Ziyariler Hakkında Bilgi
Onuncu ve on birinci yüzyıllarda Hazar denizi civarında bulunan Gürgân, Taberistân ve Elburz dağlarının güneyindeki Kûmis bölgelerinde hüküm süren hanedan.
Kurucuları olan Merdâviç’in babası Ziyâr bin Vardan Şâh’a nisbetle Ziyârîler adını aldılar.Hazar Denizi’nin güneybatı köşesindeki Deylem’in dağlık bölgelerinde yaşayan halkın büyük bir kısmı, Abbasî halîfesinin veya başka devletlerin ordularında paralı askerlik yapardı.
Bu paralı askerlerin kumandanlarından olan Merdâviç bin Ziyâr, Sâmânoğulları Devleti’ndeki iç karışıklıkları fırsat bilerek, Kuzey İran’ı ele geçirmek için ayaklanan Sâmânî kumandanı Esfâr bin Şirûye’nin ayaklanması üzerine, bağımsızlığını îlân etti.
Kısa bir müddet içinde Gürgân, İsfehan ve Hemedan’ın güneyine kadar olan yerleri hâkimiyeti altına aldı. Fakat 935 (H. 323) senesinde kendi askerleri tarafından öldürüldü ve kurduğu devlet parçalandı. Yerine geçen kardeşi Vuşmegir ise, sâdece Hazar Denizi civarında Sâmânoğullarına bağlı olarak hâkimiyetini sürdürdü. Ziyârîler, Büveyhîler ile Sâmânoğulları arasındaki mücâdelelerde önemli rol oynadılar. Vuşmegir’in ölümünden sonra 967 (H. 356)’da Ziyârîlerin başına oğlu Kâbus geçti.
Ancak Vuşmegir’in Taberistân valisi olan diğer oğlu Bîsütûn, babasının ölüm haberini duyar duymaz Ziyârîlerin merkezi Gürgan’a geldi. Ziyârîler, kendisine tâbi olduklarını bildirdiler. Böylece Bîsütûn Ziyârîler hanedanının üçüncü hükümdarı oldu. Daha sonra Gürgân’ı Kâbus’a bırakarak tekrar Taberistân’a döndü. Büveyhîlerin hâkimiyeti altında bulunmağı kabul ederek Rüknüddevle’den yardım istedi. Büveyhîlerin yardım ve desteğini sağlayan Bîsütûn, Gürgân ve Semnân’ı zabtederek Kâbus’u itaate zorladı.
Abbasî halîfesi Mu’tî tarafından Bîsutûn’a bir hil’at ile; Taberistân, Gürgan, Sâlûs ve Rüyan vilâyetlerinin fermanı gönderildi ve Zâhirüddevle ünvanı verildi. Sünnî îtikâda sâhib olan Bîsütûn, Eshâb-ı kiram düşmanlarına karşı mücâdele etti. 978 (H. 367)’de Esterâbâd’da vefat etti.
Bîsutûn’un ölümünden sonra, kayınpederi ve Taberistân valisi Dubâc bin Bânî, Sâmânîlerin desteğiyle Bîsutûn’un küçük oğlunu tahta geçirmek isteği ile Gürgan’a geldi. Fakat Kâbus bin Vuşmegir, Büveyhîlerden Adüdüddevle’nin desteğini de sağlayarak Dubâc’ı Gürgan’dan uzaklaştırdı.
Böylece Ziyârîlerin dördüncü hükümdarı oldu. Tebeasına ve askerlerine karşı zâlim bir hareket tarzı tâkib eden Kâbus, 1013 (H. 403) senesinde askerleri tarafından öldürüldü. Onun yerine geçen oğlu Mînûçihr, hükümdar olur olmaz, babasının katillerinin bir kısmını öldürttü. Bir kısmını da hapsettirdi. Durumunu sağlamlaştırdıktan sonra Felek-ül-Meâlî ünvanını aldı. Gazneli Sultan Mahmûd’un hâkimiyetini kabul ederek kızlarından biriyle evlendi.
Gazneli Sultânı Mahmûd’un 1014 (H. 404)’de Hindistan’da Mardin’e karşı yaptığı sefere yardımcı bir birlik gönderen Mînûçihr, 1028 (H. 419)’da, Büveyhîlerden Mecdüddevle’nin hâkimiyeti altındaki Rey şehrini zabtetmek için batıya yürüdüğü zaman Sultan Mahmûd’un ordusunun erzakını te’min etti ve 400.000 dînâr yardımda bulundu. Sonra araları açılınca ülkesi Sultan Mahmûd tarafından zabtedildi. Mînûçihr, onun çekilmesi için 500.000 dînâr vergi ödemeyi kabul etti. Fakat bir kaç ay sonra 1030 (H. 421)’de öldü.
Mînûçihr’in vefatından sonra onun yerine oğlu Anûşirvân, Şerefü’l-Meâli ünvanıyla geçti. Ziyârîlerin altıncı hükümdarı olan Anûşirvân’ın hükümdarlığı Gazneli Mahmûd tarafından tanındı. Fakat Anûşirvân, Bavendî ailesinden olup, Ziyârî ordusunun kumandanlığını yapan dayısı Ebû Kalicar tarafından 1032 (H. 423)’de tahttan indirildi. Bu sırada Gazneli Mahmûd’un vefatından sonra yerine geçen Sultan Mes’ûd, Ebû Kalicar’la yeni akrabalıklar kurdu. Bir takım yükümlülüklerle Sultan Mes’ûd’a bağlı olan Ebû Kalicar, vazifelerini yerine getirmemeğe başladı. Bu duruma kızan Sultan Mes’ûd, Hazar denizi sahillerine bir sefer düzenledi. Natil, Rüyan, Gürgân ve Taberistân’ı ele geçirdi. Ebû Kalicar, yanında Anûşirvân ve Gürgân’ın diğer ileri gelenleriyle birlikte Gaznelilerin önünden kaçtı.
Daha sonra Ebû Kalicar, Sultan Mes’ûd’a elçi göndererek af diledi ve isteği kabul edildi. Gazneli ordusunun bu bölgeden geri çekilmesini fırsat bilen Ebû Kalicar, tekrar bölgede hâkimiyetini kabul ettirdi. Ancak Gaznelilere karşı vergi ödemeğe devam etti. 1040 (H. 431) yılında Anûşirvân, bölgede hâkimiyeti kendi lehine çevirip, Ebû Kalicar’ı esir etti ve tekrar Ziyârî hükümdarı oldu. Bu sırada bir takım iç karışıklıklar başgösterdi. Selçuklu sultânı Tuğrul Bey, daha önce Gazneli kumandanlarından olan Merdâviç’le birlikte Gürgân’a giderek bölgeyi zabtetti ve Merdâvic’i vekil bıraktı. Merdâvic, Anûşirvân üzerine yürüyerek onu 30.000 dînâr vergi ödemeğe mecbur etti.
Daha sonra da her ikisi sulh yaparak Tuğrul Bey’in hükümdarlığını kabul ettiler. Gürgân ve Taberistân’daki şehirlerde onun adına hutbe okuttular. Bundan sonra Ziyârîler, hâkimiyetlerini bir müddet daha Selçuklulara bağlı olarak sürdürdüler.
Merdâvic, Anûşirvân’ın annesiyle evlenerek durumunu sağlamlaştırdı. Anûşirvân’ın 1049 (H. 441)’de ölümünden sonra, onun yerine yeğeni Keykavus bin İskender geçti. Unsur el-Meâlî ünvanıyla Ziyârîlerin yedinci hükümdarı olan Keykavus, hükümdarlığını bölgenin dağlık kısımlarında sürdürdü. Kâbusnâme adlı Farsça eseri yazan, şiiri çok seven ve şâirleri himaye eden Keykavus’un ölümünden sonra yerine oğlu Gilanşâh geçti. Ziyârîler hanedanının son hükümdarı olan Gilanşâh 1090 yılına kadar hâkimiyetini sürdürdü. Alamut bâtınîlerinin (İsmâilîlerin) reisi Hasen bin Sabbah, Taberistan’ın dağlık bölgelerini, 1090 (H. 483) yılında işgal edince, Ziyârîler hanedanına son verdi. Târihleri hakkında çok az bilgi bulunan Ziyârîler, Ehl-i sünnet îtikâdında idiler.
ZİYÂRÎ HÜKÜMDARLARI
- Merdâviç bin Ziyâr(927-935)
- Zahireddevle Vuşmegir(935-967)
- Zahireddevle Busutûn(967-978)
- Şems el-Me ‘âlî Kâbus(978-1012)
- Felek el-Me ‘âlî Menûçihr(1012-1029)
- Anûşirvan(1029-1049)
- Unsur el-Me ‘âlî Keykâ ‘ûs(1049-?)
- Gilân Şah(?-1090)
Bir yanıt yazın