Muhyiddin İbnü’l-Arabi’den Güzel Sözler

Kategori: Özlü ve Güzel Sözler | 0

Muhyiddin İbnü’l-Arabi'den Güzel Sözler

Muhyiddin İbnü’l-Arabi’den Güzel Sözler

Bu yazıda, tasavvufun büyük mürşidi Muhyiddin İbnü’l-Arabî’nin el-Fütûḥâtü’l-Mekkiyye adlı eserinden seçtiğimiz bazı sözlerini paylaşacağız. Bu sözler, İbnü’l-Arabî’nin ilim, bilgi, idrak, hayal, cehalet, gereksiz işler, açılma, talim, nispet, anlamak, kuşku gibi konularda ne düşündüğünü göstermektedir. Bu sözler, aynı zamanda, İbnü’l-Arabî’nin eserinin zenginliği ve orijinalliğini yansıtmaktadır.

  • Herkes bir şeye kendi hakikatinin hükmüne göre bakar. Bu durumda ise otoritenin ortaya çıkması için didişme kaçınılmazdır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 6- Sayfa 369)
  • Dünya hayatıteklif ve amel yeridir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 4- Sayfa 189)
  • Maddi ve manevi bütün iyilikler, nefislerin sadakasıdır. (…) İnsan bir sadaka vereceği zaman, önüne çıkan ilk muhtaç kendisi olacaktır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 4- Sayfa 291-292)
  • İnsan, hayale eşlik eden doğal düşüncenin düşüklüğünden yükselir. Hayal ise, duyudan ve duyulurdan (bilgisini) alır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 6- Sayfa 178)
  • Düşünceler, beşincisi olmayan dört kısımdır- Sayfa Rabbânî düşünce, melekî düşünce, nefsî düşünce ve şeytanî düşünce. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 2- Sayfa 355)
  • Bedel, bedeli olduğu şeyin yerini almalıdır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 183)
  • İnsan gözüyle değil, düşüncesiyle bakmakla sorumludur. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 2- Sayfa 109-110)
  • Kavisin eğriliği, onun doğruluğudur. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 5- Sayfa 283)
  • Hakikatler, kendi alanlarında akar. Her hakikatin kendinde bir mutlaklığı vardır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 8- Sayfa 13)
  • Düşünce ve kıyastan hareket edenler, hikmeti tesadüfen bulabilirler. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 156)
  • Hür, şeylerin ve işlerin gemini elinde tutan kimsedir. Onlar ona sahip olmaz, o onlara sahiptir, onlar kendisini yönlendirmez, o onları yönlendirir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 9- Sayfa 259)
  • Kendi nefsiyle Rabbinden perdelenen kimse temiz değildir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 211)
  • Sevgi, herhangi bir varlığın niteliğidir. (7- Sayfa 15)
  • Bazen gülme ve sevinme, kabul etme ve razı olmak anlamına gelir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 1- Sayfa 269)
  • Kulun kendisinden ortaya çıkan fiildeki etkisi, sadece kazanımdır. Kazanım, kulun o fiili tercih etmesidir. Kul ne zorlanmıştır ne de o fiili yapmada mecburdur. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 5- Sayfa 324)
  • Şirk koşan kimse, özü gereği necistir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 208)
  • Hüküm, hale uyar ve hüküm, hallerin ve isimlerin yer değiştirmesiyle yer değiştirir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 183)
  • Heybet ile celalin neticesi olan ünsiyet, Yaratanın değil, yaratılmışın iki niteliğidir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 7- Sayfa 15)
  • Zan –tercihte bulunacak şekilde–, herhangi bir konuda kesin bilgisi bulunmayan insandan çıkar. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 6- Sayfa 125)
  • Şehadet, iddiamahallidir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 394)
  • Hal, Allah’a yaklaştıran bir şey değildir. Dünya ise (Allah’a) yaklaştıran sebeplerin bulunduğu yerdir. Ahiret ise, yakınlık yeridir. Gerçek bilgin, her niteliği kendi yerinde hüküm sahibi yapar. Halin hükmü ise ahirettedir. Bilgi ise, hem dünyada hem ahirette, kısaca her yerde hüküm sahibidir. Çünkü onun üstünlüğü eksiksizdir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 4- Sayfa 63)
  • Topraktan olması nedeniyle Adem’e doğası gereği tevazu verilmiştir. Büyüklenirse kendisine ilişen ve Adem’in de içerdiği ateş unsuru sayesinde kabul ettiği bir durum nedeniyle büyüklenir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 1- Sayfa 381)
  • Öfke, kalbin karanlığıdır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 2- Sayfa 157)
  • İman, sınırlılık kabul etmeyen, sınırsız bir nitelikte ortaya çıkan parıltılı bir nurdur. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 6- Sayfa 384)
  • Konuşan, öğrendiği şeyden haber verendir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 1- Sayfa 241)
  • Asıl, bir şeyin varlığı değil, hakikatinin sabit olmasıdır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 6- Sayfa 35)
  • Azamet, görünenin değil, görenin halidir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 6- Sayfa 399)
  • Arzu, gerçekte nefsin kölesidir, çünkü o nefsin niteliklerinden biridir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 6- Sayfa 27)
  • Niyet, amelin ruhu ve hayatıdır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 160)
  • Bedende bir organ vardır, düzgün olduğunda bedenin diğer kısımları da düzelir, bozulduğunda ise bedenin diğer kısımları da bozulur. Dikkat edin! O kalptir! (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 4- Sayfa 253)
  • İman asıl, amel ise, hiç kuşku yok ki, bu asılın bir feridir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 4- Sayfa 324)
  • Secde etmek, kalbe vaciptir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 4- Sayfa 198)
  • Niyet, kendi etkisinin olduğu yerde hükumrandır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 71)
  • Hak ile kullar arasında inayetten başka bağıntı, hükümden başka sebep, ezelden başka vakit yoktur. Bunun dışında ise sadece körlük ve karıştırma vardır. (Fütûhât-ı Mekkiyye-1- Sayfa 256)
  • Akıllı insan, kalbine gelen düşüncelerin hangisinin Allah’tan, hangisinin nefsinden veya melek ya da şeytan güruhundan geldiğini ayırt edebilen kişidir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 68)
  • Zan, insanın hakikatine aittir. Binaenaleyn haya bütünüyle hayırdır, ‘haya imandandır’ ve ‘haya ancak iyilik getirir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 78)
  • Sorulan şeyin cevabını gizleyen kimseyi Allah ateşe kor. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 4- Sayfa 337)
  • Kalp, kayıtsız anlamda geniş olandır. (Fütûhât-ı Mekkiyye-Cilt 4- Sayfa 71)
  • Kulun hakikati ihmaldir ve ihmalden onu ancak Alah koruyabilir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 5- Sayfa 418)
  • Bilginin miktarı manevi, amelin miktarı ise duyusal bir şeydir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 4- Sayfa 361)
  • Bilgin, insanların muhtaç olduğu bilgisinin onlar adına kendisinde bir emanet olduğuna inanmalıdır. Dolayısıyla bilginin bilgisinde ki yetkisi, emanetçinin emanetteki hükmü gibidir. Ya da bilgin, bilgisinin insanların kendisindeki bir alacağı olduğuna inanmalıdır. Bu durumda, bilgili kişi borçlu insana benzer. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 4- Sayfa 336-337)
  • İnsanın rızkı, topladıkları değil, beslendiği şeydir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 73)
  • Müminlerin seçkinlerinin takip ettiği Allah’a giden yol dört kısımdır- Sayfa Dürtüler, çağrılar, ahlak ve hakikatler. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 1- Sayfa 79)
  • Sabır aydınlıktır. Tasa nefsin karanlığıdır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 2- Sayfa 291)
  • Kulluk, bütün yükümlülükleri ortaya çıkaran birleştirici nedendir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 220)
  • İnsan uyuduğunda, uyuduğu hale göre berzah alemine göçer. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 2- Sayfa 345)
  • Netice ise niyete değil, niyetin ilgili olduğu şeye göredir. Çünkü niyetin payı, fiile yönelmek ya da onu terk etmektir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 2- Sayfa 150)
  • İman, bilgide daha tamdır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 124)
  • Dünya, sakınma yeridir. (…) Dünya hayatı bir emniyet ve güven yeri değildir. Hikmetli ve bilgili insan, her mertebeye o mertebenin müstehak olduğu şekilde davranır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 4- Sayfa 193)
  • Allah, kalbi kırık olanlarla beraberdir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 292)
  • İtaat öncedir, günah sonra. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 1- Sayfa 346)
  • Görüş ayrılığı, karşı tarafın görüşünü anlamamaktan ve lafızların anlamını araştırmamaktan kaynaklanır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 2- Sayfa 385)
  • Davranış dili, söz dilinden daha açıktır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 164)
  • Kalp, Allah’ın kulda baktığı yerdir. Şeriat ise, insanın dışına bakar ve dünya yurdunda, yükümlülük aleminde insanın batınına değil dışına ve zahirine dikkat eder. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 218)
  • Fiil, fail ve edilgen arasındaki bir haldir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 5- Sayfa 274)
  • İnsanın hakikati, konuşmadır (nutk). Sustuğunda ise, haliyle kendisini yalanlar. (Fütûhât-ı Mekkiyye-Cilt-6- Sayfa 51)
  • Adalet, alemin iyiliğinin kendisinde bulunduğu bir imkandır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 2- Sayfa 311)
  • Akıl, Hak’tan alır nefse verir, nefis akıldan alır ve ondan fiil meydana gelir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 1- Sayfa 255)
  • İnsan vaktinin oğludur (ibnü’l-vakt); ne geçmiş zamanın ne de gelecek zamanın oğludur. Bununla beraber insan geleceğe niyet edip geçmiş hakkında temennide bulunabilir. Fakat bütün bunlar, şimdiki zamanda yapılır. Şu halde insan, geçmiş ya da gelecek zamanda değil, şimdiki zamandadır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 4- Sayfa 327)
  • İnsanın vatanı, kulluğudur. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 155)
  • Eser niteliğin kendisiyken, nitelik de kendisiyle nitelendiği esnada nitelenenden başka değildir. Aksine o nitelenenin kendisidir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 7- Sayfa 16)
  • Niyet, toprağın bitirdiği şeyler için yağmur gibidir. Niyet zatı yönünden tek, konusu –ki niyet edilen şey demektir- itibariyle farklıdır.
  • İnsan, hakikatleri bulundukları hal üzere öğrenmeyi sağlayan görme makamıdır. Allah’ın Peygamberi ihsanı, Cebrail’e işaret ettiğimiz şekliyle yorumlamıştır (Allah’ı ‘görür gibi’ ibadet etmek). (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 4- Sayfa 189)
  • Yaygı üzerine otur. (…) Yayılmaktan sakın! (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 2- Sayfa 215)
  • Hareketi çok olan kimseye, her şeyin lüzumsuzu daha hızlı ulaşır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 2- Sayfa 332)
  • Eller, kuvvetin yeridir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 373)
  • Kulun seçim sahibi olması, seçimde mecbur (zorlanan) olmasıdır. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 3- Sayfa 277)
  • Genç, yaratıklara muamele ederken, imkanı ve kudreti ölçüsünde gücünü Hakkı razı edecek şekilde harcayan kimsedir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 2- Sayfa 249)
  • İlham alanların ilhamında genel olarak teklif yoktur.(Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 6- Sayfa 324)
  • Gereksiz işler, izin verilmiş davranışlara ilave şeylerdir. (Fütûhât-ı Mekkiyye – Cilt 5- Sayfa 43)

Kerimusta.com/Kerim Yarınıneli

Kaynak:

Takip Et Kerim Usta:

Herkesin bir yaşama nedeni var. Benimkiyse, bir "Sevda"...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir