Allah’ın kılıcı lâkabı ile tanınan kumandan Sahâbî.
Halid Bin Velid, Seyfullah (Allah’ın Kılıcı) olarak da bilinen ünlü bir komutan ve sahabidir. Müslüman olmadan önce Kureyşlilerin saflarında savaşmıştır. Uhud Savaşı’nda Müslümanların yenilmesini sağlayan manevrayı yapan Halid Bin Velid’dir. O, Mekkeli müşriklerin saflarında savaşıyordu. Müslüman olduktan sonra, katıldığı yüzü aşkın savaşta hiçbir yenilgiye uğramamıştır.
Seyfullah Yani Allah’ın Kılıcı Unvanını Nasıl Aldı?
Halid Bin Velid, Müslüman olduktan sonra katıldığı ilk savaş olan Mute Savaşı’nda, İslam ordusunun Bizans ordusunca imha edilmekten kurtarmıştır. Bu başarısıyla Hz. Muhammed’in takdirini kazanmış ve ona Seyfullah (Allah’ın Kılıcı) unvanını vermiştir. Bu unvan, Halid Bin Velid’in cesaret, kahramanlık ve savaş sanatındaki üstünlüğünü ifade eder.
Halid Bin Velid, Müslüman olduktan sonra pek çok savaşta görev almıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:
Mute Savaşı (629): İslam ordusunun Bizans ordusuna karşı ilk savaşıdır. Halid Bin Velid, savaşın başında ölen komutanların yerine geçmiş ve ordusunu Bizans kuşatmasından kurtarmıştır.
Zincirler Muharebesi (633): Halid Bin Velid, Irak’ın fethine başlamış ve Sasani ordusunu yenmiştir.
Yermük Savaşı (636): Halid Bin Velid, Bizans ordusunu bozguna uğratarak Suriye’nin fethini sağlamıştır.
Kadisiye Savaşı(637): Halid Bin Velid, Sasani ordusunu tekrar yenerek İran’ın fethine devam etmiştir.
Firaz Muharebesi(638): Halid Bin Velid, Bizans ve Sasani ordularının birleşik saldırısını püskürtmüş ve Mezopotamya’nın kontrolünü tamamen ele geçirmiştir.
Halid Bin Velid, ayrıca Mekke’nin fethi, Huneyn ve Taif kuşatmaları, Ridde Savaşları ve Anadolu seferleri gibi önemli olaylarda da rol oynamıştır.
638 yılında Ömer bin Hattab tarafından ordu komutanlığından alınmış, bir yıl sonra idari bir görevden istifa etmiştir. Hâlid bin Velid, 642 yılında Humus’ta hastalandı. Yanında silah arkadaşları vardı. Vefât edeceği sırada kılıcını istedi. Kabzasını tutarak şefkatle okşadı. Sonra buyurdu ki:
“- Nice kılıçlar elimde parçalandı. İşte bu benim ölümümü görecek olan son kılıcımdır. Beni en çok üzen, hayatı hep savaş meydanlarında geçip, yatak yüzü görmemiş olan bu Hâlid’in yatakta ölmesidir. ”
Hazret-i Hâlid biraz sustuktan sonra, “Vasiyetimi bildiriyorum, beni ayağa kaldırın!” deyince, ayağa kaldırdılar.
“Beni bırakınız! Şimdiye kadar hep taşıdığım kılıcım, artık beni taşısın” diyerek kılıcına dayandı.
Bundan sonra, “Ölümü, savaştaymışım gibi ayakta karşılayacağım. Öldüğüm zaman, atımı, savaşta tehlikelere dalabilen bir yiğide veriniz! Atım ve kılıcımdan başka bir şeye sahip olmadan öleceğim. Mezarımı, bu kılıcımla kazınız! Kahramanlar kılıç şakırtısından zevk alır” dedi ve yatağına düşüp Kelime-i şehâdet getirerek vefât etti.
642 yılında Humus’ta vefat etmiştir. Mezarı Humus’un güneyindeki bir tepededir.
Bir yanıt yazın