhammedî (s.a.v.) Kokusu vardı gülün üzerinde.
Mümkün mü kurban o kokuyu alıp ta
Bülbül gibi aşk nidaları söyleyebilmek.
Ölüm kokardı bana,
Vuslattı sanki Resulallah efendimize kavuşmaya,
Biletti koku binip gitmek istemezmiydi bu can.
Aşkın vav haline bürünmez miydiniz..?
Cesareti toplar elif gibi olurdunuz aşk-ı canana varmaya.
Hiç demiyorum cemalullahı düşer bayılırdın kurban.
Yada ordusuyla gelse halid bin velid,
Fetihler yapsa gönüllere,
Vücudunda kesik yer kalmayan bedeniyle.
İşte bu yüzden yağmurla dosttur göz yaşları İkisi de ağlar.
Bazen istemezsin ama gözlerin seni itaatsizce dinlemez,
Canla abdest aldırır ruhuna.
Bakarsın ve sen yine yalnız,
Yine beyhude.
Ve beklersin vaktin sahibine hicret etmeyi.
Ve beklersin beklersin…..
Kararan geceyi seviyorum…..
Sanki senin gözlerin gibi,
Tıpkı sensizliği sevdiğim gibi,
Aşk evreninde seni beklediğim gibi,
İşte seviyorum kara geceyi.
Ürkekliğim, korkum belki ondan,
Sana varamayışımdan,
Hüzün kokan yüreğimde yangınların sönmeyişinden belki.
Ama biliyorum mutluluğun anahtarı senin hazine sandığında,
Seviniyorum bir elif miktarı.
Vâv oluyorum senin hazinen karşısında,
Ve ellerimden kayıp gidecekmiş gibi korkuyorum
Bu kara geceden, yine göz yaşlarımla ağaran saçlarımla yine seni anıyorum
Ey yâr.. Seni sevmek bir nefes gibiydi,
Soluyorum her seferinde,
Hangi çiçeğin aromasıydı bilmiyorum,
Türüm türüm kokuyor ciğerlerimden gelen hava,
Sen kokuyordu sanki,
Bilmiyorum nasıl yaşanırdı sensiz.
Seni arıyorum yine bu kara gecede.
Sana beslediğim duygularda İnsanlık İçin hala,
Aşk İçin hala bir umut olduğunu düşünüyorum .
Sebebi ziyaretim muhabbet olsun
Siyah gecenin yürek yarası olması sebebiyle kim bilir
Cerahati çıkar İçinden dökülür ve kurtulurum bu acıdan.
Ama bu yürek kurtulmaz sen sen sen demekten.
Senin gözlerin siyah benimse gecelerim
Elveda artık sana mutluluklar bebeğim……
Seni aşk ceza kanununa göre tutukluyorum..
Yüreğime verdiğin zarar İçin,
Sevgi hırsızlığı ve yürek fırkasından ötürü kalbimin enderin,
En ücra zindanında ömür boyu katıksız
Göğüs kafesinde hapse mahkum ediyorum.
Deki; ben masumum İşte
O zaman kalemin kırılır
Aşk sehpasında İdama mahkum olursun.
Yüreğime verdiğin acının, suskunluğunu,
Canhıraşla seyreder ve senin ben olman deruni
Gözlerinden yağmur bulutları gibi bakarak
Hıçkıra hıçkıra göz yaşlarını ruhumun
Derinliklerine bir sel misali bırakırsın.
Sanki ömrümün bir filmi gibi anlatırdım.
Yağmurun dilinden konuşurdum bende
Ey hasreti İçimde yanan yâr,
İçimde tütüyorsun,
Gönlümde buruk yokluğunla.
Bedenimi yüreğimden söküyorsun.
Nasıl dayanılır bu acıyla bilmem ki;
Sen bensiz, ben sensiz az mı…? Ağlarız.
Yine de mutluyum diyorum
Aşık mı oldun diyorlar.
Ne alaka mutluluğu aşkla bağdaştırıyorlar..!!
Aşık olanın mutlu olduğu nerde görülmüş.
Ergün Küçüktopcu
Kerimusta.com
Bir yanıt yazın