Kuss Bin Sâide’nin Ukaz Pazarında ki Hitabeti

KKuss Bin Sâide'nin Ukaz Pazarında ki Hitabeti

Kuss Bin Sâide’nin Suk-ı Ukaz’da ki Hitabeti

Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) doğumunun 25. yılında kuruldu Ukaz Pazarı. Mekke’liler, alışverişlerini bu pazardan yaparlardı. Rivayete göre; Kuss bin Sâide el-İyâdî, Ukâz pazarında insanlara va’zu nasihatte bulunurdu. Hitabeti güçlüydü.

Şair bir kişiliğe sahipti ve hikmetli sözler ederdi. Denilir ki; yüksekce bir yere çıkarak kalabalıklara hitap eden ilk kişi oydu. “emmâ ba’du” tabirini ilk kullanan ve kılıcına (veya asasına) dayanarak ilk hutbe irad eden de yine o idi.

Allah Resulü (sallallâhu aleyhi ve sellem) de Ukaz’da kendisini görenlerdendir. Onun hitabelerinden bazı sözleri nakledilmiştir. Onlardan biri de İbn Abbâs (r.a)’dan Ebu Salih’in rivayet ettiği hutbedir. İyâd kabilesi, Hz. Muhammed’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) geldiklerinde: “Kuss İbn Saide ne yapar?” diye sordu, onlar da: “Öldü” dediler. Allah Resulü (sallallâhu aleyhi ve sellem): “Sanki Ukâz pazarında devesinin üzerinde konuşuyorken, ona bakıyor gibiyim; tatlı sözler söylerdi, ancak hatırımda kalmadı…” Kavminden bir adam: “Ben hatırlıyorum ya Resulallâh!” der ve bu hutbeyi zikreder…

KUSS BİN SÂİDE’NİN UKÂZ PAZARINDAKİ HİTABESİ

Ey İnsanlar!…
Dinleyiniz, anlayınız. Bakınız ve ders alınız. Anladığınızdan faydalanınız. Yaşayan ölür, ölen çeker gider. Olacak olur. Yağmur yağar, otlar biter. Rızıklar ve azıklar… Analar ve babalar… Diriler ve ölüler… Toplanışlar ve dağılışlar. İbret üstüne ibretler… (Karanlığı) çöken gece… Yükseltilmiş tavan (gök)… Kayan yıldızlar… Kıpırdayıp duran yeryüzü… Dalgalanan denizler… Kazanç getiren ticaret… Aydınlık ve karanlık… İyilik ve kötülük… Yiyecek ve içecek…

İyi dinleyin! Öğütlerin en iyisi sahralarda gezinip, ölülere bakmaktır… Şüphesiz ki; gökte (büyük) bir haber, yerde de ibret var… Zifiri karanlık bir gece… Sakin bir gündüz… Burçlarla dolu gökyüzü… Ne oluyor da; giden insanlar var, hiç geri dönmezler… Acaba gittikleri yerlerden memnun mu kaldılar da? Bu yüzden oradan dönmezler. Yoksa orada bırakılıp da uykuya mı daldılar? Allah’a yemin ederim ki; ben bu yemini etmekle ne yalancı olurum ne hatalı- Allah’ın bir dini var ki; o din sizin dininizden O’na daha sevimlidir.

Ey İyad Topluluğu!
Babalar ve atalar nerede?… Hasta nerede, ziyaretçiler nerede?… Zâlim firavunlar nerede?… Binaları ve sarayları yükseltenler nerede… Süsleyip döşeyenler nerede?… Mallar ve evlatlar onları aldattı… Onların malları sizden çok, ömürleri sizden uzun değil miydi? Nemli toprak onları bağrında öğüttü…
Büyüklüklerine rağmen onları parça parça etti… İşte, onların çürümüş kemikleri!… Evleri bomboş… Uluyan çakallar, oraları mesken tutmuş…
Geçip gidenlerde bizim için ibretler vardır…
Ansızın çıkagelen ölümlerle karşılaştığımda;
Küçüğüyle büyüğüyle kavmimin de o tarafa gittiğini gördüm…
Mazi bana dönmez, kalanlar da ebedi değildir…
O zaman anladım ki; ben de onların gittikleri yere mutlaka gideceğim,
Onlar evleri mesken tutup, yerleştiler; hâlbuki şimdi evler onların kabirleridir…

Kaynak:

Ergunca

Herkes Cennete Gitmek İster ama Hiç Ölmeden Cennete Gidilir mi?

Bir yanıt yazın