“İslâm kardeşliği” denince ilk akla gelenler, “Hucurât” sûre-i celîlesinin 10. âyet-i kerîmesi ile bu konudaki pek çok hadîs-i şerîf ve “Hicret”ten sonra Sevgili Peygamberimiz(s.a.v)’in Medîne-i Münevvere’de akdettiği, o güne kadar bir eşi-benzeri bulunmayan, dillere destân mesâbesinde olan “Muâhât (Kardeşlik) Akdi”dir.
Kur’ân-ı Kerîme göre: “Ancak mü’minler birbirlerinin kardeşleridirler.”
Allâhü Teâlâ, “Ancak mü’minler kardeştirler” (Hucurât, 10) buyururken, mü’min olmayanları, gayr-i müslimlerikardeş bilmek bu âyet-i kerîmeye aykırıdır.
“Evrensel dîn kardeşliği” ismi altında, gayr-i müslimlere “kardeşlerimiz” demek doğru değildir. Böyle bir düşünce, Kur’ân-ı Kerîm’i yalanlamak olur. Dînimiz, kâfirlerle de iyi geçinmeyi emreder, fakat iyi geçinmek ayrı, onları dost ve kardeş bilmek ayrıdır. Mü’min, İslâmiyet’e inanan müslümân demektir. Istılâhî ma’nâda, Müslümân olmayan herkes kâfirdir; nelere inanırsa inansın, kâfirlere mü’min [müslümân] denemez. Ehl-i kitâb (Yahudiler ve Hıristiyanlar gibi kutsal bir kitabı “Tevrat, İncil, Zebur” bulunan bir dinin takipçileri) olanlara da mü’min [Müslüman] denmez.
Eshâb-ı kirâmdan Enes bin Mâlik hazretleri buyuruyor ki:
- Müslümanları, “İnsan dünyâda kimi seviyorsa,âhirette onun yanında olacaktır” hadîs-i şerîfinin sevindirdiği kadar, hiçbir şey sevindirmemiştir.
- Müslümanları seven, Müslümanlarla birlikte Cennete; Kâfirleri seven ise, kâfirlerle birlikte Cehenneme gidecektir. (Hâdimî, Berîka)
- Bir kimse, Peygamber Efendimiz’e (s.a.v)’e, “Kıyâmet ne zaman kopacaktır?” diye sordu. Ona cevâben, “Sen, kıyâmet için ne hazırladın?” buyurdu. O kimse, “Fazla ibâdetim yok. Fakat Allah ve Resûlü’nü seviyorum” dedi. O kimseye, “Herkes sevdiği ile berâber olacaktır. Sen de, âhirette sevdiğinle berâber olacaksın” buyurdu. (Buhârî)
- “Allah ve Resûlü’nü seviyorum” diyen başka bir zâta da Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdu ki: “Kıyâmette sevdiklerinle berâber olursun.“ (Müslim)
MÜSLÜMÂNLARA BAZI TAVSİYELER
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’de yukarıdaki âyet-i kerîmeleri aynı şekilde açıklamıştır. O, mü’min ve müslümân olanlar için “dîn kardeşiniz” ta’birini kullanmıştır. Bu konudaki hadîs-i şerîflerden birkaçı şöyledir:
- Bir müslümânın, dîn kardeşine üç günden fazla dargın durması helâl değildir. (İmâm Ahmed)
- Mü’min geçim ehlidir. O, dîn kardeşine rahatlık verir. (Dârekutnî)
- Bir müslümân bir dîn kardeşine, onun hidâyetinin artmasına vesîle olacak hikmetli bir söz veya kendisini tehlikeden kurtaracak bir söz kadar iyi hediye veremez. (Ebû Ya’lâ)
- Dîn kardeşinize rastlayınca selâm verin. (İbnü’s-Sünnî)
- Bir mü’minin, müslümân dîn kardeşine hayırla,sevgiyle ve şefkâtle bakması, benim şu mescidimde bir yıl i’tikâf etmesinden daha sevâbdır. (İbn-i Lâl)
- Mü’min beş çeşit şiddet arasındadır:Müslümân kardeşi onu çekemez; münâfık onabuğzeder, onu sevmez; kâfir onun canına kasteder;kendi nefsi onunla uğraşır ve şeytân onuşaşırtmaya uğraşır. (İbn-i Lâl)
Bir yanıt yazın