Muhammed Ali: Bir Boksörden Fazlası, Bir Sembol

Kategori: İz Bırakanlar | 0

Muhammed Ali: Bir Boksörden Fazlası, Bir Sembol

Muhammed Ali, doğum adıyla Cassius Marcellus Clay Jr., 17 Ocak 1942’de Kentucky, Louisville’de doğdu. Afro-Amerikan ve İrlanda kökenlerine sahip olan Ali, 12 yaşında boksla tanışarak kısa sürede yeteneklerini gösterdi. National AAU ve Altın Eldiven Şampiyonası gibi yarışmalara katılarak amatör boks dünyasında yer edindi. 1960’ta Roma Olimpiyatları’nda hafif ağır sıklet kategorisinde altın madalya kazandığında henüz 18 yaşındaydı ve bu başarı onun dünya çapında tanınmasının ilk adımı oldu.

1964 yılında 22 yaşındayken Sonny Liston’u yenip dünya şampiyonu oldu. Bu zaferin hemen ardından İslam’ı seçtiğini açıkladı ve Cassius Clay olan adını Muhammed Ali olarak değiştirdi. Müslüman kimliğine duyduğu saygıdan ötürü, ünlü Hollywood Bulvarı’nda isminin zemine değil, duvara asılmasını istemiş ve “Ben Peygamber’in (sav) ismini taşıyorum, bu sebeple insanların bu ismin üstünde gezmesine müsaade edemem” diyerek bu kararını açıklamıştır. Hollywood Bulvarı’nda duvarda yer alan tek isim onun ismidir.

Muhammed Ali, hem sportif başarısıyla hem de siyasi ve toplumsal duruşuyla efsaneleşmiş bir isimdir. Vietnam Savaşı’na katılmayı reddederek, “Vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadı ki onlarla savaşayım,” demiş ve bu kararı onu hem cezalandırılmaya hem de itibarsızlaştırılmaya maruz bırakmıştır. Bu nedenle 5 yıl hapis cezasına ve 10.000 dolar para cezasına çarptırılmış, lisansı ve pasaportu iptal edilmiştir. Ancak bu zor dönemde bile Ali, kararlılığından ödün vermemiş, üniversitelerde konferanslar vererek geçimini sağlamış ve Amerika’daki Müslüman topluluklara destek olmuştur. Nihayetinde 1970 yılında davayı kazandı ve ringlere döndü.

Muhammed Ali’nin kariyerinde 1971’de Joe Frazier’le yaptığı ve “Asrın Maçı” olarak anılan karşılaşma, onun ringlerde yaşadığı ilk yenilgiydi. Ancak Ali, bu kaybı telafi etmeye kararlıydı ve azimle çalışarak Ken Norton ve Joe Frazier gibi isimlerle yaptığı rövanş maçlarını kazandı. 1974 yılında George Foreman ile Zaire’de yaptığı maçta, herkesin favorisi olan rakibini yenerek dünya şampiyonu unvanını yeniden kazandı. Bu zafer, Ali’nin stratejik zekâsını ve azmini ortaya koyarken, onun “Ringlerin Kralı” olarak anılmasına da yol açtı.

Ali, kariyeri boyunca 61 maçın 56’sını kazandı, bunların 37’si nakavtla sonuçlandı. Profesyonel kariyerinde yalnızca 5 yenilgi alarak adını tarihin en büyük boksörleri arasına yazdırdı. Ancak, Ali’yi sadece bir boksör olarak görmek yetersiz olurdu; o, aynı zamanda bir insan hakları savunucusu ve Müslüman toplumun güçlü bir sesiydi. 1960 Roma Olimpiyatları’ndan döndükten sonra bir restoranda kendisine servis yapılmadığını öğrendiğinde altın madalyasını Ohio Nehri’ne atmıştı. 1996 Atlanta Olimpiyatları’nda kendisine bu madalyanın yerine sembolik bir altın madalya verilmiştir.

11 Eylül 2001 saldırılarının ardından başında New York İtfaiye Müdürlüğü şapkasıyla Ground Zero’ya giderek, “İslam, katil dini değildir. İslam, barış demektir.” diyerek Müslüman topluluğu savunmuş ve İslam’ın yanlış anlaşılmasına karşı sesini yükseltmiştir. 1984 yılında Parkinson hastalığına yakalanmasına rağmen sporcu ruhunu kaybetmeyen Ali, hayatının son dönemlerinde Michigan’daki çiftliğinde gözlerden uzak bir yaşam sürmeyi tercih etti. 3 Haziran 2016’da, solunum yolu rahatsızlığı nedeniyle tedavi gördüğü hastanede vefat etti.

Muhammed Ali’nin hayatı, inançları uğruna verdiği mücadelesi, sosyal adalete olan katkıları ve sportif başarılarıyla bir efsane olarak kalmaya devam ediyor. O, yalnızca ringlerin şampiyonu değil, aynı zamanda insanlık adına verdiği mücadele ile bir kahraman olarak da hatırlanıyor.

Mekânın cennet olsun, büyük şampiyon.

Kerim Yarınıneli/KerimUsta.com

Takip Et Kerim Usta:

Herkesin bir yaşama nedeni var. Benimkiyse, bir "Sevda"...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir