Hadisi Şeriflerde Namaz
Benim Şu Kuluma Bakın
Ukbe İbnu Amir (r.a) anlatıyor:
Resülullah (a.s)’ın şöyle söylediğini işittim:
-Rabbin, koyun güden bir çobanın, bir dağın zirvesine çıkıp namaz için ezan okuyup sonra da namaz kılmasından hoşlanır ve Allah Teâlâ hazretleri şöyle der: “Benim şu kuluma bakın! Ezan okuyor, namaz kılıyor, yani benden korkuyor. Yemin olsun, kulumu affettim ve onu cennetime dahil ettim.”
Bizimle Namaz Kıldın mı?
Ebü Ümâme (r.a) anlatıyor:
Resülullah (s.a.v) ile beraber mescidde idik. O esnada bir adam geldi ve:
-Ey Allah’ın Resülü, ben bir günah işledim, bana cezasını ver!, dedi.
Resülullah adama cevap vermedi. Adam talebini tekrar etti. Aleyhissalâtu vesselâm yine sükut buyurdu. Derken namaz vakti girdi ve namaz kılındı. Resülullah (s.a.v) namazdan çıkınca adam yine peşine düştü, ben de adamı takip ettim. Ona ne cevap vereceğini işitmek istiyordum.
Efendimiz adama:
-Evinden çıkınca abdest almış, abdestini de güzel yapmış mıydın? buyurdu.
O:
-Evet ey Allah’ın Resülü!” dedi.
Efendimiz:
-Sonra da bizimle namaz kıldın mı?
Adam:
-Evet ey Allah’ın Resülü! deyince,
Efendimiz:
-Öyleyse Allah Teâlâ hazretleri günahını affetti, buyurdu.
Bu Adam Sözünde Durursa
Hz. Enes (r.a) anlatıyor:
Bir adam, Resülullah (a.s)’a:
-Allah, kullarına kaç vakit namazı farz kıldı? diye sordu.
Aleyhissalâtu vesselâm:
-Allah, kullarına beş vakit namazı farz kıldı, diye cevap verdi.
Adam tekrar sordu:
-Bunlardan önce veya sonra başka bir şey var mı?
Aleyhissalâtu vesselâm:
-Allah kullarına beş vakti farz kıldı.
Bu cevap üzerine adam, bunlar üzerine hiçbir ilavede bulunmayacağına, onlardan herhangi bir eksiltme de yapmayacağına dair yemin etti.
Resülullah aleyhissalâtu vesselâm:
-Bu adam sözünde durursa mutlaka cennete girecektir! buyurdu.
Dilediğine Verir
Ebû Hüreyre radıyallahü anh’ten rivayet edilerek anlatılıyor:
Muhacirlerin fakirleri Resulüllah aleyhisselâma gelip dediler ki:
-Servet sahibi Müslümanlar derece ve nimetler bakımından bizi geçtiler.
Efendimiz:
– Ne hususta? diye buyurdu.
Muhacir fakirler:
-Biz namaz kılıyoruz, onlar da kılıyorlar; biz oruç tutuyoruz, onlar da tutuyorlar; fakat onlar sadaka verdikleri halde biz veremiyoruz; onlar köle azad ediyorlar, biz edemiyoruz.» dediler.
Bunun üzerine Resülullah aleyhissalatu vesselâm:
-Size, sizden ilerde bulunanlara yetişebileceğiniz, sizin yaptığınız gibi yapanlar müstesna, sizden başka kimsenin daha faziletli olamıyacağı bir şey öğreteyim mi? buyurdu.
Muhacirlerin fakirleri:
-Evet, Öğret, ey Allah’ın Resulü.
Aleyhissalâtu vesselâm:
-Her namazın sonunda otuz üç defa Sübhânellah, otuz üç defa Elhamdülillah, otuz Üç defa Allahü Ekber, deyiniz, buyurdu.
Bir müddet sonra muhacir fakirler, Resulüllah aleyhisselâma gelerek dediler ki:
– Mal ve servet sahibi kardeşlerimiz bizim bu yaptığımızı işitip onlar da aynen böyle yaptılar.
Bunun üzerine Allah’ın Resulü:
-Bu Allah’ın fazlıdır, dilediğine verir, buyurdu
Hemen Kıl
Hz. Ali İbnu Ebî Tâlib (r.a) anlatıyor:
Resülullah (s.a.v) bana şu tembihte bulundu:
-Ey Ali, üç şey vardır, sakın onları geciktirme:
Vakti girince namaz (hemen kıl!),
hazır olunca cenaze (hemen defnet!,
kendisine denk birini bulduğun bekar kadın (hemen evlendir!).
Kapının Önünden Akan Nehir
Hz. Ebü Hüreyre (r.a) anlatıyor:
Hz. Peygamber (s.a.v)’in şöyle söylediğini işittim:
-Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde hergün beş kere yıkansa, acaba üzerinde hiç kir kalır mı, ne dersiniz?
-Bu hal, dediler, onun kirlerinden hiçbir şey bırakmaz!
-İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde bütün hataları siler, buyurdu.
Kârların En Hayırlısı
Abdullah İbnu Selmân, naklediyor:
Hayberin fethedildiği gün bir adam Hz. Peygamber’e gelerek:
-Ey Allah’ın Resülü, bugün ben öyle bir kâr ettim ki böyle bir kârı şu vadi ahalisinden hiçbiri yapmamıştır, dedi.
Efendimiz:
-Bak hele! Neler de kazandın? diye sordu.
Adam:
-Ben alıp satmaya ara vermeden devam ettim. Öyle ki üçyüz okiyye kâr ettim dedi.
Aleyhissalâtu vesselâm efendimiz:
-Sana kârların en hayırlısını haber vereyim mi? diye sordu.
Adam:
-O nedir, ey Allah’ın Resülü? dedi.
Efendimiz açıkladı:
-Farz namazdan sonra, kılacağın iki rekattır.
Sen Namaz Kılmadın
Rifâa İbnu Râfi’ (r.a) anlatıyor:
Biz mescidde iken bedevî kılıklı bir adam çıkageldi. Namaza durup, hafif bir şekilde rükunleri, tesbihleri kısa tutarak namaz kıldı. Sonra namazı tamamlayıp Resülullah (s.av)’a selam verdi.
Efendimiz:
– “Üzerine olsun. Ancak git namaz kıl, sen namaz kılmadın! buyurdu.
Adam döndü tekrar namaz kılıp geldi, Resülullah’a selam verdi. Aleyhissalâtu vesselâm selamına mukabele etti ve:
– Dön namaz kıl, zîra sen namaz kılmadın! dedi.
Adam bu şekilde iki veya üç sefer aynı şeyi yaptı, her seferinde Aleyhissalâtu vesselâm:
– Dön namazkıl, zîra sen namaz kılmadın! dedi.
Halk korktu ve namazı hafif kılan kimsenin namaz kılmamış sayılması herkese pek ağır geldi.
Adam sonuncu sefer:
-Ben bir insanım isabet de ederim, hata da yaparım. Bana hatamı göster, doğruyu öğret!” dedi.
Aleyhissalatu vesselâm:
-Tamam. Namaza kalkınca önce Allah’ın sana emrettiği şekilde abdest al. Sonra ezan okuyarak şehadet getir. İkâmet getir namaza dur. Ezberinde Kur’an varsa oku, yoksa Allah’a hamdet, tekbir getir, tehlîl getir, sonra rükuya git. Rükü halinde itmi’nâna er (âzâların rüküda mütedil halde bir müddet dursun). Sonra kalk ve kıyam halinde itidâle er, sonra secdeye git ve secde halinde itidale er, sonra otur ve bir müddet oturuş vaziyetinde dur, sonra kalk. İşte bu söylenenleri yaparsan namazını mükemmel kılmış olursun. Bundan bir şey eksik bırakırsan namazını eksilttin demektir.”
Resülullah (s.a.v)’ın bu sonuncu sözü Ashâb’a önceki: (Dön, namaz kıl, zîra sen namaz kılmadın!) sözünden daha kolay ve rahatlatıcı oldu. Zîra busöze göre, sayılanlardan bir eksiklik yapan kimsenin namazında eksiklik oluyor ve fakat tamamı hebâ olmuyordu.
Sesini Biraz Yükselt
Resülullah (a.s) bir gece evinden çıkmıştı. Hz. Ebü Bekr (r.a)’e uğradı. Alçak sesle namaz kılıyordu. Hz. Ömer (r.a)’e uğradı, o da yüksek sesle namaz kılıyordu.
Resülullah’ın yanında toplanınca Aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
-Ey Ebü Bekr sana uğradım sen sessizce namaz kılıyordun.
Ebü Bekr:
-Ben konuştuğum Zât-ı Zülcelâl’e sesimi işittirdim ey Allah’ın Resülü!, cevabını verdi.
Hz. Ömer’e de:
-Sana da uğradım. Sen yüksek sesle namaz kılıyordun!, dedi.
O da şu cevabı verdi:
-Ey Allah’ın Resülü! Uyuklayanı uyandırıyor, şeytanı da uzaklaştırıyordum.
Resülullah aleyhissalatu vesselâm Hz. Ebü Bekr’e:
-Ey Ebü Bekr sen sesini biraz yükselt!
Hz. Ömer’e de:
-Sesini sen de biraz alçalt! buyurdu.
Bir yanıt yazın