Peygamberlerin Sıfatları ve Peygamberimizin İsimleri

Kategori: Dini Konu ve Nasihatler | 0

Peygamberlerin Sıfatları ve Peygamberimizin İsimleri

Peygamberlerin sıfatları deyince onlarda bulunması câiz olan sıfatlarla ge­rekli (vâcip) ve zorunlu olan sıfatlar anlaşılır. Kur’ân-ı Kerîm’in pek çok ye­rinde vurgulandığı gibi peygamberler de insandır. Onlar da diğer insanlar gibi oturup kalkar, yiyip içerler, gezerler, evlenip çoluk çocuk sahibi olurlar, has­talanır ve ölürler; bu gibi özelliklere, peygamberler hakkında düşünülmesi câiz özellikler denir.

İlâhî emir ve yasaklarla yükümlülük konusunda peygamberler de diğer insanlar gibidirler. Fakat onlar her hareketleriyle Allah’ın insanlar için seçtiği kulları ve elçileri, insanların kendilerine bakarak davranışlarına çeki düzen verdikleri birer örnek olduklarının bilinci içindedirler. Bu sebeple fakirken, sıkıntıdayken bile Allah’a şükrederler. Haset etmek, içi dışına uymamak gibi kötü huylardan hiçbiri onlarda bulunmaz.

Her peygamberde insan olmanın da ötesinde birtakım sıfatların bulun­ması gerekli ve zorunludur. Bunlara vâcip sıfatlar denir.

Bu sıfatlar şunlar­dır:

  • Sıdk. “Doğru olmak” demektir. Her peygamber doğru sözlü ve dürüst bir insandır. Onlar asla yalan söylemezler. Eğer söyleyecek olsalardı kendi­lerine inanan halkın güven duygusunu kaybederlerdi. O zaman da peygam­ber göndermekteki gaye ve hikmet gerçekleşmemiş olurdu. Sıdkın zıddı olan yalan söylemek (kizb), peygamberler hakkında düşünülemez. Bütün pey­gamberler peygamberlikten önce de sonra da yalan söylememişlerdir.
  • Emanet. “Güvenilir olmak” demektir. Peygamberlerin hepsi emin ve güvenilir kişilerdir. Emanete asla hainlik etmezler. Bu konuda bir âyette şöyle buyurulur: “Bir peygamber için emanete hıyanet yaraşmaz…” (Âl-i İmrân 3/161). Emanet sıfatının zıddı olan hıyanet, onlar hakkında düşünül­mesi imkânsız olan bir sıfattır.
  • İsmet. ”Günah işlememek, günahtan korunmuş olmak” demektir. Peygamberler hayatlarının hiçbir döneminde şirk ve küfür sayılan bir günahı işlemedikleri gibi özellikle peygamberlikten sonra kasten günah işlememiş­lerdir. İnsan olmaları sebebiyle günah derecesinde olmayan birtakım ufak tefek hataları bulunabilir. Ancak onların bu hatası yüce Allah’ın kendilerini uyarmasıyla derhal düzeltilir. Peygamberlerin bu tip küçük hatalarına “zelle“denilir. İsmetin karşıtı olan mâsiyetten (günah işlemek) Allah onları koru­muştur. Peygamberler örnek ve önder kişiler oldukları için, konumlarını zedeleyecek davranışlardan da uzaktırlar.
  • Fetânet. “Peygamberlerin akıllı, zeki ve uyanık olmaları” demektir. Bunun zıddı olan ahmaklık peygamberlikle bağdaşmaz. Peygamberler zeki ve akıllı olmasalardı hitap ettikleri kişileri ikna edemezler, toplumsal dönü­şümü sağlayamazlardı.
  • Tebliğ. “Peygamberlerin Allah’tan aldıkları buyrukları ve yasakları üm­metlerine eksiksiz iletmeleri” demektir. Tebliğin karşıtı olan gizlemek (kitmân) peygamberler hakkında düşünülemez. “Ey peygamber, Rabbinden sana indiri­leni tebliğ et. Eğer yapmazsan Allah’ın elçiliğini tebliğ etmemiş olursun” (el-Mâide 5/67) meâlindeki âyet, bu sıfattan söz etmektedir.

HZ.MUHAMMED EFENDİMİZİN SIFATLARI
Bilindiği gibi, tüm peygamberlerde olan 5 sıfat vardır. Ancak bizim peygamberimizin diğer peygamberlerden ayrı beş vasfı daha vardır.
Peygamber Efendimiz ‘in Diğer Peygamberlerden Ayrı Sıfatları

  • Bütün peygamberlerden efdaldir.(Üstündür)
  • Bütün insanlara ve cinlere gönderilmiştir.
  • Peygamberler silsilesinin son halkası (Hatemü’l- embiya) yani son peygamberdir. Ondan sonra peygamber gelmeyecektir.
  • Bütün alemlere rahmet olarak gönderilmiştir.
  • Şeriati kıyamete kadar devam edecektir.

Peygamberlerin sıfatları deyince onlarda bulunması câiz olan sıfatlarla ge­rekli (vâcip) ve zorunlu olan sıfatlar anlaşılır. Kur’ân-ı Kerîm’in pek çok ye­rinde vurgulandığı gibi peygamberler de insandır. Onlar da diğer insanlar gibi oturup kalkar, yiyip içerler, gezerler, evlenip çoluk çocuk sahibi olurlar, has­talanır ve ölürler; bu gibi özelliklere, peygamberler hakkında düşünülmesi câiz özellikler denir.

İlâhî emir ve yasaklarla yükümlülük konusunda peygamberler de diğer insanlar gibidirler. Fakat onlar her hareketleriyle Allah’ın insanlar için seçtiği kulları ve elçileri, insanların kendilerine bakarak davranışlarına çeki düzen verdikleri birer örnek olduklarının bilinci içindedirler. Bu sebeple fakirken, sıkıntıdayken bile Allah’a şükrederler. Haset etmek, içi dışına uymamak gibi kötü huylardan hiçbiri onlarda bulunmaz.

Her peygamberde insan olmanın da ötesinde birtakım sıfatların bulun­ması gerekli ve zorunludur. Bunlara vâcip sıfatlar denir.

Bu sıfatlar şunlar­dır:

  • Sıdk. “Doğru olmak” demektir. Her peygamber doğru sözlü ve dürüst bir insandır. Onlar asla yalan söylemezler. Eğer söyleyecek olsalardı kendi­lerine inanan halkın güven duygusunu kaybederlerdi. O zaman da peygam­ber göndermekteki gaye ve hikmet gerçekleşmemiş olurdu. Sıdkın zıddı olan yalan söylemek (kizb), peygamberler hakkında düşünülemez. Bütün pey­gamberler peygamberlikten önce de sonra da yalan söylememişlerdir.
  • Emanet. “Güvenilir olmak” demektir. Peygamberlerin hepsi emin ve güvenilir kişilerdir. Emanete asla hainlik etmezler. Bu konuda bir âyette şöyle buyurulur: “Bir peygamber için emanete hıyanet yaraşmaz…” (Âl-i İmrân 3/161). Emanet sıfatının zıddı olan hıyanet, onlar hakkında düşünül­mesi imkânsız olan bir sıfattır.
  • İsmet. ”Günah işlememek, günahtan korunmuş olmak” demektir. Peygamberler hayatlarının hiçbir döneminde şirk ve küfür sayılan bir günahı işlemedikleri gibi özellikle peygamberlikten sonra kasten günah işlememiş­lerdir. İnsan olmaları sebebiyle günah derecesinde olmayan birtakım ufak tefek hataları bulunabilir. Ancak onların bu hatası yüce Allah’ın kendilerini uyarmasıyla derhal düzeltilir. Peygamberlerin bu tip küçük hatalarına “zelle“denilir. İsmetin karşıtı olan mâsiyetten (günah işlemek) Allah onları koru­muştur. Peygamberler örnek ve önder kişiler oldukları için, konumlarını zedeleyecek davranışlardan da uzaktırlar.
  • Fetânet. “Peygamberlerin akıllı, zeki ve uyanık olmaları” demektir. Bunun zıddı olan ahmaklık peygamberlikle bağdaşmaz. Peygamberler zeki ve akıllı olmasalardı hitap ettikleri kişileri ikna edemezler, toplumsal dönü­şümü sağlayamazlardı.
  • Tebliğ. “Peygamberlerin Allah’tan aldıkları buyrukları ve yasakları üm­metlerine eksiksiz iletmeleri” demektir. Tebliğin karşıtı olan gizlemek (kitmân) peygamberler hakkında düşünülemez. “Ey peygamber, Rabbinden sana indiri­leni tebliğ et. Eğer yapmazsan Allah’ın elçiliğini tebliğ etmemiş olursun” (el-Mâide 5/67) meâlindeki âyet, bu sıfattan söz etmektedir.

HZ.MUHAMMED EFENDİMİZİN SIFATLARI
Bilindiği gibi, tüm peygamberlerde olan 5 sıfat vardır. Ancak bizim peygamberimizin diğer peygamberlerden ayrı beş vasfı daha vardır.
Peygamber Efendimiz ‘in Diğer Peygamberlerden Ayrı Sıfatları

  • Bütün peygamberlerden efdaldir.(Üstündür)
  • Bütün insanlara ve cinlere gönderilmiştir.
  • Peygamberler silsilesinin son halkası (Hatemü’l- embiya) yani son peygamberdir. Ondan sonra peygamber gelmeyecektir.
  • Bütün alemlere rahmet olarak gönderilmiştir.
  • Şeriati kıyamete kadar devam edecektir.

HZ.MUHAMMED EFENDİMİZİN İSİMLERİ
Resûlullah Efendimizin (a.s) Mübârek İsimleri ve Mânâları Mevâhib-i Ledünniye isimli kitaptan sadece 99 adedi alınmıştır.

  • Abdullah: Allah (cc)’ ın kulu
  • Âbid: Kulluk eden, ibadet eden
  • Âdil: Adaletli
  • Ahmed: En çok övülmiş, sevilmiş
  • Ahsen: En güzel
  • Alî: Çok yüce
  • Âlim: Bilgin, bilen
  • Allâme: Çok bilen
  • Âmil: İşleyici, iş ve aksiyon sahibi
  • Aziz: Çok yüce, çok şerefli olan
  • Beşir: Müjdeleyici
  • Burhan: Sağlam delil
  • Cebbâr: Kahredici, gâlip
  • Cevâd: Cömert
  • Ecved: En iyi, en cömert
  • Ekrem: En şerefli
  • Emin: Doğru ve güvenilir kimse
  • Fadlullah: Allah-ü Teâlanın ihsânı, fazlına ulaşan
  • Fâruk: Hakkı ve bâtılı ayıran
  • Fettâh: Yoldaki engelleri kaldıran
  • Gâlip: Hâkim ve üstün olan
  • Ganî: Zengin
  • Habib: Sevgili, çok sevilen
  • Hâdi: Doğru yola götüren
  • Hâfız: Muhafaza edici
  • Halîl: Dost
  • Halîm: Yumuşak huylu
  • Hâlis: Saf, temiz
  • Hâmid: Hamd edici, övücü
  • Hammâd: Çok hamdeden
  • Hanîf: Hakikate sımsıkı sarılan
  • Kamer: Ay
  • Kayyim: Görüp, gözeten
  • Kerîm: Çok cömert, çok şerefli
  • Mâcid: Yüce ve şerefli
  • Mahmûd: Övülen
  • Mansûr: Zafere kavuşturulmuş
  • Mâsum: Suçsuz, günahsız
  • Medenî: Şehirli, bilgili ve görgülü
  • Mehdî: Hidayet eden, doğru yola erdiren
  • Mekkî: Mekkeli
  • Merhûm: Rahmetle bezenmiş
  • Mes’ûd: Mutlu
  • Metîn: Çok sağlam ve güçlü
  • Muallim: Öğretici
  • Muktedâ: Peşinden gidilen
  • Mübârek: Uğurlu, hayırlı, bereketli
  • Müctebâ: Seçilmiş
  • Mükerrem: Şerefli, yüce
  • Müktefî: İktifâ eden, yetinen
  • Münîr: Nurlandıran, aydınlatan
  • Mürsel: Elçilikle görevlendirilmiş
  • Mürtezâ: Beğenilmiş, seçilmiş
  • Muslih: Islah edeci, düzene koyucu
  • Mustafa: Çok arınmış
  • Müstakîm: Doğru yolda olan
  • Mutî: Hakka itaat eden
  • Mu’tî: Veren ihsân eden
  • Muzaffer: Zafer kazanan, üstün olan
  • Müşâvir: Kendisine danışılan
  • Nakî: Çok temiz
  • Nakîb: Halkın iyisi, kavmin en seçkini
  • Nâsih: Öğüt veren
  • Nâtık: Konuşan, nutuk veren
  • Nebî: Peygamber
  • Neciyullah: Allah’ ın sırdaşı
  • Necm(i): Yıldız
  • Nesîb: Asil, temiz soydan gelen
  • Nezîr: Uyarıcı, korkutucu
  • Nimet: İyilik, dirlik ve mutluluk
  • Nûr: Işık, aydınlık
  • Râfi: Yükselten
  • Râgıb: Rağbet eden, isteyen
  • Rahîm: Mü’minleri çok seven
  • Râzî: Kabul eden, hoşnut olan
  • Resûl: Elçi
  • Reşîd: akıllı, olgun, iyi yola götürücü
  • Saîd: Mutlu
  • Sâbir: Sabreden, güçlüklere dayanan
  • Sâdullah: Allah’ ın mübârek kulu
  • Sâdık: Doğru olan, gerçekci
  • Saffet: Arınmış, seçkin kişi
  • Sâhib: Mâlik, arkadaş, sohbet edici
  • Sâlih: iyi ve güzel huylu
  • Selâm: Noksan ve ayıptan emin olan
  • Seyfullah: Allah’ın kılıcı
  • Seyyid: Efendi
  • Şâfi: Şefaat edici
  • Şâkir: Şükredici
  • Tâhâ: Kur’ân-ı Kerîm’ deki ismi
  • Tâhir: Çok temiz
  • Takî: Haramlardan kaçınan
  • Tayyib: Helal, temiz, güzel, hoş
  • Vâfi: Sözünde duran, sözünün eri
  • Vâiz: Nasihat eden
  • Vâsıl: Kulu Rabb’ine ulaştıran
  • Yâsîn: Kur’ân-ı Kerîm’ deki ismi, gerçek insan, insan-ı kâmil
  • Zâhid: Mâsivadan yüz çeviren
  • Zâkir: Allah’ ı çok anan

Kur’ân-ı Kerim’deki isimleri:

  • Ahmed,
  • Emin,
  • Beşîr,
  • Burhan,
  • Hâtem,
  • Dâî,
  • Rauf,
  • Rahim,
  • Rasûlu’r-Rahme,
  • Sirâc, Münîr,
  • Sırât-ı Müstakim,
  • Tâ-Hâ,
  • Yâ-Sîn,
  • Hâ-Mîm,
  • Abd, Urvetü’l-Vüskâ,
  • Kademü’s-Sıdk,
  • Muhammed,
  • Müddesir,
  • Müzzemmil,
  • Mustafa,
  • Müctebâ,
  • Nebiyyü’l-Ümmî,
  • Nezîr,
  • Nimetullah,
  • Hâdî.

Diğer kitap ve sayfalardaki isimleri:

İncil’de;

  • Ahmed,
  • Baraklit, (veya Faraklit),
  • Hanbatâ,
  • Rûhu’l-Hâk,
  • Rûhu’l-Kuds,
  • Sâhîbü’l-Kâdîb,
  • Sâhîbü’n-Naleyn.

Tevrat’ta;

  • Ahyed,
  • Bidbid,
  • Dahûk,
  • Mütevekkil,
  • Muhtar.

Zebur’da;

  • İklîl,
  • Cebbar,
  • Hamyâtâ,
  • Hâthât,
  • Kayyim,
  • Mukîmü’s-Sünne.

Diğer peygamberlere indirilen suhufta;

  • Ehûnâh,
  • Tâbtâb,
  • Müşeffih,
  • Ecîr,
  • Hâtem,
  • Mâzmâz,
  • Munhaminnâ’

Hadislerde belirtilen isimleri:

  • Ahmed,
  • Ahyed,
  • Emîn,
  • İmâmü’l Muttakîn,
  • Haşir,
  • Habîbullâh,
  • Râkibül-Burak,
  • Rasulü’r-Rahme,
  • Rasûlü’r-Râhe,
  • Rasûlu’l-Melâhim,
  • Seyyidü’l-Mürselîn,
  • Seyyid-i Veled-i Adem,
  • Sabık,
  • Şeff,
  • Şâfı’,
  • Müşeffa’,
  • Sâhîbü’l-Hâtem,
  • Tâ-Hâ, Zahir,
  • Âkıb, Abdullah,
  • Kâidü’l Gurri’l-Muhaccelîn,
  • Kuşem, Mâhî, Muhammed,
  • Müddessir,
  • Müzzemmil,
  • Muktefî, Mukaffa,
  • Nebiyyü’t-Tevbe,
  • Nebiyyü’r-Rahme,
  • Nebiyyü’l-Melhame,
  • Yâ-Sîn.

Esmâ-i Hüsna ile ortak olan isimleri:

  • Evvel,
  • Âhir,
  • Cebbar,
  • Hâmid,
  • Hamîd,
  • Hâk,
  • Habîr,
  • Ra’ûf,
  • Rahim,
  • Şâhid,
  • Şehîd,
  • Şekûr,
  • Sâdık,
  • Azız,
  • Azîm,
  • Afüvv,
  • Alîm,
  • Fettâh,
  • Kuddûs,
  • Kavı,
  • Zû-Kuvve,
  • Kerim,
  • Ekrem,
  • Mübeşşir,
  • Mübîn,
  • Mahmûd,
  • Mümin,
  • Müheymin,
  • Nûr,
  • Velî,
  • Mevlâ,
  • Hâdî,
  • Yâ-Sîn.

Hz. Peygamber’in diğer Peygamber ve Din büyükleriyle ortak olan isimleri:

Yüce Peygamber’in Ahmed, Muhammed, Âkıb, Haşir, Mukaffa, Nebiyyü’l-Melhame gibi isimleri yalnızca kendisine hastır.

Ancak Rasûlullah,

  • Nebiyyullah,
  • Abdullah,
  • Şâhid,
  • Mübeşşir,
  • Nezîr,
  • Nebiyyü’r-Rahme,
  • Nebiyyü’t-Tevbe gibi isimleri diğer peygamberlere de verilmiştir. Bu arada Hz. Adem’in Safıyyullâh, Hz. İbrahim’in Halîlullâh, Hz. Musa’nın Kelîmullâh, Hz. İsa’nın Rûhu’l-Kuds, Hz. Ali’nin Murtezâ ve Müctebâ, İmam Gazzali’nin Hüccetü’l-İslam isimleri aynı zamanda Hz. Peygamber’in de ismidir.

Yalnızca Hz. Peygamber için kullanılan tabirler:

Dinî ve edebî metinlerde geçen

  • Fahr-i Kainat,
  • Fahr-i Adem,
  • Mefhar-ı Âlem,
  • Ebü’l-Müminîn,
  • Hayru’l-Mürselin,
  • Kân-ı Şefaat,
  • Mahbûb-ı Hâk,
  • Muîn-i Beşer,
  • Rasûlü’s-Sakaleyn,
  • Seyyidü’s-Sâdât,
  • Seyyidü’l-Mürselîn,

Sultânı Enbiyâ gibi terkipler doğrudan Hz. Peygamber’e işaret eden tabirlerdir. Bu sebeple kültürümüzde ve edebiyatımızda Yüce Peygamber için kullanılan bu tabirlerin, sıfat manası dikkate alınmadan birer özel isim olarak telakki edilmeleri ve imlada da büyük harflerle yazılmasının daha doğru olacağı kanaatindeyiz.

Hz. Peygamber’in edebî mahiyetteki isimleri:

Edebî metinlerde, özellikle naatlarda Hz. Peygamber için

  • Sultan,
  • Ay,
  • Güneş,
  • Deniz,
  • İnci,
  • Gül,
  • Bülbül,
  • Servi,
  • Çerağ,
  • Tabib gibi motifler ele alınırken; bu teşbih ve istiarelere bağlı terkipler çoğu zaman birer isim olarak kullanılmıştır.

Bunlardan bazıları:

  • Meh-i Burc-i Fezâyil,
  • Bedr-i Dücâ,
  • Mâh-ı Münîr,
  • Sadr-ı Bedr-i Kâinat,
  • Âyîne-i Ezel,
  • Mir’ât-ı Huda,
  • Cevheri Zât,
  • Dürre-i Beyzâ,
  • Dürr-i Yetîm,
  • Şems-i Kevneyn,
  • Şems-i Sübhân,
  • Âfitâb-ı Evc-i Dîn,
  • Neyyir-i A’zam,
  • Sehâb-ı Rahmet,
  • Tabîb-i Marîz-i İsyân,
  • Menba-ı Âb-ı Hayât,
  • Nizâmü’l-Âlemîn,
  • Rûh-i-A’zam,
  • Ser-Çeşme-i Kerem,
  • Serv-i Bostanı Dîn,
  • Şâhenşâh-ı Asfiyâ,
  • Ukde-Güşâ gibi.

Hz. Peygamber’in isimleriyle ilgili bütün bu tasniflerin dışında:

O’nun değişik zaman, mekan ve topluluklara göre aldığı adlar da ayrı bir kategori teşkil eder. Buna göre Hz. Peygamber’e; Ahmed isminin dünyaya gelmeden önce, Muhammed’in hayatta iken, Mahmud adının da kendisinden sonra verildiği konu edilir.

Ayrıca Ka’bu’l-Ahbâr’dan nakledilen bilgilere göre Hz. Peygamber;

  • Ehl-i cennet meyanında ABDÜ’L-KERÎM,
  • Ehli berzah indinde ABDÜ’L-CEBBAR,
  • Melaike-i arş lisanında ABDÜ’L-HAMİD,
  • Şair fıriştegân beyninde ABDÜ’L-MECİD,
  • Peygamberân arasında ABDÜ’L-VEHHÂB,
  • Cinniyân içinde ABDÜ’R-RAHİM,
  • Şeyâtînde ABDÜ’L-KAHHAR,
  • Cibâlde ABDÜ’L-HALLAK,
  • Bahrde ABDÜ’L-KADİR,
  • Balıklarda ABDÜ’L-KUDDUS,
  • Haşerâtta ABDÜ’L-MUGİS,
  • Vahşilerde ABDÜ’R-REZZAK,
  • Sibâ yani yırtıcı hayvanlarda ABDÜ’S-SELAM,
  • Dört ayaklı hayvanlar indinde ABDÜ’L-MÜ’MİN,
  • Kuşlar indinde ABDÜ’L-GAFFAR isimleriyle bilinmektedir.

Buraya kadar görülebileceği gibi Hz. Peygamber’in gerek edebî, gerek dinî; O’nun her yönden maddi ve manevi üstünlüğünü, örnek oluşunu, Hakk’ın ve Müslümanların sevgisini ifade eden yüzlerce ismi vardır. Bu isim ve sıfatlar ile mahiyetleri konusunu ele alan mensur eserler yanında, edebiyatımızda yalnızca bu konu üzerinde yazılmış müstakil manzumeler de vardır.

Takip Et Ergunca:

Herkes Cennete Gitmek İster ama Hiç Ölmeden Cennete Gidilir mi?

Son yazıları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir