Osmanlıda Tarikatlar-Padişahların Tarikatları
Sofi adını ilk kullanan Küfeli Ebu Haşim (S.57-58) Diğer taraftan tasavvufî faaliyetlere İslâmiyet’in ilk. yıllarında hiç rastlanmazken, yukarıda da sebeplerine işaret edildiği tarzda sofî adını ilk kullanan ve ilk zaviyeyi kuran kişi’nin Kûfeli Ebû Haşim olup, bu zat’ın H. II. yüzyılla (H. 150’lerde) öldüğü sanılır.
Bundan sonra Süfyan Sevrî gelir ki bu zat da H. 168, Milâdî 784-785’lerde yaşamıştır.
Yine bu cümleden olmak üzere, eski Hıristiyan keşişlerinin yetiştiği Mısır’da H. 245,-M. 859-860 tarihlerinde yaşamış olan Zünnûn , (Bu zât Zünnûn-u Mısrî adîle de meşhurdur) H. 261, M. 874-875’lerde yaşamış bulunan Bayezîd’i Bistamî, aynı şekilde hakkında türlü fikir ve kanaatler ileri sürülmekte olan ve tasavvuf! fikirleri yüzyıllardır bütün tasavvuf çevrelerinde devamlı şekilde tartışma konusu olan ve nihayet halen daha tartışılan bu fikirlerinden dolayı feci bir şekilde işkencelere tabi tutulduktan sonra öldürülmüş bulunan Hallaç Mansûr, (H. 309, M. 921 -922) islâm tasavvuf dünyası’nın ünlü simalarından Cüneyd Bağdâtî, vb. gibi büyük mutasavvıflar, bütün karşı koymalara ve şeriatçılar tarafından gösterilen direnmelere rağmen mesleklerini devam ettirmeye çalışmışlar ve muvaffak da olmuşlardır.
Türklerde ilk tasavvuf hareketleri: Türklerin İslâmiyet’le temasları sonunda, birdenbire sosyal temayüllerine de uygun düşen birtakım yeni sistemler ve özellikle tasavvuf cereyanları hararetle benimsenmiş, özellikle islâmiyet’le temaslarından sonra büyük Türk şehirleri tasavvuf faaliyetlerinin belli başlı merkezleri haline gelmeye başlamıştı. Meselâ Horasan, Herat, Nişabur, Meru, Buhara, Fer-gana gibi Türk şehirleri bunlardan bazılarıdır.
Daha sonraları Buhara ve Semerkant gibi merkezlerse mutasavvıf ve derviş yetiştiren birer tasavvuf ve tarikatlara malzeme imâl eden fabrikalar haline gelmişlerdi ki, işte Anadolu’da faaliyet gösteren büyük tarikatların bir kısmı, (hatta dolaylı olarak hemen hemen hepsi de denebilir) çoğu zaman bu merkezlerden birinden gelme veya onlardan birine bağlı bulunmakta idi.
Geylani’nin vahye mahzar olduğu yalanı : Ayrıca Gîylânî’ye “Allah’a birtakım sorular sorup Ya Gavs’el, A’zam” diye cevaplar alınmasından ve bunları yazmasından meydana gelmiş adetâ vahy’e dayanan (ilahî vahy’e mazhar olduğunu iddia eden) bir risale nisbet edilmektedir ki, bu risale dolayısıyle ona daha sonraları birçok kerametler de atfedilmiştir.
Nitekim Yafî, O’nun pişmiş ve yenmekte olan bir tavuğu dirilttiğini, Sa’ranî, Hızır’la görüştüğünü, bir yıl Medam harabelerinde içmeden, bir yıl da yemek yemeden yaşadığını ve daha birçok kerametlerini nakleder.
Tefrîh’ul hatır fî tercemeti Abdü’l Kadir gibi kitaplarda da daha bir çok kerametlerinden bahsedilir. Meselâ kendisine hizmet eden birisi ölünce Azrail’e o’nun rûhu’nun verilmesini buyurmuş, Allah emriyle aldığını Söyleyen meleğe de kızınca fırlayıp göğe çıkmış, Azrail’in o gün aldığı ruhları doldurduğu zembili çekip almış, içinde ne kadar ruh varsa hepsini dağıtmış, onlar da gidip cesetlerine girmişler, o gün ölenlerin hepsi dirilmiş.
Mürid’in Yeseviye kayıtsız şartsız bağlanışı: İşte Yeseviyye tarikatının âdabından birkaç örnek: Mürid şeyhine son derece bağlı olmalıdır. Bütün mal, mülk nesi varsa şeyhine teslime, veya şeyhinin emri gereğince o’nu başkalarına dağıtmağa amade (hazır) olmalıdır. Şeyh’in sırlarını hiç bir surette yaymamalıdır. Her haliyle düşünmeden şeyhinin hareketlerini kendisine örnek edinmelidir, aksi halde bütün emekleri boşa gider.
Bu tarikatta halvet esnasında nefse ait bütün arzu ve istekler yanıp mahvolur ve mürid bunların tesirlerinden kolayca kurtulma imkânı bulur. Böylece de ilâhî kalb gözü açılarak hakikat âlemini görebilme imkânı hasıl olur.
Zikr’i Erre: Yeseviyye tarikatı’nın bir başka özelliği de zikir esnasında müridlerin hançerelerinden çıkan ve «Erre» denen bir sestir. Rivayetlere göre Yesevî dervişleri ve şeyhlerinin zikir esnasında boğazlarından düdük sesi gibi bir ses çıkar ki, bunun sebebi söyle izah edilmektedir: Bir gün Hızır Aleyhi’s selâm Ahmed Yasevî’yi ziyarete gelir ve her günkünün aksine Hocayı o gün müteessir ve üzgün bir halde bulur. Sebebini sorar. Bu yüksek makamlara ermişken «nedendir üzüntünüz?» der. Hoca şu cevabı verir: «Rufeka ve fukara’nın batınlarını kasvet kabzetmiş» (arkadaş ve fakirlerin kalblerini telâş almış) izalesini imkânsız gördüğüm için keder ve sıkıntı içinde kaldım. O zaman Hızır Aleyhi’s-selâm «Ah, ah!» diye zikrullah’a başlar ve mevcud sıkıntı ortadan kalkar.
Böylece de Yeseviyye tarikatı’nın zikir usûlünü Hızır Aleyhi’s – selâm koymuş olur. Bu bakımdan zikir esnasında her müridle Hızır beraberdir. Zikir esnasında hançereden ses çıkıncaya kadar çalışmalıdır. En makbul zikir en çok ses çıkarabilen dervişin zikridir.
Osmanlı Padişahlarının mensup oldukları tarikatlar
- Sultan Osman Gazi — Ahi tarikatı
- Sultan Orhan Gazi — Ahi tarikatı
- Sultan Murad-ı Hüdavendigâr — Ahi tarikatı
- Sultan Yıldırım Bayezid — Zeyniyye tarikatı
- Çelebi Sultan Mehmet — Zeyniyye tarikatı
- Sultan ikinci Murat — Bayramiyye tarikatı
- Sultan Fatih Mehmet — Bayramiyye tarikatı
- Sultan Bayezid Veli — Cemaliyye tarikatı
- Sultan Yavuz Selim — Sünbüliyye tarikatı
- Sultan Kanunî Süleyman — Gülşeniyye tarikatı
- Sultan Sarı Selim — Halvetiyye tarikatı
- Sultan Üçüncü Murat — Uşakiyye tarikatı
- Sultan Üçüncü Mehmet — Halvetiyye tarikatı
- Sultan Birinci Ahmet — Celvetiyye tarikatı
- Sultan Birinci Mustafa — Celvetiyye tarikatı
- Sultan Genç Osman — Celvetiyye tarikatı
- Sultan Dördüncü Murad — Celvetiyye tarikatı
- Sultan Birinci ibrahim — Halvetiyye tarikatı
- Sultan Avcı Mehmet — Halvetiyye tarikatı
- Sultan ikinci Süleyman — Halvetiyye tarikatı
- Sultan ikinci Ahmet — Halvetiyye tarikatı
- Sultan ikinci Mustafa — Halvetiyye tarikatı
- Sultan Üçüncü Ahmet — Cerahiyye tarikatı
- Sultan Birinci Mahmut — Halvetiyye tarikatı
- Sultan Üçüncü Osman — Raufiyye tarikatı
- Sultan Üçüncü Mustafa — Cerahiyye tarikatı
- Sultan Birinci Abdülhamit — Nakşibendiyye tarikatı
- Sultan Üçüncü Selim — Mevlevi tarikatı
- Sultan.Dördüncü Mustafa — Nakşibendiyye tarikatı
- Sultan İkinci Mahmut — Cerahiyye tarikatı
- Sultan Abdülmecit — Cerahiyye tarikatı
- Sultan Abdülaziz — Bektaşi tarikatı
- Sultan Beşinci Murat — Bahaiyye tariki (Mason)
- Sultan İkinci Abdülhamit — Şazeliyye tarikatı
- Sultan Mehmet Reşat — Mevlevi tarikatı..
- Sultan Mehmet Vahdettin — ? –
Kaynak:
- Osmanlı Devletini Tarih Sahnesine Çıkaran Kuvvetlerden Biri: Tarikatlar – Hasan Küçük,
Bir yanıt yazın