Keykavus Bin İskender Kimdir?

Kategori: Dini Konu ve Nasihatler | 0

Keykavus Bin İskender Kimdir?

Keykavus Bin İskender

Kābûsnâme’yi yazdığı 475 (1082) yılında altmış üç yaşında olduğuna göre 412’de (1021) doğmuş olmalıdır. Eserinden iyi bir eğitim gördüğü anlaşılmaktadır. İran’ın Taberistan ve Gürgân eyaletlerinde hüküm süren Ziyârî hânedanına mensup olan Keykâvus, hükümdar olmadan önce Sultan I. Mesud’un kızı ile evlenerek Gazneliler’le akrabalık kurdu.

Sekiz yıl Sultan Mevdûd b. Mes‘ûd’un sarayında hükümdarın nedimi olarak bulundu, onunla Hint seferlerine katıldı. Hacca gidip döndükten sonra da Şeddâdîler’den Ebü’l-Esvâr Şâvur b. Fazl ile (Fazlun) birlikte Anadolu akınlarına iştirak etti. Sultan Mevdûd’un 441 (1049) yılında ölümü üzerine Ziyârî tahtına oturdu. Ancak emirliğini Tuğrul Bey ve Alparslan’a tâbi olarak sürdürebildi. Oğlu Gîlân Şah için 475’te (1082) yazdığı Ķābûsnâme’yi tamamladıktan birkaç yıl sonra vefat etti.

Keykâvus’un, devletin başına geçtiğinde nasıl davranacağı konusunda oğluna bilgi vermek amacıyla kaleme aldığı Ķābûsnâme Enderznâme, Pendnâme, Kitâbü’n-Naśîĥat, Naśîĥatnâme isimleriyle de bilinir. Bir önsöz ve kırk dört bölümden meydana gelen eser Moğol istilâsı öncesi İslâm medeniyetinin bir özeti olup bu dönemin siyasî, içtimaî, iktisadî, ilmî, hukukî durumu, eğitim öğretim, sanat ve meslekleri hakkında güvenilir bir kaynaktır.

Nasihat, görgü kuralları, eğitim ve ahlâk, ilimler, meslekler, devlet adamları ve görevleri hakkında bilgi veren Ķābûsnâme, Nizâmülmülk’ün Siyâsetnâme’siyle aynı çağda yazılmıştır ve Farsça nesrin seçkin örneklerinden biridir. Kitapta işlenen konular âyet ve hadisler, hikâyeler, hikmetli sözler, ata sözleriyle daha anlaşılır hale getirilmiştir. Eser ilk olarak Rızâ Kulı Han Hidâyet tarafından neşredilmiş (Tahran 1285 hş.), daha sonra çeşitli tarihlerde yirmiye yakın baskısı yapılmıştır.

Birçok dile çevrilen Ķābûsnâme, XIV. yüzyıldan itibaren Türkiye Türkçesi’ne beş defa tercüme edilmiştir. Tek nüshası sahaf Raif Yelkenci’de iken daha sonra Toronto’da Eleazar Birnbaum’un eline geçen ilk çevirinin XIV. yüzyılın ilk yarısında gerçekleştirildiği tahmin edilmektedir. Ķābûsnâme’nin ikinci çevirisini Şeyhoğlu Sadreddin Mustafa, Germiyan Beyi Süleyman Şah adına yapmıştır. Bu çevirinin, Baba Ali b. Sâlih b. Kutbüddin el-Merendî tarafından harekeli ve güzel bir nesihle istinsah edilmiş 107 yapraktan oluşan nüshası Kahire Hidîviyye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır.

Nüshanın baştan ve sondan on beş sayfalık bir kısmının fotoğrafı Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi’ndedir. Eserin, Yıldırım Bayezid’in oğlu Emîr Süleyman’ın haslarından Hamza Bey’in emriyle Akkadızâde’nin yaptığı çevirisinin 1079’da (1668) Hasan b. Ali tarafından istinsah edilen bir nüshası İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı yazmaları arasında (Muallim Cevdet, nr. 187), bir diğeri Ankara Cebeci Halk Kütüphanesi’nde (nr. J. 3/3), üçüncü bir nüshası da British Museum’da (Or., nr. 7320) kayıtlıdır. Ķābûsnâme’yi 830 (1427) yılında Mahmûd b. Mehmed (Bedr-i Dilşâd) manzum olarak tercüme etmiştir.

II. Murad’a sunulduğu için Muradnâme adıyla anılan eser kısmen telif özelliği taşımaktadır. Eserin en son ve en tanınmış çevirisi II. Murad adına Mercimek Ahmed b. İlyâs tarafından gerçekleştirilmiştir. Hem Türk nesrinin hem de çevrildiği dönemin başarılı ve güzel bir örneği olan tercüme çevirenin de belirttiği gibi biraz genişletilerek serbest tarzda yapılmıştır. Mercimek Ahmed kitabın çevirisini 835’te (1431-32) tamamladığını belirtmektedir. Bu çevirinin Türkiye ve dünya kütüphanelerinde birçok yazma nüshası vardır (meselâ bk. Ankara Millî Ktp., nr. H. 941; TSMK, Hazine, nr. 1153; Nuruosmaniye Ktp., nr. 4096; British Museum, Or., nr. 1181, 3219, 4130; Bibliothèque Nationale, Suppl. Turc., nr. 530).

Mercimek Ahmed’in çevirisini, Nazmîzâde Murtaza Efendi 1117’de (1705) Bağdat Valisi Hasan Paşa’nın emriyle o günün diline göre yeniden kaleme almıştır (yazmaları için bk. İÜ Ktp., TY, nr. 1773, 2739, 9705). Eserin başı ve sonu eksik bir de Çağatayca tercümesi bulunmaktadır (British Museum, Or., nr. 9661). Mercimek Ahmed tercümesi Abdülkurun Şirvânî vasıtasıyla 1298’de (1880) Kazan’da yayımlanmıştır.

Ayrıca Kayyum Nâsırî tarafından Kazan lehçesine çevrilip iki defa basılmıştır (Kazan 1884, 1898). Ķābûsnâme’yi H. F. von Diez Almanca’ya (Busch des Kabus, Berlin 1811), A. Querry Fransızca’ya (Le Cabous Nâme, Paris 1866), Reuben Levy İngilizce’ye (The Nasihatnāma Known as Kabusnāme, London 1951), E. Bertels Rusça’ya (Kabu Na Me, Moscow 1953), Emin Abdülmecid Bedevî Arapça’ya (Kitâbü’n-Naśîĥat el-maǾrûf bi’smi Ķābûsnâme, Kahire 1378/1958) çevirmiştir.

Ķābûsnâme’nin Mercimek Ahmed çevirisi Orhan Şaik Gökyay tarafından yayıma hazırlanmıştır (İstanbul 1964, 1966, 1974). Orhan Şaik Gökyay neşrini, Atilla Özkırımlı Tercüman 1001 Temel Eser serisinde kısmen sadeleştirerek iki cilt halinde yeniden yayımlanmıştır. (İstanbul, ts.).

Takip Et Ergunca:

Herkes Cennete Gitmek İster ama Hiç Ölmeden Cennete Gidilir mi?

Son yazıları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir