Kayılar Hakkında Bilgi

Kategori: Tarihi Konular | 0

Kayılar Hakkında Bilgi
KAYILAR: Tarihî geleneğe göre Osmanlı hanedanının mensup olduğuna inanılan Oğuz boyu. Kayılar Selçuklularla birlikte İran yaylasına geldiler. Malazgirt savaşından sonra Anadolu’nun fethine katıldılar. Moğol istilası ile birlikte Anadolu’ya göç etmişlerdir.

Anadolu’da Ahlat yöresine yerleştiler. Başlarında Süleyman şah olduğu halde güneydoğu Anadolu’ya geçtiler. Süleyman şah Halep’e giderken Fırat’ta boğulmuş ve Türk mezarı da denilen Caber kalesine defnedilmiştir.

Babasının ölümüyle Kayıların bir kısmının başına Ertuğrul Gazi geçmişti.(Kayıların bir kısmı ayrılarak Urfa-Viranşehir, Mardin- Derik arasındaki Beriyye bölgesine, bir kısmı da Anadolu’ya dağılmıştır)Kayılar 1230 Yassı çemen savaşında Anadolu Selçuklularının yanında yer aldılar. Savaştan sonra Ertuğrul Gazi yönetimindeki kayılar I. Alaaddin Keykubat tarafından önce Ankara yakınlarındaki Karacadağ bölgesine daha sonra Bizans sınırında Söğüt, Domaniç bölgesine uç beyliği olarak yerleştirildiler.

Kâşgarlı Mahmud (XI. yüzyıl), bu boya listesinde Selçuklular’ın mensup bulunduğu Kınık boyundan sonra ikinci sırada yer vermiş ve onu Kayıg şeklinde zikretmiş, damgasını da göstermiştir. Eserini 1206 yılında tamamlamış olan Fahreddin Mübarek Şah’ın Türk kavimleri listesindeki “kayık” ismi de bu boyu ifade etmiş olmalıdır. Eski Türkçe ’de hece sonundaki “g”ler Batı Türkçesi’nde düştüğü için bu ad da “kayı” şeklini almıştır.

Nitekim Reşîdüddin Fazlullah bu boyu kayı şeklinde yazmakta, bunun “sağlam” manasına geldiğini, ülüşünün “sağ karı yağrın”, onkununun “şahin” olduğunu bildirmekte ve damgasını da vermektedir.

Reşîdüddin ayrıca eserinin Türkler’ in tarihi kısmında Oğuz hükümdarları olan Yavkuylar’ı (< Yabgular) Kayı boyuna bağlamıştır. Bundan dolayı Oğuz boyları listesinde Kayılar’a en şerefli boy olarak birinci sırada yer verilmiştir. Fakat Kayılar sadece Yabgular çıkarmakla kalmamışlar, Oğuzlar’ın İslâmiyet’ten sonraki tarihlerinde de önemli rol oynamışlardır.

Gerçekten XVI. yüzyılda henüz göçebeliği tam olarak bırakmamış çok sayıda Kayı oymağı bulunmasına karşılık Anadolu’da birçok iskân yeri bu boyun adını taşımaktadır (doksan dört yer adı ile). Dolayısıyla Kayılar, Anadolu’nun fetih ve iskânında en önemli rolü oynamış birkaç boydan biridir. Orta ve Batı Anadolu’da onlarla mukayese edilebilecek başka boylara rastlanmaz.

Nitekim XII-XIV. yüzyıllara ait bu doksan dört Kayı yer adından yedişer köy Kütahya ile Çankırı, altışar köy Konya, Kastamonu, Bolu ve Hamîdili (Isparta-Burdur illeri), dörder köy de Amasya, Ankara ve Çorum sancaklarında bulunmaktaydı. Bunlara göre de Kayılar’ın söz konusu zaman içinde adı geçen yörelere kümeler halinde geldikleri anlaşılmaktadır. Bu gelenlerden XVI. yüzyılda göçebe hayatını henüz bırakmamış olanlardan en büyükleri Konya, Denizli ve Menteşe (Muğla) bölgelerinde yaşayan oymaklardır.

Osmanlı hânedanının Kayılar’la ilişkisi hakkında çeşitli iddialar vardır. Ancak Ertuğrul ve Osman beylerin idaresindeki oymağın Oğuz (Türkmen) asıllı olduğunda yerli ve yabancı kaynaklarda tam bir ittifak görülmektedir.

Buna karşılık Osmanlı hânedanının Kayı boyuna mensup olduğu iddiasının II. Murad devri tarihçilerinden Yazıcıoğlu Ali’ye ait olduğu zannedilmektedir. Yazıcıoğlu’nun Osmanlı hânedanını Kayı boyuna bağlaması bu boyun Oğuzeli’nin en asil boyu sayılmasından ileri gelmiş olmalıdır. Bu yakıştırmayı XV. yüzyıl tarihçilerinden Edirneli Rûhî, ondan daha sonra diğer bazı tarih yazarları da almıştır.

Ortaya atılan bu rivayet Şükrullah gibi tarihçiler tarafından işitilmek suretiyle eserlerine konulmuş, dolayısıyla Oğuzlar’ın nesebi hakkında bilgi sahibi olmadıklarından Kayı Han’ı Gün Han’a değil, Gök Alp’e (Han olacak) bağlamışlardır. Bununla beraber Osmanlı hânedanının Kayı boyuna mensup olması da mümkündür. Osmanlı hânedanının kendisini Oğuzeli’ne ve Kayı boyuna mensup göstermeye büyük önem vermesi ise bunun benimsenmiş olduğunun bir göstergesidir. Oğuzlar’a yakın ilgi duyan II. Murad’ın sarayında Dede Korkut destanlarını okuyan ozanlar bulunduğu ve paralarına Ka-yı boyunun damgasını koydurduğu bilinmektedir.

II. Murad’dan önce paralarına Kayı damgasını vurduran veya onu başka şekilde kullanan bir Osmanlı hükümdarı ise yoktur. II. Murad’dan sonra paralara Kayı damgası vurulmamış olmakla birlikte bu damga uzun bir süre silâhlara işlenmiştir. Topkapı Sarayı’nda silâh müzesi kısmındaki her türlü silâh üzerinde Kayı damgasını görmek mümkün olduğu gibi XVI. yüzyıla ait toplar üzerinde de aynı damga yer almaktadır. Ayrıca II. Murad’ın torunlarının Oğuz Han ve Korkut isimlerini taşımış olması da atalarına karşı duydukları ilgiden kaynaklanmış olsa gerektir.

Karakeçililer’in ise Kayı boyu ve Osmanlı hânedanı ile akrabalıkları şüphelidir. Yurtları Kırşehir yöresinde olup bugün de kendi adları ile anılmaktadır. Bu yurtlarında otururlarken “Ulu Yörük” Türkleri topluluğuna mensuptular. Karakeçililer önce Haymana yöresine, oradan XIX. yüzyılda şimdiki yurtları olan Eskişehir yöresine göç etmişlerdir.

Söğüt’teki Ertuğrul Gazi’nin türbesini ziyaret etmeleri de bu yeni yurtlarına geldikten sonra başlamış, Osmanlı Hükümdarı II. Abdülhamid Karakeçililer’in bu ziyaretlerinden çok duygulanmıştır.

Nitekim onların ziyaretlerine resmî bir mahiyet verildiği gibi çocuklara Ertuğrul adı konmaya başlanmış, Ertuğrul marşı bestelenmiş, Ertuğrul Alayı teşkil edilmiştir. Bu alayın mensuplarını Alman İmparatoru Wilhelm’e öz akrabaları olarak takdim eden II. Abdülhamid böylece bugün de devam eden bir geleneği başlatmıştır.

Osmanlı beyliği kurulduğunda balkanlardaki Genel Durum. Balkanlarda siyasi birlik yoktu. Balkan devletleri kendi aralarında savaşlar yapıyorlardı. Var olan devletler şunlardır:

  • Bulgar Krallığı
  • Sırp Krallığı
  • Macar krallığı

En güçlü devlet Sırp Krallığı idi. Bunların dışında Bosna Hersek, Eflak, Boğdan, Erdel ve Arnavutluk beylikleri gibi küçük devletlerde vardı. Trakya ve mora ise Bizans egemenliğinde idi.

Öte yandan Bizans eski gücünü kaybetmiş, ancak siyasi varlığını devam ettirebilmek amacıyla Balkan devletleri ile mücadele halindeydi. Devletin başında Paleoglar sülalesi bulunuyordu. Kendi içinde de taht mücadeleleri sürüyordu. Yerel yöneticiler (Tekfurlar) merkezi yönetimi dinlemiyordu. Halk ağır vergiler altında eziliyordu. İç ve dış ticaret Venedikliler ve Cenevizlilerin eline geçmişti.

Anadolu’nun Genel Durumu. Osmanlı Beyliği kurulduğu yıllarda Anadolu Türk beylikleri kendi aralarında mücadele halindeydi. Anadolu Selçuklu Devletinden ayrılan yirmiye yakın beylik vardı.

Trabzon Rum Devleti Karadeniz bölgesine hakimdi. Ancak doğal engeller genişlemesine müsaade etmiyordu. İlhanlılara vergi veriyorlardı.

Anadolu’nun doğusunda bulunan İlhanlılar bölgenin en güçlü devleti idi.1299 da bir çok Anadolu beyliği bağımsızlığını ilan edince etkisi azaldı.

Anadolu’nun güneyinde Memluk Devleti vardı. Suriye, Mısır ve Arabistan’a hakimdi.

Osmanlı Devletinin Kuruluşunu ve Gelişmesini Hazırlayan Nedenler

  • Coğrafi Konum: Osmanlıların yerleştiği uç bölgesi devletin kuruluşunda ve gelişmesinde çok faydalı olmuştur. Moğolların tesir alanının dışında kalmışlardır. Ayrıca zayıf Bizans sınırındadır.
  • Osmanlı Hanedanının Özelliği: Osmanlı kuruluş dönemi padişahları teşkilatçı ve siyasi dehaya sahipti.
  • Komşu Beyliklerin yakın davranması: Diğer beylikler Bizans’a karşı gaza ve cihatta bulunan Osmanlı Beyliğine büyük sevgi duyuyorlardı.
  • Osmanlı Devlet Teşkilatının Mükemmelliği: Askeri, Adli, İktisadi ve Ticari teşkilat sağlam esaslar üzerine oturtulmuştu.
  • Osmanlı Hakimiyetinin Taksim Edilmemesi: Daha önceki Türk devletlerinden farklı olarak topraklar hükümdar ailesinin değil hükümdarın malı sayılmıştır. Bu durum merkezi yönetimi güçlendirmiştir.
  • Bizans’ın Durumu: IV. Haçlı seferinden sonra Bizans karışıklıklardan kurtulamamıştır. Bizans’ın zayıflaması Osmanlı devletinin işine yaramıştır.
  • Osmanlıların İskan Siyaseti: Osmanlılar fethettikleri yerlere sistemli bir iskan siyaseti uygulanışlardır. Doğudan Moğolların önünden kaçıp gelen Türkmenler bu durumu kolaylaştırmıştır. Fethedilen bölgeler kısa zamanda Türkleştirilmiştir.
  • Fethedilen Bölgelerde Halka İyi Davranılması: Fethedilen bölgelerde yerli halka müsamahalı davranılmıştır.
  • Fethedilen Toprakların Taksim ve İdaresi: Osmanlılar Rumeli’de ele geçirdikleri toprakları miri arazi haline getirmiş böylece halkı senyor baskısından keyfi vergilerden kurtarmıştır. Dini kurumların mallarına dokunmamıştır.
  • Osmanlı Ordusunun Güçlülüğü: Osmanlı ordusu devrinin en disiplinli ve güçlü ordusudur.
  • Gaza ve cihat Anlayışı: Gaza ve cihat anlayışı fetihleri kolaylaştırmıştır.

Ertuğrul Bey Dönemi. Kayılar önceleri Çobanoğulları Beyliğine bağlıydı. Çobanoğulları ise Anadolu Selçuklularına bağlıydı. Yapılan fetihler sonucunda Söğüt, Domaniç, Ermeni Derbendi Kayılara verildi. Ertuğrul Gazi ölünceye kadar(1281) Anadolu Selçuklularına bağlı kaldı.

Takip Et Ergunca:

Herkes Cennete Gitmek İster ama Hiç Ölmeden Cennete Gidilir mi?

Son yazıları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir